Bölüm 125

avatar
10575 25

Emperor’s Domination - Bölüm 125


Bölüm 125: Öfkeyle Bin Düşmanı Katletmek (1)



"Her şey hazırlandı, tek eksik doğu rüzgarı."

(Ç.N: Eski çin yazıtlarında bir savaş var. Ordu nehri geçip saldıracak ama geçmek için doğru rüzgar koşullarını bekliyorlar. Burada oraya gönderme var.)

Li Qİye ellerini yıkadı, ardından Shuangyan ile Niu Fen'e söyledi:

"Bu yerden uzaklaşın. Bin milden uzağa gitmeniz en iyisi olacaktır. AUralarınız ve gelişimleriniz çok yüksek. Ne kadar saklamaya çalışırsanız çalışın kurbağa bunu fark edecektir. Burada kalıp doğru fırsatı bekleyeceğim."

Shuangyan ve Niu Fen Li Qİye'nin ciddiyetini fark ettiklerinden görevlerini aksatmaya cüret edemedi ve bin milden daha uzağa gitti...

Onlar gittikten sonra Lİ Qİye kendini sakladı ve nefesini tuttu. Çamur mağarasına bakarken kurbağanın gelmesini bekledi.

Tüm varlığını bastırırken bataklıkta saklanırken biraz bile auraya sahip olmaya cüret edemiyordu. Bu kurbağayı iyi tanıyordu. En ufak şüphede ne kadar güzel bir yuva olursa olsun hemen gidecekti.

Li Qiye için bu kurbağa çok önemliydi. Sadece o senelerde Simya Tanrısı ile çok çaba harcadıkları için değildi bu, aynı zamanda bu kurbağada sadece ikisinin bildiği cenneti parçalayıcı bir sır gizli olduğundandı.

Zaman geçti, saatler geçse de Li Qiye hareketsiz beklemeyi sürdürdü ve beşinci günde aniden bir şey hissetti.

"Geldi..."

Li Qiye bakışlarını bataklıktan çekmeden düşündü.

Gerçekten de bir parlaklık bataklığa düştü. Bu ışığın hızı o kadar hızlıydı ki insanları inanansızlıkta bırakabilirdi.

Bataklığa düşen ışık görüntüsünü ortaya çıkarıd. Bu bir kurbağaydı. Aslında bu kurbağa sıradan kurbağalardan farksızdı. Tek fark onun karnının çok büyük olmasıydı, sanki çok fazla yemiş gibiydi.

Li Qİye bu kurbağayı çok iyi biliyordu. Milyonlarca yıl geçmiş olsa da onu gören Li Qİye yine de etkilenmişti. O sene aşırı zor zamanlar geçirdikten sonra o ve Sİmya Tanrısı birçok malzemeyi onu yakaladıktan sonra harcamıştı. Büyük miktarda ruhsal ilaçlar ve hatta ölümsüz ilaçlar ile onu beslemişlerdi.

Eğer başkaları böyle şeyleri bir kurbağa beslemek için kullandıklarını bilselerdi tüm dünya onların aklını kaçırdığını düşünürdü. Ancak Li Qiye ve Simya Tanrısı çıldırmamıştı. Onlar bu kurbağanın ne kadar değerli olduğunu biliyorlardı.

Kara Karga olduğu zamanlar Simya Tanrısı ile birlikte bu kurbağayı keşfetmişlerdi ve bu dünyada bu türden sadece tek bir kurbağa olduğunu da öğrenmişlerdi.

Aslında bu dünyada bu mükemmel derecede sıradan kara kurbağasının sadece eşsiz olmakla kalmayıp büyük bir sır gizlediğini bilen az sayıda kişi vardı.

Bu nedenle Li Qiye Kara Karga olarak gelecek nesillerde bu kurbağayı aramış ancak onu bulamamıştı

Kimse böyle sıradan bir kurbağaya dikkat etmeyeceği için Li Qİye de doğal olarak onunla ilgili bir haber duyamamıştı.

Bataklığa battıktan sonra dikkatlice her yönü inceledi. Hiç şüphesiz o anda çok dikkatliydi. En ufak sıkıntı belirtisi bile onu korkudan kaçırabilirdi.

Li Qiye dikkatsizliğe cüret edemediğinden nefes almayı tamamen kesti.

En sonunda tehlikenin olmadığını hissedip Li Qiye'nin yaptığı deliğe doğru yavaşça ilerledi. ANcak hala dikkatliydi.

