Kuzgun aniden ortadan kaybolduktan sonra Ejder hızlıca etrafına bakındı ancak abisini göremedi.
(Ejder)-Abi? Abi neredesin!?
Abisi bir anda ortadan kaybolduğu için endişeleniyordu. Kendisi böyle bir durumdan hasar almadan kurtulabilirdi ama abisinin hasar alma ihtimali vardı ve Kuzgun’un hasar alması Ejder’in istediği son şey bile değildi.
-Yakın bir yerde değil merak etme. Bu meteor onu etkilemeyecek.
O anda dünya genelinden bir ses yankılandı ve Ejder yeniden etrafına bakındı ancak kimseyi göremedi. Hiç kimseyi hissetmiyordu. Bu ses her nereden geliyorsa hissedemeyeceği kadar uzak bir yerdendi.
(Ejder)-Göster kendini!
-Ha? Kendimi göstermek mi? Buna değer misin ki?
Ses dalga geçer bir ses tonuyla Ejder’i cevaplarken Ejder sinirlenmeye başlamıştı.
(Ejder)-Buna değmek? Sen şuna korkağım desene.
-Hıh. 5 yaşındaki bir çocuktan korkmam için bir sebep var mı?
(Ejder)-Bilmem. Üzerime meteor atmak yerine saldırıya geçsen böyle düşünmezdim belki de.
-Heee. Gerçekten de fazla cesaretlisin. Ya da aptal mı demeliyim?
Aralarında bu konuşma gerçekleşirken Ejder birdenbire abisinin varlığını hissetmeye başladı ve kafasını gökyüzüne kaldırdı. Sonra da bir ses duyuldu.
(Kuzgun)-Yettim Ejder!!!
Devasa meteor bir anda ortadan delindi ve Kuzgun dünyaya iniş yaptı.
(Kuzgun)-Saldıran piç kurusu her kimse beni Plüton’a yolladı! Plüton’dan buraya kadar uçmak zorunda kaldım!
Kuzgun, Plüton’dan Dünya’ya uçmasına rağmen yorulmuş gibi görünmüyordu. Yumruklarını sıkıyordu ve öfkeli bakışlarla meteora bakıyordu.
(Kuzgun)-Geri çekil Ejder.
Dedi ve bir anda gümüş aurasını serbest bıraktı. Bedeni yoğun gümüş bir aurayla kaplandı ve aynı anda dünyayla neredeyse aynı kütleye sahip olan meteor geri itilmeye başladı.
Kuzgun telekinezisini kullanarak dünya büyüklüğündeki meteoru geri itiyordu. Ve bu işlemi sadece aurasını serbest bırakarak başarmıştı. Ama ne var ki meteor öylesine ağırdı ki Kuzgun onu geri itmekte zorlanıyordu.
“Soktuğumun şeyi ne kadar ağır lan böyle!?”
Kuzgun içinden küfür etti ve biraz daha güç vermek için aurasını artırdı. Dev meteor biraz geri itilir gibi oldu ama bu sefer geri itilmedi. Aksine biraz daha güçlendi ve ilerlemeye devam etti.
-Yo yo yo. Buna izin vereceğimi mi sandın?
Ses yine yankılandı.
(Ejder)-Abi!
Ejder bir anda bağırdı ve Kuzgun’un dikkati dağıldı. Dikkati dağıldığı için de meteorun ilerleyişi hızlandı.
(Ejder)-Abi!
(Kuzgun)-Ne oldu!?
Ejder bir kez daha bağırınca Kuzgun arkasına dönüp bir cevap bekledi.
(Ejder)-Hareket edemiyorum! Hareket etmemi engelliyor!
(Kuzgun)-Ne!? Lan!?
Kuzgun o anki şaşkınlıkla bir anlığına telekinezisini tamamen kapattı ve meteor diplerine kadar ilerledi. Atmosferi yardığı için inanılmaz yüksek bir sıcaklığa sahipti ve bütün çevre birkaç saniye içinde küle dönmüştü. Kuzgun’un kıyafetleri yanarak parçalanmış ve üst gövdesi gözler önüne serilmişti.
(Kuzgun)-Sokayım! RAAAAAAAAAAGGGGGHHHHHHH!!!!!!!!!
Kuzgun boğazını yırtarcasına haykırdı ve az öncekinin iki katı bir güçle meteoru geri itmeye başladı. Meteor geri itilmeye itildi ama bu sefer daha büyük bir güçle ilerlemeye başladı. Meteorun hareketleri yüzünden Dünya’nın yüzeyi yanmaya başlamıştı. Meteorun sıcaklığı Dünya’yı etkiliyordu.
(Kuzgun)-Lanet OLASICA!!!!!!!
Kuzgun verdiği telekineziyi daha da artırdı ve bağırırken ağzından kan geldi.
“İtemiyorum! İte… miyorum… Sikeyim. Daha Ejder’i yetiştiremedim ben. Onunla yeterince zaman geçirmedim!”
Meteor ilerledikçe Kuzgun bir şeylerin farkına varmaya başlamıştı. Başaramayacaktı. Bu meteoru geri göndermesinin hiçbir yolu yoktu. Meteoru kontrol eden kişi kimse onların kaldırabileceğinden çok ama çok daha güçlü birisiydi. O yüzden Kuzgun’un yapabileceği tek bir şey vardı.
(Kuzgun)-Ejder. Beni iyi dinlemeni istiyorum.
Ejder daha bu sözleri duyar duymaz abisinin güzel bir konuşma yapmayacağını anlamıştı. Ve çaresizce çırpınarak hareketsizlikten kurtulmaya çalıştı ama yerinden bile kıpırdayamadı.
(Ejder)-Abi sakın! Lütfen!
(Kuzgun)-Sadece dinle Ejder. Yapabileceğim tek şey bu. Her şeyimi kullanıp tek seferde bu işi bitirmezsem kimse hayatta kalamaz. En önemlisi sen hayatta kalamazsın. Senin öldüğünü görmek istemiyorum.
(Ejder)-Abi yalvarırım böyle söyleme! Yapma! Ne olursun!?
(Kuzgun)-Ejder. Sen güçlü bir çocuksun. Senden tek isteğim Rose’ye ve kendine dikkat etmen. Anne babamda sana emanet.
(Ejder)-Abi lütfen! Bırak kime ne oluyorsa olsun! Lütfen yapma bunu! LÜTFENLÜTFENLÜTFEN!!!!!!! Bırakma beni!!! Yalnız kalmak istemiyorum!!!
Ejder ilk defa gerçek hislerini dile getirdi ama artık çok geçti. Kuzgun çoktan her şeyden vazgeçmişti. Tüm gücünü kullanarak kendisiyle birlikte meteoru yok edecekti. Artık kimse onu durduramazdı. Çünkü Kuzgun o anda Ejder’den bile vazgeçmeyi başarmıştı.
Her şeyden daha üstte tuttuğu değerli kardeşini bir kenara koymayı başarmıştı.
Kuzgun kollarını havaya kaldırdı ve bedenini kaplayan bütün aura karanlık renge bürünerek meteoru kaplamaya başladı. Tırnaklarındaki karanlık dirseklerine kadar tırmandı ve dişleri uzamaya başladı. Kızıl gözleri iyice kızıllaştı ve akla mantığa sığmayacak kadar deli bir aura baş göstermeye başladı.
(Kuzgun)-Son Dans!!!
Kuzgun sahip olduğu her şeyi tek bir seferde kullanmaya başladıktan sonra ilk önce gırtlağı parçalandı ve patlayan damarları bu sahneyi devam ettirdi. Kuzgun Ejder’in gözleri önünde parçalanıyordu ve Ejder hiçbir şey yapamıyordu.
(Kuzgun)-PARÇALAĞĞĞĞĞĞĞNNNNNNNNN!!!!!!!!!!!
Hisleri paramparça olmuştu. Hissettiği bu acının ne olduğunu bilmiyordu ama iğrenç olduğundan emindi. Abisini böyle çaresiz görmek onu darmadağın etmişti. Tüm gücüyle çırpınıyor olmasına rağmen bir milimetre bile hareket edemiyordu.
Dişlerini sıkmaktan diş etleri kanamaya başlamış hatta dişleri çatlamıştı. Kendisini öylesine fazla kasıyordu ki onunda damarları patlamaya başlamıştı.
Kuzgun tüm gücünü ortaya çıkartmaya devam ediyordu ve lanet meteor zorla da olsa geri itiliyordu.
RRRRRAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHH!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
O anda Kuzgun’un gücü en üst seviyesine ulaştı ve büyük galaksiyi yörüngesinden saptırarak yukarı doğru taşımaya başladı. Tırnakları patladı ve derisi aşınmaya başladı. Gözleri yuvalarından çıkmaya başladı ve kasları yırtıldı.
