Bölüm 25: Öldürme Teşebbüsü

avatar
481 2

En Güçlü Olacağım! - Bölüm 25: Öldürme Teşebbüsü


Akhan güç taşının karşısına geçtiğinde taşa üstünkörü bir yumruk attı.

 

“500kg.” Görevli Akhan’a bir bakış attı ve not aldı.

 

Akhan tekrardan yumruk attı ve bu sefer de 500kg’ya çıktı.

 

“Hiç vücut geliştirmemiş herhalde? 1. Seviyenin başlangıcındaki birisi ile eş değer bir güce sahip.”

 

“Ben daha çok şey beklemiştim. Oldukça yakışıklı oysa ki, büyük bir boyun öğrencilerinden olsa gerek.”

 

İki seferde tabanı karşılaması küçük bir yaygara çıkarmıştı. Akhan üçüncü yumruğu atmaya tenezzül etmeden görevliye döndü ve sordu. “Geçtim değil mi?”

 

Görevli Akhan’da bir kez baktı ve kafasıyla onayladı. “Hm, diğer gençlerden farklı olarak kendini kanıtlama ihtiyacı gütmüyorsun. Bu hem iyi bir şey, hem de kötü bir şey. Öğrencilik hayatın açısından söylüyorum.”

 

“Endişeleriniz için teşekkür ederim.” Diyen Akhan görevliye selam verdi ve taşların arkasındaki merdivenden inip sıradaki teste; Yetenek Testi’nin olacağı platforma gitti.

 

Yetenek testi iki kısma ayrılıyordu. İlki Savaşçı Yeteneği olarak adlandırılan tür, yani savaşçının kendisinin yeteneği. Diğeri ise, Savaşçılara hayatı boyunca eşlik edecek ortakları olan Eşlikçi Ruh’un  yeteneği. 

 

Yetenek puanlaması 1-9 arasındaki sınıflandırmaya göre yapılıyordu. Toplumun büyük çoğunluğu 1. Sınıf yeteneğe sahipti ve erişebilecekleri maksimum seviye 2. Seviye Savaşçı Alemi’ydi. Dahilerin büyük çoğunluğu 5. Sınıf yeteneğe sahipti. Bu yetenek seviyesi sayesinde çok çabalayarak 7. Seviye Savaşçı Alemi’nin üzerine gidebilirlerdi.

 

Bundan sonra gelen 6,7,8,9. Sınıf yetenekler oldukça nadirdi ve her sene en fazla on kişi bu dört sınıftan çıkardı. Aynı sıralamanın benzeri Eşlikçi Ruh’lar içinde uygulanırdı.

 

Akhan Yetenek Testi’ne geldiğinde önceki kadar kalabalık bir sıra göremedi. Dört adet yaşlı adam bağdaş kurmuş ve ellerini önlerinde bağdaş kurmuş kişilerin diyaframlarına koymuştu. Diğer elinde ise beyaz pürüzsüz bir küre tutuyorlardı. Küre tenis topu boyutundaydı.

 

Akhan üçüncü yaşlının önündeki gence baktı. Yaşlı adam elini onun diyaframına koyduğunda elindeki beyaz küre kobalt mavisine döndü. Yaşlı adam gözlerini açtı ve bir şeyler söyledi.

 

“ Üst Seviye 3. Sınıf yetenek. Geçtin.”

 

Önündeki gencin gözleri parladı ve büyük bir sevinçle oradan ayrılarak yazılı sınavın yapılacağı yere doğru yola koyuldu.

 

Akhan gözlerini kapattı ve meditasyon yapmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sonra önünde kimse kalmayınca uyandı ve ikinci sıradaki yaşlı adamın yanına gitti.

 

Yaşlı adamın üzerinde gök mavisi bir cüppe vardı. Ak saçları beline kadar geliyordu. Gözleri maviydi ve bir okyanus kadar derindi. Akhan’ı görünce gözlerini kıstı ve dikkatle inceledi.

 

Akhan o sırada yeteneğini düşündüğünden bu bakışı görmemişti. Usulca yaşlı adamın karşısında bağdaş kurdu.

 

“İsmin ve yaşın.” Dedi yaşlı adam.

 

Akhan cevapladı: “Akhan, 15 yaşındayım.”

 

“Anladım. İlk önce Eşlikçi Ruhu’nun yeteneğini ölçeceğim. Eşlikçi Ruhu’nu dışarı çıkartabiliyor musun?”

 

“Hayır.” Akhan kafasını iki yana salladı. Eşlikçi Ruhu’nu hâlâ dışarı salamıyordu.

 

“Hm, o zaman diğer yöntemi deneyeceğiz. Senin vücuduna enerjimi göndereceğim, ne olursa olsun karşı çıkma.” Yaşlı adam uyardı.

 

“Anladım.” Diyen Akhan, adamın elini diyaframına koymasıyla kaşlarını çattı ve vücudunun anormal derecede ısınmaya başladığını hissetti.

 

Yaşlı adamın yıldırım nitelikli buyanı Akhan’ın damarlarında dolaştı ve kalbine erişti. Tam o esnada Akhan’ın gözleri bir anda açıldı ve gümüş renkli yıldırım vücudundan patladı.

 

Güm!

 

Yaşlı adam ipi kopmuş uçurtma gibi geriye uçtu ve kan tükürdü. Mavi gözleri yavaşça kızıla büründü ve tekrardan Akhan’a doğru fırladı.

 

Akhan şaşkın bir şekilde geriye doğru uçmaya başladı. Gözleri gümüş renge dönüşmüştü ve alnında Ağlayan Gelin simgesi vardı. Havada durduğu anda yaşlı adam onu öldürmek için tekrardan atıldı. Akhan nefes almaya fırsat dahi bulamadan Lanetli Dokunuş’u kullandı ve adama tüm gücüyle yumruk attı.

 

HOU!

 

Adamın pençesi ve Akhan’ın yumruğu çakıştığında platform anında yok oldu ve ses dalgaları etrafı tahrip etti. Yaşlı adamın yanında oturan üç adam da anında genç savaşçıları kontrole aldı ve merkezden destek istediler.

 

Adam burada durmadı. Eşlikçi Ruhu olan Yıldırım Kurbağası’nı çağırdı ve etrafı yıldırıma boğdu. Yıldırım arkları Akhan’ın vücudunda yanıklar oluşturdu. Akhan dişlerini sıkarak kendini korumaya aldı ama hiçbir şey yapamadı. Adamın saldırıları korumasını rahatlıkla geçti ve işlemeye devam etti.

 

“Lanetli Dokunuş!”

 

“Yıldırım Dili!”

 

Akhan’ın yumruğunun etrafını koyu mor bir ışık kapladı ve Yıldırım Dili ile çakıştı. Yıldırım Dili’nin sarı rengi anında soldu ve tüm enerjisi bir anda yok oldu. Akhan’ın vücuduna ise büyük miktarda Buyan Özü girdi. Akhan vücudunu çevirdi ve bacağına büyük miktarda buyan özü gönderdi. Eşsiz bir kuvvete sahip olan bacağı bir kırbaç gibi indi.

 

Yaşlı adamın seviyesini bilmiyordu ama çaldığı buyan özünü bacağına yüklemesi sonucunda bacağı kırılmıştı. Ancak bacağı kırıldığı gibi anında tekrardan iyileşti ve kemikler öncekinden daha sağlam bir şekilde kaynaştı. Bu esnada dişlerini sıkan Akhan, dayanılmaz acıya katlandı ve kendisini geriye çekti.

 

“Kaçamazsın! Çok önceden ölmüş olman gerekiyordu!” Yaşlı adam Akhan’ın geri çekilmesine izin veremeden ona atıldı ve nereden çıkardığı belli olmayan bir kılıçla saldırdı. Kılıç bir metreden daha uzundu. Açık sarıydı ve üzerinde sürekli hareket eden yıldırım arkları vardı.

 

Akhan bunun bir Buyan Kılıcı olduğunu anladığında tehlikeyi hissetti. Yaşlı adamın yolundan kaçındı ve onun arkasına geçmeye çalıştı. Ancak taş platformun içinden fırlayan bir yıldırım omzunu delip geçti ve her yeri kana buladı.

 

“Argh! Seni öldüreceğim!” Akhan acıyı görmezden geldi ve platforma indiği gibi kalabalığın arasına karıştı. Ardından tüm gücünü bacalarına verdi ve zemini tekmeleyip bir yıldız gibi gökyüzüne kaydı. Patlayıcı kuvveti sayesinde hızı onlarca kat artmıştı, bu yüzden kaçabileceğini düşünüyordu. Ancak kader Akhan’a iyi davranmak için fazla bencildi. Düşman bölgesinde olduğunu unutması, bugün yaptığı en büyük hataydı.

 

Parlak bir kement bacağına dolandı ve onu anında yerle birleştirdi. Platform da bağdaş kurmuş yaşlılardan birisi sakin bir şekilde kementi çekti ve Akhan havalanıp onların önüne düştü. Bu düşüş hiçte yumuşak olmamıştı. Akhan’ın vücudunda ki güç bir anda kaybolmuş ve ağır yaralı olarak kalakalmıştı.

 

Öleceğini anlayan Akhan içinden lanetler savurdu ve nerede hata yaptığını düşünmeye başladı. O esnada Akhan’a saldıran yaşlı adam geldi ve minnet dolu bir bakışla, kementi tutan yaşlı adama baktı. Gözlerinin kızılı yavaşça kaybolarak eski haline geldi.

 

“Teşekkürler Büyük Kardeş. Borcumu ödeyeceğime emin olabilirsin.” Yaşlı adam yıldırımı elinde topladı ve Akhan’ı öldürmek için elini indirdi. Lakin, kementi tutan yaşlı adamın bir iç çekişiyle vücudundaki tüm Buyan yok oldu. Buyan Damarları parçalandı ve Buyan Merkezi çöktü.

 

GÜM!

 

Yaşlı adamın vücudu yere düştü ve platformu parçaladı. Ağzından kanlar geliyordu. Neler oluyordu? Neden büyük kardeşi aniden ona saldırmıştı?

 

Kementi tutan yaşlı adam iç çekti ve kafasını salladı. Buz gibi gözlerle diz çökmüş yaşlı adama baktı. “Atılay oğlu Asutay, Vali’nin emri üzerine idam edilecektir. Vali’nin isteği üzerine ben, 3. Yaşlı Bora tarafından gerçekleştirilecektir.”

 

3. Yaşlı’nın önünde diz çöken Asutay duyduklarına inanamadı. On yıllardır valiye hizmet ediyordu. Ancak sadece dışlanmış bir prense saldırdığı ve diğer prenslerin iradesini temsilen onu ortadan kaldırmaya çalıştığı için bunlar yok mu sayılacaktı? Böyle saçma bir şey olabilir miydi? Bu kişi çok önceden ölmüş olmalıydı zaten?!

 

“Büyük Kardeş, lütfen beni dinle.”

 

3. Yaşlı onun kelimelerine kulak asmadan elini kaldırdı. “Atılay oğlı Asutay, yıllar boyu Vali’ye ve kağana hizmet ettiğin ve onlarca öğrenciye yol gösterdiğin için ölümün ani ve acısız olacak. Ayrıca Vali’nin merhameti sayesinde ailene ve soyuna dokunulmayacak. Seni Tamu’ya gönderen kişi olmak zorunda olduğum için üzgünüm.” Dedikten sonra elini savurdu.

 

“Teşekkür ederim.” Asutay kafası kopmadan önce sadece bunları diyebildi.

 

“Ah… Ne üzücü. Açgözlü insanlar asla doğru kararlar alamıyor.” dedi 3. Yaşlı, ardından parmaklarını şıklattı ve yaşlı adamlar haricinde herkes bayıldı. Buna Akhan’da dahildi.

 

***

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46895 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr