Kulakları delen bu tiz çığlıkla beraber Bike’nin ardında bir Hüma kuşu belirdi. 5 metrelik kanat açıklığı ve 2 metrelik boyu ile etraftaki baskıyı dağıtırken Tang generali ve çevresindeki askerlerin korkudan solmasına sebep oldu. Ayaksız bir kuş türü olan ‘’Hüma kuşu’’ Bakanın bir daha bakacağı bir güzellik ile 7 renkli bir gök kuşağı gibi, zarif ve eşsiz bir görünüme sahipken ruhsal bir varlık gibi yarı şeffaf bir görünüme sahipti.
‘’G… G… Göksel bir ruh… Gök… Göksel bir canavar ruhu…’’ diye kekeledi Tang generali korku dolu öfke ile…
Totem ruhlarının iki seviyesi vardı. Biri Menşe Ruhu iken diğeri Göksel Ruh idi. Bedenlerinden dışarıda ruhsal bir formda bulunulabilen Ruhlar Göksel Ruhlar sınıfına giriyordu. Bu aynı zamanda Totem ruhlarının en güçlüsü ve safı oluyor. Menşe ruhları ise bedenlerinden dışarı çıkamadan fiziksel ve ruhsal özellikleri güçlendirebilen bir ruh türüydü. Göksel ruhlara göre karşılaştıramayacak kadar düşük seviyeliydi.
Sayısız şekilde Totem ruhu türü vardır. Ve iki büyük seviye içerisinde; Göksel Totem ruhuna sahip olanların gelecekteki kabiliyet, potansiyel ve savaş sırasındaki hünerleri, menşe Totem ruhuna sahip olanlardan daha güçlü olma şansına sahiptir.
Kendisi de bir Totem ruhuna sahip olmasına rağmen. Sadece bir ateş elementi menşe ruhuydu. Karşısındaki Göksel ruh ile karşılaştırabilecek bir tür değildi. Az önce yıkılmaz bir dağ gibi dururken şu an da ölümün kokusunu soluyordu…
Bu ruhların özellikleri dünyada var olan menşe enerjisinin xullian yolu ile vücut tarafından emilip fiziksel ve ruhsal gücü arttırmaya ve yaşam ve ölüm savaşlarında kimi zaman kendi ölümüyle sonuçlansa da rakibe karşı kullanmaya yaramaktadır.
Göksel Ruhların milyonlarca insan arasından 1 kişide görülmesi bile büyük bir mucizeydi ve bu mucize şu anda karşısında duruyordu.
İmparator Tai-zong’ un emri ile Göktuğ’un kellesini almak ile görevlendirilmişti. Bu görevden sonra kuzey sınırlarındaki tehdit ortadan kalkacağı için Penglai* adasında gelişimine devam edebilecekti. Tang ordusu içerisinde eşsiz bir yeteneğe ve menşe ruhuna sahip olsa da sayısız insana sahip Tang ulusunda olmazsa olmaz bir konumda değildi. Kendisinin yeterli olduğu görülmüştü bu görevde. Küçük bir çocuk için fazlasıyla yeterli olması gerekiyordu fakat; asıl hedefin yanındaki önemsiz olması gereken kız az önce Göksel bir ruh uyandırmıştı. Bu olay duyulduğu takdirde Tang imparatorluğu dahil tüm dünyaya korku salmaya yeterli olurdu. Ama bir an düşündükten sonra rahatladı. Çünkü bu küçük kız bu uyanıştan sonra yüksek ihtimalle ölecekti. Çünkü bedeninde bu ruhun ihtiyacı olan menşe enerjisi olmamalıydı. Bu yüzden muhtemelen bedeni ve ruhu bu Göksel ruhun uyanış gerekliliklerini karşılayamayacaktı. Bugün burada ölecek olsa bile tehditte ortalıktan kakacaktı.
Tang generali her ne kadar sakinliğini korumaya çalışsa da Bike’nin gözleriyle kesişen gözleri bir hiçlik uçurumuna dalmış gibiydi.
Göktuğ gölgesinde kaldığı Hüma kuşunun ihtişamına dalmadan edemedi. Bu birkaç gün içerisinde olanlar aklını bir hayli karıştırmıştı. Önce amansız bir kaçışa zorlanırken çevresindeki herklesin yavaş yavaş hayatını kaybettiğini görmüştü. Sonra ailesinin tamamının öldüğünü ve şimdi de efsanelerde geçen yaratık ve insanlar arasında kalmış bir şekilde duruyordu.
Hüma kuşu ağzını Tang generaline doğru açarak büyükçe bir ateş topu fırlattı. Ardından daha da fazla solgunlaşmaya başlarken; Tang generali ani bir refleks ile Palasını Ateş topuna karşı savunmak için önünde tutarken menşe ruhunu harekete geçirerek vücudunun etrafında ince bir ateş halesi oluşmasına sebep oldu. Ateş topu Tang generalini sardıktan sonra bir öfkeli bir bağırış sesi duyuldu. ‘’ben Da-Lie bugün ölsem bile hepiniz bugün Di Yu* ’yu boylayacaksınız.’’
