Ejder kırmızı gözlerini Poseidon’un üzerine dikmişken Poseidon oldukça sakindi. Hatta şaşırmıştı bile diyebiliriz çünkü karşısındaki çocuk kendisinden korkmak yerine ona küfür ederek inanılmaz bir kana susamışlık sergilemişti.
(Poseidon)-Hoy hoy hoy. Sakin ol ufaklık. Benimle dövüşmeyi planlamıyorsun herhalde.
(Ejder)-Ha? Dövüşmek mi? Beni ne zannediyorsun sen?
Ejder elini yüzünden çekmiş ve gözleri gümüş rengine geri dönmüştü. Kana susamışlığı da ortadan kalkmıştı.
(Poseidon)-En azından bir tanrıya kafa tutmayacak kadar zek…
(Ejder)-Seni lime lime edeceğim!
Ejder’in kaybolan kana susamışlığı çok daha ağır bir şekilde kendini gösterirken Poseidon hala sakindi. Sonuçta önündeki kişi hala bir çocuk ve basit bir insandı. Kendisine ne yapabilirdi ki?
(Poseidon)-Heee? Demek beni lime lime edeceksin. Bunu görmeyi çok isterim açıkçası.
(Ejder)-Merak etme. Ben işinin ehli olan bir kasabım.
Diyen Ejder anda arkasında devasa bir rüzgar dalgası bırakarak fırladı ve Poseidon’a doğrudan bir yumruk indirdi. Ancak Poseidon bu yumruğu hiçbir şeymiş gibi tuttu ve Ejder’i havaya fırlattı. Havaya fırlayan Ejder hemen aşağı uçarak Poseidon’a çarptı.
Tabii bu seviyede bir saldırı Poseidon için hiçbir şey ifade etmiyordu ve bu saldırıyı da öylece geçiştiriverdi.
(Poseidon)-Umuyorum ki bu kadarcık bir güçle beni yenmeyi planlamıyorsundur?
(Ejder)-Bilirsin spordan önce sakatlanmamak için iyice ısınmak gerekir. Bende bunu yapıyorum. Sabret biraz. Birazcık ısınayım oldukça eğlenceli dakikalar geçireceğiz.
Ejder çok farklı şeyler yapacaklarmış gibi konuşuyordu ve surat ifadesi oldukça sakindi. Karşısındaki şerefsiz bir tanrı olduğu için güçlü olduğunu zaten biliyordu ve şu anki seviyesinde ne yaparsa yapsın ona zarar dahi veremeyeceğinin de farkındaydı. Ancak planı tam da burada devreye giriyordu. Poseidon’u biraz bile bastırabilirse belki Poseidon’u geri çekilmeye zorlayabilirdi.
Daha doğrusu Poseidon, Ejder’in güçsüzlüğünden sıkılıp orayı terk edebilirdi ve Ejder’de bunu yaptırmak için uğraşacaktı. Dövüş boyunca aşırı güç kullanmayarak Poseidon’un canını sıkacaktı. Ve Poseidon’un beklentilerini yükseltmek için de sanki inanılmaz derecede güçlüymüş gibi konuşuyordu. Tamam, inanılmaz derecede güçlüydü ama Poseidon’a denk olacak kadar değildi.
(Poseidon)-Sen öyle diyorsan öyledir. Gel bakalım.
Poseidon pozisyon bile almadan öylece Ejder’i bekliyordu. Ejder ise ilk iki saldırısından daha fazla güç kullanarak saldırdı ancak Poseidon basitçe kenara çekilip Ejder’i bacağından tuttu ve yere çarptı. Ardından kaldırıp diğer tarafa çarptı. Ve tekrar diğer tarafa.
Ejder 3 kez yere çakıldıktan sonra diğer ayağını kullanarak Poseidon’un koluna vurdu ve kolunu kırarak kendisini bırakmasını sağladı.
(Poseidon)-Kolumu bu kadar kolayca kırman gerçekten takdire şayan. Ama işe yaramaz.
Gelen seslere bakılırsa Poseidon’un kırılan kol kemiği geri iyileşmişti.
Poseidon’un iyileşme hızı Ejder’den bile hızlı olabilirdi. Ellerinden destek alıp takla atarak dengesini sağlayan Ejder düzeldiği ilk an bir kez daha atıldı ama bu sefer Poseidon’un karnını hedef alan bir yumruk savurdu. Üzerine doğru gelen bu yumruğu görmekte hiçbir sıkıntı yaşamayan Poseidon ise Ejder’in yumruğunu durdurmak için elini karnına götürdü. Ejder çok hızlı geldiği için yumruğunu kaçırmasının ihtimali bile düşünülemezdi. Tabii Ejder’in yapacağı şey yumruğunu kaçırmak olsaydı durum böyle olurdu. Ancak…
(Ejder)-Yakaladım seni.
Ejder’in sol yumruğu tam Poseidon’un karnına çarpacakken Poseidon kafasında bir baskı hissetti ve o anda kafası sağ tarafa doğru itildi. Hemen ardından sağ elmacık kemiğini kıran bir darbe daha aldı. Ejder sol yumruğunu vurmak yerine aniden sol dizini Poseidon’un kafasına geçirmiş ve aşağı itilen kafasını sağ yumruğuyla karşılamıştı. Böylece Poseidon’un kafasını sol dizi ve sağ yumruğu arasında sıkıştırmıştı.
Tabii bu kadar müthiş bir hareketin boşa gidecek olması çok kötüydü çünkü Poseidon, inanılmaz derecede dayanıklıydı ve Ejder’in bu hareketlerinden sonra, Ejder’in sol dizini tutarak iki tarafa birden bastırdı ve Ejder’in dizini kırdı. BU acı karşısında tepki bile vermeyen Ejder sıçrayarak geri çekildi ve Medusa’nın yanına döndü.
(Poseidon)-Gerçekten de tüm gücün buysa fazlasıyla işe yaramazsın demektir. Ayrıca, görüyorum ki güçlü bir iyileşme yeteneğine sahip değilsin.
Bu sözlerden sonra Medusa hemen Ejder’in bacağına bakmıştı ve gördüğü şey karşısında şok olmuştu.
(Medusa)-Ejder?
“Ejder’in bacağı neden iyileşmiyor!? Ruhsal Hayvan Ormanı bunu engelliyor olabilir mi!? Hayır, bu ormanın böyle bir özelliği yok. Yine de, kesinlikle bir şeyler ters. Umarım kötü şeyler olmaz.”
(Ejder)-Merak etme Medusa. Bu kadarcık bir yara hiçbir şey. Hoy! Aptal tanrı! Daha güçlü saldırıların yok mu!?
(Medusa)-Ejder! Ne diye iyileşememene rağmen onu kışkırtıyorsun!?
Medusa kısık bir sesle bu sözleri söylerken Ejder onu dönmüş ve ciddi bir ifadeyle…
(Ejder)-Sen karışma Medusa. Bu, onunla benim aramda.
(Poseidon)-Hahahaha. Demek ikimizin arasında ha? Güzel, güzel. Sevdim seni çocuk. Madem öyle, biraz daha güç kullanmama ne dersin?
Ejder’in ciddi surat ifadesi yerini hızla korkunç bir gülümsemeye bıraktı.
(Ejder)-Tüm gücünü kullanmazsan hatırım kalır seni lanet olası tanrı bozuntusu!
(Poseidon)-Ah öyle mi? O zaman, cehenneme ziyaretine gelirim ufaklık.
Diyen Poseidon yok oldu. Ve aynı anda Ejder’de yerin kayboldu. Birkaç saniye süren sessizliğin ardından ise önce Ejder yere çakıldı sonra da Poseidon, Ejder’in tam üzerine daldı. Karnına aldığı bu acı vericiydi darbeyle birlikte kan kusan Ejder Poseidon’un bacağını tuttu ancak Poseidon diğer bacağını kullanarak Ejder’in eline bir tekme attı ve attığı bu tekme Ejder’in sağ elindeki 3 parmağın kırılmasına sebep oldu.
Parmakları kırılmasına rağmen Ejder, Poseidon’u bırakmamıştı ve bacağını çevirerek etini parçalamıştı. Ancak bu parçalanma anında geri iyileşmişti ve Poseidon, ayağını, Ejder’in suratına yapıştırmıştı. Ardından tekrar, tekrar ve tekrar.
Defalarca, defalarca ama defalarca aynı tekmeyi atmıştı ve Ejder’in bütün suratını kan içinde bırakmıştı. Yediği onca tekmeden sonra Ejder’in burnu kırılmış ve birkaç dişi yerinden çıkmıştı. Poseidon aşırı güç kullanmadan Ejder’i mahvetmişti ve acıyan gözlerle ona bakıyordu.
Ona.
Ayaklarının altında hareketsizce yatan o değersiz insana.
Kendini bir şey zannedip bir tanrıya saldıran o akılsız çocuğa.
Korkutucu bir ifade sergiledikten sonra ayağı, parmakları kırılan ve suratı dağılan o aptal çocuğa.
(Medusa)-Çocuğumdan elini ayağını çek!!!
Ağlamaklı bir haykırış duyuldu ve Poseidon, suratına o kadar sert bir darbe aldı ki neredeyse kafatası parçalanıyordu. Medusa’nın ağır yumruğu Poseidon’u o kadar uzağa fırlatmıştı ki aralarındaki mesafe yarım kilometreye ulaşmış olabilirdi.
Medusa hemen eğildi ve Ejder’i dikeltti.
(Medusa)-Ejder!? Ejder!? İyi misin Ejder!? Cevap ver! Cevap versene! Ölme! Ölemezsin! Sen Ejderha İmparatorsun Ejder! Ölemezsin! Lütfen ölme! Sen ölürsen…sen ölürsen…ben kimi seveceğim Ejder!? Ha Ejder!? Söylesene bana ben kimi seveceğ…
Medusa ıslanmış gözlerle haykırırken bir anda yerinden savruldu ve gökyüzüne uçarak ağaçların tepesine çakıldı. Dallara takıla takıla yere düştü.
Poseidon ise Ejder’in başında durmuş boynunu kütletiyordu.
(Poseidon)-Çok can sıkıcısınız.
Çenesini ovuştururken…
(Poseidon)-Acıttı be.
Poseidon acıttığını söylüyor olsa da bu yumruk onu fazla etkilememişti. Sağlam yapısı nedeniyle aldığı saldırıların neredeyse hiçbirisini hissetmiyordu. Bu yüzden en güçlü tanrıların arasındaki yerini rahatlıkla koruyabiliyordu.
Şimdiye kadar onu korkutmayı başaran çok az tanrı olmuştu. Bunlardan birisi Zeus’u bile korkudan titretmeyi başaran Gecenin Tanrıçası Nyx idi ve kendisinin de hatırladığı tek korku buydu.
Ta ki…
…şimdiye kadar.
O anda Poseidon’un kalbini belirsiz bir huzursuzluk kaplamaya başladı ve bu huzursuzluk inanılmaz bir hızla büyüyerek ağır bir titremeye dönüştü. Poseidon tam bu huzursuzluğun Medusa’dan geldiğini düşünerek başını Medusa’nın savrulduğu yere çevirmişti ki…karşısında Ejder’i gördü.
Bütün yaraları iyileşmişti. Saçları öne düşmüştü ve gözlerini kapatıyordu. İçindeki huzursuzluk aniden daha fazla büyümeye başladı ve Medusa’nın gökyüzünü bile karartacak kadar ağır olan kana susamışlığından çok daha ağır ve korkutucu bir kana susamışlık yükselmeye başladı.
Aynı anda yer parçalanmaya başladı ve ağaçların kökleri yeryüzünden ayrıldı. Köklerinden kurtulan ağaçlar çatırdayarak yükselmeye başladılar.
(Poseidon)-Ne oluyor lan!?
Poseidon neden aniden her şeyin parçalanarak yükselmeye başladığını anlamlandırmaya çalışıyordu. Ve tam bu sırada…ölüm soğukluğu içeren bir ses duydu.
(Ejder)-Aaah ah, ne kadar da sıkıcı ama. Plan yapmak gerçekten de benim işim değil. Bu yüzden daha fazla hiçbir şeyi saklamayacağım. Şu andan itibaren Ejder dışarıda…
O anda Ejder’in vücudu değişmeye başladı. Siyah tırnakları uzayıp keskinleşti ve damarları patlayacak dereceye kadar şişti. Duruşu kamburlaştı ve tırnaklarındaki karanlık dirseklerine kadar yükseldi.
Ejder sağ eliyle saçını geriye attı ve kan kızılı gözlerini Poseidon’a çevirdi.
(Ejder)-Ve İkinci Kişiliği içeride.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..