Huai Shen yanında kızla birlikte yavaş yavaş kuzeye ormanın çıkışına doğru ilerlemeye başladı.
Kız hala Huai Sheni avucunda sanıyor ve çekici hareketler yapmaya çalışıyordu.
Huai Shen aniden bir aciliyet duygusu hissetti ve yürüyüş tempolarını arttırmaya başladılar.
İkisi yol boyunca yürürken bir vidomuzla daha karşılaştılar ama bu sever Huai Shen hızlı bir şekilde halletti.
Huai Shen fark etmişti ki meteor mızrak tekniği çok güçlüydü ayrıca büyülü sanatlara benzer bir yanı vardı. Aynı zamanda büyülü bir sanatta değildi.
Çünkü büyülü sanatlar dış dünyanın yuan qisini emmek için belirli bir süre ve bazı rünlerin yoğunlaştırılmasını gerektiriyordu. Ama meteor mızrak direkt Qiyi emiyor ve bunu rünsüz yapıyordu.
Huai Shen bu tekniğin bir sınırı olduğunu hissetmişti ama kesinlikle bunu xiantiana geçene kadar kullanabilirdi.
Bu dünyada ki dövüş sanatlarının öğrenilmesi o kadarda zor değildi sadece Qi kontrolü çok yüksek bir gereksinim istiyordu.
Herkes bir tekniğin tüm hareketlerini tek seferde çalışabilir ve hatta kullanabilir. Ama işin sıkıntısı tekniği iyice kontrol edemezse veya yeterli Qi'n yoksa bu teknik ya tam gücünü ortaya çıkaramaz yada tekniği kullanırken yarısında tekniğe harcayacak daha fazla Qin kalmaz ve teknik iptal olur.
Huai Shen ise bilginin boka gibi yıkıldığı bir dünyadan gelmişti. Gerekli gereksiz neredeyse birçok şey öğrenmişti ister istemez.
Buna bir çok fantastik kitap dahildir, bu yüzden insanların o kitaplarda bahsettiği Qi kontrol şekillerini Qiyi kullanabildiği günden beri deniyordu.
Ama büyülü sanatlar öyle değildi. Büyülü sanatlar için kesin bir gereklilik vardı. Bu gereklilik belirli bir alemin Qisi ve devasa bir Qi havuzuydu. Ayrıca büyülü sanatlar yerin ve göğün Göksel yasalarını kullandığı için bu teknikler belirli bir kavrama gerektiriyordu.
Bide daha Huai Shenin sahip olmadığı ama onun için çok önemli olan ilahi sanatlar vardı.
Bu ilahi sanatlar vücut geliştirme uzmanlarının efsaneler de bahsedilen boylarının 30.000 kilometre olmasını sağlayan yada 3 başları ve 6 kolları olmasını sağlayan dönüşümleri vb. Çeşitli tuhaf beceriyi elde etmelerini sağlayan tekniklerdi.
Bu teknikler vücut geliştirme uzmanları için vazgeçilmez bir şeydi. Vücut geliştirme uzmanlarının asıl güçlü yanları bu ilahi tekniklerdi.
Ama genellikle bu teknikler şeytani yoldan kaldığı için kendilerinden güçlü düşmanları öldürmelerini, birçok kişinin acı içinde öldürmelerini ve bu insanların nefret dolu ruhlarını kullanmalarını gerektiriyordu.
Bu yüzden insanlar şeytani yoldan ve vücut geliştirme yolundan uzaklaşmaya başlamıştı.
Ama bilinmelidir ki iki yetiştirme yolundan en güçlüsü şimdilerde şeytani yola ait olan vücut geliştirme yolu idi.
Çünkü bu iki yoldan biri sadece Qiyi geliştirip çoğunlukla uzaktan savaşırken diğer yol ise vücudu geliştirip ölümsüz yapan bir yol izlerdi.
Buda vücut geliştirme uzmanlarını Qiyi geliştiren eden uzmanlardan daha güçlü olmasını sağlardı.En azından yakın dövüşte, çünkü vücut geliştirme uzmanları bir yerden sonra ölümsüz oluyor ve kafaları kopsa yada kalpleri paramparça olsa bile bir hamam böceği gibi hayatta kalabiliyor ve savaşmaya devam ediyorlardı.
Huai Shen yolda öldürdüğü domuz ve diğer öldürdüğü iki kişiden çıkardığı kan özü ile yeterince alemini sağlamlaştırabileceğini ve ardından tendon gelişimine girebileceğini düşündü.
Bu sırada ikisi etraflarında baka baka yürürken ve birkaç tehlikeli olaydan sonra Huai Shen yanındaki kıza neden bu ormanda bu kadar az vahşi hayvan olduğunu sordu.
"Burası bir kaynak arazisi. Her ne kadar sadece 1. ve 2.seviye tıbbi haplar da kullanılabilecek kadar değerli olsada yinede düzenli bir gelir elde etmek için kolay bir yoldu.
Bu yüzden tarikat burada ki hayvanları avlar ve sıradan insanların güvenle dolaşmasın sağlardı. Bu sayede çok fazla kaynak harcamadan insan gücüne sahip olurlardı."dedi.
Bahsettiği tarikat ise bu bölgede hakim olan şeytan yutma tarikatıydı. Bu tarikatın adı herne kadar heybetli görünsede gücü öyle değildi.
Sadece 3.sınıf bir tarikattı ve Huai klanı için önemsiz görünen bu orman bu tarikatın gelirlerinin %40'ını oluşturuyordu.
İkisi daha sonra konuşmadan yürümeye devam etti. Kısa süre sonra Huai Shen ileride bir tepenin orada beyaz bir ağaç gördü.
Bu haritada belirtilen hazinenin yeri idi tam olarak ağacın dibinde olan bir çukurda saklı bir mağara vardı.
Uzun yıllar önce bir uzman burada yetişim yapıyor olmalıydı ve muhtemelen burayı bir ölümsüz mağarası olarak kullanmak için yapmıştı.
Daha sonra muhtemelen öleceği günlerde burayı bir mezar haline getirmiş ve tüm mal varlığını buraya gömmüştü.
İkisi beyaz ağaca yaklaştı. Aniden ikisinin yüzüne beyaz bir piton atladı.
Huai Shen refleks olarak geri çekildi ve yılan kafasının fanıdan geçti.
Huai Shen yılanın kuyruğunu yakaladı ve ileriye doğru bir kırbaç gibi savurdu.
Piton un kafası ağaca çarptığında ve çarptığı gibi kafası patladı. Piton sadece Qi oluşturma alemi kadar güçlüydü bu yüzden bu kadar kolay ölmüştü.
Huai Shen bir el mührü yaptı ve pitonun kanı kırmızı renkli bir kristale yoğunlaştı.
Huai Shen damlaya damlaya göl olur mantığı ile hiçbir kan parçasını hafife almadı ve gördüğü her kan damlasını kullanmak için yanına aldı.
Sonuçta Göksel İblis Tekniği ile kendine hastalık bulaşmasından endişelenmiyordu.
Kırmızı kristali depolama yüzüğüne attıktan sonra kıza dönüp "İçeri gir." dedi.
Kız kafasını salladı ve kısa bir aramadan sonra buldukları deliğe girdi. Bu sırada kıçını sallamayı bırakmamıştı hala Huai Sheni baştan çıkarmaya çalışıyordu.
Kız içeri girdikten sonra Huai Shende içeri doğru sürünmeye başladı. İleriye doğru gittikçe deliğin genişlediğini gördü ve en sonunda yetişkin birinin ayağa kalkabileceği kadar büyüdü.
Huai Shen içeri girince ilk fark ettiği şey ilerideki devasa kapıydı. Bu kapı sanki devler için yapılmış gibi büyüktü yaklaşık 10 metre yüksekliğindeydi. Tüm kapıdan antik bir hava yayılıyordu ve uzerine çeşitli Göksel varlıkların, gezegenlerin ve yıldızların şekilleri altınla oyulmuştu.
Kapıya yaklaşırken içindeki Göksel İblis Qi kendiliğinden hareket etmeye başladı ve kan mühürleri kızıl renkli bir parlaklık yaymaya başladı.
Huai Shen işlerin kontrolden çıktığını hissetti ama bunu durdurmaya çalışmadı.
Okuduğu kitaplardan biliyordu ki şimdi ana karakter kendisinin en değerli varlığı ile alakalı çok önemli bir eşya yada malzeme elde edecekti. Ve burada ki ana karakter Huai Shendi.
Kapıya doğru yürüdü ve hızlı bir inceleme ile kapıda herhangi bir yazının yada rünün olmadığını gördü.
Hemen kapıya koştu ve kapıyı açmaya çalıştı ama kapı açılmadı ve o zaman Huai Shen Göksel İblis Qisini kapıya aktarmaya başladı.
Kapı Göksel İblis Qi ile temas edince hemen kızıl-siyah bir ışık yaydı ve açılmaya başladı. Kapının diğer tarafından yoğun bir kan kokusu gelmeye başladı.
O kadar yoğundu ki sanki bir ordu az önce orada katledilmiş gibiydi. Huai Shen göz ucuyla baktığında kızın aç gözlülük kapının ardına baktığını gördü.
İkisi daha sonra içeri girdiklerinde sadece birkaç şey görmüşlerdi bunlardan en dikkat çekici olan şeyse bir kan denizinin üzerinde duran bir baltaydı.
Balta siyah-mor renkliydi ve ağzından sürekli siyah-mor alevler çıkıyordu. Huai Shen bunu ilk görüşte tanıdı çünkü bu Göksel İblis Tekniğinde bahsedilen 2.seviyede elde edilebilecek olan Qi idi.
Balta bir Göksel İblis Tekniği kullanıcısına ait olmalıydı. Huai Shen etrafa bakınca ise kan denizinin ilerisinde altın rengi ışıklar yayan bir platform gördü.
Bu platformun üzerinde altın rengi iskelet gördü. İskelet kırmızı renkli bir dua minderinde oturuyordu.
Huai Shen altın rengi iskeleti görünce aklına hemen bir kelime geldi: Şeytan.
Huai Shen yandal klanda öğrendiği efsaneler de Tanrı ırkı yeşimden kemiklere ve şeytan ırkı altın kemiklere sahipti.
Tanrılar iyiliği, saflığı, merhameti ve cenneti temsil ederken; şeytanlar kötülüğü, katliamı, acımasızlığı ve cehennemi temsil ederdi.
Bu yüzden şeytanların kemikleri altındanmış çünkü o kadar insan öldürürlermiş ki artık bedenlerinde ki her kemik kandan dolayı yavaşça altın rengine dönermiş aslında bu altın değil kandan dolayı paslanmış metaller olarak görülürmüş.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..