[Şeytanlara diz çök.]

Şeytanlara diz çökmek mi?

Ayaz'ın yüzü düşer, bugüne kadar kimseye diz çökmemiş gururlu bir insandı. Neden birine diz çöksün ki?

Diz çökmem gereken şeytanlar nerede?

Önüne baktı, karmakarışık antik binalar doluydu. Binaların büyük çoğunluğu ise eski ve yıkık görünüyordu. Bu manzara ile kafası karışan Ayaz kendini daha da kaybolmuş buldu.

Bir anda kucağında saklanan tilki yere atladı ve koşmaya başladı. Biraz ilerledikten sonra durdu, dönüp arkasına baktı.

Kül'ün gözlerine bakan Ayaz'ın içine bir his doğdu. Sanki onu takip etmesini istiyor gibiydi...

İçindeki hissi dinlemeye karar verdi.

Güneşin altında bir tilki ve bir adam, sarmaşık türü bitkilerin istila ettiği antik bir kentin içinde dolaşırken gölgeleri birbirine karışıyordu.

Bu antik kent çok farklı bir hava veriyordu. Fazla zaman geçmeden Kül durdu ve hareketsiz bir şekilde önündeki heykele bakmaya başladı.

İki başlı ejderhaya binen küçük bir çocuğun heykeliydi. Çocuğun kendisi gibi ufak kanatları vardı. Heykelin kara rengi ve uğursuz doğası insanın daha fazla yaklaşmasını engelliyordu. Hatta sadece insanların değil tüm canlıların daha fazla  yaklaşmasını engelliyordu.

Bu bir şeytan mı?
72 şeytandan biri mi?

Yüzü kararan Ayaz, heykelin altında bir yazı farketti.

[Valac]

[O kudretli ve yücedir. Melek kanatlarına sahip iki başlı ejderhaya binen bir çocuk gibi görünür. Saklı birçok gizli hazinenin yerini bilebilir ve onlarla ilişkilendirilir.]