Bölüm: 10 Parça: 1

avatar
1402 0

My Sunshine (Silent Seperation) - Bölüm: 10 Parça: 1


 

                                                                              Çevirmen:   Wkeey

 

 

Taze damat He Yi Chen evlenmeden önceki olduğundan daha fazla meşguldü. Elindeki davalar bitmemişti üstüne, hatır için zorlu bir dava daha almıştı. Aynı anda birden fazla dava üstlenmek, her egce geç saatlere kadar çalışmayı gerektiriyordu. Yi Chen külliyen eve taşınmış bu iş atmosferinde, genellikle uyuyordu.

 

 


Bunun yanısıra çok da mutlu hissediyordu. Yi Chen işiyle ilgilenirken o da kendine uğraş buluyordu temizlik, etkinlik vs... Bazen de oturup harıl harıl çalışan Yi Chen'i izliyordu.

 


Bir süredir birlikte yaşadıklarından, Yi Chen'in otoriterliğini, hırs ve gayretini daha iyi anlıyordu. Genç ve başarılı olduğu için herkes ona imrenerek bakıyordu. Birileri tarafından destek görmeden, şu ana dek başardıklarını, elde ettiklerini kazanmak gerçekten çok zor olmalıydı. Ne yazık ki, en zor zamanlarında, Mo Sheng, onun desteği, dayanağı olamamıştı.

 


Yi Chen elinde içi boşalmış bir bardakla çalışma odasından çıktı, Mo Sheng, kanepede dizlerini kırıp, göğsüne çekmiş ve bedenini de üstüne yaslamış şekilde oturuyordu. Bir elinde Yemek tarifi kitabi vardı, oldukça düşünceli görünüyordu, ne düşünüyordu acaba?

 


Günlerden pazar, saat ise öğlen bir civarıydı. Yi Chen sabahtan beri neredeyse başını kaldırmadan çalışmıştı, Kısa bir süre, öğle yemeği için kaçamak yapmıştı fakat yemeğ bitince apar topar işinin başına dönmüştü.

 


Mo Sheng onu gördüğünde elindeki kitabı kenara bıraktı, kanepeden kalktı:'' Bana bırak.'' Mutfakta elindeki bardakla oldukça pürneşe görünüyordu.

 

 

Yi Chen boş kalan elinde baktı, zaman geriye sarıyor gibi hissetti. Sanki geçmişe yolculuk yapmışlar gibiydi, Üniversitedeyken; dersleriyle yine meşguldü, hem çalışıyor hem de öğrenci kulüplerine katılıyordu. Mo Sheng ise,neredeyse onun tümfaaliyetlerinde birfiil bulunuyordu.Görünüşte Mo Sheng, ona sıkı sıkıya bağlı; yedi yirmidört yanındaydı. Gerçek ise; Yi Chen'in onun üstüne düşecek vakti yoktu.

 


Şimdi aynı şey yine cereyan ediyordu.

 

 


Yi Chen işinin başına döndüve takvime baktı. Bugün kasımın 15'iydi; yani Üniversite'nin yıllık organizasyonunun olduğu gün. Çalıştığı Hukuk Bürosu, üniversitedeki Hukuk Fakültesine büyük meblağ yardımda bulunmuştu. Lao Yuan da yardımlarını takdim ederken başlayacak olan seremoni'de firmayı temsil edeceği için daveti kabul etmişti. Bu yüzden, Yi Chen ve Xiang Heng'i organizasyona katılmaları için ikna etti. Yi Chen kalabalık ve gürültülü yerleri pek sevmezdi, hem de bunun üstüne yapacak dünya kadar işi vardı bu sebepten, gidip gitmemek konusunda ikilemde kaldı.

 

 

Mo Sheng çayını tazeledi, çalışma odasına getirdi. Yi Chen, onu kendine doğru çekti ve sarmaladı:'' Öğleden sonra işin var mı?''

 


Mo Sheng'i heyecan sardı:'' Neden? Bir yere mi gitmemiz gerekiyor?''

 

 


Mo Sheng'in gözlerindeki heves, Yi Chen'in zihninde az önce beliren karamsarlığı yok etti.

 


Yi Chen bilgisayarını kapattı:'' Evet, bugün Üniversitenin yıl sonu etkinliği var. Gitmek ister misin?''


_____________________________________________

Sorması bile ayıp! Mo Sheng gitmek istiyordu, etkinlik eğlenceli ve canlı olurdu.

 


Yi Chen ve Mo Sheng Üniversiteye vardıklarında her nokta ana baba günüydü, arabayı kampüse sokacak musait alan yoktu. Bu yüzden arabayı bir kaç yüz metre ötedeki otoparka bıraktılar.

 

 

''Bekle.'' İki adım ötede. Mo Sheng yolun karşısında T-shirt satan tezgahı gösterdi. Tezgahta, üzerinde 'C Üniversitesi' baskısı olan tişörtler vardı:'' Yi Chen, elbiselerimizi değiştirelim mi?''

 

 

Yi Chen kaşlarını çattı, o tişörtü giyerse, acayip görünür müydü? Yi Chen'i elinden kavradı, pazarda istediği oyuncak alınsın diye hiçbir çirkeflikten çekinmeyen çocuklar gibi davrandı. Yi Chen için başka bir seçenek kalmamıştı:'' Git al madem.''

 


Evden aceleyle çıktıklarından, Mo Sheng cüzdanını yanına almamıştı. Yi Chen'in cüzdanından bir miktar para aldı, ve kalabalığın içinde buhar oldu, kayboldu. Bir süre sonra, kalabalığın içinden; elinde iki tişörtle, büyük zaferlere imza atmış gibi yüzünde gülücüklerle çıkıverdi.

 


Bugün ikisi de, beyaz giyinmişti. Mo Sheng tişörtü, salaş süveterinin üzerine giydiğinden biraz iri biraz da acayip görünüyordu. Yi Chen için ise durum çok fazla değişim göstermemişti; Oldukça yakışıklı ve albeniliydi, çok normal olarak, hep aynı sahne; etraftakı kadınların hayransı bakışları tarafından taciz ediliyordu.

 


Yine geçmiştekinin aynısıydı; Yi Chen kapmüsün neresine, hangi şekilde giderse gitsin dikkatler ona çeviriliyordu. Buna rağmen her vakit bu ilgiye alakaya karşı soğukkanlı, umursamaz tavrını korurdu. Korumak da değil aslında, onun meşrebi böyle! Mo Shen kolundan asıldı:'' Yi Chen, şuan herkesin sana baktığının farkında mısın?''

 

 

Yi Chen ona döndü:'' Yürürken sağa sola çok bakma.''

 


''.........................''

 


Mo Sheng başka bir cümle kurmadı.

 

 

Kalabalığın bağrından üniversitenin kapısına doğru giderken, Yi Chen'e Xiang Heng'den telefon çağrısı geldi:'' Evde misin yoksa büroda mı? Hemen buraya gel, sınıf arkadaşlarımızın neredeyse hepsi burada. Su Min, eğer gelmezsen bizzat seni hanenden alıp buraya getireceğini söyledi.''

 


Su Min, Yi Chen bu görevi ondan alana kadar, Hukuk Fakültesi'nin öğrenci kulübünün başkanlığını yapıyordu. Mezun olduktan sonra, üniversitede okutman olarak göreve başladı. O ve Yi Chen, sık sık birlikte çalışırlardı.

 

 

'' Kuzey kapısındayım, siz neredesiniz?''

 


''Aa, burda mısın? Harika, yeni yapılan fakülte binasının oradayız, çabuk gel.''

 

 

Yi Chen telefonunu cebine koydu:'' Benimle ilk olarak Hukuk Fakültesine gel, sonra senin fakültene gider, bir bakınırız.''

 

 

'' Oh.... Senin fakülte mi? Ben gelmiyorum.'' Mo Sheng gerilmişti.

 

 

Yi Chen kuşkuya düştü:'' Neden?'' Neredeyse unutmuştu, birlikte olduğu zamanlarda orada ters giden şeyler olmuştu.

 

 

Mo Sheng yüzünü buruşturdu:'' Fakültende bir sürü insan var.'' Yi Chen Fakültede seçkin ve çok tanınan biriydi. Haliyle bu insanlar aralarındaki çalkantılı yaşanmışlıkları da biliyordu. Mo Sheng gerçekten bu sorgucu ve manalı bakışlara maruz kalmak istemiyordu.

 


''En iyisi mi sen tek başına git, ben de şurda burda bir kaç fotoğraf çekeyim. Yalnızken daha iyi feyizleniyorum.''

 

 

Biraz utanmış biraz da korkmuştu asıl mesele fotoğraf çekmesi, feyizlenmesi falan değildi. Yi Chen pekala bunu biliyordu. Bazen, sanki onun ebeveyniymiş ve çocuk yetiştiriyormuş gibi hissediyordu. Derin bir nefes aldı:'' Umarım, çocuğumuz bana çeker.''

 

 

Bu kadar ilerisini neden diline malzeme ediyordu? Mo Sheng, Yi Chen'in elinden tuttu:'' Bana para ver.''

 


Yi Chen sadece telefonunu verdi:'' Seni arayacağım. Çok uzaklara ayrılma. Bana ihtiyacın olursa, Xiang Heng'in telefonunu ara.''

 

 

Yi Chen rüzgardan ötürü bozulmuş saçlarını düzeltti.:'' Anlayamıyorum ki endişen ne..'' Mo Sheng'in kafasındaki asıl düşünceyi nasıl bilemiyordu ki? Mamafih, kendi başına takılmasına müsade etti, bu çok da önemli değildi.


_________________________________________________

Yi Chen Hukuk Fakültesinin önüne geldi, Su min şaka yollu hemen kendisine sataşmaya başladı:'' Muhteşem Avukat He, artık şanın ve şöhretin var, burnun pek havadadır senin.''

 

 

Yi Chen, bu kendinden yaşça büyük olan sınıf arkadaşının sağlam bir mizahı olduğunu biliyordu. Eğer bu sataşmaya karşı o da aynı şekilde karşılık verirse, iki misli geri saldırı alacaktı, o yüzden bir şey demedi. Su min takılmaya devam etti, karşıdan bir tepki gelmediğini görünce daha fazla uzatmadı.

 


Xiang Heng Yi Chen'in elbilerine bir göz gezdirdi:'' Ne zamandır böyle güzel zevklerin var senin?''

 


Yi Chen de üstüne başına bir göz attı, göz alıcı renklerle 'XX Universite' baskısı vardı elbisesinde. Zevzek zevzek güldü. Tişörtü çıkardı ve onun eline verdi.

 

 

Xiang Heng bir şeylerden mimlenmişti :'' Ailen neden burada değil?''

 


Yi Chen çaresiz hissett:'' Kim bilir nereye gitmiştir.''

 


Sohbet ederleken, başka gelen arkadaşlarda oldu, selam verdiler.

 

 

Bu esnada, Su Min, Lao Yuan'ı yalnız kalabilecekleri, müsait bir yere çekme fırsatı buldu:'' He Yi Chen'in bir kız arkadaşı mı var?''

 

 

Lao Yuan kendinden emin şekilde:'' Hayır.'' Resmi nikah işin içine müdahil olunca buna kız arkadaş denmez. Bir kaç cümle daha, kız aradaş ve eş kavramları üzerine ayrıştırıcı açıklamalarda bulundu.

 

 

'' Hala aynı mı? Yine biçare onu mu bekliyor?'' Su Min Yi Chen'in geçmişini iyi biliyordu:'' Kız arkadaşı yoksa iyi. Fakültemizde genç bir hoca var, çok tatlı, iyi eğitimli aynı zamanda harika bir aile terbiyesine sahip. Yemeğe oturduğumuz bir vakit onu çağırır ve tanışmalarını sağlarım. Sen hiç haberin yokmuş gibi davran he!

 

 

Tabi ki, Lao Yuan görmedim,duymadım,bilmiyorum'u iyi oynar.

 

 

Yi Chen ilk başta herkese bir merhaba demek ve ardından oradan ayrılmayı planlamıştı ancak planladığı gibi olmadı. İlk olarak, bir kaç profesörü ziyaret etmeye gittiler. Ardından eski mezum olan bir kaç arkadaşlarıyla da ayak üstü hasbihal ettiler. Binadan çıktıklarında saat neredeyse beş olmuştu. Lao Yuan:'' Bin Jiang'da, akşam yemeği için rezervasyon yaptım.''

 


Bin Jiang oteli, üniversite güzergahında bulunan tek beş yıldızlı oteldi. Görünüşe göre Lao Yuan bugün, para konusunda oldukça cesur davranacaktı.

 


Yi Chen Mo Sheng'i aramak için telefon Lao Yuan'ın telefonunu aldı.
______________________________________________________


Aslında, Mo Sheng'in fotoğraf çekmek gibi bir niyeti yoktu en başından beri. Kamerasını öylesine yanına almıştı.

 


Yi Chen kendi fakültesine gittiğinde, O da mezun olduğu fakülteye gitmişti. Mo Sheng'in üniversiteye giriş sınavından aldığı puanı, C Üniversitesine gidebilmek için ucu ucuna yetiyordu bu yüzden Kimya bölümünün niteliksiz öğrencilerinden olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu bölüm onun için kötü bir tercihti. Yi Chen'in ona vermiş olduğu özel derslerle ilk sınıfı zor bela geçebilmişti.

 

 

O bölümde hepi topu bir buçuk yıl kadar okumuştu. Eğitimi için kendine ayırması gereken özel zamanlarını, sürekli Hukuk Fakültesi binası ve çevresinde geçirdiğinden kendi fakültesinde tanıdığı adam akıllı kimse yoktu. Kimya Fakültesinde bir süre dolandı ancak tanıyabileceği kimseye rastlamadı.

 


Fakültesinden ayrılırken, bir iki tane manzara resmi çekti ama canı hiç istemiyordu.

 

 

Eli tesadüfen cebindeki telefona temas etti. Yi Chen'i düşündü. Fakültede o an ne yapıyordu ki....

 

 

En son, Yi Chen ve O........ aniden, Hong Kong'tan döndükten sonra gayet iyi anlaşıyorlardı.

 

 

Bir an bu vaziyeti aklına getirdiğinde sevinç yaşadı.. ama onu tedirgin eden, huzursuz eden anlar da bir haylı olmuştu.

 

 

Yi Chen'in kafasında ne planladığını bir türlü anlayamıyordu. Aslında bu hep böyleydi, Yi Chen'in düşüncelerini hiçbir zaman okuyamaz veya yorumlayamazdı. Her şeyin eskide olduğu gibi bir gün gelecek miydi?

 

 

Mo Sheng daha fazla bu düşüncelere kafa yormak istemedi. Yerdeki küçücük toprak parçasına bir tekme attı, kendi kendine:'' Madem anlayamıyorsun, o zaman bırak akışına gitsin.''

 

 


Bugün üniversitede eşi benzeri görülmemiş bir coşku, heyecan var. İnsanlar her yerde, yeni öğrencilerden tut en eskilerine kadar. Bu Üniversiteden mezun olan insanların sayısını tutmak oldukça zor olmalı.

 

 


Mo Sheng'in üzerinde C üniversitesinin baskılı olduğu tişört giyili olduğundan, zaman zaman insanlar gelip yön tarifi istiyorlardı. Yıpranmış hafızasına güvendiğinden, her birine tek tek adres tarif ediyordu.

 

 

'' Arkadaşım, Ying Hui'nin konuşmasını nerede yapacağını biliyor musun?''

 

 

Düşünceye daldı, az önce duyduğu isimden ötürü bir miktar irkilmişti. Büyük ihtimalle yanlış anladı.

 


Ying Hui?

 


Telaşla:'' Kim dediniz?''

 

 

''Ying Hui, Çin'in internet mucizesi , SOSO arama motorunun sahibi. Konuşmasını nerede yapacak?''

 

 

Genç adam endişelenmeye başladı. Kendinden geçmiş ifadesine kısa bir süre daha baktıktan sonra, döndü ve başka birine sordu:'' Pardon, Ying Hui'nin konuşmasını nerede yapacağını biliyor musunuz?''

 

 

''Amfi 1'de fakat saat iki ile dört arasında olacaktı, çoktan başlamıştır. Büyük ihtimalle artık katılamazsınız.'' dedikten sonra nerede olduğunu ona tarif etti.

 

 


Genç adam teşekkür etti ve aceleyle 1 nolu amfiye koşmaya başladı.

 

 

Mo Sheng olduğu yerde kıpırdamadan kalakalmıştı.

 


Ying Hui.

 

Geri dönmüş.

 

Şuan burada, Üniversitede.
______________________________________


Ortalama binden fazla insanı kaldırabilecek olan 1 nolu amfi, neredeyse ağzına kadar doluydu. Kapından ağzında bile sıkış tepiş insanlar vardı. Üniversite yönetimi bu durumu daha önceden kesitrebilmişti o yüzden kampüsün müsait bir noktasına da konuşmayı servis edebilecekleri dev bir ekran koymuştu.

 


Mo Sheng kalabalığın içine girdi ve ekrandaki özgüven dolu adama baktı. Zekasını ifade eden geniş bir alnı, nezaketten upuzak bir çift kalın kaş, keskin bakışlı gözler, soğukkanlı havası, ve yanına yaklaşabilmenin imkansız olduğu anlamına gelebilecek kibiri.

 


Bu Ying Hui'ydi.

 

 

Silikon Vadisinde kendisine sıfırdan yer bulmuş , İnernet Dünyasının zıpçıktısı.

 

 

Milyar dolarlık, teknoloji dünyasının çiçeği burnunda iş adamı....

 

Eski kocasının adı......belki de gerçekte.
__________________________________________________


Ying Hui'nin konuşması, 'Çin Internet endüstrisinin şimdiki ve gelecekteki yükselişi' üzerineydi. Bu konuya bakış açısı kendine özgüydü, analizleri güçlüydü. Sıradışı konumuyla birlikte, yaptığı açıklamalar kitleleri derinden etkiliyordu. Bilimsellik ve mühendislik geçmişi olduğundan, Ying Hui gerçeklere çok tesirli vurgular yapıyordu. Ona göre; Internetin geleceği, geleceğe dair sadece bir kaç hayal gücü ürünü olarak tanımlanamazdı. Tam aksine, uygulanabilir ve mantık temeline dayalı şekilde planlar yapılmalıydı. Sonuç olarak söylediği herşey, herkesin mantığına ve duygularına kusursuz hitap ediyordu. Efsanevi hayat tecrübesi ve galip çıktığı mücadeleleri oradaki bütün öğrencilere ilham kaynağı oluyordu. Oldukça yakışıklı biriydi de, Özellikle güçlü ve istikrar dolu duruşu cezbediciydi. En fazla alkış, en kafa şişirici çığlıklar daha çok kız örencilerden geliyordu.

 


Amfinin dışında, Mo Sheng'in etrafındaki kız öğrenciker Ying Hui'nin şıklığından ve sıradışı karızmasından ötürü afsunlanmış gibiydi.

 

 

''Wooovv gerçekten çok yakışıklı. Yaşı biraz fazla olsa da koşulsuz şartsız kabul ederdim onu.''

 


''Hadi ama yaşlı olduğunu kim söyledi? Daha 34 yaşında, hala genç ve enerjik.''

 


'' Böyle yakışıklı, yetenekli, başarılı bir kocam olsa herhalde mutluluktan geberirdim.''

 

 

''Bence hiç boşa kürek çekme, onunla bu başarısına sahip olmadan önce evlenebilirdin ancak, artık çok geç.''

 

 

''Ying Hui bizim üniversitede okurken, ilikşki yaşadığı kız arkadaşı fakültenin en güzel, en popüler kızıymış. Bunu biliyor muydun?''

 

 

Bu laf, o an etrafta bulunan ve bunu duyan herkesin dikkatini çekti.

 

 


Genç bir adam:'' Sen hangi fakültedensin?''

 

 

''Yabancı diller.''

 


''Peki ya sonra nolmuş? Hala beraberler mi?''

 


'' Ben de başkalarından duydum ne kadar doğru bilmiyorum.'' Kız konuşmasına başlamadan önce söyleyecekleri şeyin gerçekliği hakkında kısa bir açıklama yaptı.

 

'' O üniversitedeyken, varoş bir mahalleden geldiği için maddi imkanları çok kısıtlıymış. Buna rağmen matematik bölümüne girmiş ve üstün başarı göstermiş. Sonra, herkes tarafından tanınan ve bilinen; üniversitenin en güzel kızıyla sevgili olmuş. Söylenilene göre çok iyi ilişkileri varmış. Mezun olduktan sonra da dekanın kızıyla evlenmiş. O vakit , yerel bir Ar-ge şirketinden iş teklifi alıyor ve çalışmalarını sürdürebilmek için yurt dışına gidiyor.''

 


''Oh, Dekanın gelin olmuş kızı...... Bize İngiliz edebiyatını öğreten kişi? En son boşanmamış mıydı?''

 

 

''Hadi be, gerçekten mi? Şuan ne pişmanlıklar yaşıyordur.''

 


''Kimbilir!'' Kız omuz silkeledi.'' Bir profesörün asistanı, berbaber yemek yediğimiz bir gün de bahsetmişti bu hikayeden. Güvenilirliği çok yüksek.''

 


Muhabbet ve tartışmalar şevkle devam ediyordu. Ünlü kişilerin geçmişleri ve özel hayatı toplum tarafından her zaman muhabbet konusu olur, dilden düşmez.....

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr