(Bölüm Müziği : youtube.com )
Küçükken, boş gözlerle bakan ve sanki ruhları yokmuş gibi davranan insanları merak ederdim. Annem hep düşen bir yaprağa benzetirdi onları. Evinden koparılıp gökyüzünde süzülen ve nereye gittiğini bilmeden sadece rüzgara kendini bırakmış birer anı parçası olarak. Uzaklara sürüklenip sonunda toprağa karışacak olan bir yaprak parçası sadece. İnsanları mutsuzluğa ve umutsuzluğa düşüren şey bu mudur? Ve eğer öyleyse, bizi sahip olduğumuz daldan kim koparıyor?
Merhaba, adım Karfu. 16 yaşında bir çocuğum. Saçım sarı ve orta uzunlukta, gözlerim kahverengi ve boyumu bilmiyorum. Beni şu an böyle gördüğünüz için özür dilerim. Çocukluğumda bir kaza sonucu tekerlekli sandalyeye bağlanmak zorunda kaldım. Ne olduğunu hatırlamıyorum. Tek hatırladığım bana bakan yüzlerce gözdü. Yürüyemediğim ve annemi de küçük yaşta kaybettiğimden dolayı okulda çok göz önünde oldum. Pek zorbalık yapan olmadı çünkü maddi olarak babam tek başına ailemizi çok rahat ayakta tutmayı başarıyordu. Gerçi, en son ne zaman babamı gördüğümü de hatırlamıyorum. Kendisi hep işlerle meşguldür. En son onu görüşümde bana hep benim için çalıştığını söylerdi. Sanırım o da haklı. Gördüğünüz bu büyük ev, benim evim. Burada Puzz adlı hizmetkarımla yaşıyorum. Ona her ne kadar böyle demek istemesem de. Beni okula o götürüyor, yatağımı topluyor, okulda bir sıkıntı olduğunda velim olarak geçiyor. Kısacası bir baba gibi. Bunlara rağmen hayatım o kadar da kötü değil. Bazı arkadaşlarım ve okulda hoşlandığım bir kız bile var. İleride yapmak istediğim bir meslek ve hayallerim var. Kim bilir, belki de beni daldan koparmayan şeyler bunlardır. Her neyse. Hayatım hakkında ben de sizden fazla şey bilmiyorum. Sizinle böyle konuştuğum için beni bu hikayenin baş kahramanı ya da daha fazlası sanmayın. Eğer olsaydım, bu ne benim baş rol olarak oynayabileceğim ne de sizin ilginizi çeken bir hikaye olurdu. Bundan sonra hikayeyi size ben mi anlatacağım ya da benim gözümden mi dinleyeceksiniz; bilmiyorum. Ancak size bir mesajım var. Hala orada mısın bilmiyorum ancak eğer oradaysan lütfen bana kulak ver. Beni sahnede izlerken sakın ağlama ya da benim için üzülme. Çünkü bu, hayatımın en karmaşık duygularını yaşadım, benim için en anlamlı gündü. Üzülme, çünkü ben mutluydum. Sen de mutlu ol.
...
Çok konuştum, değil mi? Özür dilerim. Yeni bir arkadaş bulunca ne yapacağımı hiç bilememişimdir.
...
Sadece zamanını çalmaktan başka bir şey yapmıyorum, değil mi? Sadece, nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Ve orası her şeyin başladığı yerdi.
(Bölüm Müziği : youtube.com )
"YAPTIIIIM! YAPTIIIIIM!!" diyerek elinde kağıtla çocuk, Karfu ve odadaki diğer bir çocuğun gözü önünde mutluluktan havaya uçmuş şekilde odada döne döne koşuşturuyordu. "SONUNDA BAŞARDIIIM!". "Tam olarak, neyi başardın Edgy?" dedi yavaşça Karfu.
Edgy : Şunu görüyor musun? GÖRÜYOR MUSUN? diyerek Karfu'nun önüne elinde tuttuğu buruş buruş bir kağıt uzattı. Karfu, garipser şekilde ona uzatılan kağıda doğru yakınlaştı ve üzerindeki yazıları okumaya başladı.
Karfu : Iıı... şey.
Edgy : Ha-ha-ha!! Ne kadar da zekiyim görüyor musun? diyerek süper kahraman duruşu yaptı.
Diğer Çocuk : Edgy, tam olarak ne görmemiz gerekiyordu?
Edgy : Az önce gösterdim ya! Şimdi usta zeki Edgy'nin önünde eğilin ha-ha-ha!
Karfu : Şey, Edgy... kağıt buruş buruştu da.
Edgy : hAghh? (Edgy, çarpılmışa döndü)
Karfu : Sanırım Rem de okuyamadı.
Rem : Okuyamamak mı, o yazının başka bir dilde olduğuna eminim.
Edgy : AGH! (Yeniden çarpıldı)
Edgy : Hey! Siz ikiniz! Arkadaşınız hoşlandığı kıza aşk mektubu yazarken ona destek olmanız gerekir! Zar zor bir şeyler yazdım onu da mahvediyorsunuz.
Rem : O mektubu cidden Enty'e verme konusunda emin misin?
Edgy : Neden emin olmayayım? diyerek kahverengi gözleri parlarcasına tavana doğru, elindeki kağıdı göğsüne koyarak konuşmaya devam etti. Benim güzel Enty'm ahh.. o güzel bakışların benim mükemmel ve kaslı vücuduma bu mektupla beraber ne kadar dayanabilecek acaba? Ahh... dedikten sonra gözlerini kapatarak Ethy'nin onun aşırı "kaslı" vücuduna sarılırkenki halini hayal etmeye çalıştı.
Rem : Bi tık imkansız gibi.
Edgy : HAAA??? NEDENMİŞ O?
Rem : Cesaretin yok.
Edgy : Agh.
Rem : Kısasın.
Edgy : Agh.
Rem : Notların iyi değil.
Edgy : AGH.
Rem : Kızlarla nasıl konuşacağını bilmiyorsun.
Edgy : AGHHH.
Rem : Çok çocuksu davranıyorsun.
Edgy : AGhhh.
Karfu : Şey, Rem... biraz fazla olmadı mı?
Rem : Ne? Daha kişilik özelliklerinden bahsetmedim bile.
Edgy, hızlıca ayağa kalkarak işaret parmağıyla Rem'i gösterdi : Bak şimdi boş konuşuyorsun ama sırf uzunsun, saçların beyaz diye havalı görünüyorsun, gözlerin mavi, güçlüsün, notların iyi ve cesaretin var diye kendini benden üstün görmeye kalkma sakın!
Rem : Smh. diyerek odanın solundaki cama doğru alaycı bir şekilde baktı.
Edgy : BENLE KONUŞURKEN BANA BAK LAN!
Karfu : Hey çocuklar, şey. Sakinleşsek de şu matematik ödevini bitirsek?
Edgy : Ne sıkıcısın Karfu? İnsan eliyle yapılmış gerçek bile olmayan şekillerin içlerindeki açılardan bana ne? Hem benim hastalığım var.
Karfu : Nedir?
Edgy : İçinde "matematik" geçen bir şeyle ilgili ne yapsam yavaşça gözlerim devrilmeye, fazla esnemeye ve odağımı kaybetmeye başlıyorum.
Rem : Biz ona tembellik diyoruz.
Edgy : Sen hele sen hiç konuşma. Seni kız mıknatısı. Sen daha da sıkıcısın.
Rem : Smh. Aynı hareketle tekrardan cama baktı.
Edgy : SANA BANA BAK DEDİM!
Karfu : Şey... bu kadar sıkıldıysan ödevi sonraya bırakabiliriz.
Edgy, gözleri parlayarak Karfu'nun yanına gidip : Gerçekten mi?
Karfu : Yani, yapacak bir şeyler bulabilirsen, olabilir. dedi titrek bir sesle.
Edgy : HADİ CANIM! WOOOOOOOOOO! Hep sizin evi keşfetmek istemişimdir!
Karfu : Ne? Burayı mı?
Edgy : Evet evet! Neredeyse her gün size geliyoruz ama bu kocaman evde bir tek senin odanı, mutfağı ve koridorları gördüm.
Rem : Aslında ben de merak ediyorum.
Karfu : Şey... aslında ben de sizin gördüğünüzden daha fazlasını görmedim.
Edgy : nEEE? Burası senin evin değil mi?
Karfu : Şey, orası öyle de..
Edgy : Hadi ya! Ödevi sonra da yaparız. Saat zaten 8 buçuk. Koca bi günümüz var!
Karfu : Şey..
Rem : Bence de evi gezelim. Ödevi sonraya yaparız.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..