Güneş ışığının kavurucu sıcağının altında baskın demir kokusu ve çınlamaları tek kulağına giriyordu. Gözlerinden hafif koyu renk kırmızı sıvılar akıyordu, yerde uzanırken ansızın yer titremeleri yüzünden dalıp gidemiyor ayağa kalkacak enerjisi git gide azalıyordu. İnsanların nedensizce bağrışmaları, çelik sesleri, büyük 4 bacaklı canlıların kişnemeleri, sürekli stresten sesi kısılan komutanlar ve daha bir çoğunu yarım yamalak duyuyor ancak umursayamıyordu. Kaburgasında büyük ihtimal 5,6 kırık ya da çatlak nefes almasını zorlaştırıyor ancak gözlerindeki acıdan bayılamıyordu. Ta ki kaburgasının üstüne birisinin kellesi düşene kadar. Ağlayan insanların sesleri gittikçe çoğalıyor bununla beraber sevinç çığlıkları etrafı doldurmaya başlıyordu. Bununla beraber toynak ve ayak sesleri git gide komutanların
Geri Çekilin ! çığlıkları ile artıyordu
Yarım saat sonra alanı sadece çoğu kişinin küfürle ağlamaları ve rahatlama sesleri ile yoldaşlarını gömmeye ya da üstünden tanıdıklarına bir şey göndermek için her hangi bir şey bulmaya çalışıyorlardı tabi bulabilirlerse...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..