Ejder, Athena’nın başında dikiliyordu ancak onu öldürmek için herhangi bir harekette bulunmuyordu. Athena ise kaçmaya çalışsa bile bir işe yaramayacağını bildiği için kaçmaya yeltenmiyor, sessizce ölümü bekliyordu.
Ejder’in hareketsiz duruşu diğerlerinin ilgisini çekmişti. Şu anda tek hareketle kolaylıkla Athena’yı öldürebilirdi ama yapmıyordu.
(Rose)-Ne bekliyorsun Ejder? Öldürsene hadi!
Ejder’in hareketsiz haline daha fazla katlanamayan Rose bunları söyledi ve Ejder’den, Athena’yı öldürmesini istedi. Ancak Ejder hareketsiz halini bozmadı ve Rose’nin sözlerine karşı en ufak bir geri dönüş belirtisi bile göstermedi.
(Lucifer)-Ne bekliyor şimdi bu?
(Ejder)-İki dakika susun. Düşünüyorum.
Aniden elini kaldırıp onları susturan Ejder düşündüğünü söylemişti. Ancak, böyle bir anda ne düşünülebilirdi ki? Çoktan öldürmüş olması gereken bir kişi ayaklarının dibinde sessizce yatıyordu ve hareket edecek mecali yoktu.
Böyle bir durumda bir insan ne gibi bir şey düşünebilirdi ki?
(Medusa)-Düşünüyor musun? Böyle bir anda ne düşünüyor olabilirsin gerçekten merak ediyorum.
(Ejder)-Ne mi düşünüyorum? Basit. Acaba ne yaparsam, Athena her şeyden vazgeçip onu öldürmemi ister?
Ejder’in bu sözlerinden sonra Athena’nın yüzü bir anda gerildi ve korku dolu bir ifadeye büründü. Gördüğü şey Ejder’in psikopat gülümsemesiydi. Ejder’in arkası dönük olduğu için diğerleri bu gülümsemeyi görememişlerdi ancak Athena’nın korku dolu surat ifadesinin Ejder’in gülümsemesi olduğunu tahmin edebiliyorlardı. Sonuçta Ejder’in şeytani gülümsemesini çok kez görmüşlerdi.
(Ejder)-Ve buldum.
Ejder’in sesi donuk bir şekilde tınladıktan sonra yavaşça eğildi ve Athena’yı boğazından tutarak havaya kaldırdı. Athena kurtulmak için, biraz daha fazla yaşayabilmek için refleks olarak Ejder’den kurtulmaya çalışsa da çabaları boşa çıkmıştı ve boynunu kavrayan parmakları kaldırmayı başaramamıştı.
O anda Ejder’in gümüş gözleri parlamış ve Athena’nın bedeni yeşil bir aurayla kaplanmıştı.
(Lucifer)-Ha?
Lucifer’in meraklı yüz ifadesi birdenbire şaşkın bir ifadeyle yer değiştirmişti.
(Lucifer)-Athena’nın yaraları niye iyileşiyor lan!?
Rose, Medusa, Lucifer üçlüsünden tepki verebilen tek kişi Lucifer olmuştu. Ejder’in yaptığı absürt ve anlamsız şey hepsinin gözlerinin şaşkınlıkla açılmasına enden olmuştu.
(Medusa)-Ejder ne yaptığını zannediyorsun sen!? Kafayı mı yedin? Onu öldürmen gerekiyor. İyileştirmen değ…
Medusa doğruları söylerken Ejder yavaşça kafasını o tarafa çevirdi ve Medusa, Ejder’in duygusuz gözleriyle karşılaşarak sustu. Ejder’in ani duygu değişimleri tahmin edilemezdi. Daha az önceye kadar psikopatça bir şekilde gülümsüyorken bir anda soğuk bir ifadeye bürünmüştü.
Ejder’in soğuk ve acımasız gözleri her şeyi açıklıyordu. Ejder, Athena’yı iyileştiriyordu çünkü onunla daha fazla oynayacaktı. O bakışlar, dışarıdan bakıldığı zaman parlayan ancak içinde karanlıktan başka hiçbir şey bulunmayan gümüş gözler. Kesinlikle Athena’ya çok acı çektirecekti.
Medusa’nın mesajı aldığını gören Ejder yeniden Athena’ya döndü ve gülümsemeye başladı. Athena yeterince iyileşmişti. Bunu gören Ejder’de Athena’yı yere fırlattı ve…
(Ejder)-Ayağa kalk.
Sesi o kadar soğuktu ki normal bir insanı savaştan vazgeçirip arkasına bile bakmadan kaçırtabilirdi.
Athena iyileşmiş olmasına rağmen yerden kalkmak için bir hamlede bulunmadı. Ardından ise…
(Ejder)-Ayağa kalk dedim!
Ejder’in aurası bir anda parlayarak kükredi ve Athena bir anda kendisini ayakta buldu.
“Ha? Bedenim? Kendiliğinden hareket etti. Korktuğum için Ejder’in dediğini yaptım.”
Tam olarak bu yaşanmıştı. Athena, Ejder’den o kadar çok korkmuştu ki bedeni kendi isteği dışında harekete geçerek ayağa kalkmıştı. Athena hayatı boyunca bir kez bile bu kadar aşağılanmamıştı. Hatta hayatı boyunca bir kez bile aşağılanmamıştı. Poseidon’un, Medusa’ya karışması hariç tabii ki. Kocasına sahip çıkamayan bir kadın olarak anılmak istemediği için Medusa’yı öldürmeye çalışmıştı ancak işler hiç istemediği ve veya istemeyeceği bir noktaya gelmişti.
Korku, onu harekete geçiriyordu. Korktuğu kişi ise bir insandı.
Akıl sağlığı yerinde olmayan bir insan hem de.
(Ejder)-Şimdi bana saldır.
(Athena)-Ha?
(Ejder)-“Ha” mı? Sağır falan mısın!? Az önce duyduğun şey şaşırabileceğin bir şey değil. Zaten az önceye kadar yaptığın bir şey.
(Athena)-A-ama, sen zaten kazandın. Sana saldırmamın bana ne faydası olac…urgh!
Athena’nın şaşırmasına karşılık olarak Ejder sert bir çıkış sergilemişti ve bu sözlere karşı Athena’ya bir yumruk atarak saçlarından tutup aralarındaki boy farkını kapatmak için onu havaya kaldırmıştı.
(Ejder)-Şu andan itibaren yapman gereken tek şey emirlerime uyup her dediğimi yapmak tamam mı!? Anladın mı beni!? Köpekler asla sahiplerinin sözlerini sorgulamazlar. Onlara hiçbir zaman bu hak verilmemiştir.
(Athena)-Anlad---gh-k!
(Ejder)-Sana konuşabilirsin dedim mi? Siz tanrılar “Mutlak Olan”ın karşısında olmanıza rağmen yerinizi bilmiyorsunuz!
Athena tam anladığını dile getirecekti ki karnına yediği ağır bir yumrukla birlikte kan kustu.
Ejder’in kendisinden “Mutlak Olan” olarak bahsetmesi onun egosunun yavaştan ortaya çıkmaya başladığını gösteriyordu. Diğer bir değişle, Ejder artık normalden daha da psikopat bir haldeydi.
Athena’yı bırakan Ejder bir kez daha “Saldır bana.” dedi ve Athena istemeye istemeye saldırıya geçti. Yumruğunu kaldırarak Ejder’e doğru koşmaya başladı ve yumruğunu savurdu. Ancak yumruk daha Ejder’e ulaşamadan, tıpkı iki tarafından aynı anda bastırılan bir yay gibi ezilerek paramparça oldu.
(Athena)-Gaaahhhhhhh!!!!!!!!!!!
Kolunun parçalanmasının ardından Athena acıyla inledi ve tüm sesiyle acı dolu bir çığlık attı. Ejder’in planının bu olması iyiye işaret değildi çünkü hala 1 kolu ve 2 bacağı vardı. Bunun anlamı da aynı acıya 3 kez daha katlanması gerektiğiydi. Yani en azından Athena bu şekilde düşünüyordu.
