(Bölüm Müziği : youtube.com )
Patlamadan sonra Famael, Gallon ve Snayo taklalar atarak birkaç metre geriye doğru fırladılar. Etraf toz duman içindeydi. Famael, tozdan dolayı öksüre öksüre bulutun arkasına bakmaya çalıştı. Orada bir şey vardı ve elinde parlayan kırmızı ejderha taşını tutuyordu. Duman tam olarak kalkmadığından kim olduğunu bilemiyordu. Ayağa kalktı ve basit bir rüzgar büyüsü yaptı. Yapılan rüzgar büyüsüyle duman, yavaş yavaş dağılıyor ve ardındaki "şey", bir insana benzemeye başlıyordu. Etraf daha görülebilir duruma geldiğinde ise görülen kişinin; kapüşonunu çekip yüzünü gölgede bırakmış, diğer eli ise cebinde, öylece durmakta olan biri olduğu fark edildi. Snayo ve Gallon, olayı anlamlaştıramamışcasına ayağa kalkmaya çalışıyorlardı. Ancak Famael, gördükleri karşısında kaskatı kesilmiş bir şekilde ayakta, önündeki adama doğru bakıyordu. Snayo biraz kendine gelince önünde, elinde ejderha taşını tutan adamı gördü ve hızlıca ayağa kalktı.
Snayo : N-nasıl? Buraya sadece guruptakiler gelebilir. O bir canavar mı? diye bağırdı.
Famael : H-h-h... h... diyebildi. Nutku tutulmuşcasına önündeki adama doğru bakıyordu.
Famael : O-o bir canavar değil.
Snayo : Ne öyleyse? diyerek kılıçlarını çekti ve savaşa hazır bir halde konum aldı.
Famael : O-o... Ares. dedi hafiften duygulu bir ses tonuyla.
Gallon ve Snayo'nun ağızları açık kaldı. Snayo ilk başta kılıcını tekrardan yerine koymaya yeltendi ancak dikkatlice Ares'in yüzüne bakınca Ares'in hareketlenmesinden dolayı durdu. Kapüşonuyla yüzünü kapatan Ares, kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Gözleri ışık saçıyordu. Birkaç saniye sonra gözlerindeki ışık hüzmesi kayboldu; yerini ise önündeki bir grup adama yarım açık ve boş bir şekilde bakan hissiz gözler geldi.
Snayo ve Gallon, bu durumdan pek hoşlanmışa benzemiyorlardı. Snayo, gardını indirmedi. Famael ise gülümsemeye çalışırken yavaşça Ares'e doğru ilerledi.
Famael : A-ares! İyileşmişsin! Ne kadar da iyi bi hABE- cümlesi Ares'den gelen bir büyü topuyla yarıda kesildi. Famael metrelerce geriye savruldu ve düştüğü yerdeki tozu kaldırdı. Ağzından yavaşça kan akmaya başlamış, saçları dağılıp yüzüne bir is inmişti. Gallon, Famael'e doğru koştu ve ayağa kaldırmaya çalıştı.
Famael ayağa kalkmaya çalışırken : A-ares... değil miydi?
Gallon : Hayır, oydu ama... değildi.
Famael ayağa kalkarken tekrardan Ares'in yüzüne baktı. Yüzünde en ufak bir mimik oynamamıştı. Bıraktığı gibi, tek eliyle kırmızı taşı tutuyor, diğer eli cebinde boş bir ifade takınıp onlara doğru bakıyordu. Famael, ayağa kalkarken hafifçe yere düşer gibi oldu.
Famael : Ares bize zarar v-vermez. derken tekrardan dengesini zor korudu. Sol bacağını incitmiş olmalıydı. Odaya hızlıca bir göz attı. Meşalelerin hafiften sönmeye başladığını fark etti.
Snayo : O zaman o, buraya nasıl geldi?
Gallon : Sadece gruptakilerin gelebildiğini söylemedin mi?
Snayo : Evet çünkü öyl- derken birden nutku tutuldu. Gözünü yavaşça sol üstteki gruba doğru götürdü.
"Gallon"
"Famael"
"Snayo"
ve en aşağıda ise
"A̷͙͗z̴̺̻͛̈́r̸̼̮͝a̵̫͗è̴͔̄ļ̷̮͊̊"
Snayo : Başından beri gruptaydı... diye hafifçe fısıldadı.
Gallon : N-nasıl fark edemedik?
Snayo : Gizlenme büyün yeterince kuvvetliyse varlığını bile silebilirsin. dedi kendine olan öfkesinden dişini sıkarken.
Famael yavaşça Snayo'nun yanına doğru ilerlerken : Hey, sonuçta bizim Ares, değil mi? dedi.
Snayo : Famael.. dedi ve Famael'in omzundan yavaşça tuttu.
Snayo : O Ares değil.
Gallon arkadan onlara yetişti : Neden böyle bir şey yapmış olabilir?
Snayo : Bilmiyorum ama o Ares değil. O taşı hemen almalıyız. Kat30'un kilidi gibi bir şey, Yohan'ın dediklerini hatırlayın.
Gerçekten de öyleydi. Famael, Yohan'la konuşurken Yohan'ın böyle bir şeyden bahsettiğini hatırladı. Taş, Kat30'daki sütunun kilidini açmaya yarayan bir anahtardı. O taş olmadan Kat30 hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Snayo : Ben dalıyorum. dedi kılıçlarını bedeninin iki yanında saldırı pozisyonunda tutarken.
Famael : Onunla konuşamaz mıyız? dedi Snayo'nun omzundan tutarak.
Snayo : Konuşmayı denedin. diyerek Famael'e göz ucuyla baktı. Famael, birkaç geri adım attı.
Snayo : Zarar vermemeye çalışırım... elimden geldiğince. dedi ve Famael'in yanından, arkasından bir rüzgar bırakarak gözden kayboldu. Famael, dehşete düşmüş gözlerle Ares'e doğru bakıyordu. Ares'e ve onun boş yüzüne.
Snayo, tekrardan görünür olarak Ares'in
...
...
...
"Adımın AZRAEL olduğunu söyledim Paralel, bir daha hata yapma."
Ares
A̸r̵e̷s̵
A̷̳̺̿̚r̸͖͒̉ͅë̵͇̜́s̶̺͔̈́
Ḁ̸̛̏̐͝r̶̩͖͇̘̐͌̿ͅë̵̢͔̙̹́͆̓ͅs̷̘͚̯̖̝͛̀
A̵̡̡̛͕̰̙̤͉ͅz̴̢̗̪͈̞̺̆̀̒̈́̔́̾̌̀̋͝r̷̪̥̭̆̄́̓͆ą̷̲̜̟̥̭̦̒́͝e̴͇̞̞̎̏̈́̄̈́̊͛̍͘͝l̶̠̮̳̬̹̘͔̻̇
Å̵̜̱͍̺̈z̵̭̽r̶͈̤̂́̕a̴̠̒̊̿̍ȩ̵̙͆͆l̸͍͇̭̾
A̶̮̎z̸̙̕r̸̜̒a̸̗͛e̶̹͋ĺ̸ͅ
A̸z̷r̶a̵e̶l̶
Azrael'in tuttuğu taşa doğru atılırken Azrael, cebindeki elini çıkardı ve Snayo'ya doğru avcunu açtı. Snayo, sağına doğru göz ucuyla baktığında Azrael'in korkunç ve boş bir şekilde bakan yüzünü ve diğer elinde patlatmaya hazır olduğu manyak güçlü saldırısını görür görmez yönünü değiştirmeye ve saldırıdan kaçınmaya çalıştı. Her ne kadar saldırıdan kaçınmaya çalışsa da bedenine değen bir parça, sol kolunu tamamen yok etti. Odanın diğer köşesine doğru yuvarlanarak hızlı bir şekilde sürüklendi ve katın duvarına çarpıp durdu. Famael, Snayo'ya doğru koşmaya karar verdi. İlk adımını attıktan sonra Azrael'in yüzüne bir anlığına baktı. Azrael, Famael'e doğru bakıyordu. Famael, kendini siyah bir hapishanenin siyah parmaklıkları içinde buldu. Ne kadar uğraşsa da etrafındaki parmaklıkları kıramıyordu. Son meşale de sönünce, oda karanlığa boğuldu ve hafifçe sallanmaya başladı. Gallon fırsattan istifade Azrael'in hayal meyal hatırladığı konuma doğru atılıp kılıcıyla vurmaya çalıştı. Kılıcını indirecekken yerden gelen büyük iğne benzeri siyah maddeler, Gallon'un oynar eklemlerinin her birinin yanına girmiş, hem hareketini kısıtlıyor hem de muazzam bir acı veriyordu. Gallon acı içerisinde bağırdı. Bağırışları duyan Famael, iyice korkmaya başladı. Büyüsüyle küçük bir ışık yaktı ve ışığı katın ortasındaki sütunun üzerine doğru yollayıp iyice parlattı. Işık, Azrael'in ifadesiz yüzüne vurdu. Hala tüm dikkatiyle Famael'e doğru bakıyordu. Famael, "BUNU NEDEN YAPIYORSUN?" diye bağırdı. Cevap alamadı. Solundaki Snayo'nun ve sağındaki Gallon'un acı çekişlerini bir kez daha hissetti. Gözlerinden damlalar akarken "SEN BU DEĞİLSİN KENDİNE GEL ARE-" Azrael bulunduğu yerden kayboldu ve Famael'in yanında elinde kocaman siyah bir tırpanla Famael'e saldırmaya hazır bir şekilde belirdi.
"O ADI AĞZINA ALMA" diye bağırdı. Famael'e doğru tırpanını salladı ve Famael'e vuracakken Famael'i tek hamlede ayırabilen tırpanı bir anda normal bir sopaya döndü ve bu vuruşun gücüyle Famael, odanın diğer köşesine doğru uçtu ve duvara çarptı. Yavaşça kafasını kaldırıp Azrael'e doğru bakmaya çalıştı. Azrael, eliyle başını tutmuş, dizlerinin üstüne çökmüş şekilde yere doğru bakıp titriyordu. Başını yukarıya kaldırdı ve Ares'e ait olan mavi gözler, Famael'e doğru sulu bir şekilde baktı. Elini Famael'e doğru tuttu ve gözünden yaş akan Ares "FAMAEL KAÇ!" diye bağırdı. Boğazındaki siyah gölge, yavaşça kafasına doğru ilerliyordu. "BURAYI HEMEN TERK ET!" diye bağırırken gölge, Azrael'in yüzünü kapladı ve Azrael'in siyah yüzünün üzerinde göz şeklinde iki beyaz ışık açıldı. Yavaşça gülen, ağız şeklinde beyaz bir yarık daha oluştu. Famael, dehşete düşmüş gözlerle Azrael'i izliyordu. Siyahların içindeki gülen beyaz yüz Azrael, ayağa kalkıp avuç içiyle Famael'i hedef aldı. Büyük, yoğun ve simsiyah bir küre oluşturup siyah alevler içinden Famael'in yüzüne doğru fırlattı. Hareket bile edemeyen Famael, yüzünü eliyle korumaya çalışırken sıkıca gözlerini kapattı...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..