32.Bölüm: Ayrılmak

avatar
745 1

Göksel İblis Tekniği - 32.Bölüm: Ayrılmak


Daha sonra iki hafta boyunca Huai Shen sabahları paso hayvan öldürürken akşam bu hayvanların kanını arıtırdı ve bundan arta kalanlarla saf yang metal sanatını çalışırdı. 


Bu sayede beden eğitimi kısa süre içinde kemik dövmenin zirvesine gelmiş ve Qi yetiştiriciliğide Qi yoğunlaşma nın zirvesine gelmişti. 


Bu süreçte Huai Shen balta kullanımına iyice alışmıştı ve 'dağ yarma baltası' tekniğinden birkaç saldırı daha öğrenmişti. 


Artık bu saldırılar ile sadece saf fiziksel güce güvenmesine gerek yoktu. Artık saldırıları daha güçlü ve yoğundu. 


Bu iki haftada Huai Shen bedeninde bulunan 9 kan mühründen ikisini olgunlaştırmış ve gücünün daha da artmasına sebep olmuştu. 


İlk mührü yoğunlaştırdığında aslında kemik dövmeye yeni girmişti ve bunun için sadece tendon dönüşümü aşaması ve daha aşşağı aşamalarda olan kan özlerini kullanmıştı. 


Ama o tam olarak ilk mührü doyuma ulaştırdığında öldürdüğü kurtların kralı onu bulmuştu ve ikisi acı bir savaş vermişti. 


Kurt kralı meridyen açılımı aşamasına eş değer bir güce sahipti bu yüzden Huai Shen bu savaşta bayağı bir kötü yaralanmıştı ama buna değmişti. 


Kurt kralının kanını kullanarak ikinci mührünü de doyuma ulaştırmıştı ama bu sırada neredeyse ölüyordu ama şansına beden kultivatörüydü ve kemik dövme aşamasına yetiştirmişti.


Bu sayede zar zor kurtulmuş ve hayatta kalmak için bir şansı olmuştu. Huai Shenin yerinde bir başkası olsaydı şimdiye kadar tahtalı köyü boylamıştı.  


Huai Shen bu sırada hafiften vücut geliştirmeyi daha önemli görmeye başlamış ve bilinçsizce Qi yetiştirmeyi azaltmıştı.  


Bu sırada birkaç defa daha kan soyunu bilinçsizce aktive etmiş ve buda gelişiminde oldukça faydalı olmuştu. 


Huai Shen kan soyunun ilk aktive ettiğinde bir kurt sürüsünü tarafından kuşatılmıştı bu sırada aşırı odaklanmış ve son kurtla savaşırken enerjisi tükenmiş ve bir anda etrafın daha net ve daha soğuk göründüğünü hissetti ve karşısında ki kurdun korkmuş gibi göründüğünü hissetti ama buna odaklanmayı ve sadece kurdun kafasını koparmak için baltasını kullanırken bunu fazla düşünmedi.


İkinci defa kan soyuna aksine ettiğinde ise dağ yarma baltasının saldırılarını öğrendiğindeydi. 


Daha önceden Huai klanında nasıl alevli kaplan yumruğunu çalışıyorsa yine aynı şekilde çalışmaya başladı ve birden bedeninin saydamlaştığını gördü ve ardından tekniğin saldırılarını çok kolay bir şekilde öğrendi.


Bu olaylar Huai Shenin içinde bir defa daha ana klana gitmek için bir aciliyet hissi doğurdu. 


Yaklaşık iki gün daha geçmiş ve daha sonra kurt kralıyla karşılaşmıştık ve şu an bulunduğu ortamda kendine uygun rakip kalmadığını düşündü ve daha fazla meridyen açılımı alemi uzman veya canavar bulmak için ayrılmaya karar verdi. 


Zaten bir aylık süre dolmak üzereydi ve Huai Shen bu sürede tüm gücünü ile bu ormandan çıkmaya karar verdi. 


Bir gün daha ormanda kamp kurduktan sonra artık doğru ve şeytani yollar arasındaki sınıra Göksel ayrılık dağ sırasına doğru yolculuğa çıkacaktı. 


(Artık dağ sırası için bi ismi kullanacağım çünkü önceki ismini unuttum.)


Huai Shen ertesi sabah uyandığında eşyalarını hızlı bir şekilde toparladı ve kuzeye doğru koşmaya başladı.


Birkaç saat aralıksız koştuğunda ormanın artık seyrelmeye başaldı Huai Shen bunu görüp daha da hızlı bir şekilde koşmaya başladı. 


Biraz daha koşunca artık uzakta görkemi ve büyük bir dağ sırası görünmeye başladı. 


Bu dağ sırasından gökyüzüne ulaşan ve dünyayı ikiye bölen bir ışık suru bulunuyordu. Huai Shen bunun doğru ve şeytani yollar arasındaki 'sınır' olduğunu tahmin etti. 


Huai Shen bu manzaraya bakınca ne diyeceğini bilemedi ama o kadar da etkili olduğunu düşünmedi. Sonuçta şimdiye kadar birçok doğru yol insanı ile karşılaşmıştık ve bu insanlar ona kadar da güçlü görünmüyordu ,biri hariç tabi,. 


Bu yüzden bu manzaranın gereksiniz olduğunu düşünmeye başladı. Sonuçta insanlar istediği gibi girip çıkabiliyordu bu şey gereksiz değilse neydi? 


Huai Shen aklında ki düşünceleri attı ve yüzüğünden Huai Huangın ona verdiği madalyonu çıkardı. 


Huai Shen, Huai Huang madalyonun onu ana klana götürecek bir harita içerdiğini söylediğinden beri depolama yüzüğüne etmiş ve madalyonu depolama yüzüğünden çıkarmamıştı. 


Madalyon çıkınca Qisini madalyon yönlendirdi. Qi madalyon girdikten bir süre sonra Huai Huai Shen madalyon la bir bağlantı hissetti aniden aklında bir harita belirdi. 


Harita baya büyüktü, Huai Shenin bulunduğu orman ve daha fazlasını içeriyordu. Huai Shenin tahminine göre önceki dünyasında ki bir kıta kadar bir alanı kapsıyordu.  


Huai Shen bu duruma karşı hayrete düşmüştü. Bu dünyanın büyük olacağını tahmin etsede bu kadar büyük olması onu şaşırtmıştı.   


Bu dünya bu kadar büyükse yer çekimide daha büyük olmak zorundaydı. O halde burada nasıl hayatta kalabiliyorlardı ki? Bu Huai Huangın meraklanmasına sebep olmuştu.


Huai Shen artık daha fazla bu dünyada şaşırmayacağı şey olduğunu düşündüğünde daha da fazla ilginç ve şaşırtıcı şey karşısına çıkıyordu. 


Haritayı inceleyince üzerinde belirgin ışık noktaları olduğunu gördü. Bu ışık noktalarından birine biraz odaklanınca edince aklında bir isim belirdi: Yeşil Odun Şehri


Daha sonra madalyonun bir işlevini daha keşfettiğini anladı. Bu madalyonun içindeki haritada ayrıca çeşitli şehirlerin isimleri olduğunu da keşfetti. 


Biraz daha inceledikten sonra diğerlerinden farklı olarak kırmızı renkli bir ışık keşfetti. Daha sonra ışığın bulunduğu yere bakınca yakınında kara ağaç ormanı yazan bir orman minyatürü gördü. 


Huai Shen biraz hareket edince bu kızıl ışığında hareket ettiğini görünce kızıl ışığın kendisini temsil ettiğini doğruladı. 


Ardından aramaya devam etti ve sonunda yine diğer beyaz renkli ışıklardan farklı olan bir ışık gördü. Ama bu ışığın farkı kızıl renkli bir çarpı olmasıydı. 


Huai Shen bu ışığa odaklanınca aklında Huai Şehri(ana klan) yazısı belirdi. Huai Shen sonunda gitmek istediği yeri bulmuştu. 


Ardından haritada bulunduğu yeri temsil eden nokta ile Huai Şehri arasında bir yol çizdi. 


Ardından bu yola bakınca önünde Huai Huangın bahsettiğinin aksine sadece bu Göksel ayrılık dağ sırası yoktu. 


Birkaç şehir, dağlar ve bir göl bulunuyordu ama bu tabi ki düz bir hatta karşısına çıkan şeylerdi. 


Huai Shen tahminine göre dağıtılır sırasında belki de bir ışınlanma formasyonu gibi birşey kullanacaktılar. Sonuçta fantastik bir dünyadaydı neden ışınlanma gibi bir şey olmasın? 


Huai Shen biraz daha hayal kurduktan sonra kafasındaki düşünceleri attı ve yola koyuldu. Hızlı bir şekilde koşuyor ve direkt olarak dağlarda bulunan bir şehre doğru gidiyordu. Bu dünya ile ilgili daha fazla bilgi elde etmeliydi. 


Huai Shen ayrıldıktan kısa süre sonra Huai Shenin az önce bulunduğu yere Huai Huang geldi. 


Huai Huang etrafına baktı ve kendi kendine konuşmaya başladı. 


"Üç gün bekleyeceğim üç gün içinde gelmezse onu sadece ana klanda bekleyebilirim. Zaten ona gerekli olan herşeyi vermiştim ana klana gitmesinde bir sıkıntı olmamalı."


Huai Huang kendini tatmin edermişçesine konuştuktan sonra bir ağacın üzerine çıktı ve eline bir elma alıp yemeye başladı. 


Ama daha sonra gözü Göksel ayrılık dağına çarpınca hızla ayağa kalktı ve ve Huai Huangın gittiği şehre koşmaya başladı. Oldukça endişeli görünüyordu. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr