Adam avucunda ki beş renkli alevi Huai Shenin sağ koluna bastırdı ve alevler Huai Shenin koluna girmeye başladı. 

Alevler tamamen Huai Shenin koluna girince Huai Shen içinde yükselen bir alev varmış gibi hissediyordu. 

Daha sonra kafasını çevirip koluna bakınca bileğinde bir dairenin içinde beş renkli bir alev olan, bir dövme oluştuğunu gördü.

Huai Shen hemen adamın selamlamak için ellerini sıktı ve öne doğru eğildi.

"Teşekkür ederim Kıdemli kardeş!"

Adam kafasını onaylarcasına salladı ve ayrılmadan önce son birkez daha konuşmaya başladı. Ama bu sefer sesinde korkutucu bir yan vardı.

"Pekala artık kutsal ateş tapınağına resmen katılmış bulunmaktasın. Kolunda ki dövme hem senin kutsal ateş tapınağına girmen için bir madalyon hemde eğer bizi kandırmaya çalışırsan ve tapınağa gelmemeye cürret edersen seni patlatmak için kullanabileceğim birşey.

Şimdi elinde ki 'sonsuzluk alevi' tekniği dediğim gibi senin birçok farklı enerjiyi bedeninde bulundurabilmeni ve kullanabilmeni sağlar ama senin elindeki  sadece 2 farklı enerjiyi barındıran bilir. 

Sana şimdilik bir yetişim tekniği vermiyorum çünkü zaten ilk olarak şeytani sanatlar geliştirdiğin için teknikte kullanmak için bir hakkın kalıyor ve bu çok önemli bir karar ve şans olduğu için senin kendi tekniğini elde etmene izin veriyorum. 

Bu ormandan çıkıp tarikata dönünce elde ettiğin teknik düşük kalitedeki tarikatlar aynı elemente ait daha iyi bir teknik alabilirsin.

Tekniğin geri kalan kısımlarını anlama işlemini sana bırakıyorum. Şimdi eğer tapınağa bir yıl içinde gelmeyip bana haber vermezsen kolunda ki mühür hangi seviyede olursan ol seni öldürecektir. Bu yüzden kaçmayı aklından bile geçirme."dedi ve ayrılmaya başladı adam Huai Shen peşinden gitmek istedi ama görünmez bir gücün onu engellediğini fark etti. 

Adam gözden kaybolunca Huai Shende üzerindeki görünmez gücün kalktığını hissetti. Ayağa kalkmaya çalışınca hiçbir baskı hissetmeden kalktı. 

Daha sonra fark etti ki adam mızrağını vermeden gitmişti! Şimdi ormanda silahsız kalmıştı! Huai Shen biraz beklemeye karar verdi belki adam mızrağı unuttuğunu fark edip geri getirmeye karar verir diye. 

Ama beklemek boşunaydı adam tekrar görünmedi. Huai Shen kafasını sadece iki yana çaresiz bir şekilde salladı ve ileride başka bir mızrak almaktan başka bir seçeneği olmadığını düşündü.  

Daha sonra baktı ki domuz hala orada yerde yatıyordu. Domuzun bacağını kopardı ve eski kamp yapma malzemeleri ile kızarması için yerını e kamp ateşinin üzerine koydu. 

Domuzun bacağı pişerken Huai Shende çadırını kuruyordu. Huai Shen çadırını kurmayı bitirdiğinde domuzun bacağı pişmişti. 

Huai Shen hemen bir parça kesti ve ağzına attı. Ardından etrafta koşturup su aramaya başladı çünkü yine sıcak sıcak yemişti. 

Daha sonra dikkatli bir şekilde domuzun bacağından bir miktar et yedikten sonra bacağın geri kalanını depolama yüzüğüne attı ve kamp ateşine birkaç oldun daha atıp çadırının içine girdi.

Çadırın içinde Huai Shen oturdu ve yüzüğünden domuzlar dan aldığı iki kan kristalini çıkardı. Kan kristallerinden birini doğruca ağzına attı ve kanın hemen 9 kan mührüne dağılmasını sağladı ardından enerjisini kan mühürlerine hapsetti. 

Daha sonra ikinci kan kristalindeki aynını yaptı ve derin bir nefes aldı. Şimdi tendon gelişimi alemine atılım yapmadan önce ki son işini halletmeliydi. 

Huai Shen aldığı nefesi vermesi ile kalp atışları durdu ve kanı kendi isteği ile normal rotasından farklı hareket etmeye başladı. 

Tüm kanı sırayla 9 kan mühründen geçiyor ve her bir mühürden geçerken miktarı dehşet verici bir şekilde azalıyordu. En sonunda 9. Mühürden geçen kan artık kızıl-siyahbir renk almıştı ve aşırı derecede kötülük yayıyordu. Bu Huai Shenin kanını kullanarak akıttığı ilk İblis kanıydı. 

Bütün bu süre boyunca 9 mühürde ki depolanır enerji vücudun tüm yaşamsal faaliyetlerini desteklemek için harcanıyordu. 

Normalde Huai Shenin böyle birşeyi yapamaması gerekti ama şansına o bir vücut geliştirme kultivatörü idi ve bu vücut geliştirme uzmanlarının en korkunç yanı buydu. 

Gelişim teknikleri belirli bir aşamaya gelince başları kopsa bile yaşamaya devam edebilecek hamam böcekleri gibiydiler.

Huai Shen ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama tüm damarlarında İblis kanı akmaya başladığında hala 9 mühürde enerji kaldığını hissedebiliyordu. 

Bu enerjiyi kullanmaya ve tendon dönüşümü ne atılım yapmaya karar verdi. 

Huai Shen birkez daha geçen saatleri umursamadan oturdu ve 9 kan mührünü tüm gücünü ile döndürmeye başladı. 

Ardından Göksel İblis Tekniğinin belirttiği şekilde bu enerjiyi tendonlarına aktarmaya başladı. Enerji tendonlara girince. 

Tendonlar enerjiyi suyu emen bir sünger gibi emdi. Ardından Huai Shen enerjiyi aktarmaya devam etti ta ki daha fazla enerjiyi ememeyene kadar. 

Ondan sonra tendonlara İblis kanını aktarmaya başladı ve kan kolay bir şekilde tendonların içine girdi. Bundan sonrasında ise kontrol artık onda değildi. 

İblis kanı tendon girince Huai Shenin bilinci kapandı ve artık bu süreç bitene kadar uyanmayacaktı. Tendon içinde ise aniden rünlerin belirmeye başladı. 

Bu rünler dünyanın manevi Qisine bağlandı ve Huai Shen bir enerji denizini tarafından kaplandı. Rünler oluşmaya devam ettikçe Huai Shenin tendonları daha fazla ilahi çeliklere benziyordu ve daha önce alamadığı Göksel İblis Qisi miktarı şimdi onun için çok küçük bir miktar olmuştu.

Bu sırada baygın Huai Shen birşey anlar gibi olmuştu ama daha sonra tekrar normal baygınlık durumuna döndü. 

Aradan ne kadar süre geçtiği bilinmiyordu ama Huai Shen sonunda tendon gelişimi aşamasına geçmişti. Bu sırada tendonlarınızı rünler le kaplıydı ve sanki ilahi çeliklerden yapılmış çelik zincirler gibi görünüyordu. 

Huai Shen yavaşça kendine gelmeye başladı ama ilk fark ettiği şey delice zihnine vuran açlık hissiyatı idi. 

Hemen kalan domuz bacağını çıkardı ve hepsini yedi. Ama hala açlık hissini bastiramamıştı. Bilinçsizce domuz bacağında ki kemiğide yedi ve hala doymadınız kalan domuzu çıkardı. 

Bu sırada aklı başından gitti ve direkt olarak domuzun üstüne atladı. Eti artık çiğ yiyiyordu ve tamamen vahşi bir şekilde hareket etmeye başlamıştı.

Huai Shen şimdi bir ayna bulsaydı gözlerinin mor bir renkte patladığında görürdü. 

Sonunda Huai Shen domuzun yarısını çığ çığ yediğinde kendine gelmeye başladı. 

Kendine gelince yavaşça ne yaptığını fark etti ve bu durumun uzun bir süre inzivaya çekilmiş olmasına ve bu süre boyunca yemek yememesine bağlamıştı.

Daha sonra etrafına baktı ve gözleri kamp ateşini taktiği yere düştü. Artık orada küller bile kalmamıştı ve sadece orada bir zamanlar ateş yakıldığı beki olan bir taş çemberi kalmıştı. 

Huai Shen birkaç gün geçtiğini anladı ve hemen kafasında bir uyuşukluk hissetmeye başladı. Zaten neredeyse iki haftadır bu orman daldı ama sadece tendon gelişimi aşamasına geçmişti. 

Huai Shen işleri hızlandırmaya karar verdi. Artık çok daha fazla hayvan atlaması gerekecekti ve bu miktar günde bir-iki taneyle sınırlı kalmayacaktı.

Yoksa kendini yırtsa Meridyen açılımına iki haftada giremezdi. Huai Shen biliyordu ki şu an bulunduğu alem olan houtian kaynağa bakıyordu. Bu özellikle onun Göksel İblis Tekniği için geçerliydi.  

Ne kadar fazla kan özümserse o kadar hızlı bir şekilde houtian atlaya bilirdi. Hemen siyah yüzükten hazine mağarasından aldığı baltayı ve daha önce yan klandan aldığı 'dağ yarma baltası' dövüş sanatını çıkardı. 

Hızlı bir şekilde tekniği inceleyerek baltanın nasıl savurulabileceği gibi birkaç şeyi öğrenmeye çalıştı artık teknik kısmını tamamen yok sayıyor sadece baltayı kullanmayı öğrenmeye çalışıyordu. 

Huai Shenin tekniğin en önemli kısmı olan Qi dolaşım yollarını yok sayması aslında aptallık olarak görülebilir. Ama Huai Shenin durumunda bu o kadar da önemli değildi.

Huai Shenin en üstün noktası olan kısım saf fiziksel gücü idi. Şu an kendi seviyesinde olan birçok kişiden üstün bir fiziksel gücü vardı ve daha yaşı ondu!

Huai Shen hemen baltayı nasıl savurulacağını, kaç farklı şekilde savurulacağını, nasıl baltayla savunma yapacağını öğrendi ve vakit kaybetmeden çadırını toplamaya başladı. 

Ardından uygulamalı öğrenebilmek adına ormana doğru koşmaya başladı.