(Hades)-Ha? O ses nereden geldi?
(??)-Yukarı bak.
Hades şaşkınlıkla etrafına bakınırken aynı sesi yeniden duydu ve herkesten önce bakışlarını gökyüzüne kaldırdı. Ve gördüğü şey…
…karanlık bir ejderha siluetiydi. Daha doğrusu Exsilium’un silueti tamamen karanlığa bürünmüştü.
(Hades)-Sen ha-hangi ejderhasın!?
Hades bunu sordu ve içten içe bu siluetin Rampage’ye ait olmamasını diledi. Ancak…
(Rampage)-Daha az önce benden bahsettin tanrı. Ben Rampage. Hüküm Ejderhasıyım.
Al başına belayı. Hades’in istemediği tek şey başına gelmişti. Ölüm Ejderhası Infinity’den sonra en güçlü olan ejderhanın mevcut gücü buydu işte. Aşılmaz bir mühürle mühürlenmiş olsa da çok güçlüydü. Tamamen yapamıyor olsa da bir noktaya kadar mührünü hiçe sayabiliyordu.
(Rampage)-Görünüşe göre beni hafife alıyorsun tanrı.
(Hades)-Seni hafife aldığım yok. Sadece çok güçlü olduğun için bu teknik seni en fazla 3 saniye mühründen muaf kılacaktır. Sadece 3 saniye.
(Rampage)-Ama ne var ki o 3 saniyelik kısa zaman benim için milyarca gerçekliği silebileceğim kadar uzun bir süre.
Rampage yalan söylemiyordu ancak dediği şeyi gerçekleştirebilmesi için gücünün yarısından fazlasını kullanması gerekiyordu. Mühürleri açıldığında tamamen Ejder’in kontrolü altında olacağı için sadece Ejder’in istediği kadar güç kullanabilecekti. Ejder’i ele geçirmediği sürece tabii ki.
(Hades)-Ejder’in buna izin vereceğini düşünüyor musun peki?
(Rampage)-Neden izin vermesin ki? Sonuçta onun içindeki yıkım isteği neredeyse benimle eşit seviyede. Sayısız gerçekliği silmeme sesini bile çıkartmayacaktır.
(Ejder)-Ben…
Hades ve Rampage aralarında konuşurlarken birden Ejder sesi soğuk bir tonda tınladı.
(Ejder)-Dışarı çıkmak için Exsilium’u kullanmanı tebrik ediyorum Rampage.
Rampage’yi tebrik ediyor olsa da oldukça sinirli görünüyordu.
(Ejder)-Ama…
O anda sesi biraz daha soğuklaştı ve hava aniden ağırlaşarak boğucu olmaya başladı.
(Ejder)-…ben sana, konuşman için izin verdiğimi hatırlamıyorum.
Sebep buydu. Ejder’in sinirinin arkasındaki tek sebep buydu. Rampage, Ejder yokmuş gibi davranarak konuşmaya başlamıştı. Hatta çağrılmamasına rağmen Exsilium’u kullanarak ortaya çıkmıştı.
(Rampage)-Ha? Ne zamandan beridir konuşmak için senden izin almam gerekiyor lan benim!? Taşıyıcımsın diye benden üstün olduğunu mu düşünüyorsun!?
(Ejder)-Senden…üstün olduğumu düşünmek mi? Hahahaha! Şaka mı yapıyorsun lan göt lalesi!? Ben zaten senden üstünüm! Ne cüretle kendini benimle kıyaslarsın!?
(Rampage)-Hah. Benim gücüme ihtiyaç duyan basit bir insan olarak benden üstün olduğunu dile getirmen oldukça ironik. Benim ya da bizim gücümüz olmadan sen bir hiçsin! Ne abisini ne de ailesini koruyamayan işe yaramazın tekisin lan sen! Birde gelmiş benden daha güçlü olduğunu mu düşünüyorsun!? Hayatta kabul etmem!
(Ejder)-Ben…zayıf…
Tam o anda Ejder’in kana susamışlığı yavaşça yükselmeye başladı. Gözleri kocaman açılmıştı ve korkutucu bir kızıllıkta parlıyordu. Göz bebekleri o kadar incelmişti ki neredeyse görünmüyorlardı.
(Medusa)-Ejder!?
(Rampage)-Sen karışma kadın!
Medusa, Ejder’in birazdan öfke krizine gireceğini anladığı için ona doğru hareketlenmişti ancak Rampage bağırarak onu uzaklara savurmuştu.
Medusa’nın savrulduğunu gören Ejder ise…
(Ejder)-Me…dusa…hahahaha!
Ve, Ejder’in dişleri uzamaya başladı. Damarları kabardı ve kolları karanlıkla çevrelendi ve tırnakları uzadı. Son olarak ise duruşu değişerek kambur bir hale geldi.
Ejder çoktan dişlerini dudaklarına saplamıştı ve yumruklarından kanlar akmaya başlamıştı. Tırnakları, etini delip geçiyordu.
(Ejder)-Sen…abimi ağzına mı aldın az önce!?!?!? Ve Medusa’ya zarar verdin!
Ejder’in kocaman açılmış gözleri o kadar ağır bir havaya sahipti ki bu baskı Lucifer ve Hades’i ezip geçebilirdi bile.
Ejder sağ elini serbest bıraktı ve yavaşça Rampage’ye doğru kaldırdı. Sonra da yavaşça yumruk haline getirdi. Görünürde olan tek şey Rampage’nin karanlık siluetinin boğaz kısmının bariz bir şekilde daralmış olduğuydu.
(Rampage)-Sen nasıl.!? Senin beni baskılayamaman gerekiyordu! Ben Hüküm Ejderhasıyım!
(Ejder)-Söylesene Rampage.
Ejder’in soğuk ve titreyen sesi çılgınca korkunçtu ve Lucifer ve Hades’in içinde, “Buradan hemen kaçmalıyız!” hissini uyandırıyordu.
(Ejder)-Ben zayıf mıyım? Ben zayıf mıyım!? Ben zayıf mıyım!? Abimin ölmesi benim suçum mu!? Benim suçum mu!? Ailemi koruyamamak benim suçum mu!? Onları koruyamamak benim suçum mu!? Değil. Ben…zayıf değilim. Ben en güçlüyüm!
O anda cehennemde daha önce hiç yaşanmamış bir yaşanmaya başladı ve ağır bir rüzgar kendisini göstermeye başladı. Önce diz boyunu geçmeyecek şekilde yerden esmeye başlamıştı ancak konuşmaya devam ettikçe yükseldi ve hızlandı. En sonunda ise devasa bir fırtınaya dönüştü.
Öyle ki cehennemin tabanını parçalamaya başlamıştı. Ağaçlar bu güce dayanamayarak teker teker parçalanıyorlardı ve yerden kopan parçalar etrafta uçuşarak çevreye zarar veriyorlardı.
(Ejder)-Ben en güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En güçlüyüm! En en en en en en en en en en en en en en en en en en en en EN GÜÇLÜ BENİM!!! SAKIN BENİM ZAYIF OLDUĞUMU DİLE GETİRMEYE KALKMAAAAA!!!!!!!!!!!
Ejder konuşmaya devam ettikçe rüzgar daha da hızlanıyordu ve çevreye hiç olmadığı kadar fazla hasar veriyordu. Dağlar bile bu rüzgardan nasibini alıyordu ve hızla aşınıyorlardı.
(Rampage)-Sana söyledim! Beni bastıramaman gerekiyor! BEN HÜKÜM EJDERHASIYIM!!!!!!! ARG---H…sen nası…
O anda Rampage bağırdı ve rüzgar biraz daha hızlandı ancak tam o anda karanlığa bulanmış dev siluet büyük bir gürültüyle yere çakıldı.
(Ejder)-Aynen öylesin! O yüzden, YERİNİ BİL!!!
Ejder siluetin başında dikiliyordu ve kızıl gözlerini karanlık gözlere dikmişti.
(Rampage)-Sana Hüküm Ejderhası benim dedimmmmm!!!!!!!
Rampage kendisin zorlayarak yükselmeye çalıştı ancak yerinden bir milim bile kıpırdayamadı. Ejder’in baskısı o kadar fazlaydı ki yerinden bile kıpırdayamıyordu. Yaşayan en güçlü varlıklardan birisi olan kendisini bile aşan, inanılmaz bir baskıydı bu.
(Ejder)-Dediğim gibi Rampage! Aynen öylesin, sen…Hüküm Ejderhasısın! Ama sadece bir ejderhasın! Ben ise, HÜKÜMÜM!!! Canlı kanlı, yaşayan, en üstün HÜKÜM BENİM! BEN EJDERHA İMPARATORUM!!!
(??)-Ejder kendine gel!
O sırada Medusa tüm bu kargaşaya ve kuvvetli rüzgar dalgalarına rağmen Ejder’e yaklaştı ve ona sıkıca sarıldı.
(Rampage)-Tch! Kendi isteğinle benim mührümü açacağın zamanlarda gelecek Ejder Soykıran! İşte o zaman, seni ele geçirip her şeyler birlikte yok edeceğim!
(Ejder)-Umarım söylediklerini gerçekleştirebilecek kadar sağlamsındır Rampage, aksi taktirde çok kötü şeyler seni bekliyor olacak!
Ejder bu sözleri haykırırken karanlık siluet yavaşça parçalanarak kayboldu ve çevreyi parçalayan rüzgar dalgaları da azalmaya ve yavaşlamaya başladı.
Olay bitmiş olsa da Ejder o kadar öfkeliydi ki çılgınlar gibi titriyordu. Hiç hareket etmemesine rağmen Medusa kendisini tutmakta zorlanıyordu.
(Medusa)-Derin nefes al ver. Ejder, beni duyuyor musun? Sadece, derin nefesler alıp ver.
Ejder sesini çıkartmıyor olsa da Medusa’yı duyuyordu ve dediklerini yapıyordu. Derin derin nefesler alıp vererek yavaş yavaş kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Dakikaların ardından Ejder titremeyi yeni yeni bırakırken Medusa’da kendisini bırakmıştı.
(Medusa)-Huuu. Ne yapacağız biz seninle ya?
(Ejder)-Kimse abime, aileme ve sana bir şey söyleyemez ve dokunamaz!
Buradaki dokunulamaz olan tek kişi Medusa’ydı çünkü Ejder’in abisi ve ailesi uzun zaman önce ölmüştü. Şu anda Ejder’in sahip çıkması gereken sadece 2 kişi vardı. Birisi Medusa diğer ise Rose’ydi.
(Medusa)-Neyse, sonuçta kimseye bir şey olmadı.
(Ejder)-Herhangi bir yerinde bir çizik ya da iz yok değil mi?
(Medusa)-Benim ne kadar dayanıklı olduğumu unuttun herhalde Ejder. O kadarcık bir savrulmanın bana çizik atmasına imkan yok.
(Ejder)-O güzel bedeninin zarar görmesini istemiyorum. Tabii canının yanmasını da.
Ejder bu sözleri dile getirirken yavaşça ikinci kişiliğinden çıkarak normal haline dönmüştü.
(Medusa)-Merak etme Ejder. Böyle şeyler benim canımı yakamaz. Benim canımı yakan tek şey…
(Lucifer)-Ne zamandan beri cehennemin gökyüzü bu kadar karanlık lan?
O sırada Lucifer’in şaşkın ses tonu araya girdi ve Medusa’nın sözünü böldü. Medusa ve Ejder’in bakışları hızla Lucifer’e kaydı ve Lucifer’in gökyüzüne baktığını fark ettiler. Hemen onlarda aynı yere baktılar.
(Ejder)-Gerçekten de, niye orası o kadar karanlık lan?
Normalde cehennemin gökyüzü hiç değişmezdi ve sürekli olarak kasvetli bir havaya sahipti. Ancak şu anda Lucifer’in gördüğü karanlık hem, sadece tek bir noktadaydı hem de cehennemin gökyüzünden onlarca kat daha karanlıktı.
(Hades)-O gökyüzü değil Lucifer. Boşluk. Ejder…bu boyutu yırtmış.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..