En sonunda girişe yakınlaşıp gerçekten tehlike olmadığını fark etti ve Li Qİye tarafından hazırlanan çamur deliğine atladı. Tıpkı Li Qİye'nin dediği gibi o çok fazla şey yemişti ve yediklerini tüketmek için uyuması gerekiyordu.

İçeri girdikten sonra Li Qiye harekete geçmedi ve beklemeye devam etti. Sadece derin uykuya daldığında onu yakalama şansı olacağını biliyordu. AKsi halde, inanılmaz bir hız ile kaçacaktı.

Bilinmeyen bir zaman geçti ve Li Qİye parmakları ile hesapladı. Bu kurbağa çoktan uyumuş olmalıydı. O anda Li Qiye saklandığı yerden çıktı.

Böyle olsa bile çok dikkatliydi ve bataklığın içindeki mağaraya yaklaştı.

Ancak hala biraz uzaktayken ufuktan gök gürültüsü benzeri sesler geldi. Birçok savaş arabası durdurulamaz bir momentum ile birlikte bataklığın üzerine geldi.  

Bu savaş arabalarının aniden ortaya çıktığını gören Li Qiye'nin ifadesi anında battı.

"Küçük Şeytan, sende mi buradasın? Kurbağayı gördün mü, görmedin mi?"

Savaş arabalarındaki Nantian Hao yukarıdan haykırdı.

Li Qİye hala çamur deliğine bakıyordu. Nantian Hao'ya bakmadan konuştu:

"Kaybol."

KOnuştuktan sonra yavaşça çamur deliğine yaklaştı. İçerideki kurbağayı rahatsız etmekten korkuyordu.

Li qiye,'nin sözlerini duyan Nantian Hao'nun ifadesi çirkinleşti ve gözleri öldürme arzusu taştı. Li Qİyei'nin ifadesini gördüğünde soğukça burnundan soludu ve konuştu:

"Demek kurbağa burada!"

Ardından bir grup öğrenci ile birlikte aşağı atladı.

Nantian Hao'nun hareketi Li Qİye'nin rengini soldurdu! O planlarını kesinlikle yok edecekti.

"Bu kurbağayı uzun süredir takip ediyorum. Benim dışımda kimse onu alamaz.

O anda Nantian Hao soğukça seslendi.

Emir vermesiyle birlikte onu takip eden öğrenciler anıda Lİ Qiye'yi sardı. Bu Li Qiye'nin ifadesini değiştirdi ve gözlerinin buz gibi bir ışık yaymasına neden oldu.

"Kurbağa orada."

O anda birçok gelişimci uzaktan geliyordu. Onlar biraz daha zayıf ülkelerdendi. Belki bir fırsat doğar diye nantian Hao2yu takip etmişlerdi.

Li Qİye'nin tahmin ettiği gibi Nantian Hao hazine bulmaya yarayan bir eşyaya sahipti. Bu artık Şerle çevrelenmiş Dağ Sırasında bir sır değildi.

Bu nedenle zayıf hasatlara sahip güçsüz tarikatlar ve miraslar onu takip ediyordu. Hazine bulduğu sürece arta kalanları da onlar alıyorlardı. Bu sayede tehlikede olmuyorlardı ve kabul edilebilir bazı sonuçlar elde ediyorlardı.

"Kaybolun, hemen!"

Li Qiye hala çamur deliğine bakıyordu. Kurbağayı uyandırmamak için saldırıya geçmemişti.

Nantian Hao soğukça Li Qİye'ye baktı ve konuştu:

"Bu şey ölüm ne biliyor. Sen gerçekten Dokuz Aziz Şeytan Kapısının koruması nedeniyle kibirlice davranabileceğini mi sanıyorsun? Benim Güneyin Cennetsel Krallığıma karşı gelmek sadece ölüm ile sonuçlanır. Şimdi siktirip gitmek istesen bile bir şansın olmayacak."

Li Qİye'nin gözleri daraldı. Nantian Hao'ya baktı ve duygusuzca konuştu:

"Krallığın bir hiç. Benim işlerimin içine etmeden önce hemen kaybol, aksi halde seni öldürürüm!"

"Tek başına mı?"

Li Qiye'nin sözlerini duyan Nantian Hao kahkaha attı. Ona baktı ve gülümsedi:

"Sadece sen değil tüm  tarikatın bile olsa eğer krallığım sizi yok etmek isterse bu karıncaları ezmek kadar kolay olur!"