Hüma kuşu her geçen saniye daha da solgunlaşmaya başladı. Bike’nin ağzından kan akarken bedeni gücünün tamamını kaybedip yere yığıldı. Sonrasında göz kamaştırıcı bir şekilde havada süzülen Hüma kuşu bir bilgeliğe sahipmiş gibi nazikçe Bike’ye baktıktan sonra solgunlaşan ruh, bikeyi de kaplayan bir ateşe dönüşüp oracıkta yok oldu…
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
‘’Bugün önüne gelen en büyük fırsat olan sı-shi’si* olacağım du-du-fu* da du-du* olma teklifini reddettin. Atamız Tümer Bey’in senin gibi bir aptala beylik verdiğini düşünmek… daha kendini bile koruyamıyorsun halkını nasıl koruyacaksın’’ ‘’Sadece Berkit Boy’u değil sınırdaki ve merkezdeki birçok boy ya teslim oldu ya esir düştü ya da yok oldu… kıtlık bu kadar ilerlemiş Gök Tanrı Bozkır budunlarına sırtını dönmüşken yaşamak için bulduğunuz her dala tutunun…’’
Tang imparatoru Tai-zong emri ile Sı-Shi olacak ve büyükçe bir alanda hakimiyet sürecekti. İleride daha yüksek mevkilere gelebileceği gibi bu unvan’ ı miras olarak da bırakabilecekti…
Bakışlarını karmaşaya düşmüş Berkit Askerlerine çevirerek
‘’SİZ HEPİNİZ… BUGÜN BENİM TARAFIMA GEÇENLERİN CANLARI BAĞIŞLANACAK VE AKINLARIN OLMADIĞI BİR HAYAT YAŞAMANIZI SAĞLAYACAĞIM’’ diye bağırdı.
Zaten bir karmaşada olan Berkit Askerleri uzun zamandır yağı ile savaşıyorken nefes alabildikleri şu dakikalarda gördüklerine anlam veremiyorlardı…
Alpagut beyin kaşları iyice çatılmışken Akbala Hatun ellerini daha sıkı sıkmaya başladı. Bu olanlar artık kontrolden çıkmaya başlamıştı… uzun zamandır kayıp olan ağabeyi Yağı olarak karşısına çıkmış. Ordularının büyük bir kısmı yerde cansız yatarken tam bir kuşatmaya alınmışlardı. Soylarının kaderi ise belirsizdi. Ötüken’e haber gönderememiş, yakınlardaki herhangi bir boy’dan destekte alamadıkları gibi çaresiz bir duruma sürüklenmişlerdi.
Bu sözleri söylerken arkasından yanaşan telaşlı bir Tang askeri Doğulay Bey’in kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı. Doğulay bey duydukları karşısında önce gülmeye başlarken sonrasında sersemler. Olduğu yerde bir acı dolu bir kükreme bırakarak kan kırmızı olmuş gözlerini kuşatma altındaki Bersit halkına doğrultur.
Sağ elini kaldırır ve hızlı bir şekilde indirmesiyle oklarını doğrultmuş Tang askerleri tereddüt etmeden oklarını Bersit askerlerine fırlatmaya başlar. Aniden şoka giren Alpagut Bey, Akbala hatun, Ayaz ve tüm askerler kılıçlarıyla engellemeye çalışsalar da yağmur gibi yağan okların hedefinden kaçamadılar. İlk atışta yarıya yakın kayıp yaşayan Bersit Ordusu 2. Ok yağmurunu beklemeden Tang askerlerinin üstüne var güçleriyle koşmaya başladılar. Uçmağa varmadan önce yağının kanını dökmek için tüm güçlerini harcadılar.
İkinci bir ok yağmuru geldi…
Tang askerlerinin üstlerine doğru koşan tüm Bersit askerleri yere yığıldı. Tang oklarının hedefi olmuşlardı…
Üçüncü bir ok yağmuru geldi…
Akbala Hatunun göğsüne bir ok saplandı… narin ve saf yüzü ifadesiz kalırken yanı başındaki Alpagut Bey Akbala Hatun’u yere düşerken yakaladı. Üstüne gelen Ok’a karşı kendini siper etmişti… Alpagut Bey’in kalbine saplanması gereken ok Akbala Hatun’un kalbine saplanmıştı…
Acıyla dolan gözleri Akbala Hatun’a bakarken gözlerinden akan yaşlara mâni olamadı…
O an etrafta yağan kar havada donmaya başladı. Ayaz’ın kalbine saplanan ok buz kristaline dönmüştü. Bastığı yerdeki toprak buz kütlesine dönüşerek yayılmaya başladı. Çevrede yerde cansız yatan askerler, ot, çim veya ağaçlar fark etmeksizin soğukluğun temas ettiği her şey hızla buz kütlesine dönüşmeye başladı…
Bu fenomene tanık olan Tang askerlerini korku sardı. Ok atışları durduğu gibi bir karmaşa hâkim oldu. Buzlanma her geçen saniye daha fazla yaklaşmaya başladıkça panik dalgası daha fazla yükselmeye başladı. Doğulay beyin içini bir pişmanlık duygusu kapladı. Çocukları için çıktığı bu yolculuk ve tehlikeli oyunlar çocuklarının yok olmasıyla sonuçlanmıştı. ‘’hata mı yaptım?’’ diye düşünmeden edemedi…
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*Di yu – CEHENNEM
*Du-Du (tutuk)- Çinli olmayan ve Çin’e bağlanan kavimlerin boy liderlerine verilen unvanlardan biri
*Sı-shi – Çinli olmayan ve Çin’e bağlanan kavimlerin boy liderlerine verilen ‘’Vilayet yöneticisi’’ unvanı
*Du-Du-Fu (tutukluk)- Çinli olmayan ve Çin’e bağlanan kavimlerin toplandığı vilayet
*Du-hu-fu – Çin’in sınır bölgelerinde ve yabancıların Çinlilerden daha yoğun yaşadığı vilâyetlerde kurulmuştur. Du-hu-fular, düşmanların saldırıları ve isyan ihtimalinin olduğu en tehlikeli bölgelerde kurulan tutukluk
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..