Görme ve duyma yetilerini kaybetmişti.
Ejder ise ağzından kanlar aka aka bağırmaya devam ediyordu. Yumruklarını sıkmaktan elleri kanıyordu. Neredeyse bütün dişleri parçalanmıştı. Gözlerindeki öfkenin haddi hesabı yoktu. Yaydığı kana susamışlık bütün evreni kaplamaya yetecek kadar fazlaydı ama hareket edemiyordu.
Meteor en sonunda çatlamaya başlarken Kuzgun bütün galaksiyi yüz binlerce kilometre yukarıya taşımıştı ve Samanyolu Galaksisinin yerini kalıcı olarak değiştirmişti.
Kuzgun’un gücü azalmaya başlarken Ejder’in nerede olduğunu bile bilmeden arkasına döndü ve…
… gülümsedi.
(Kuzgun)-Görüşürüz.
Meteor o anda inanılmaz bir gürültüyle patladı ve patlamayla oluşan bütün kaya parçaları Kuzgun tarafından uzayın derinliklerine gömüldü. İlk önce kolları boşa düştü ve sonra da Kuzgun diz çökerek yüz üstü yere yığıldı.
Kuzgun artık yaşamıyordu. Sonsuza dek…
… hayata gözlerini yummuştu.
(Ejder)-ABİİİİİİİİİĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ!!!!!!!!!!!
Ejder’de son kez tüm gücüyle haykırdıktan sonra güçten düştü ve hareket etmek için çabalamayı bıraktı. Aynı anda da kendisini sarmalayan güç kayboldu. Ejder dizleri üzerine çöktü ve sürünerek abisinin yanına gitti.
(Ejder)-A-bi…
Abisini sarstı ve uyanmasını diledi. Tekrar ve tekrar.
(Ejder)-Kalksana.
(Ejder)-Lütfen.
(Ejder)-Abi.
(Ejder)-Uyansana.
(Ejder)-Kalk lütfen.
(Ejder)-Antrenman yapmayacak mıyız?
(Ejder)-Abi.
(Ejder)-Neden hala uyuyorsun?
(Ejder)-Beni bekletmeyi sevmezsin ki sen.
(Ejder)-Uyan hadi.
(Ejder)-Yalvarırım.
(Ejder)-Ne olur?
(Ejder)-Uyan lütfen.
(Ejder)-Abi.
(Ejder)-UYANSANA!!!
(Ejder)-KALK HADİ!!!
(Ejder)-BENİ BÖYLE BIRAKMA!!!
(Ejder)-Beni bırakıp gitme.
(Ejder)-Sensiz yapamam ben.
-Cık cık cık. Çok yazık gerçekten.
O anda dünyada yankılanan ses bir kez daha duyuldu ve Ejder durdu. Birdenbire bedeni titremeye başladı. Kafasını kaldırıp sesin geldiği yere baktı ve onu gördü. Evsiz biri gibi görünen, siyah saçlara ve gözlere sahip olan onu.
(Ejder)-Sen… abimi sen mi öldürdün!?
(??)-Acıklı sahnenizi böldüğüm için özür dilerim. Ee, ayrıca, sanırım sorduğun sorunun cevabı evet. Ben öldürdüm.
(Ejder)-Ne cüretle!? Ne cüretle!? Ne cüretle!? Ne cüretle ABİMİ ÖLDÜRÜRSÜN LAN SEN!?!?!?
(??)-Şey, bu amacım seni öldürmekti aslında. Kahramanlık oynamaya çalışıp yok olan kişi oydu.
(Ejder)-ABİM YOK OLMADI!!! ÖLDÜ!!!
(??)-Bu pek bir şeyi değiştirmez. Sonuç olarak artık aramızda değil.
(Ejder)-Kimsin sen!?
Ejder burnun soluyordu ve öfkesinden delirmesine ramak kalmıştı. Bedeninin titreme sebebi korku değildi. Öfkeydi. Ejder öylesine öfkeliydi ki kanı normal bir insanın kanına göre 5 kat daha hızlı akıyordu ve kalbi 3 kat daha hızlı çarpıyordu.
(Saligia)-Ben mi? Aa, neydi ya? Hah, hatırladım. Adım Saligia. Sonsuzluğun Eziyet Ejderhasıy…
Saligia, ismini söyledikten yarım saniye sonra Ejder’in yumruğuyla göz göze geldi ve bir an sonra ise dünyanın yarısı…
… yok oldu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..