Bölüm 28 - Şifacı

avatar
406 1

Fantocity Season 1 : Paralel 2 - Bölüm 28 - Şifacı


   Ares "FAMAEL KAÇ!" diye bağırdı. Boğazındaki siyah gölge, yavaşça kafasına doğru ilerliyordu. "BURAYI HEMEN TERK ET!" diye bağırırken gölge, Azrael'in yüzünü kapladı ve Azrael'in siyah yüzünün üzerinde göz şeklinde iki beyaz ışık açıldı. Yavaşça gülen, ağız şeklinde beyaz bir yarık daha oluştu. Famael, dehşete düşmüş gözlerle Azrael'i izliyordu. Siyahların içindeki gülen beyaz yüz Azrael, ayağa kalkıp avuç içiyle Famael'i hedef aldı. Büyük, yoğun ve simsiyah bir küre oluşturup siyah alevler içinden Famael'in yüzüne doğru fırlattı. Hareket bile edemeyen Famael, yüzünü eliyle korumaya çalışırken sıkıca gözlerini kapattı...

(Bölüm Müziği : youtube.com )

  Famael, önünde oluşan patlama sesine gözlerini korkuyla açtı. Gözlerinin önünde, kendini hayatta tutmaya çalışan ışığın arkasında bir silüet, hayatı pahasına Famael'i korumaya yemin etmişçesine Famael'in önüne kalkan olmuştu. Famael dehşete düşmüş gözlerle önündeki silüete doğru baktı. Havada süzülmekte olan silüet, yavaşça ışığa doğru yaklaştı. Yüzüne ışık vuran silüet, bir bedene, beden ise onun yoldaşı Ares'e dönüştü. Sırtından girmiş siyah, uzun bir iğne; göğsünden geçmiş ve ucu Famael'in gözlerinin önüne kadar ilerlemişti. İğnenin ucunda, Ares'in masmavi renkte ışıldamakta olan Ruh'u duruyordu. Famael, Ares'in yüzüne doğru gözleri dolu şekilde baktı. Ares, gülümsüyordu. Kafasından ağzına kadar süzülen kan lekesi, gözleri kapalı olsa da içinin parıldaması, saçlarının karanlıkta dalgalanışı, göğsündeki inanılmaz yarayla Ares, eski dostu Famael'e son kez gülümsedi. Ağzından kanlar boşalırken "Her şeyi... yine mahvettim... değil mi?" diyebildi. Famael oturduğu yerden ayağa kalkmaya yeltendi ancak yaşadıkları onu yerine bir zincirle bağlamış gibiydi. Famael, ümitsizce kanlar içerisindeki yıpranmış sol kolunu, Ares'e doğru kaldırmaya çalıştı. Elini, Ares'in yüzüne doğru götürmeye çalışıyor ancak gücü yetmiyordu. Ares, son enerjisiyle yarıda bıraktığı yorgun sözlerine devam etti "Famael... Ruh'umu al ve her şeyi düzelt... Son kez..." der demez Ares'in bedeni, milyonlarca parça toza dönüştü. Famael, sonuna kadar açık gözleriyle Ares'in tozlarının gözden dağılışını o anki yaşadığı karmaşık duygularla sadece izleyebildi. Eli havada, Ares'e doğru uzanmaya çalışıyordu. Eski dostuna elveda bile diyememişti.

  Famael, apaçık gözleriyle Ares'in gidişini kabullenememişcesine hâla olduğu yere doğru bakıyordu. Azrael ise, Ares'den tamamen arınmış şekilde saf nefretle kaynıyordu. Önündeki vahşet, onun için içindeki bir engelin ortadan kalkmasıyla son bulmuştu. Ruh'un saplanmış olduğu iğneyi, geriye doğru çekmeye çalıştı. Famael'in gözlerinin önünde yok olan arkadaşından kalan son şey, yavaşça yok olmasının sebebine doğru çekiliyordu. Famael, elini indirdi. Ruh'un Azrael'e doğru çekilişini boş gözlerle izledi. Acaba içinde ne düşünüyordu? İçinde kargalar gezen o kanlı gözler, ne diye Ares'in Ruh'unu almamıştı? Yoksa, alamamış mıydı? Yorgundu... uyumak istiyordu. Derin bir uyku uyumak ve bir daha uyanmamak dileğiyle gözleri yavaşça kapandı.


(Bölüm Müziği : youtube.com )

  Famael, yavaşça Ruh'unun çıkışına izin veriyor, Dünya'da edindiği tüm acıları tekrardan dünyaya armağan etmeye hazırlanıyordu. Gelirken ne getirmişti? Hiçbir şey. Giderken ne götürecekti? Hiçbir şey. Ne kaybetmişti?
Hiçbir şey.
...
En azından öyle hatırlamak istiyordu.

  Ruh'u yavaşça vücudundan çıkacakken son kez ölümlü dünyaya ölümlü gözlerle bakmak için gözlerini açtı. Azrael'in arkasından, yaralı bacağıyla sendeleyerek koşan, yüzünün yarısından kanlar fışkıran ve kılıcı tutan kolunu diğer koluyla desteklemek zorunda olan Snayo'yu gördü. Ne  kadar da ahmak. Huzurlu bir uykuya tercih ettiği şey, acınasıydı. Snayo, son manası, son gücü ve son duygularıyla Azrael'in iğnesini zar zor tuttuğu kılıcıyla ortadan ikiye böldü.
...
Boşuna.
Yere düşen Ruh'u, almaya yeltenecek gücü kendinde bulamıyordu Famael.
...
Zaten gücü olsa koşabilecek miydi?
Koşsa yetişebilecek miydi?
Yetişebilse Ruh'u özümseyebilecek miydi?
Özümseyebilse bütün bunları tek başına halledebilecek miydi?
...
Famael, hiçbir şey yapmadı. Ruh, içindeki siyah iğneyle beraber yere düştü. Snayo, Famael'in pes eden yorgun yüzüne doğru baktı. Gücü sinirlenmeye bile yetmiyordu. "İŞTE BU YÜZDEN GELİŞEMİYORSUN!" diye yüksek sesle bağırdı ve orada bayıldı.

  Famael, gözlerini şok olmuşcasına açtı. Bu sözler... tanıdık geliyordu. Her şeyini elinden alan dünyadan gerçekten de... eli boş mu dönecekti? Az öteye düşmüş mavi Ruh'a baktı. Azrael, arkasından ona doğru koşuyordu. İşte son nefes. Azrael, Ruh'a doğru elini uzattı. Famael, gözlerini kapattı.

  Ares'in Ruh'una elini uzatan Azrael'in eli, soldan gelen bir kılıç darbesiyle tekrardan kesildi. Çıkardığı sesten, Famael gözlerini tekrardan açtı. Azrael'in kopan kolunun yanında bir kılıç duruyordu. Kılıcın geldiği yöne doğru yavaşça gözünü çevirdi. Odanın köşesindeki Gallon'un terden ve kandan bulanmış yüzüne baktı. Zar zor ayakta durabiliyorken dizlerinin üstüne yığıldı. "KENDİNE MÜZİSYEN Mİ DİYORSUN SENİ MELODİ KIRINTISI!" diye bağırdı Gallon zar zor nefes alırken. Famael, yavaşça gülümsedi ve gözlerini kapadı. "Müziğime laf etme... yaşlı adam."



(Bölüm Müziği : youtube.com )

  Famael, göz bebeği kırmızı şekilde yanmakta olan sol gözünü aniden açtı, gözden kayboldu ve Ares'in Ruh'una doğru koştu. Azrael, Ruh'a doğru elini uzattı. Eline alacakken Famael'in eli, Azrael'inkinden bir şekilde önce oraya varmıştı. Komik, bu sahneyi ilk görüşümüz değildi. Patlamanın etkisiyle odadaki herkes, odanın birer köşesine savruldular. Famael hariç. Patlamanın etkisiyle Famael, gözleri kapalı şekilde saçlarının rüzgarda hayatta kalma çırpınışlarını dinliyor; Gallon'un ise içinden geçenleri harfi harfine okuyordu. "Amma uzattın be... alt tarafı bana hayatını iki kere borçlu olacaksın." diye söylendi kendi kendine. Sol gözünü açtı. Göz bebeği alevler içerisinde yanıyordu. Bu kudret, bu güç. "Ana karakterler her zaman böyle güçlü olurlar değil mi?" diyerek söylendi kendi kendine. "Hayır." diyerek sağ gözünü açtı. Sağ göz bebeği ise masmavi şekilde yanıyordu. Göğsünde bir şeylerin gezelendiğini hissediyordu. Bu şey, kendisine tersti ancak ikisi de doğru şeyi yapıyordu, hissedebiliyordu. "Bu güç, yan karakter gücü."

  Famael, gözden kayboldu. Azrael, odanın köşesinde ayağa kalktı ve odada Famael'i gözleriyle hızlı şekilde aramaya çalıştı. Arkasından yediği bir tekmeyle tekrardan yere yığıldı. Famael, parmaklarını şıklattı ve bu şıklatış, Snayo ve Gallon'u yeşil birer küre içerisinde odanın tavanına aldı.

  Azrael, arkasına doğru beyaz gözleriyle döndü. Yerden, Famael'in mavi ve kırmızı yanan gözlerine baktı. Famael, elini yukarıya doğru kaldırdı. Azrael, yere doğru baktığında yerin yavaşça mavi-kırmızı şekilde yandığını gördü. Odanın ortasındaki sütuna doğru hızlıca koştu ve sütunun en tepesine çıktı. Birkaç saniye sonra yerden çıkan binlerce kırmızı-mavi renkteki keskin iğneler, odanın tamamını doldurmuştu. Azrael'in kafasının içinde gözleri beyaz bir kız figürü belirdi. "Nasıl.. nasıl hala hayatta kalabiliyor?" diye düşündü kendi kendine. Yerdeki iğneler indiğindeyse Famael, sol gözünü kapatıp açık sağ gözüyle Azrael'e doğru baktı.
"Canavarların azmi olamaz..." diye geçirdi içinden Azrael. Famael, sağ elini Azrael'e doğru uzattı. Eli, mavi şekilde yandı ve Azrael'in vücuduysa mavi bir renkle kaplandı. Famael elini sağ duvara doğru açtı ve Azrael, Famael'in gösterdiği yöndeki duvara doğru uçtu. Duvardan gelen gürültüden kaçmaya çalışan Azrael, yerinden kalkamıyordu. Sinirli şekilde Famael'in yüzüne baktığında bir şifacının intikam içindeki gülüşünü gördü. Duvardan binlerce sivri bıçak çıktı ve Azrael acı içerisinde bağırdı. Famael, sol elinin içinde muazzam yoğunlukta, mavi-kırmızı renkte ışık veren bir büyü topu oluşturmaya başladı. Azrael, yerinden hala kalkmaya çalışıyordu ancak Famael elini bir santim olsun kıpırdatmıyordu. Famael, elinde duran küreyi uzun bir mızrağa çevirdi. İki gözü de yeşil şekilde yandı. Alın bölgesinden bir göz daha açıldı ve o göz sarı şekilde yanmaya başladı. Azrael'in alnı, beyaz bir lekeyle kaplandı ve birkaç saniye sonra tüm vücudunu saran lekeden karlar içerisindeki o kız, elinde kapalı kılıç şeklindeki şemsiyesiyle belirdi.

"Arkamda kal nefret, bunu tek hamlede bitireceğim." diyerek gözden kayboldu.

  Elinde güç biriktirmekte olan Famael'in üstündeki göz, sola doğru bir anda kaydı ve Kız'ın yaptığı saldırının önünde sarı bir duvar oluşturdu. Famael yavaşça soluna dönüp şaşkınlığa uğramış kızın yüzüne doğru baktı. Elindeki mızrağı geriye doğru çekti, sağ eliyle Azrael'i bırakıp Kız'ın vücudunu hareketsiz hale getirdi. Mızrağı atarken "BEN ŞİFACININ ADALETİYİM" diye bağırdı. Elinden müthiş bir hızla çıkan mızrak, Kız'ın göğsünün içinden geçti ve kocaman bir patlamaya yol açtı. Patlama o kadar büyüktü ki Kat'ın tavanı açılmıştı. Beyazlar içerisindeki kız, yerde hafifçe tozlanmaya başlamış şekilde yatıyordu. Famael, tepesindeki Güneş'e doğru baktı. Azrael, Kız'ın yanına doğru koştu ve Kız'ın üstüne atlarken bir dumana dönüştü. Duman, Kız'ın kapalı gözlerinden içeriye girdi. Famael, Azrael'in dumana dönüşmesini fark etti ve Kız'ın etrafında sarı renkli küçük ışık topları yaptı. Azrael'in gölgesi, Kız'ın içine tam girdiğindeyse yerde yatmakta olan beyazlar içerisindeki kız, gözlerini açtı. Göz bebeği beyaz bir şekilde parlarken gözünün diğer kalan kısmı tamamen siyahla kaplanmıştı. Famael, Kız'ın çevresindeki sarı noktaları patlattı. Patlamanın etkisiyle oluşan duman, birkaç saniye sonra kalktığında ise Famael, Kız'ın orada olmadığını gördü. Famael'in sırtına bir kılıç darbesi inecekken Famael, elleriyle Kız'ın kılıcını havada tuttu.

"Beni yenmek için bundan biraz daha fazla çaba sarf etmen gerekecek." diyerek Kız'ın kılıcından Kız'ı ileriye doğru itti. Kız, metrelerce savrulduktan sonra odanın bir köşesine çarptı. Yüzünde en ufak bir acı ifadesi olmadan çarptığı yerden kalktı ve Famael'e doğru o korkunç yüzü tekrardan yaptı. Famael'in gözlerindeki renk ve gülümsemesi bir anlığına kayboldu ve Kız, kılıcını Famael'e doğru savurdu. Kılıcın izi, Famael'in arkasındaki duvarı bile güçlü bir şekilde zedelemişti. Famael'in göğsü, ikiye yarılmış ve kanlar boşalıyordu. Famael, zar zor ayakta durur şekilde göğsündeki yaraya baktı.

  Kız, yavaşça Famael'e doğru adım adım yaklaştı. Famael'in tam önünde durdu. Kılıcını yukarıya doğru kaldırdı ve Famael'in kafasına doğru indirdi. Famael, Kız'a aniden sert bir yumruk attı ve Kız, tekrardan odanın kenarına doğru savruldu.

"Beni sadece bir yarayla öldürmeyi düşünüyorsan, tekrar düşünsen iyi edersin." dedi göğsündeki kocaman yaradan litrelerce kan boşalırken.
"Çünkü ben bir şifacıyım..." dedi ve göğsünü tuttuğu elinden çıkardığı yeşil bir ışık yarık göğsündeki yaraların tamamını anında kapattı.
"Ve beni geçmene asla izin vermeyeceğim." diyerek ekledi sözlerine.

  Kız aklından "Neden bununla uğraşıyorum ki? Geri geldiğimde zaten hepsini yalvartacağım. Azrael'in azmi de bende." diyerek geçirdi. O sırada önünde Famael, Kız'a binlerce yanan ok fırlatmıştı. Kız, gökyüzüne doğru sıçrayıp gözden kayboldu. Famael ise Kız'ın gözden kaybolmasını bekledi ve tamamen gittiğinden emin olduktan sonra dizlerinin üstüne yorgun şekilde çöktü. Gözlerindeki ışıklar ve alnındaki sarı göz yavaşça kayboldu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr