Bölüm 94: ##### (2)

avatar
11378 32

Emperor’s Domination - Bölüm 94: ##### (2)


 

Söylediklerine inanmadığından, Su Yonghuang şüpheyle Li Qiye’yi inceliyordu.

 

“Önceki tarikat ustasının ve yüce büyüklerin neden seni tarikat ustası olarak seçtiğini biliyorum.”

 

Li Qiye yavaşça devam etti:

 

“Ölümsüz İmparator Min Ren’in soyundan geldiğin için, tabii ki de tarikat ustası olacak yeterliliklere sahipsin.”

 

“Bu konuyu nasıl biliyorsun!?”

 

Su Yonghuang’ın yüz ifadesi iyice değişmişti. Kendilerine Cennet’in Kenarındaki Su Klanı derlerdi, ama dünyanın geri kalanı bırakın Min Ren’in soyundan gelmelerini, bu klanı bilmezdi bile!

 

“Atamız bana rüyamda söyledi.”

 

Li Qiye gülümsüyordu.

 

Su Yonghuang böyle bir açıklamaya inanmadığından başını iki yana sallıyordu. Ancak, gerçekten de ataları rüyasında söylemediyse, on dört yaşındaki bir çocuk bunu nereden bilebilirdi ki?

 

“Cennet’in Kenarındaki Su Klanı…”

 

Ardından Li Qiye, üzüntülü bir iç geçirdi, uzak geçmişi hatırlamıştı. Cennet’in Kenarındaki Su Klanı’nın güçlendiğini bilse de, o zamanlardan beri asla ziyaret etmemişti.

 

Cennet’in Kenarındaki Su Klanı… Kara Karga halindeyken bile bunun üzerine fazla konuşmak istemezdi. Bu mesele yüzünden Ölümsüz İmparator Min Ren neredeyse ona sırtını dönecekti.

 

Ölümsüz İmparator Min Ren veledin tekiydi. Daha sonra, Cennetin İradesini elde ederek Ölümsüz İmaprator oldu. Bu kolay bir iş değildi. Kendi çabalarının yanında, birçok kardeşi ve arkadaşının yardımını almıştı. Li Qiye’nin yol göstermesi de çok önemliydi.

 

O yıl, uzun zamandır Min Ren’i takip eden bir kadın general vardı. Ölümsüz İmparator oluşundan önce bile takipçisiydi. Min Ren nereye adım atsa, hemen arkasından o ayak izini takip ederdi.

 

Bu kadının ünlü bir klandan geldiği de söylenebilirdi. Li Qiye kara karga haliyle, bu kadının yeteneklerini fark etmişti ve onu Min Ren’in yanına çekmek için çok çaba harcamıştı.

 

Li Qiye’nin çabası boşuna olmamıştı. Min Ren’in yanında bu kadın, iyi huylu bir eş gibiydi. Her zaman Ölümsüz İmparator Min Ren’e yardımcı olurdu. Yetenekleriyle, Min Ren’e birçok dahi yetiştirmişti. Min Ren’in Ölümsüz İmparator olduktan sonra okuduğu bildiri de onun tarafından yazılmıştı.

 

Li Qiye’nin gözünde, İmparatoriçe olmaya en uygun adaydı bu kadın. Yüzyıllarca Min Ren’in yanında kalmıştı. Min Ren’in Ölümsüz İmparator olmasında, çok büyük katkıları vardır. Daha da iyi olan şey ise, her zaman Min Ren’i sevmişti.

 

Bu yüzden Min Ren’in akıl hocası olan Li Qiye, her zaman Min Ren’in o kadınla evlenip onu imparatoriçesi ilan etmesini umuyordu.

 

Ancak, Li Qiye’yi beyninden vurulmuşa döndüren bir şey olmuştu. Min Ren farklı bir kadına aşık olmuştu. Bu kadını Li Qiye bir kez eleştirmişti:

 

“Aptallık derecesinde saf! Süzme salak!”

 

En sarsıcı şey bu değildi. Bir Ölümsüz İmparator için, üç-dört eşi ve cariyesinin olması hiçbir şeydir. Li Qiye, Min Ren’in faziletli birçok kadınla evlenmesine izin verebilirdi!

 

İşin en can alıcı noktasıysa; bu süzme salak kadın Min Ren’i sevmiyordu. Aksine, Min Ren’in düşmanına aşıktı. Min Ren’in gençliğinden beri en güçlü rakibi sayılabilirdi.

K.N: Ndense aklıma Sakura geldi :D

 

Ölümsüz İmparator Min Ren, zaman geçtikçe, bu basit kadına aşık olmuştu. Li Qiye, Min Ren’i hayatı boyunca daima övmüştü; ama bu meselede pestilini çıkarana kadar tekmelemek istemişti!  Li Qiye birçok kez Min Ren’i, mankafa diyerek azarlardı! Birçok kez Min Ren’in kafasını açıp, bu aptal kadını beyninden çıkarmak istediği olmuştu!

 

Li Qiye ne kadar terslerse terslersin, genç Min Ren’in kalbi bu kadına sadıktı. Li Qiye’nin başka bir seçeneği kalmamıştı, buna çözüm olabilecek bir ilaç yoktu.

 

Min Ren, Cennetin İradesini alıp Ölümsüz İmparator olduktan sonra, kimseyle evlenmedi. Li Qiye doğal olarak bunun nedenini biliyordu. Ancak, bu Li Qiye’nin görmek istediği bir durum değildi. Özellikle de Kara Karga halindeyken durumu stabil değildi, her an derin bir uykuya yatabilirdi.

 

O anda, sonraki uykusunun ne kadar süreceğini bilmiyordu, bu yüzden bir şeye karar verdi… Ölümsüz İmparator Min Ren için bir evlat!

 

Tabii ki, bu konu için en iyi aday da Su Ru’ydu! [General kadın] Li Qiye, Min Ren’in aklını çelmek için çok fazla uğraş verdi. Tabii Ölümsüz İmparator Min Ren, ustasının ona böyle bir şey yapacağını tahmin etmemişti.

 

Min Ren’in tanrısal ruhu Dokuz Dünya’nın en tehlikeli yerlerini gezerken, Li Qiye, fiziksel bedenini General Su ile aynı yatağa yatırmıştı; anlayacağınız üzere, Min Ren’in tohumlarını alma planı başarılı olmuştu.

 

Min Ren’in tehlikeli diyarlardaki dövüşleri bittiğinde, bu mesele çoktan hallolmuştu!

 

Bu olay yüzünden, Min Ren ve Li Qiye az kalsın yollarını ayırıyordu. İki taraf da birbirine kükremişti, sesleri cennetten duyulabilecek kadar yankılanmıştı. Min Ren çok sinirlenmişti, Li Qiye’nin içinde de bir fırtına kopuyordu. Bu korkunç atmosfer dokuz cenneti ve on dünyayı kaplamıştı. Ölümsüz İmparator’un öfkesi altında dünyadaki tüm varlıklar endişeyle titriyordu.

 

Tabii ki, kimse ne olduğunu soramıyordu. Sonuçta göklerin perdesi bile bu meseleden sonra yırtılmıştı.

 

Ölümsüz İmparator Min Ren’in tavrı Su Ru’nun kalbini çok kırmıştı. İşin sonunda Su Ru, Ölümsüz İmparator Min Ren’den ayrılmıştı. Bu konu yüzünden Li Qiye de, Su Ru’ya karşı suçluluk hissediyordu. Ailesi bu fikre karşı çıksa da, Li Qiye, Su Ru’yu bizzat Min Ren’in yanına çekmişti; ailesinin itirazlarına rağmen Min Ren’in yanında kalmayı seçmişti.

 

Unutmamalı ki, Min Ren o zamanlar hiçbir şeyi olmayan bir çocuktu; ama Su Ru prestijli bir klanın emsalsiz güzeliydi. Dahası, yetenekleriyle yeri göğü inletebilirdi.

 

O dönem, Su Ru’nun klanı doğal olarak Su Ru’nun Min Ren’in yardımcısı olmasını istemiyordu. Min Ren eli boş çocuğun tekiydi.

 

Li Qiye, Kara Karga haliyle, Su Ru’yu ikna etmişti ve bunun sonucunda Su Ru, ailesi ve arkadaşları tarafından terk edilmişti.

 

Bu meseleden sonra Li Qiye, her zaman suçluluk hissetmişti. Su Ru, Min Ren için çok fazla şey başarmıştı, çok fazla bedel ödemişti, ama işin sonunda, giderken yanında sadece gözyaşları ve mutsuzluğu vardı.

 

Li Qiye, yakında uykuya dalacağını biliyordu. Bu yüzden en değerli hazinelerini en müthiş tekniklerini kullanarak Su Ru’ya bir yuva yaratmıştı. Daha sonrasında burası “Cennet’in Kenarındaki Su Klanı” olarak adlandırılmıştı.

 

Li Qiye, Su Ru tarafından seçilen bu ismin altında gizli bir anlam yattığını da biliyordu. Cennet’in Kenarı ne kadar uzak olsa da, Min Ren’e duyduğu aşk asla değişmeyecekti!

 

Ne yazık ki, her varlığın yaratıcısı olan tanrı, insancıklarla alay etmeye bayılıyordu. Buna rağmen, Su Ru, Ölümsüz İmparator Min Ren’in oğlunu yetiştirip, kendi kanatları olan bir adam etti!

 

Sonraki nesillerde, insanlar Ölümsüz İmparator Min Ren’in hiç evlenmediğine ve hiç evladı olmadığına inandı. Ancak kimse bilmiyordu ama, Min Ren’in soyu devam ediyordu! Bu büyük sır sadece Su Klanı’nın nesilleri ve Li Qiye tarafından biliniyordu.

 

“Ne oldu?”

 

Li Qiye mazide kaybolmuşken, önünde oturan Su Yonghuang seslenmişti ve onu günümüze geri getirmişti.

 

Düşüncelerini topladıktan sonra biraz Su Yonghuang’a ve Tu Buyu’ya baktı. Ardından konuştu:

 

“Kökenini gayet iyi biliyorum. Küçük Kardeş Tu öğrencin olamaz değil mi? Bana göre, Küçük Kardeş Tu, Savaş Tanrısı Formülünü çalışıyor olsa da Su Klanı’ndan biri değil.”

 

Savaş Tanrısı Formülü, Ölümsüz İmparator Min Ren’in ana gelişim yöntemiydi ama Min Ren onu aktarmamıştı. Li Qiye onun yerine Su Ru’nun bu tekniği sonraki nesillere aktarmasına izin vermişti.

 

Savaş Tanrısı Formülü, Savaş Tanrısı Tapınağı’ndan gelmekteydi. Kara Karga bunu Min Ren’e öğretmiş olsa bile, prensip olarak, Min Ren’in bunu başkalarına aktarmaya izni yoktu. Ancak, Li Qiye bu kuralı Su Ru için kırmıştı ve bu tekniğin Min Ren’in oğluna geçmesine izin vermişti!

 

Bu yüzden, Savaş Tanrısı Formülü, Cennet’in Kenarındaki Su Klanı’nın her zaman nihai yöntemi olmuştu.

 

Tu Buyu gülümsedi ve cevapladı:

 

“Saygıdeğer büyük kardeşim, ben Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın bir öğrencisiyim. Ancak, benim durumum biraz özel. Tarikata katıldıktan sonra, nadiren içerde kaldım; her zaman dışarılarda seyahat ediyordum. Savaş Tanrısı Formülünü ise daha sonraları geliştirmeye başladım.”

 

Li Qiye, Tu Buyu’ya baktı ve konuştu:

 

“Anlıyorum, yani sürekli Su Klanı’nı arıyordun!”

 

Tu Buyu utanarak öksürdü ve gerçeği söylemek zorundaymış gibi hissetti:

 

“O noktada, atamızın soyunu bulma görevim vardı. Düşüşte olsak bile, Yüce büyüklerden bazıları tarikattaki el yazmalarından birkaç ipucu bulmuştu. Onlara göre atamızın bu dünyada bir soyu vardı. Tarikata katılınca, atamızın İmparator erdem kanunlarını bulmak için, atamızın soyunu bulma görevi bana verildi. Bu yüzden Elder Gu’nun grubu benim hakkımda çok şey bilmiyor.”

 

Li Qiye başını iki yana salladı ve konuştu:

 

“Cennetin Kenarındaki Su Klanı… Onların İmparator erdem kanunu yok!”

 

Tu Buyu hafifçe iç geçirdi ve konuştu:

 

“Su Klanı, durumumuzu öğrenince, tarikata yardım etme konusunda tarikat ustasıyla fikir birliğine vardı. Bana bir istisna olarak Savaş Tanrısı Formülü verildi. O zamanlar, gelişimim sınırlıydı ve darboğaz noktasına ulaşmıştım. Bu yüzden, gelişim temelimi yıktım ve her şeye en baştan başladım.”

 

Bunu duyunca Li Qiye ikinci bir kez Tu Buyu’ya bakmıştı. Bu kadar uzun yaşayıp böylesi derin bir gelişimi vardı ama hepsini yıkmıştı… Bu karar, büyük bir kararlılık ve cesaret isterdi.

 

Li Qiye sonrasında Su Yonghuang’a baktı ve konuştu:

 

“Su Klanı’nın ana soyu sensin!”

 

“Nasıl biliyorsun?”

 

Li Qiye’nin bir cümlesiyle kökenini haykırması bir kez daha kendisini şaşırtmıştı. Su Klanı’nda birçok öğrenci vardı ama sadece soydan gelen kişi, Su Klanı’nın ustası olabiliyordu!

 

“Şemsi Ölümsüz Fiziği.”

 

Li Qiye devam etti:

 

“Sadece Su Klanı’nın ana öğrencisi bu Ölümsüz erdem kanununu geliştirebilir.”

Sonraki Bölümün İsmi: Tam Yang Aziz Fiziği

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr