Bölüm-44 Oyun Zamanı

avatar
616 6

Ejderha İmparator - Bölüm-44 Oyun Zamanı


Acı içinde kan kusan Perseus’un boğazı yanıyordu. Ejder’in yumruğu yüzünden vücudunun içinde inanılmaz bir baskı oluşmuştu ve bütün mide içeriğini çıkartmak zorunda kalmıştı. Ancak kanlar o kadar fazlaydı ki bu mide içeriğini kapatmıştı. Ve Ejder, Perseus’un rahatlamasına izin vermeden bir yumruk daha indirerek Perseus’u fırlatmıştı.


Havaya savrulup suyun üzerine düşen Perseus ise batmamıştı ancak belli bir süre kendisine gelemeyeceği kesindi. Sadece iki yumrukla hareket edemez hale gelmişti. Karşısında duran bu çocuğun ne kadar güçlü olabileceğini tahmin bile edemiyordu artık.


Perseus ayağa kalkmakta zorlanırken Ejder suyun üzerinde yavaşça yürüyerek ona yaklaştı ve boynundan tutarak kaldırdı. Gözleri inanılmaz derecede korkunç görünüyordu ve Perseus’un içini ürpertiyordu.


(Ejder)-Küçük kızım için ne demiştin sen? Ah hatırladım. Çirkin bir yılan.


O ana kadar oldukça sakin görünen Ejder aniden ciddileşmeye başladı ve vücudu yavaşça karanlık bir aurayla kaplandı.


(Ejder)-Ne cüretle!?


Sağ elinin işaret parmağının tırnağı uzayıp keskinleşti. Perseus’un boğazını biraz daha sıktı ve ağzının açılmasını sağladı. Sonra da işaret parmağını Perseus’un ağzına soktu.


(Perseus)-RAAAAAAAAAAAGGGGGHHHHHHHHH!!!!!!!


Perseus’un acı dolu haykırışının ardından kanla kaplı bir parça denize düştü ve kanlar denizin sularında kayboldu.


Suya düşen kanlı parça ise…


Perseus’un dilinden başka bir şey değildi.


Ejder, küçük tanrıçası Medusa’ya, “Çirkin bir yılan” diyen Perseus’un dilini kopartmıştı ve bunu yaparken büyük bir zevk almıştı. Alacaktı da. Küçük kızı Medusa’ya karışan herkes ama herkes ölmekölmekölmek zorundaydı.


Ve ona “çirkin bir yılan” demek, ölüm fermanını imzalamaktan farksızdı. Ne var ki, aptal Perseus bu fermanı hiç düşünmeden imzalamıştı ve ilk ceza olarak dilinden olmuştu. Perseus için işin en kötü tarafı ise, daha her şey…


…yeni başlıyordu.


Ejder onu öldürmeden önce türlü işkenceler yapacak ve onu acı içinde yalvartacaktı. Perseus hayatı için yalvarırken de Ejder onu bağışlamış gibi yapacak ve Perseus tam “kurtuldum” diye düşünüp mutlu olacakken…


…canından olacaktı.


(Ejder)-Ahhh, böylesi çok daha iyi. Çoook ama çoook ama çoook daha iyi. Hadi, küçük oyunumuza devam edelim. Hala beni öldürebilecek kadar güce sahipsin.


Bu sözleri dile getiren Ejder, Perseus’ı denizin dışında bir yere fırlattı ve karaya vurmasını sağladı. Perseus hızla ayağa kalktı ve kaçmaya çalıştı ancak daha adımını bile atamadan yere çakıldı.


(Ejder)-Ama oyun sırasında kaçıp gidersen ben çok üzülürüm Perseus. Benim gibi basit bir insanın üzülmesini istemezsin değil mi?


Ejder gerçekten de kötü birisiydi. Bu sözleri söylerken ki yüz ifadesi ciddi anlamda üzgünmüş izlenimi veriyordu. Ejder’i hiç tanımayan birisi şu anda onun gerçekten üzgün olduğunu düşünürdü.


Ejder’in bu lanet olası tavrı üzerine Perseus pes ederek kaçma fikrini aklından çıkardı ve istemeye istemeye saldırı pozisyonu aldı.


(Ejder)-İşte şimdi benim dilimden konuşmaya başlıyorsun.


Perseus’un pozisyon almasına karşılık olarak Ejder’de pozisyon aldı ve bu sefer ilk saldırıyı yapmak yerine Perseus’un kendisine saldırmasını beklemeye başladı. Ejder’in saldırmayacağını anlayan Perseus ise vücudundaki tüm kasları sıktı ve sahip olduğu tüm gücü yumruğunda toplamaya başladı.


Vücudunda dolaşan enerjilerine her zerresi yumruğuna akın etti ve Perseus’un yumruğu ağır bir aurayla kaplanmaya başladı. Beyaz renkte olan bu aura sanki tonlarca ağırlığa sahipmiş gibi hissettiriyordu ve Perseus bunu yaparken zorlanıyordu. Ama yine de yapacaktı. Dilini koparıp atan bu çocuğun bütün organlarını vücudundan dışarıya akıtacaktı.


30 saniye kadar süren bir beklemenin ardından Perseus tüm gücünü yumruğuna toplamıştı ve ayağını yere sertçe basarak kendisini ileri fırlattı. Ejder’le aralarındaki birkaç metrelik mesafeyi 1 saniyeden daha kısa bir sürede kapattı ve yumruğunu Ejder’in karnına geçirdi ve o anda…


(Ejder)-Ha?


Ejder bir şeyin farkına vardı. Bu yumruk çok fazla güç içeriyordu ve kendisini savuracaktı. 0.3 saniye sonra ise Ejder…


…yerinden kayboldu.


Yediği bu yumruk onu gözle görülemeyecek kadar büyük bir hızla fırlatmıştı. Havaya fırlayan Ejder havadayken istemsizce kan kustu ve kustuğu kan gökyüzüne saçılarak dağıldı. İnanılmaz derecede büyük bir acı hissetmişti ve bu acının kaynağı bağırsaklarıydı. İnce bağırsağının büyük bir kısmı bu yumruk sonrasında parçalanmıştı ve acı veriyordu.


Ejder’in aklı bulanmıştı ve o anlığına uçabildiğini unutmuştu. Tabii o hatırlayana kadar Perseus çoktan arkasında belirmişti ve aynı yumruktan bir tanesini daha Ejder’in suratına indirmişti. Bu yumruk ise Ejder’i bir anda yere çarpmıştı ve metrelerce derine gömülmesini sağlamıştı.


Perseus ise Ejder’in yere çakılarak açtığı çukurun içine direkt olarak daldı ve bacaklarını bükerek dizlerini Ejder’in göğsüne sapladı. Olduğu yere daha fazla gömülen Ejder bir kez daha kan kustu. Direkt olarak göğsüne yemiş olduğu bu diz darbesi kaburgalarını mahvetmişti ve bütün göğüs kafesi acı içinde sızlıyordu. Karaciğerine saplanmış 3 kırık kemik vardı ve iç kanama da bunların tuzu biberi gibiydi.


Az önce Perseus’u korkudan titreten Ejder, şu anda ölümle burun burunaydı. Ağrıdan kıvranan bedeni zar zor hareket edebilecek haldeydi. Perseus ne kadar güçlüydü böyle? Sadece birkaç saniye içinde hareket edemeyecek hale gelmişti.


(Ejder)-Seni…lanet olası!!!!!!!


Haykıran Ejder anlık bir güç patlamasıyla birlikte Perseus’u üstünden attı ve zıplayarak kendi açtığı çukurdan çıktı. Her yeri yara bere içindeydi ve yıkılmak üzereydi ama hala, bir şekilde ayakta duruyordu.


Perseus, neredeyse yıkılmak üzere olan Ejder’e bakıyor ve gülümsüyordu. Bu gülümseme başından sonuna kadar tamamen küçümseme dolu bir gülümsemeydi ve Ejder gibi deli birisi için inanılaz aşağılayıcı bir şeydi. Ejder küçümsenmeyi asla kaldıramazdı ve şimdi de kaldıramıyordu. Öyle öfkeliydi ki neredeyse dişlerini kıracak kadar çok kendisini sıkıyordu. Ama elinden bir şey gelmiyordu. Medusa haklıydı. Perseus çok güçlüydü. Hatta belki de Poseidon’u bile aşıyor olabilirdi.


Perseus bir kez daha saldırdı ve bu sefer Hermes’ten aldığı orağı da kullandı. Ve Ejder’in sol kolu omzundan koparak yere düştü. Ejder’in gücüyle birlikte o kol daha yere düşmeden iyileşmeliydi ama…iyileşmemişti.


Ejder hemen koluna baktı ve…


(Ejder)-Ha!? İyileşemiyor muyum? Siktir! Çok güç kullandım sanırım!


Ejder kendi kendine lanet okuyarak bakışlarını Perseus’a çevirdi.


(Ejder)-Şimdi ne yapacaksın bakalım Ejd…


Derken, sağ kolu da yerinden çıktı ve akan tonlarca kanın eşliğinde yere düştü. Ejder acıya katlanmak için dişlerini sıktı ve o anda görüşü aniden kayboldu. Perseus direkt olarak Ejder’in gözlerini kesmişti. Bir sonraki an Ejder’in ağrı hissettiği yer ise kulakları olmuştu.


Göremiyordu.


Duyamıyordu.


Saldıramıyordu.


İşi bitmişti.


Ve o andan sonra Ejder, vücudunda sayısız ağrı hissetmeye başladı ve bu ağrılar, geçen her saniye katlanarak arttı. Perseus, Hermes’in orağını kullanarak Ejder’i yüzlerce parçaya ayırmıştı. O andan yarım saniye sonra ise Ejder’in parçalanmış bedeni…


…şeklini kaybederek etrafa saçıldı.


Bedeni küçüklü büyüklü yüzlerce parçaya ayrılmıştı ve hiçbir parça iyileşemiyordu. Zaten tamamen parçalarına ayrıldıktan sonra tekrar eski haline dönmesinin imkanı yoktu. Ejder’in işi bitmişti. Poseidon’un yapamadığı şeyi Perseus başarmıştı. Ejderha İmparator efsanesi burada sona ermişti.


Bu, yalnız ve kimsenin olmadığı alanda.


Yavaşça…


…sönüp…


…gitmişti.


Perseus ise yüzünde yorgun ama mutlu bir ifadeyle birlikte 1 dakika boyunca Ejder’in parçalanmış bedenini izledi ve onun bir daha iyileşemeyeceğinden iyice emin olduktan sonra arkasını dönüp oradan uzaklaşmaya başladı.


“Huh. Bir belayı hallettiğime göre geri dönüp biraz dinleneyim ve sonra da Medusa’nın başı için tekrardan geley…


Perseus bu düşüncelerle ilerlerken aniden bir şeye çarptı ve dengesini kaybederek yere düştü. Hemen başını kaldırıp çarptığı şeye baktı ve…o anda…bedeni inanılmaz bir korkuyla sarılarak titremeye başladı. Tıpkı gözleri de bedeni gibi korku içinde titriyordu.


Çarpmış olduğu şey, porselen güzelliğinde 32 dişini birden sergileyen kocaman ve korkutucu bir gülümsemeye ve kocaman açılmış kan kızıllığında gözlere sahip bir canavardı.


Bu canavar hiçbir şey yapmadan o korkunç ifadesiyle beraber ona bakıyordu.


Perseus kendinden geçti ve dili kopmuş olmasına rağmen karşısında duran bu korkutucu canavarın adını sayıkladı.


(Perseus)-Eh…d-er..?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr