Huai Shen dağlardan en yakın şehre giderken madalyonun içindeki haritayı inceliyordu. Haritayı incelerken Haritanın ölçeklendirmesini bulmuştu ve bu ölçek tam olarak 1'e 1.000'di! Buda demek oluyor ki her bir santimetre 1.000 kilometreye eşittir. Ama çansşna gideceği şehir o kadar da uzakta değildi Huai Shenden yaklaşık 200 kilometre uzaklıktaydı ve bu en yakın şejirdi.
Buda Huai Shenin bu dünyanın büyüklüğü ile ilgili düşüncelerini iyice karıştırmıştı. Çünkü bir önceki dünyasının çevresi 80 bin kilometreye yakındı.
Buda bu gezegenin dünyadan çok ama çok daha fazla büyük olduğu anlamına geliyordu.
Huai Shen ilerlerken aklında bu düşünceler vardı. Yarım gün aralıksız koştuktan sonra karşısına birkaç hayvan dışında birşey çıkmamıştı.
Huai Shen yarım gün sonra hiçbir olağan üstü şeyle karşılaşmamış ve oldukça huzurlu bir koşu yapmıştı. Yorulunca durdu ve bir ağacın gölgesine uzandı. Bir süre dinlendikten sonra devam etmeye karar vermişti.
Ağacın gölgesinde uzanırken gökyüzüne baktı ve aklından bu dünyada yapabileceği birçok şeyi ve bu dünyada oluşabilecek olan her türlü tuhaf ve muhteşem varlıkları tahmin etmeye başladı.
Sonunda istediği bir hayati yaşamaya başlayacaktı: Sonsuz macera ve eğlence. Günlerini hazine arıyarak ve dövüşerek eğlenceli bir şekilde yaşayacaktı. Asla sıkılmayacak ve asla yanlız kalmayacaktı.
"Belki bir haremim olur ha?"
Huai Shen kendini iyice hayallerine kaptırmıştı ve bu hayallere dalarken göz kapakları yavaştan ağırlamaya başladı.
.
.
.
Huai Shen güzel bir koku ajansı ile uyandı. Hala mayışmış bir şekilde kokunun kaynağına gitti ve bir kamp ateşinin başına oturdu. Hafifçe yanında ki bir şeye yaslandı ve uyumaya devam etti.
Hala durumu fark etmemişti ama etrafındaki insanlar ona tuhaf tuhaf bakıyordu ve yaslandığı şeyse yirmili yaşlarında bir kadındı.
Huai Shen kadına yaşlandığında kamp ateşinin başında ki adamlar sessizce silahlarını çıkardı. Amacı bilinmeyen Huai Shene saldırmak üzereydiler ama kadın elini kaldırdı ve onları durdurdu. Ardından elini bir defa daha salladı ve bir adamın kamp ateşinde pişen yemeği getirmesini işaret etti.
Adam kafasını salladı ve yemeği getirmek için gitti. Adamın tavırlarından yola çıkarak kadının adamdan daha üst düzey bir şahsiyet olduğu açıktı.
Kısa süre sonra adam yemeği getirdi, yemek Huai Shenin uyanmasına sebep olan güzel kokunun kaynağıdır. Kadın yemeği gümüş bir kaşıkla birlikte adamsan aldı ve kendine yaslanan Huai Shene yedirmeye çalıştı.
Yemek dolu kaşık Huai Shenin burnunun dibine gelince Huai Shen hemen ağzını açtı ve kaşığı mutlulukla kabul etti.
Kaşık içindekini ağzına usulca döktü, Huai Shen ise mutlu bir şekilde yedi.
Huai Shen ağzını bir defa daha açtığında ağzına bir kaşık daha girdi.
Huai Shen bu durumdan çok hoşnuttu ama hala rüya gördüğünü düşünüyordu, kadın ise sevecen bir şekilde Huai bakıyordu.
Etrafta ki adamlar bu manzaraya bakınca ne bir mutluluk nede bir sıcaklık hissetti. Tek hissettiklerini acımaydı. Çünkü onlar bu karşılarında ki kadının ne kadar korkunç olduğunu biliniyordu.
Şimdi ne kadar huzurlu görünse de bu kadın tam bir şeytandır. Çocukları sadece yang özlerini özümsemek için yetiştirir ve onlarla işi bitince de bu çocukları bir kuklaya dönüştürürdü. Bu kuklaşarın bazıları satılırdı bazıları ise kendi aralarında ölümüne dövüştürülürdü.
Kadının amacı belli ki bu çocuğu da aynısını yapmaktı. Bunu çocuğa olan bakışlarından anladılar ve sadece çocuğun kötü şansına üzüldüler.
Ama bu üzüntü de çabucak geçti ve çocuğun kaderinin ne olacağı hakkında bahse girmeye başladılar. Kadın bu konuşmaları duydu ve sert bir şekilde adamlarına baktı ve "Saçmalamayın bu çocuk çok özel! Sakın böyle saçma şeyleri çocuğun önünde konuşmayın benden korkmasını istemiyorum!"dedi
Adamların hepsi tek ağızdan "Anlaşıldı ikinci bayan!"dedi. Ama bunu demelerine rağmen içlerinde alay ediyorlardı. Çocuğun nesi özeldi ki? Senin gibi bir cadı nasıl birinin özel olduğunu düşünüp ayrımcılık yapabilir ki? Sonuçta baban olmasa sen bir çöpsün' diye düşünüyorlardı.
Bu durum gerçekten de böyleydi! Bu kadın zamanında yang özleri daha güçlü ve fazla olduğu için birkaç güçlü ailenin genç efendilerini kaçırmıştı ve bu genç efendilerin yang özünü emince bu çocukların geleceğini mahvetmişti.
Bu çocuklara yatırım yapan bu büyük klanların öfkesini toplamış ve kadını avlamak için kapılarına dayanmışlardı. Kadının babası xiantian aleminin zirvesinde ve 3.sınıf bir tarikatın büyüğü olduğu için bu insanları zorla korkutup kaçırmıştı.
Sonuçta bu klanlar o kadarda büyük değildiler en fazla kendi şehirlerinde ki en büyüklerdi. Bu yüzden korkutmak kolay olmuştu ama daha büyük bir klan olsaydı bu kadın kesin olarak ölmüştü hatta bırakın kadını, kadının tüm klanı kazığa oturtulmuştu ama şansına sadece küçük klanların üyelerini kaçırmıştı.
Bu olaydan sonra kadın artık sokaklardan bulduğu çocukların yang özünü emiyor ara sırada kölelerdenyang birkaç güçlü yang özüne sahip olanları seçiyordu.
Huai Sheni ağacın altında uzandığını görünce hemen onu kapmaya karar vermişti. Çünkü hem Huai Shenin bedeninden yoğun bir yang özü hissediyor hemde sadece Qi yoğunlaşmasının zirvesinde olan yetişimini fark edince bu çocuğun bir dahi olduğunu anladı.
Bu çocuğun yang özünü emerse direkt olarak meridyen açılışı alemine geçebilirdi. Bu yüzden tüm riskleri almış ve çık acil ihtiyaç duyduğu yang özünü emebilmek adına çocuğun arka planını umursamamıştı.
Huai Shen ise ikinci kaşığı yedikten sonra bunun gerçek yemem olduğunu anlamış ve direkt olarak kendini savunmak için bir pozisyon almıştı.
Etrafına bakınca bir kamp ateşi ve bu ateşi çevreleyen bir gurup gördü. Daha sonra etrafına bakınca hala sabah uyuduğu ağacın altında olduğunu fark etti. 'Görünüşe göre ben uyurken bu insanlar burada kamp kurmaya karar vermiş' diye düşündü.
Ardından ağzındaki tadı ve genç bir kadının elindeki tabağı görünce ne olduğunu anladı ve kadına dönüp,
"Sizi rahatsiz ettiğim için özür dilerim! Size sorun çıkardım."dedi.
Kadın kafasını salladı ve konuştu:
"Sorun değil küçük kardeş, bana abla Xi diyebilirsin. Bu arada nereye gittiğini sorabilir miyim acaba?"
Huai Shen kafasını salladı ve "Kan Kırmızı Şehire gidiyorum. Acaba abla Xi bu şehri biliyor mu?" Dedi.
Kendine abla Xi dedirten kadın mutlu bir şekilde güldü ve "Evet o şehirde yaşıyorum bu yüzden birkaç şey biliyorum. Ne sormak istersin küçük kardeş e..."
"Huai Shen."
"Evet ne bilmek istersin küçük kardeş Shen." Dedi kadın Huai adını duyunca hafiften tedirgin olmuştu. Sonuçta Huai soy ismini kullanan o kadar kişi yoktu. Ayrıca Huai klanı bu bölgenin tiranıydı eğer bu çocuk Huai klanı ile bağlantılıysa kesin olarak öldürülürlerdi.
Huai Shen bu sefer karşısında ki kişinin tuhaf davranışlarını fark etmedi sonuçta sürekli tetikte olamazdı, daha henüz sürekli tetikte olması gerektiğini öğrenememişti.
"Kan Kızılı Şehrine gidiş amacım ana Huai klanına gitmek için bir yol bulmak. Rehberimle bir nedenden ötürü ayrılmak zorunda kaldım ve bu yüzden ana klana nasıl gideceğimi bilmiyorum.
Rehberimin verdiği haritada ana klan buradan bayağı uzak ve ben oraya yürüyerek gidebileceğimi pek sanmıyorum. Bu yüzden orada bir ulaşım aracı bulmalıyım."dedi Huai Shen.
Huai Shenin konuşması karşısında ki kadının düşüncelerini doğrularını ve etrafta ki adamların da dikkatlerini en üst düzeye çıkarmıştı.
Tabi adamların dikkatlerini artırmasının sebebi kadının çılgınca birşey yapması ve bu Huai klanından gelen çocuğun başına birşey getirmesi halinde onu durdurmak için hazır olmalarından kaynaklanıyordu.
Bu durumda bedeli kadını öldürmek dahi olsa onu durduracaklardı çünkü bu emir kadının babasının tarikat liderinden gelmişti. Zamanında böyle bir durumun olacağını düşünmüşlerdi ve herkese bu durumda kadına acımamalarını emretmişlerdi.
Bunun sebebi eğer Huai klanı kışkırtılırsa bu toprakların derebeyi olarak kesinlikle kimseye acımazlardı. Böyle bir durum daha önce yaşanmamış olsada Huai klanının sadece öğrencilerini eğittiği şekle bakarak böyle birşey olacağını tahmin ettiler.
Kadın hemen kafasını salladı ve aklındaki tüm kötü niyeti ortadan kaldırarak neredeyse üstüne gelecek olan felaketi atlattı. Daha sonra Huai Shene gülümseyerek konuşmaya başladı:
"Genç efendi Shen, demek Huai klanından! Sizin Huai klanından olduğunuzu fark edememek benim hatam lütfen beni affedin!"dedi kadın. Bilinçsizce 'küçük kardeş Shen' demeyi bırakmış ve 'Genç efendi' demeye başlamıştı.
Huai Shen kadının tavırlarına şaşırdı ve hemen aceleyle "Sorun değil abla Xi!"dedi. Karşısında ki bu kadın kendinden büyüktü ,en azından şimdiki bedenine göre, bu ise oldukça tuhaf hissettirdi şiir Huai Sheni.
Kadın başını salladı ve içinden gizlice rahatladı ama hitap biçimini değiştirmemişti. "Genç efendi Shen, Kan kızılı şehrinden isterseniz bir uçan yao hayvanı kiralayarak ana Huai klanına 1-2 ayda gidebilirsiniz. Yada sıradan bir yao hayvanı vagonuna binerek bir yıl civarı bir sürede yine Huai klanında gidebilirsiniz."dedi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..