Bölüm 20 - Unutulan Güç

avatar
433 1

Fantocity Season 1 : Paralel 2 - Bölüm 20 - Unutulan Güç


  Ares, fırtınalı havada yavaşça yürümeye devam ederken sonunda bir köye gelmişti. Ares için bedava EXP, tadı ne kadar da güzeldi. Ares, aynı yürüme temposunda şehrin içine girdi. Köyün merkezine ulaştığındaysa etrafına baktı. Ne kadar sakin ve huzurlu. "Hak etmediği halde."
  Ares, üstünde rüzgarın etkisiyle hafifçe sallanan bir kalas parçası gördü. Bir direğe bağlı, iplerle aşağıya sarkıtılıyor gibi duruyordu. Üzerinde yazan veya direğin kendisi, kardan belli olmaz bir hale gelmişti. Ares gözlerini kapattı. Nefesiyle havayı içine çekti... Koku alamıyordu. Arkasındaki evin camından onu izlemekte olan bir kız çocuğu fark etti. Yavaşça ona doğru dönerken, kız kafasını pencerenin altına kaçırdı. Ares, eliyle siyah bir top oluşturup evin üstüne attı. Top, eve değer değmez büyük bir patlama oldu ve köydeki her şey, patlamanın etkisiyle havaya uçtu. Artık köy, köyden daha çok bir harabeye benziyordu. Ares arkasına doğru, yola koyulmak için döndü. Az önce gördüğü direğin, hala yerinde olduğunu gördü. Gözleriyle keskin bir bakış attı. Eliyle, üzerindeki karı yavaşça sildi. Okuyamadığı ya da artık okunamayacak bir yazıya benziyordu.
"@?&4+?@?@?!" Ne olabilirdi? Artık pek de önemli değildi.
Önüne doğru döndü ve yürümeye devam etti. İleride bir insan silüeti gördü. Fırtınanın etkisiyle pek fark edilemiyordu ancak ona doğru da bir top gönderdi ve patlayışını izledi. Ona doğru ilerlerken, siluetin hala orada olduğunu görünce kendini şaşırmaktan alıkoyamadı. Dikkatli ve yakından bakınca bunun elinde beyaz ve mavi renklerin karışımı bir şemsiye tutan, beyaz ve uzun saçlı, beyaz eldivenleri ve beyaz elbisesiyle yüzünde hafif beyaz kar taneleri birikmiş, kapalı gözleriyle yüzü ona doğru dönmüş bir kız çocuğu olduğunu anladı. Ares'in yüzü buruştu. Eliyle bir top daha hazırladı. Kızdan, ona doğru bir ses geldi. "Yeni biriyle tanıştığında böyle mi davranılır insan?"
  Ares, bu sesi hiç beğenmedi. Eliyle hazırladığı siyah topunu kıza doğru fırlattı.

(Bölüm Müziği : youtube.com )

Kız'ın etrafının paramparça oluşunu izledi. Duman kalktığındaysa Ares, kızın hala öyle durmakta olduğunu gördü. "Ne kadar yazık, tüm yapabileceğin bu mu?"
 Ares, öfkelenip iki eliyle odaklanarak saf karanlık ve öfke dolu bir top yaptı. Kıza doğru fırlattı ve büyük bir patlama yarattı. Patlamanın etkisiyle bir anlığına da olsa yıldırım çarpmış gibi oldu, ayağının altındaki karlar eridi ve karın altındaki ölü çimler toprağa karıştı. Duman kalktığında ise Kız, hala Ares'e doğru dönüktü.
"Acınası... Bunca öfke, çöpe gitti demek." diyerek gözlerini açtı. Gözleri bembeyaz ve gözünün içiyse mavi şekilde parlıyordu. "Senin için özel bir zaman ayıracağım tatlım..."

Şemsiyesini kılıç şeklinde kapatıp Ares'in üzerine doğru atıldı. Ares hızlıca kalkan yapıp önüne doğru koydu. Kılıcıyla kalkanına çarpmak üzere olan kız, bir anda Ares'in arkasında belirdi. Sırtında büyük bir yara açacak şekilde kılıcıyla vurdu. Ares, çarpışmanın etkisiyle metrelerce ileriye savruldu. Yere düştüğünde ise gözleri siyah alevlerle yanmaktaydı. Sırtındaki kanayan yarayı saniyeler içince kapatıp iyileştirdi. Kızın üstüne hızlıca atıldı. Atılırken saniyeler içerisinde elinde topladığı tüm enerjisini kızın bedenine yapıştırdı. Öyle bir patlama oldu ki kilometrelerce ötedeki bir dağın Ares'e karşı duran bir yüzü simsiyah bir renkle kaplanmıştı. Sis kalktığında Ares, kızı orada göremeyince yakasını düzeltti ve arkasına döndü. Gözleri kızın Ares'in boynuna kılıç tutmakta olduğunu görünce şaşkınlıktan ağzı açık kaldı.
  Ares geriye doğru kendini savurdu. Eliyle iki elini bir şekil yaparcasına birleştirdi ve kızın etrafında karanlık bir küp oluşturdu. Kız, kübü kılıcıyla yarıp Ares'e doğru atıldı. Ares, bir anlık şaşkınlıktan tam olarak hasardan kaçamadı ve yanağından bir çizik aldı. Ares şaşkınlıktan bir yanağına bir kıza bakarken, kız arkası dönük şekilde bekliyordu. Kız, kafasını arkasına bakar şekilde çevirdi. Yüzü, önceki kızdan tamamen farklıydı. Balkabağının üstüne oyulmuş bir yüz gibiydi. Göz bebekleri kaybolmuş, ağzından siyah sıvılar çıkmaya başlamıştı.
  Ares, kendini toparlamaya çalıştı. Yavaşça ayağa kalktı ve kıza bakarken sağ koluyla burnunu sildi. "Sana bir soru garip kız. Acaba seni öldürdüğümde kaç seviye atlayacağım?". Kız yavaşça ön yüzünü döndü ve "Sanırım asla bilemeyeceğiz." diyerek Ares'e doğru atladı. Ares, elini yumruk yaparcasına kapattı ve kız, kılıcıyla Ares'in yüzüne çarpmaktayken havada kaskatı kesildi. Ares, işaret ve orta parmağını yere doğru tuttu ve kız yere düştü. Kız yerdeyken Ares, parmaklarını sıkıca kapattı ve kızın altından siyah iğneler kızı delik deşik etti. Ares, kızın işinin bittiğini düşünürken arkasından gelen bir sesle sola doğru atıldı. Arkasından gelen kişi ise o kızın ta kendisiydi. İğnelerin içindeki kız ise yavaşça bozularak kayboldu. Kız, orada bekleyip kılıcını Ares'e doğrulttu :
-Gerçekten, buna öleceğimi falan mı sandın?
+Hayır, o yüzden bunu hazırladım. diyerek sağ elini cebinden çıkarıp sağ elinde biriktirmekte olduğu mavi topu kıza doğru fırlattı. Kız, topu yoldayken ortadan ikiye ayırdı. Alaycı bir bakış attı Ares'e doğru. Ares ise kıza boş boş bakmayı sürdürdü. Kılıcın, topu kesen yerinden yavaşça kılıca ve kızın bedenine doğru bir mavilik yayıldı. Kızın bedeni masmavi olmuştu. Ares derin bir nefes verdi. Sol elini açarak kızın sağına, soluna altına ve üstüne siyah bıçaklardan oluşmuş dört duvar yerleştirdi. Mavileşmiş sağ elinde ise kızın ruhunu tutarak kızı bir sağa bir sola duvardan duvara atıyordu. Kızın bedeni ikinci defa delik deşik olmuş bir biçimde yere yığıldı. Ares, kızın delik deşik bedenine baktı ve elindeki ruhu sıkmaya çalıştı. Ama.. Ares Ruhu sıkıp patlatamadı. Ne kadar sıksa da Ruh'da tek bir çizik dahi oluşmuyordu. Sıktığı yerler bozulup tekrardan birleşiyordu. Bir süre sonra ruh, Ares'in elinden yavaşça arkasına doğru kaydı. Arkasını dönüğündeyse aynı kız, elini açmış; yüzünde hafifçe bir gülümsemeyle Ares'e doğru bakıyordu. Ruhu, yavaşça eline geldi. Ares'in gözleri açık kaldı. Kız, besbelli onu korkutmaya çalışıyordu. Ares, bağırdı : 
-Beni yenemezsin. Bu Ruh'un korkacak hiçbir şeyi yok!
+Zavallım. diyerek Ares'e doğru atıldı. Ares, kızın ona doğru atılan korkunç yüzünü havada gördü ancak bir şey yapması kısıtlanıyor gibiydi. Ares, korkuların efendisi; ilk defa orada gerçekten korktuğunu hissetti.
+K̷o̶r̷k̵u̴s̸u̵z̶ ̴b̸i̴r̴ ̴R̶u̷h̶t̵a̷n̵ ̶g̵ü̴ç̶l̷ü̷ ̵t̴e̷k̶ ̴R̵u̴h̶,̸ ̷k̴a̷y̸b̴e̷d̷e̴c̸e̶ğ̸i̴ ̵h̸i̷ç̵b̸i̸r̴b̷i̷r̶ ̴ş̸e̷y̶i̸ ̸o̶l̸m̷a̶y̴a̶n̸ ̴b̷i̷r̴ ̴R̴u̷h̸'̸t̵u̴r̶.̸.̶.̶


(Bölüm Müziği : youtube.com )

Snayo, Gallon, Famael ve Sayce portaldan geçtiklerinde kendilerini bir ara sokakta buldular. Snayo arkasını dönüp ellerini iki yana doğru açtı. Gallonlara mutlu ve heyecanlı bir şekilde bakarak : "Soland'a hoş geldiniz!" dedi.
Gallon, Famael ve Syce'nin yüzünde "hA?" dercesine bir ifade oluştu. Snayo gülümseyerek arkasını dündü ve "Beni takip edin, sizi şehri gezdireyim." dedi. Ara sokaktan çıktıklarında ışık pasparlak şekliyle gözlerini aldı. Gallo ve Famael elleriyle gözlerini ışıktan korumak zorunda kaldılar. Bu sırada Gallon ve Famael birbirlerine anlam veremediklerini bildiren şekilde baktılar. Bu bakışlarını Snayo'nun : "Burası, cevapları bulabileceğiniz harika bir şehir!" lafı böldü. "Şu havayı içinize çeksenize!" diyerek derin bir nefes aldı ve geri verdi. "Burayı özlemişim bee!!!" diye gerindi. Gallon hafifçe öksürerek konuşmaya başladı :
-Şey, şaklaban?
+Emrinizdedir efendim.
-Şey, aa.. güzel.. peki.. şey.. hani biz Ares'i falan bulacaktık ya?
+Haaaa... siz o iş için şeyettiniz...
-Uh...
+Merak etmeyin, birkaç arkadaşla konuştuktan sonra buradan ayrılır, o iş için yola koyuluruz. Hem size Soyarntların o işlerle ilgilendiğini anlatmadım mı?
-E-evet de.. hani kendi haklını bırakıp giden bir tür için bu, bek inandırıcı olmadı.
+Di mi.. di mi... Aaaa bakın! Bir lunapark! diyerek sıçraya sıçraya gösterdiği yere doğru koşmaya başladı. Famael, yavaşça Gallon'a doğru eğildi :
+Şey.. Gallon?
-Hı?
+Bu şaklaban biraz...
-Hı-hı..
+Şey mi yapsak?
-Hı..hı...
+AĞZINI KULLANSANA BE ADAM!
-HERİF BİZİ SAÇMA SAPAN Bİ YERE ÇEKTİ NORMAL DAVRANMAMI MI BEKLİYORSUN CİDDEN?
+Doğru laaann...
-Böyle şeylerle sık sık karşılaşıyormuşsun gibi karşıladın?
+Yani pek sık karşılaşmam ama garip bir kapıdan bu garip Dünya'ya geldim. Tam olarak daha garip neyle karşılaşmam gerekiyor?
-Mantıklı.
+Şu şaklabanı takip etsek mi?
-Evet, şimdi bi' yerden düşüp kafasını falan kırar. diyerek Snayo'nun arkasından koşmaya başladılar.

  Geldikleri yer dışarıdan dağ gibi büyük ancak sirk gibi görünen kocaman perdeli bir yapıydı. Snayo sıçraya sıçraya bir kapıdan içeri girdi. Gallon ve Famael, Snayo'nun arkasından bağırarak içeri girdiler. Snayo, içerideyken arkasından gelen sesleri duydu ve arkasını döndü :
Snayo : Aaaa çocuklar! Siz de mi buradaydınız?
Famael : Lan sen bizi buraya getirdin!
Snayo : Öyle mi yaptım?
Gallon : EVET!
Snayo : Yapmışımdır. Eee, niye bu kadar telaşlısınız?
Famael : Dışarıdaki güvenlik görevlisinin yanından hoplaya zıplaya geçtin de ondan! Adam elinde kılıcıyla sana doğru koşuyor!
Snayo : Hangi güvenlikçi? diyerek kafasını hafifçe yana eğdi. Famael'in kafasınnı arkasından bulanık bir şekilde elinde kılıcıyla koşmakta olan birini gördü.
Gallon : Ne işimiz var burda? Belli ki önemli bir yer. Hadi başımız belaya girmeden özür dileyelim de çıkalım.
Snayo : Dur bakalım! Hiç kimse arkadaşlarımla sirk maceramı yarıda bölemez. diyerek yumruğunu kendine doğru gelmekte olan gardiyana doğru tuttu. Silah şeklinde parmaklarını açtı ve baş parmağına doğru yavaşça üfledi. Gardiyan son sürat onlara doğru koşmaya devam ediyordu.
Gallon : Neydi şimdi bu?
Snayo : Korktuğum zaman bunu yapıyorum. Genelde karşımdaki kişi de korkup kaçıyor.
Famael : Iııı- şey. Karışmak gibi olmasın ama. diyerek baş parmağıyla kendisini ve Snayo'yu yakasından tutan gardiyanı gösterdi ve ekledi :
Famael : Pek, işe yaramışa benzemiyor.
Snayo : Evet. evet. Haklı olabilirsin. dedi ve dördü de gardiyan tarafından sirk perdelerinin dışına atıldı.
Gallon : Aferin şaklaban. İşe yaradığın hiç olmaz mı senin?
Snayo : Ha! Şimdi hatırladım! Sizi bi ustayla tanıştırmak için getirdim.

Gallon, Sayce ve Famael boş gözlerle Snayo'ya doğru baktılar. Üçü de Snayo'nun bu dediğine inanmamış gibiydi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr