(Athena)-Ejder!
Athena’nın suratındaki öfkeli ifade giderek sertleşirken Ejder’in yüzündeki psikopatça gülümseme dalga geçen bir gülümsemeye dönüştü ve…
(Ejder)-Ne oldu? Adım bu kadar hoşuna mı gidiyor?
(Athena)-Elbette ki gitmiyor seni lanet velet! Seni gördüğüm zaman bütün hücrelerim öfkeyle doluyor!
(Ejder)-Niye öyle dedin ki şimdi?
Ejder üzgün bir surat ifadesiyle başını eğdi ve Athena’yla göz temasını kesti. Sonra da burnunu çekerek…
(Ejder)-Ben seninle oynamak istiyordum. Neden oyun arkadaşına öfkeleniyorsun ki?
Ejder sesindeki üzgünlüğü kaybetmemeye çalışırken inanılmaz bir çaba sarf ediyordu çünkü kendisini tutmazsa deliler gibi kahkaha atacaktı. Athena’yla uğraşmak onun için aşırı haz veren bir şeydi.
(Athena)-Bir de dalga mı geçiyorsun lan benimle!?
Diye bağıran Athena kolunu sertçe çekerek Ejder’in elinden kurtuldu ve bağırmaya devam etti.
(Athena)-Kocamı öldürdüğün yetmezmiş gibi birde benimle dalga geçip eğleniyo…
(Ejder)-Yapıyorsam ne olmuş?
Athena bağırırken Ejder sakin bir sesle araya girmişti ve o anda Athena’nın bedeni anlamsız bir korkuyla kaplanmıştı. Gördüğü şeyle birlikte gözleri kocaman açılmış ve göz bebekleri küçülmüştü.
Gördüğü şey ise gerçekten korkutucuydu.
Ejder’in gözleri kocaman açılmıştı ve boynu kırılmak için çabalıyormuşçasına sağa yatmıştı.
(Ejder)-Kocam dediğin dallama en değerlime dokunma cüretinde bulundu. Ve şimdi de sen, en değerlilerime dokunma cüretinde bulunuyorsun. Şu anda ağlaya zırlaya kendi kalbini yemiyor olduğun için bana minnettar bile olmalısın!
Ejder’in soğuk ses tonu yavaşça Athena’yı sarmaya başlamıştı ve tüylerini şaha kaldırmıştı. Resmen ses tonunun kendi bedeni vardı ve bu hayali beden Athena’yı sarmakla meşguldü.
(Athena)-O sürtük güzelliğiyle Poseidon’u etkilemeseydi bunları hiçbirisi olmazdı! Anlıyor musun beni! Medusa denen o lanet kaltak kocamı ayarttı!
Tam o anda Ejder’in sesi biraz daha soğudu.
(Ejder)-Siz tanrılar, sırf kadınlar güzel oldukları için onlara dokunabileceğinizi mi zannediyorsunuz!?
Ejder’in bu sözlerinden sonra Athena’nın kazağı paramparça oldu ve geriye sadece sütyeni kaldı.
(Ejder)-Peki şu anda, burada, sırf güzel bir bedenin var diye, tecavüz etsem nasıl olurdu!?
Ejder çoktan düzgün düşünme yetisini kaybetmiş gibi görünüyordu.
(Athena)-Hmph! Gücünün bana yeteceğini falan mı düşünüyorsun? Geri dur evlat! Bana dokunmak o kadar da kolay deği…
Athena bir anda sırt üstü yere kapaklandı ve kol ve bacaklarını saran inanılmaz bir baskı hissetmeye başladı.
(Athena)-Sen ne..?
(Ejder)-Denemek ister misin? Sen ya da başka bir kadın fark etmez. Hiçbiriniz bana karşı gelebilecek kadar güçlü olamazsınız! Ama, yine de böyle bir şey yapacak birisi değilim. Senin gibi bir sürtükle kendimi kirletecek kadar düşmedim.
(Athena)-Hahah.
Ejder’in son cümlesi karşısında Athena kikirdemiş ve gülmeye başlamıştı.
(Athena)-Medusa gibi kirli bir kadınla kendini kirletmekte sorun görmüyorsun ama değil mi?
Ejder bir anda yumruğunu kaldırıp Athena’nın kafasının tam yanına sapladı ve bütün yeraltını sarsacak kadar büyük bir enerji salınımına neden oldu.
(Ejder)-Medusa kirli falan değil! Siz onu kirlettiniz!
(Athena)-Bu onun kirli olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Athena hala şerefsizce bir gülümsemeye sahipti ve Ejder’i kışkırtmaya devam ediyordu.
O sırada ise ağaçların arasından birkaç canavar çıktı ve Ejder’e doğru koşmaya başladılar. İçlerinden bir tanesi elinde tuttuğu sopayı kaldırıp Ejder’e vurmak için savurdu ancak daha sopasını indirmeye vakit bile bulamadan bedeni parçalara ayrılarak etrafa saçıldı.
(Athena)-Görünüşe göre canavarlarla kapanmamış bir hesabın var. Onlardan uzaklaşmak istediğine emin misin?
Athena’nın suratındaki ifade Ejder’i gerçek anlamda kudurtuyordu ve içinde o suratı paramparça etme isteği doğuruyordu.
Ancak Ejder bunu yapmadı ve sağ kolunu havaya kaldırdı. Sonra da kolu hızlıca dirseği kadar karanlıkla kaplandı. Bir an sonra ise binlerce canavar ve ışık formu gökyüzünde belirmeye başladı.
(Lucifer)-N’oluyor lan!?
Saniyeler içinde binlerce canavar ve ışık formunun gökyüzüne yükselmesi herkesi şaşırtmıştı. Zaten böyle bir şeye şaşırmamak elde değildi. Ejder her zaman başkalarını şaşırtıyordu ve bunu her seferinde daha absürt şeyler yaparak başarıyordu.
Yaklaşık olarak 17.300 canavar ve ışık formu gökyüzüne yükseldikten sonra Ejder sağ yumruğunu sertçe sıktı. Sıkmasıyla beraberde görünmez bir güç 17 binden fazla canavarı çevreledi ve saniyeler içinde hepsinin suyunu sıktı.
Canavar ve ışık formları daha neden havaya yükseldiklerini bile bilemezken birdenbire ezilerek öldürülmüşlerdi ve kanları bir yağmur gibi yağarak toprağı kırmızıya boyamıştı.
Bu olaydan sonra ise Ejder şaşkın bir yüz ifadesiyle Athena’ya bakarak…
(Ejder)-Hangi canavarlar? Ben etrafta canavar falan göremiyorum.
(Athena)-Seni…deli piç! Kalk üstümden!
Diye haykıran Athena büyük bir güç uygulayarak Ejder’in üstünden atmayı başardı ve hemen zıplayarak geri çekildi. Sonra da büyük bir atılım gerçekleştirerek Ejder’in üstüne fırladı.
Ejder ise bu saldırıyı hiç umursamayarak basitçe kaçındı ve karşılık verme zahmeti bile girmedi. Athena ise yere iner inmez bir kez daha saldırıya geçerek yeniden atıldı. Ejder yine bu saldırıyı hiç umursamadı ve tek parmağını kaldırarak Athena’dan gelen bu yumruğu durdurdu.
Tabii bu yumruktan sonra geniş bir enerji dalgası yayıldı ve çevreyi içine çökerterek yeri mahvetti.
Athena yine durmadı ve aynı saldırıdan yağmur gibi yağdırmaya başladı. Ejder ise üzerine gelen bütün bu saldırıları tek parmağıyla durduruyordu. Olduğu yerden bir milimetre bile kıpırdamadan sadece sağ kolunun konumunu değiştirerek saldırıları karşılıyordu. Hatta bunu yaparken uykusu gelmiş gibi bile görünüyordu.
Athena ise nedensizce yılmıyordu ve sürekli olarak Ejder’e saldırmaya devam ediyordu. Tek başına Ejder’in üstesinden gelebileceğine inanıyordu. Aslında bu oldukça saçma bir inançtı. Perseus ve Poseidon, Ejder’in elinde ölüp, tüm mühürleri kaldırılmış Zeus bile oyuncak edilmişken, hem de Ejder bunları yaparken öyle fazla bir efor bile sarf etmemişken Athena’nın bu inancı fazlasıyla gereksiz ve anlamsızdı.
Karşısındaki kişi kafayı yemiş psikopatın önde gideniydi ve istediği an kendisini öldürebilirdi. Ama dövüşmenin verdiği heyecandan mıdır bilinmez, Athena gerçekten de Ejder’i yenebileceğine inanıyordu.
Ama bu inancı çok sürmeyecekti çünkü Ejder gerçekten sıkılmaya başlamıştı. Athena’nın saldırılarını tek parmakla durdurmayı aniden bıraktı ve üzerine gelen yumruğu tutarak Athena’yı gökyüzüne fırlattı.
Sonra da ellerini bileklerinden birleştirdi.
“Kızıl Gök Ejderi”ni yapacak gibi görünüyordu ancak bir farklılık vardı. Elleri arasında biriken enerji kırmızı bir renge sahip değildi.
Biriken enerji gri, kahverengi ve yeşil renklerine sahipti.
(Ejder)-Bakalım tüm mühürlerinden arınmış halin bunu durdurabilecek mi?
Ejder’in ellerindeki enerji giderek artmaya ve büyümeye başladı. Ardından da devasa bir gürültüyle birlikte…
(Ejder)-Gök Ada Ejderhası!!!
…ateşlendi.
Ejder’in elleri arasından fırlayan enerji dalgası havada hızla şekil değiştirdi ve bir ejderha şeklini aldı. Bu ejderha, “Kızıl Gök Ejderi”nden farklıydı. “Kızıl Gök Ejderi”nin bir silüet olduğu kolayca anlaşılabilirken “Gök Ada Ejderhası”nda böyle bir durum söz konusu değildi.
“Gök Ada Ejderhası”nın en alt kısmı gri renkte ve taşı andırıyordu. Orta kısımdan üst kısma kadar kahverengiydi ve toprakla doluymuş gibi görünüyordu. Toprağı andıran kısmın üstü ise yer yer yosuna benzeyen yeşilliklerle kaplıydı.
Yani “Gök Ada Ejderası” ismini birebir yansıtıyordu. Devasa boyutlarda, hareket edebilen, ejderha şeklinde kocaman bir ada gibi görünüyordu.
Ve bu kocaman, ejderha şeklindeki ada, ağzını sonuna kadar açmış bir şekilde Athena’ya doğru ilerliyordu.
Athena kollarını aşağı yukarı olacak şekilde açtı ve gelen ejderhayı dişlerinden yakalayarak tuttu. Daha doğrusu tutmaya çalıştı. Ancak ejderha o kadar güçlüydü ki Athena’nın kolları deliler gibi titriyordu.
(Athena)-Lanet olası!!!
Athena ölümüne titrerken ejderha en ufak bir zayıflık belirtisi bile göstermiyordu. Tabii bütün mühürlerini açmış olduğu için daha fazla güçlenmesi de mümkün değildi. Yani bu ejderhayı burada durduramazsa ölecekti.
Ama elinden gelen en fazla bu kadardı.
(Athena)-Neden neden neden neden neden!?
“Neden Ejder’i yenebileceğime inandım ki!? Neden ondan daha üstün olduğumu düşünüp kibirlendim!? Neden Poseidon’un intikamını alabileceğime inandım!? Neden mühürlerim olmadan ona denk olabileceğimi düşündüm!? Neden onu bu kadar çok küçümsedim!? İnsanlar zayıf olduğu için mi!? Evet! Hayır! O çocuk insan değil! O çocuk insan falan değil! Olamaz! Olmamalı! Ah, ama doğru ya. O çocuk gerçekten de insan değil. O, tarihin gördüğü en vahşi canavar. Bekle beni Poseidon, yanına geliyorum.”
Kendi düşüncelerini içerisinde savaş veren Athena en sonunda pes etti ve yavaşça ejderhanın dişlerini bıraktı. Önünde bir engel kalmayan ejderha ise Athena’yı ağzının içine alarak çenesini sıkıca kapattı ve gökyüzünde serbest bir şekilde dolaşmaya başladı.
Gökyüzünde birkaç tur attıktan sonra tüm gücüyle yeryüzüyle temasa geçti ve dünyayı yarıp geçerek diğer tarafından geri çıktı. Sonra da uzay boşluğunda parçalanarak kayboldu. Yeryüzüne çarptığı anda Athena’yı ağzından bıraktığı için kendisiyle beraber götürmemişti.
Yerde öylece yatan Athena’yı gören Ejder ise ağır bir ritimde alkış tutmaya başladı.
(Ejder)-Woah. Gerçekten de hayatta kaldın. Bu fazlasıyla beklenmedik bir şeydi.
Ejder, Athena’nın başında dikilirken Lucifer hayranlık dolu gözlerle olanları izlemekteydi.
(Lucifer)-Ejder bu saldırıyı ne zaman geliştirdi be!? Harika bir şey bu!
Lucifer merakla kızlara döndü ve kızlar aynı anda şu cevabı verdiler.
(Medusa ve Rose)-O Ejder’in saldırısı değil.
(Lucifer)-Ha? Değil mi? Nasıl yani?
Lucifer doğal olarak buna şaşırmıştı. Lucifer’in şaşkınlığını gören Rose ise onun bu merakını gidermek adına derin bir nefes alarak…
(Rose)-Bu saldırı Ejder’in abisinin.
Bu kelimelerden sonra Rose’nin gözünden tek damla yaş aktı ve yanağından kayarak yeryüzüyle buluştu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..