Grup, Kat15'e ulaştı. Yohan adında bir büyücü onları karşıladı. Oturup biraz soluklandılar. Sonrasında ise sıra Yetenek Puanları'nı dağıtmaya gelmişti. Famael ve Gallon'un önüne geçti. İki elinin işaret parmağıyla da onların alınlarına dokundu. Famael ve Gallon, gözlerini açtıklarında ayrı ayrı siyah bir yerdeydiler. Önlerinde ise yeteneklerinin ismi yazmaktaydı ve etraflarında küçük, uçan mavi ışık topçukları vardı. En sevdikleri yetenekleri güçlendirmeye çabaladılar. İşleri bittiğinde ise tekrardan geri döndüler. Yohan'la biraz daha sohbet ettikten sonra ilerlemeye devam ettiler.
Güçlendirdikleri yetenekler sayesinde diğer katlar onları pek zorlamadı. Özellikle Gallon'un etrafına büyük bir alanda hasar vermesini sağlayan "Savaş Ateş'i" yeteneği ve tekli düşmanlara yoğun hasar verip bayıltma etkisi uygulayabilen "Yokluk Çağrısı" büyüleri, Famael'in ise etrafındaki düşmanları dondurmaya ve bayıltmaya yarayan "Kımıldayan Yaprak" ve dostlarının hızlıca mana ve can doldurmasını sağlayan "Saf Sükunet" büyülerini geliştirmeleri; Kat15'ten sonraki Kat savaşlarında epey işlerini gördü. Kat28'e kadar "neredeyse" hiç zorlanmadan gelmeyi başarabilmişlerdi. Kat28'de ise Gallon'un yanlış hedefe atılmasıyla Famael, neredeyse ölümden dönmüştü. Famael ne kadar Gallon'a bağırsa da Gallon'un kafasındaki "Bir kere de birimizin zorda kalmasına sen sebep olma." düşünceleri özür dilemesini hatta suçluluk hissetmesini dahi engelliyordu. Haksız da değildi. Nihayet Kat29 için meşalelerin kapanmasını ve odanın sallanmasını deneyimleyebildiler. Snayo'nun içinde yerli-yersiz bir şüphe ve garip bir korku vardı. Kafasındaki derin düşünceler ardı ardına gelirken Famael'in "Onlar tekrar geldiğinde ne yapacaksın Snayo?" sözü Snayo'nun kafasındaki düşünceleri bir anda dağıttı. Karşılık vermek için bir süre düşündü. Tam ağzını açacakken meşaleler yavaşça açılmaya başladı. Kat29, nihayet başlıyordu.
(Bölüm Müziği : youtu.be )
Meşaleler yavaş yavaş açılmaya başladı. Grup, ayağa kalktı ve açılan meşaleleri izlemeye başladılar. Meşaleler, ardı ardına açılmaya devam ediyordu ve bu katın, diğer katlardan kesinlikle çok daha geniş olduğu görülebiliniyordu. Katın ortasındaki sütun değişmiş; hafif yeşil, daha kalın ve sanki hastalıklı bir hale gelmişti. Aradıkları şey ise, kesinlikle o sütunun arkasında bir yerdeydi. Snayo, derin bir nefes aldı. Aklına buraya son gelişi ve soluna baktığındaysa ümitsizce kazmaya çalıştığı duvarı geldi. İster istemez içinde oluşan garip duygular, Gallon'un sırtına yavaşça vurmasıyla dağıldı. Kılıçlarını sırtından çekti ve önüne doğru tuttu. İmalı imalı birkaç saniye baktı. Sonra arkasını döndü ve Famael'in gülen yüzünü gördü. Grubundan birini hatırladı. Yavaşça : "Hadi bakalım.." diyerek ileriye doğru sıçradılar. Sütuna yaklaştıkça sütunun arkasındaki gölge, daha çok büyüyor ve büyümeye devam ediyordu. Odadaki son meşale açıldığında ise grubu ister istemez bir korku bürüdü.
Gördükleri şey mavi ve beyaz renkli, kocaman kanatlı, iki başlı bir ejderhaydı. Grubun buraya geldikten sonra gördükleri ilk olağanüstü yaratıktı bu. Kuyruğunun üstüne binlerce diken, onlara atılmayı bekliyordu sanki. Demirden yapılma yüzlerinin üstündeki ikişer göz, ışık gibi yanıyordu. Dişlerinin keskinliği ise odanın öteki ucundan bile fark edilebilinirdi. Ejderha olağanüstü bir gürültüyle kükredi. Grup, daha savaşa girmeden "Yavaşlama dezavantajı" almışlardı. Snayo, olayları böyle hatırlamıyordu ancak bu onu vaz geçirecek bir unsur olmayacaktı. Artık dostlarının ölümünü görmek istemiyordu. Dostları için ölmenin sırasının artık ona geldiğinden emindi. Ne olursa olsun, zorla buraya getirdiği kişiler onun yüzünden ölmemeliydiler.
(Bölüm Müziği : youtube.com )
Kükreyişin verdiği duyguyla Famael, yere yığıldı. Gallon ve Famael'in gözünün üstünde kırmızı bir bar açıldı. Üzerinde "Xanto" yazıyordu. Snayo "olağanüstü bir canavarın canı gözünüzün üstünde belirir. Bu bizim için bir avantaj hadi bitirelim şunun işini." diye bağırdı. Gallon, kafasını hafifçe öne eğdi ve ejderhaya doğru fırladı. Bunu gören Snayo, Gallon'u takip etmeye başladı. Gallon, Xanto'ya yaklaşmak için her adımını attığında ejderha, gözünde biraz daha büyüyordu. Bu, onu daha da cesaretlendirdi ve yüzünde ilk defa kaosun tatlı gülümsemesi oluştu. Hızlı bir kılıç darbesiyle Xanto'nun ayağına doğru saldırdı. Snayo ise havaya sıçrayıp Xanto'nun yüzüne darbeler indirmeye başladı. Famael ise arkada, onlara destek sağlayacak büyülerin sözlerini söylemeye başladı. Gallon, kılıcını alevlendirip Xanto'nun bacağına doğru saldırı yapmak için havaya sıçradı. Kılıcını geçireceği dizinin derisinden bir delik açılıp içinden korkunç bir göz çıktı. Göz inanılmaz bir şekilde parladı ve Gallon'a doğru ölümcül bir ışın yolladı. Havada olan Gallon, eliyle ışını durdurmaya çalıştı. Son anda Famael'in büyüsüyle Famael'in yaptığı kalkan Gallon'un önüne geçti ve Gallon yere, hasar almadan inmeyi başardı. Arkasındaki Famael'e doğru baktı. Famael, yavaşça gülüp eliyle "tamam" işareti yapıyordu. Kafasını kaldırıp Snayo'ya doğru baktı. Snayo her zamanki gibi gözle görülemiyordu ancak Xanto'nun ağzıyla çıkardığı ışınlar ara sıra Snayo'ya isabet ediyordu. Hasar aldığı an Famael'in yanına gidip iyileşiyor ve vakit kaybetmeden tekrardan savaşa dahil oluyordu. 15 dakika kadar Xanto ile savaştılar ve canını yarısına kadar getirebildiler ancak grup, gitgide yorulmaya başlamıştı. Famael'in neredeyse tüm manası tükenmişti ve Gallon'un kılıcı yavaş yavaş kırılmaya başlıyordu. O anda Snayo, Gallon ve Famael'e 5 dakika dinlenmelerini söyledi. Bu sırada kendisi tek başına Xanto'nun dikkatini dağıtmaya çalışacaktı. Gallon ilk başta buna izin vermese de Snayo'nun bakışları Gallon'u korkuttu ve köşeye geçirip dinlendirdi. Snayo artık mavi ejderha Xanto ile baş başaydı. Derin bir nefes aldı ve duvarın kenarından hızlıca koşmaya başladı.
Xanto, duvarın yanından hızlıca koşan Snayo'yu hem takip ediyor, hem de arada bir ağzından püskürttüğü ışın ve alevlerle onu zor bir duruma sokuyordu. Snayo çevresine bakındı. Oda bomboştu. Yapması gereken tek şey, Gallon ve Famael dinlenene kadar Xanto'yu oyalamaktı. Snayo bunları düşünürken dikkati dağıldı ve Xanto'nun kuyruğundan çıkan iğne yağmurundan tam olarak kaçınamadı. Birkaç zehirli iğne vücuduna girmiş, müthiş bir acı veriyordu. Snayo acı içerisinde bağırdı. Her ne kadar canı muazzam şekilde acısa da, koşmaya devam ediyordu; etmek zorundaydı. Gallon ve Famael, Snayo'nun çığlığını odanın diğer ucundan duydular.
Famael : Gallon çabuk! Snayo zor durumda olabilir.
Gallon : Farkındayım. diyerek var gücüyle odanın öteki köşesindeki Snayo'ya doğru koştu.
Snayo'nun her adımında vücuduna batan iğneler bedenini daha da deşiyordu. Famael'den yardım istemek için yeterli zamanı olmadığını düşünürken önünde kocaman bir duman bulutu; duman bulutunun önünde ise ona koşmakta olan Gallon'u gördü. Son gücüyle havaya doğru sıçradı ve Xanto'nun bir kafasına tekme attı. Xanto, tekme karşısında hafifçe geriye doğru savruldu ancak tabiki bu yeterli değildi. Snayo yere indiğinde Gallon'un onu geçip Xanto'ya vurmaya başladığını fark etti. Hızlıca Famael'in yanına doğru koşmaya başladı. Gallon'un ne kadar Xanto'yu tutabileceğini bilmiyordu.
Gallon, yaptığı bu hareketin sonuçlarının henüz farkında değildi. Xanto, iki yüzünü yan yana getirip kocaman bir yüz halinde ağzını açtı. Gallon'un gözleri şaşkınlıktan apaçık kaldı. Bu saldırı onu anında öldürebilirdi. Savaşmayı bırakıp o da kaçmaya başladı. Xanto, ağzındaki enerjiyi maximuma getirdikten sonra Gallon'un üstüne attı. Gallon arkasına bakmadan koşuyordu ancak ışın, tam Gallon'un tepesine geliyordu. Snayo, Famael'e doğru koşarken arkasını döndü ve Xanto'nun lazerinin Gallon'u vurmak üzere olduğunu gördü. Gözleri vahşetle açıldı. O an... tam olarak o anda takılı kaldı.
(Bölüm Müziği : youtube.com )
Kendi zihninde konuşmaya başladı :
_Bu... bu ânı ilk kez görüşüm mü?
Gözüyle gördüğü bu anda, Gallon, kılıçlı takım arkadaşıyla değişti.
_Hayır... bunu ilk defa görmüyorum. dedi kendi kendine.
_Neden... neden?
Bunca zamandır ilk defa kendine bu soruyu soruyormuş gibi hissetti. Tüm arkadaşlarını, tüm ailesini tehlikeye ittikten sonra... acaba neden? Neden bunları yapıyordu? Güç için mi? Sevgi için mi? Adalet için mi?
...
Yoksa başkalarının acılarından zevk mi alıyordu?
Gözlerini açtı. Tekrardan Gallon, gözünün önüne geldi. Işın, ona gittikçe yaklaşıyordu. Gallon'un çaresizce koşmakta olan yüz ifadesini gördü. Gallon'un yüzü yerine, şu ana kadar geride bıraktığı grubu geldi. Adrenalin tutkusu yüzünden evinden ayrıldığı annesi ve yarı yolda bıraktığı yuvasındaki insanlar geldi. Gözlerini açtığındaysa ayakta, bir handaydı. Önündeki masada takım arkadaşlarıyla eğlendiklerini gördü. Ve o göreve çıkarkenki hazırlıklarını. Snayo'nun gözleri doldu ve ağlamaya başladı. Sessizce ancak hıçkırarak ağlıyordu. Konuşmaları dinlerken yere yığıldı. Gözünün önüne ekibinden kalkan kullanıcısı geldi. Ağlayarak ve "Lütfen! O göreve gitmeyin!" diyerek üstüne doğru koşup atladı. Vücuduna dokunduğu gibi tamamen toz oldu. Arkasında Arkyelpaze ve büyücülerini gülüşürlerken gördü. Zar zor ayağa kalktı ve onlara da aynı şekilde koştu : "Lütfen! Lütfen gitmeyin! Beni dinlemeyin! Ben.. ben.." diye onlara doğru koşarken yarı yolda onların da tozlaşmasını izledi. Dizlerinin üstüne yığıldı : "Ben..." diye son gücüyle söyledi kendi kendine. Göz yaşları tane tane dizlerinin üstüne düşüyordu. Dizinin üstündeki ıslaklığı, bu duyguları dibine kadar hissediyordu : "Ben... ben... hepsi... benim yüzümden!" diye bağırdı. Artık içinde tutamıyordu. Bağırarak ağlamaya başlamıştı. Sonra bir anda ağlamayı ve bağırmayı durdurdu.
_Ağlamayı, hak ediyor muyum ki? diyerek içinden geçirdi. Her ne kadar öyle dursa da göz yaşları durmadan akmaya devam ediyordu. O hissiz yüzün üstünden yavaşça çenesine doğru gidiyorlardı.
_Bağırmayı, hak ediyor muyum ki? dedi kendi kendine. Kafasının içindeki düşünceler yavaşça onu yemeye başlamıştı. Sırtından bir kılıcını çıkardı.
_Ben... yaşamayı hak ediyor muyum ki?
Snayo, titreyen kollarıyla kılıcını gövdesine doğru tuttu. Hayatında ilk defa doğru bir karar veriyormuş gibi hissetti. Kafasını yukarıya doğru kaldırdı.
_Neden ona doğru koşmadım? Neden onu kurtarmak için koşmadım? diye sordu kendine Gallon'u son gördüğü sahnede.
_İstesem de koşamam...
_Koşsam da yetişemem...
_Yetişsem de...
_Bir daha bununla yaşayamam...
Snayo yavaşça gözlerini kapattı, ve kılıcını kaldırdı.
(Bölüm Müziği : youtube.com )
Yanından bir ses "İşte bu yüzden gelişemiyorsun." diye fısıldadı. Snayo gözünü korkuyla açtı. Korkarak yavaşça soluna doğru baktı. Yüzü ise şaşkınlıkla buruşmuştu. Gelen sesin kaynağı; yüzünde inanılmaz bir azimle, gözündeki kararlılığın verdiği güçle Gallon'a doğru son sürat koşan Famael'di. Famael'in yanından geçerken yaptığı hava, Snayo'yu çılgına çevirdi. Famael'den hissettiği ümit ve azim inanılmazdı. İlk defa Snayo... hayatında ilk defa birine bu kadar hayran olmuştu. Ama, nasıl yetişecekti? Famael, Snayo'nun yanından fırladı ve Snayo sadece Famael'in arkasından bakabildi.
Famael, inanılmaz bir hızla Gallon'a doğru koşarken gözleri bir yeşil, bir kırmızı renk değiştirip duruyordu. Işın, Gallon'a çarpmadan milisaniyeler önce Gallon'un önüne geçti, ellerini yerden yukarıya doğru kaldırıp "Mistik Duvar" diye bağırarak yerden köşeleri yeşil, saydam bir duvar çıkardı ve ışın o duvara vurup orada patladı. Patlamanın etkisiyle etraf toz duman olmuştu, gözleri kapalı bir şekilde yerde ölümü bekleyen Gallon, gözünü açtığında önünde sallanan pelerini görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Famael, yavaşça arkasına doğru baktı. Gallon, Famael'in gözlerinin sürekli yeşile sonra kırmızıya dönmesinden biraz korkmuş gibiydi. Famael yavaşça "Bu işi bana bırak" dercesine gülümsedi ve ayaklarının altından Mistik Duvar özelliğini kullanarak havaya doğru uçtu. Havadayken gözleri tamamen kırmızı oldu ve tüm kıyafetlerinin rengi yeşilden kırmızıya döndü. Elinde dönen kırmızı bir küre oluşturup Xanto'ya onu atarken "Sadece şifacı değilim!" diye bağırdı. Küreyi karşılamaya çalışırken tam kafasından hasarı yiyen Xanto, yere düştü. Famael, altına tekrardan duvar açıp Xanto ile aynı yükseklikte kalmayı başardı. Sağ kolunu yana doğru açtı ve avucunun içini açıp etrafında kocaman 4 adet çiçek oluşturdu. Çiçekler yavaşça dönüp etrafa şifa saçarken Famael elini sıktı ve çiçekler kırmızıya dönüp deli gibi dönmeye başladılar. Famael'in gözü parladı ve etrafında hızlıca dönen çiçekler Xanto'ya doğru atıldı. Xanto, darbelerin hepsini bir boynuna yedi ve kafasından biri koptu. Famael, elini yerden havaya doğru kaldırdıktan sonra Xanto'nun etrafında, onu hareketsiz bırakan 20-25 adet kızıl sütunlar belirdi. Famael, Gallon'a doğru gözünün ucuyla baktı ve Gallon'un altına "Mistik Duvar" yeteneğini kullanarak Gallon'u Xanto'ya doğru uçurdu. Neye uğradığını şaşıran Gallon, havada Famael'in sinirli şekilde gülümseyen yüzüne baktı. Famael de ona doğru bakıyordu. Gallon, kılıcını çıkardı, havada alevlendirdi ve "Kızıl Sindiren" yeteneğiyle Xanto'nun miğdesini tek bir kılıç hareketiyle deşti.
Snayo, hayranlıkla Mavi Ejderha'ya nefes aldırmayan "şifacı"yı izliyordu. Famael'e doğru bakarken, Famael de ona doğru kafasını çevirdi ve Gallon'a yaptığı hareketin aynısıyla Snayo'yu da Xanto'ya doğru havaya kaldırdı. Snayo, havadayken büyük bir şaşkınlıkla Famael'e bakmayı sürdürdü. Famael başını yavaşça "evet" dercesine salladı ve Snayo'nun yüzünü şaşkınlık yerine bir gülümseme aldı. Xanto'ya doğru hızlıca saldırdı. Xanto, darbe üstüne darbe alıyordu. Canı hızlıca eridi ve çok sürmeden Xanto'nun canını bitirmeyi başardılar. Son canı kalmışken Famael, yerde Xanto'ya doğru yürüdü ve parmağıyla burnuna dokunarak Xanto'yu öldürdü.
Canavar, parçalara ayrılıp toz olurken grup, hareketsizdi. Snayo ve Gallon, göz yaşlarını tutamadılar. Birkaç saniye sonra Famael'e doğru atılıp ona sarıldılar.
Famael : Hadi ama çocuklar, ağlamak için çok büyüksünüz. Tamam tamam önemli değil. Hadi şu canavardan çıkan kristali alalım. diyerek üstündeki koca bebekleri atıp ejderin kalbinden çıkan kristale doğru yürüdü. Kırmızı bir şekilde muazzam ışık veren kristale doğru elini uzattı. Kristal o kadar büyüleyiciydi ki. Kristale doğru dokunacakken, karşısından gelen bir el kristali Famael'den önce aldı ve kristalin alınmasının etkisiyle oluşan patlama, grubu geriye doğru itti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..