Ama gerçekler onun hayal ettiği gibi değildi ve olmayacaktı da. Nedeni ise kolunun iyileşmiş olmasıydı. Az önce ezilen kolu çoktan eski haline gelmişti bile ve Ejder’in suratındaki gülümseme daha da genişlemişti.
Athena’nın kolunu bu denli hızlı iyileşmesinin nedeni ise hem tüm mühürlerini kaldırmış olması hem de şu anda bedeninde Ejder’in enerjisinin dolaşıyor olmasıydı. Bu iki etken birleşince inanılmaz hızlı bir iyileşme yeteneği açığa çıkıyordu. Tabii işin içinde Ejder’in enerjisi olsa da Athena, Ejder kadar hızlı yenilenemezdi. Sonuçta Ejder’in enerjisinin çok küçük bir kısmına sahipti.
Athena o anda Ejder’in asıl planını anlamıştı. Ejder’e her saldırışında bir yerleri paramparça olacaktı ve anında geri iyileşecekti. Ama Athena çoktan o acıyı hissetmiş olacaktı. Tekrar, tekrar, tekrar, tekrar, tekrar…
Ta ki Ejder bu işten yeterince zevk alıp Athena’yı öldürme kısmına geçene kadar bu şekilde devam edecekti. Kısacası Athena, Ejder’in kuklası olacaktı. O ne isterse gerçekleştirecek ve bir kenara fırlatıp atılmayı bekleyecekti.
“Tamamen Ejder’in insafına kaldım. İşim bitti. Bekle! Eğer bunu yaparsam…eğer ölürsem kurtulabilirim.”
Athena o anda hızlıca bir plan düşündü ancak bu plan onun sonu olacaktı. Yine de başka çaresi yoktu. Bir anlığına çekeceği acı, uzun sürecek olan bir acıdan çok ama çok daha iyiydi.
Derin bir nefes aldı ve direkt olarak elini gırtlağına saplayarak tüm gücüyle yukarı doğru ittirdi ve kafasını bedeninden ayırdı. Başarmış---mamıştı.
Bilinci kapanmış olmalıydı ancak hala açıktı ve etrafı net bir şekilde görebiliyordu. Görüşünde herhangi bir bulanıklık yoktu. Bunun anlamı da…
(Ejder)-HAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!!!!!!!!!!!!!!! Gerçekten, gerçekten kendini öldürebileceğini mi düşündün sen!? Ah karnım ağrıyor! Hayatım boyunca gördüğüm en kötü plandı bu! Gerçekten mide bulandırıcısın!
Athena’nın kopan kafası kopar kopmaz yenilerek eski haline dönmüştü ve böylelikle de Athena ölmemiş, ölememişti. Hatta ölmeye yaklaşamamıştı bile.
“Hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır! Ölemiyor muyum yani!? Bu psikopatın elinde acı çekmekten başka çarem yok mu yani!? Her şey bu şekilde mi bitecekti yani? Ölüm bile benim için bir bitiş değil mi?”
(Ejder)-Şimdi…
Ejder hala iğrenç bir şekilde gülümsüyordu ancak bu sefer bir farklılık vardı. Bu sefer ağzının kenarlarından salyalar akıyordu.
(Ejder)-…bir raunda daha var mısın?
Ve bu sözlerden sonra Athena’nın acı döngüsü başlamış oldu.
Hissettiği tek şey sadece acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acı acıydı.
Bedenini çevreleyen tek ve yegane his şu anda buydu.
Kaçamazdı. Bağıramazdı. Yardım isteyebilirdi ancak gelenlerinde bir yardımı dokunamazdı. Tek başınaydı.
Canlı canlı cehennemi yaşıyordu. Vücudundaki bütün kemikler yüzlerce kez kırılmıştı ve artık dayanacak gücü kalmamıştı. Ölmek istiyordu. Her şeyin bir an önce sonlanmasını istiyordu. Daha fazla Ejder’in kuklası olmak istemiyordu.
Kaçıncı kez iyileştiğini bile hatırlamayan Athena güçten düşerek dizleri üzerine çöktü ve ağlamaya başladı.
(Ejder)-Ha? Hoy! Kes ağlamayı ve ayağa kalk! Daha seninle işim bitmedi!
(Athena)-Özür dilerim.
Ejder’in başı yavaşça önce sağ sonra da sol tarafa yattı.
(Ejder)-Ne yapıyorsun ne yapıyorsun!?
(Athena)-Özür dilerim. Sana bulaşmamalıydım. Size bulaşmamalıydım. Kendime bu kadar güvenmemeliydim. Tanrı olduğum için kibirlenmemeliydim.
Athena ağlıyor olduğu için ağzından çıkan kelimeler zar zor anlaşılıyordu. Ejder ise Athena’nın ağzından çıkan her bir kelimede biraz daha hiddetleniyor ve sertleşiyordu.
(Ejder)-Hoy hoy hoy! Sana bunları söyleyebilme hakkını kim verdi!? Daha Medusa’nın yaşadığı mental çöküntü seviyesine bile ulaşmadın ve hemen pes mi ediyorsun!?
Ejder’in bedeni öfkesi yüzünden titriyordu.
(Ejder)-Cevap ver bana!
Athena korkudan titreyen bedeniyle dizleri üzerinde süründü ve Ejder’in bacağına sarıldı.
(Athena)-Yalvarırım öldür beni artık! İstersen bedenimi istediğim gibi kullan ama beni daha fazla dövüşmeye zorlama. Yalvarıyorum sana. Lütfen. Daha fazla acı çektirme bana. Pes ediyorum. Vazgeçiyorum. En güçlü sensin. Sana saldırmak bir hataydı. Medusa’ya saldırmak bir hataydı. Eşeklik ettim. Özür dilerim. Lütfen. Lütfen hayatıma son ver ve beni daha fazla dövüşmeye zorlama.
Athena salya ve sümükleri ve Ejder’in pantolonuna siniyordu.
(Ejder)-Biliyor musun? Sen, gerçekten ama gerçekten mide bulandırıcısın.
Ejder, Athena’ya baktı ve acıyan bir ifadeyle birlikte bacağını sallayarak Athena’yı üstünden attı. Athena savrularak bir ağaca çarptı ve yere düştü.
Artık ayağa kalkmak istemiyordu.
(??)-Ne oluyor burada?
Tam o sırada Athena’nın çarptığı ağacın arkasından tanıdık bir ses yükseldi ve ağacın altında bir gölge belirdi.
(Rose)-Ejder!?
Rose ağacın altında duran gölgeyi görür görmez bağırdı ve ismini haykırdı.
(Ejder)-Ne bağırıyorsun be!? Duyabiliyorum seni.
Ağacın altında duran gölge figür Ejder’den başkası değildi.
(Lucifer)-Nasıl oluyor lan bu!?
Lucifer bu şekilde tepki verirken Ejder ağacın altından tamamen çıkmıştı ve yüzü belirginleşmişti.
Uykulu gibi görünüyordu. Gözleri çöküktü ve daha yeni uyanmış gibi hava saçıyordu. Ve öyleydi de.
Ejder en başından beri o ağacın altında kestiriyordu. Athena’yla dövüşmekten zevk alacak olsa da
(Ejder)-Basit. Sabahtan beri Athena’yla dövüşen kişi basit bir kopya o kadar. Ve görüyorum ki kopyam olmana rağmen Athena’yı hala öldürememişsin.
(Ejder)-Öldürmedim diyelim. Ona acı çektirmekle meşguldüm.
(Ejder)-Güzel güzel. Ona acı çektirmen çok güzel. Ancak…
Ejder bir anda ağacın altından kayboldu ve Athena’yla dövüşen Ejder’i bir tekmeyle yere indirerek ayağını göğsünden içeriye sapladı. Ejder’in ayağı göğsünü delip geçen kopya ise bir anda lavlarla çevrelendi ve saniyeler içinde eriyip yok olarak geriye tek bir parça bile bırakmadı.
(Ejder)-…buradan sonrasını ben halledeceğim.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..