Uzaktan izleyen birçok kişi Li Qİye'nin sözlerinin abartı olduğunu düşündü. GÜneyin Cennetsel Krallığı Antişk Krallık denilebilecek bir oluşumdu. Efsanelere göre onlar Issız Çağdan beridir varlıklarını devam ettiriyorlardı. Onları yok etmek sadece hayal perest bir düşünceydi.

"Küçük şeytan sen gerçekten çok kibirlisin ve görünüşe göre daha fazla yaşamak istemiyorsun. Karşındakinin kim olduğunu bile bilmiyorsun. GÜneyin Cennetsel Krallığı ile şu an düşüşteki Temizleyici Tütsü ANtik Tarikatını mı kıyaslıyorsun.... Sedn ölümüne susamışsın."

Li qiye'nin mantıksız sözlerini duyan bir gelişimci kafasını salladı ve konuştu.

"Onu eğitin, çabuk ölmesin."

O anda Nantian Hao acımasız şekilde gülümsedi ve soğukça konuştu:

"İlk önce yavaşça ona işkence edin, krallığımı düşman edinmek ne demek anlasın!"

Li Qİye'yi çevreleyen öğrenciler güldü. İçlerinden biri vahşice gülümsedi.

"Küçük Şeytan Yun Fİziği aleminde iken... eğer sana karşı aynı anda harekete geçersek sana karşı çok adaletsiz olur. Ben tek başıma sana ders vereceğim. Nasıl ölmek istersin? Belki ölümünden önce acını azaltırım."

O anda Nantian Hao ileri doğru ilerlerken iki yaşlı adam ona eşlik etti. İkisi de Kraliyet Asilleri idi ve onlar Nantian Hao'nun Dao Koruyucularıydı.

Dao Korucuları olarak iki Kraliyet Asiline sahip olması krallığının gücünü sergilemek için yeterliydi.

Onlar kurbağayı yakalamak için çamurlu deliğe gidiyorlardı. ASlında kurbağanın ne olduğunu bilmiyordu ama elindeki eşya her zaman bu kurbağayı izlediği için onun değerli bir şey olduğunu anlamıştı.

Nantian Hao'nun hareketini gören Li Qiye sakinliğini kaybetti:

"Sana dedim ki..."

Bir anda gölgesi kayboldu ve saldırmak için Nantian Hao'ya ilerledi.

"Küçük Şeytan, nereye kaçıyorsun!"

Güneyin Cennetsel Krallığının öğrencileri Li Qİye'yi sardıkları için onu durdurmak istediler ama o anda bir Kun Peng yukarı doğru sıçradı. Gökyüzü Dönüşümünün altında öğrenciler onu engelleyemedi. Göz açıp kapayıncaya kadar Nantian Hao'ya ulaştı.

"Kaybol..."

Li Qİye'nin hızı Nantian Hao'un yanındaki Kraliyet Asillerini şok etti. ANında avuçlarını devasa dağlara dönüştürerek onu yakalamayı denediler.

O aslında Nantian Hao'ya saldırmak istiyordu ama iki Kraliyet Asili aniden saldırıya geçtiğinden o da elleri ile gelen saldırıları engellemeliydi.

Onlar Kraliyet Asilleri idi. İki devasa avuç dağları yıkabilirken sığ bir gelişime sahip olan bir küçükten bahsetmeye bile gerek yoktu.

"Bang"

Yüksek sesli bir patlama oluştu. İki devasa avuç Li Qİye'yi ormana uçurdu. AĞaçları kıra kıra uzaklaştı.

O noktada uzaktaki gelişimciler bakmaya dayanamadı. İk kraliyet Asilinin saldırısı altında çelikten bir beden bile parçalara ayrılırdı.

"Ölümünü arzuladı. Böyle sığ bir gelişime sahip olmasına rağmen Bölge Hükümdarı Nantian'a karşı gelmeye cüret etti... Gerçekten kibirli!"

Bir gelişimci kafasını salladı ve acıyarak konuştu

"O ölüm nedir bilmiyordu."

Nantian Hao küçümseyici şekilde dudak büktü ve kurbağayı yakalamak için elini çamurlu deliğe soktu

---------ÇEVİRMEN NOTU----------

Li Qiye'nin durumu nasıl? Ne yapacak? Kurbaağ kaçacak mı? Li qiye sinirlenecek mi? Neler olacak?  merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr