Bölüm: 11 Parça: 2

avatar
1252 0

My Sunshine (Silent Seperation) - Bölüm: 11 Parça: 2


                                                                              Çevirmen:  Wkeey

 

 

Bu Soru Mo Sheng'de kısa süreli tedirginliğe neden oldu, başını salladı:'' Hayır, geri dönmek istemiyorum, kendimi güçsüz hissediyorum. Ying Hui, her gurbetçi gibi, ben de yabancı bir ülkedeymiş gibi tek başıma yalnız yaşayan biriyim. Eğer eve dönersem bu yalnızlığım yine değişmeyecek ve hazin bir hayat beni karşılayacak.''

 

Başını öne eğdi, daha fazla konuşmadı.

 


Havaalanından ayrılırken, Mo Sheng: ''Ying Hui, seninle bir konu konuşmam gerekiyor.''

 


Ying Hui ne konuşmak istediğini az çok kestirmişti:'' Ne tesadüf, benimde bir konu hakkında senin yardımına ihtiyacım var.''

 


Ying Hui'nin ailesi bir aylığına Amerika'ya onu ziyarete gelmeyi planlıyordu. Dahası kazara ailesine evli olduğunu söylemişti.

 

Ying Hui, Mo Sheng'den ailesi geldiğinde evlilik oyununa devam etmesini istedi.

 

Zamanlama mükemmeldi.

 


Mo Sheng de eğitimini bitirmiş, her an N şehrini terkedebilirdi. Ying Hui'nin şirketi de tıkır tıkır işliyordu kendine ayıracak zamanı artık vardı.

 

 

Kaliforniya'ya geldiğinde Mo Sheng'in yapacağı ilk iş, kendine iş aramaktı fakat hem Çinli hem de kadın olduğundan, yaptığı başvurulardan eli bol dönüyordu.

 


Ying Hui ona yardım etmek için bağlantılarını kullanmak istedi fakat Mo Sheng bunu kabul etmedi:'' Ying Hui bana zaten çokça yardımın oldu, her zaman senin arkana sığınamam.''

 

 

Ying Hui Mo SHeng'in geçen yıllarda kendisinden küçük bir miktar dahi olsa maddi destek istemediğini hatırladı. Ardından en son ayrılık yaşadığı eski sevgilisinin ona söyledikleri kulağında yankıladı. Derinden bir iç çekti.

 

 

Dalgın ve efkarlı olduğunu gören Mo Sheng:'' Ying Hui, ne düşünüyorsun?''

 


Ying Hui gülümsedi:'' Hiçbir şey, sadece gurur kelimesinin anlamını çözümlemeye çalışıyorum.''

 


Mo Sheng bir anlam veremedi, Ying Hui karmaşık duygular içerisindeydi daha fazla soru sormadı.

 

 

Sevgililer günü Ying Hui'nin ailesinin geleceği günden bir gün önceydi ancak Ying Hui'nin romantık bir adam olduğu pek söylenemez. Mo Sheng'de bu günü pek önemsemiyordu, bugün için zerre önemli, kayda değer bir nitelik yoktu.

 


Sevgililier gününün akşamında, Ying Hui evin merdivenlerinde uluslararası bağlamda bir iş görüşmesi yapıyordu. Merdivenlerden indiğinde, Mo Sheng'in kanepenin üstünde, kucağında bilgisayarla oturuyor olduğunu gördü. Dikkati bilgisayardaydı, bir şeylerle uğraşıyordu. Ying Hui'nin ona doğru geldiğini fark etmedi.

 


Ying Hui, Mo Sheng'i izlediği açıdan, gözlerinde yaş olduğunu fark etti.

 


Dram filmi izliyor olmalı diye düşündü, varlığını belli etmeden biraz daha yaklaştı. Bilgisayarının taraycısında açık olan sayfa kendisinin de çok iyi bildiği SOSO arama motoruydu.

 


Arama kutucuğunda, daha önce hiç duymadığı bir isim vardı.

 

--- He Yi Chen.

_____________________________________________________


Mo Sheng onu fark ettiğinde hemen arkasını döndü. Gözlerinde biriken yaşı silmek için çok geç olmuştu.

 


Bilgisayarı kapattı, bakışlarını yere düşürdü, oldukça sıkıntılı görünüyordu.

 


Ying Hui meseleyi kavramıştı: '' O.......''

 


Sonra söyleyecek bir şey bulamadı.

 


Mo SHeng ona baktı, gözlerindeki yaşları temizlemişti. Ying Hui gözlerindeki acıyı net şekilde görebiliyordu.

 

 

''Ying Hui, daha önce gerçek manada birine aşık oldun mu?''

 

 

''Ah!!'' Ying Hui cevap vermeden önce bir süre düşündü.'' C üniversitesindeyken çok güzel ve zeki bir sevgilim vardı.''

 


Mo Sheng kısık sesle:'' Benim sevgilim de çok gözde biriydi.''

 


''Oh?'' Ying Hui zoraki gülümsedi:'' Erkek arkadaşın benim kadar şansız değilmiş.''

 


Her şeyden öte, onun için sadece maziden ibaretti.

 


Mo Sheng söylediklerini tamamen yanlış anlamıştı. Muhtemelen, Ying Hui, eski sevgilisi onu seçtiği için şansızdı demeye çalıştı, keyfi kaçtı:''Ben kötübiri değilim....''

 


Ying Hui açıklama yapmadı. İşine döndü ama çalışacak enerjisi kalmamıştı.

 

___________________________________________________

İlerleyen günlerde bu ismi daha çok görmeye başladı.

 

Zaman zaman, Mo Sheng'in bilinçsiz şekilde de bu ismi zikrettiği oluyordu.

 


Mo Sheng nedensiz yere mutlu hissettiği anlarda Yi Chen'in adını anardı.

 


Yalnızlık hissi içine düşsün Yi Chen'i anardı


......


Mo Sheng belli zamanlarda Ying Hui'ye bu isimden dem vurmaya başladı, sanki Yi Chen konusunda konuşabilecek, iç dökecek uygun birini bulmuştu.

 


Bu kişi çok zekiydi.

 


Sahip olduğu kapasitesi zirvelerdeydi.

 

........

 


Bu insandan bahsederken, gözlerindeki çaresizliği ve yakarışları her gördüğünde, buna katlanamıyordu.

 


Onun da kalbi acıyordu.

 


Başından beri Ying Hui, Mo SHeng üzerinde kardeş profili çizdiğinden,rahatsızlık duymuyordu. Hayatında Mo Sheng'den daha üstün daha kıymetli birinin olmadığını bildiğinden, bu duruma göz yumuyordu. Ama bu düşünce artık yok olmuştu. Mo Sheng'in kalbinde kaskatı örülmüş bir duvar olduğunu görüyordu. Bu katı duvar bir çok şeye engel teşkil ediyordu.

 


Belki de sadece kardeş olacak kalacaklardı.

 


Ying Hui yine çaresiz hissediyordu.

 

 

O gece olanların, bastırılmış duygularından mı yoksa kontrolunu kaybettiği için mi olduğunu bilemiyordu.

 


O gün dışarıda takılmış eve alkollü gelmişti. Mo Sheng telaşla kendisiyle ilgilendi.

 


Ying Hui sarhoş muydu yoksa ayık mıydı bunun bilincine varamıyordu. Eğer sarhoşsa tüm detayları net şekilde nasıl hatırlayabiliyordu? Ya da ayıksa, eskisi gibi duygularını niçin kontrol etmekte zorlanıyordu?

 

 

Yarı sarhoş, yarı ayık durumdaydı, Mo Sheng'e yaslandı, başını onun başına dayadı..

____________________________________________

Uyandığında sabah olmuştu.

 

Kendine geldiğinde merdivenlerden aşağıya indi.

 


Lambalar açık değildi, oda daha karanlıktı.

 

Dizlerini kırmış, bedenini önüne yaslaşmış şekilde kanpede oturuyordu.

 


Ying Hui daha önce, psikolojide, insanların güven duygusunu kaybettiklerinde, kendilerini savunmasız hissettiklerinde, tıpkı ana rahmindeki postüre benzeyen bu oturuş şekline büründüklerini hatırladı.

 


Işıkları yakmak istedi, vazgeçti.

 


Mo Sheng zayıf ve güçsüz sesiyle:'' Ying Hui,...... beni.... O mu.....''

 

 

Mo Sheng'in 'O' dediği kişi kimdi?

 


Eski kız arkadaşıydı.

 


Eski sevgilisinden bahsetmiş gibiydi tam olarak ne söylediğini hatırlamıyodu. Buyük ihtimalle......hala onu düşlüyordu, hala onu seviyordu.

 


Mo Sheng, herkesi kendi gibi görüyordu, geçmişini unutmayan insanlar...

 


Mo Sheng ilginç şekilde bir ikilemden bahsetti: Eğer evet derse gerçek düşüncelerini itiraf etmiş olmayacaktı, belki ilişkileri bir aşama öteye gitmeyecekti. Eğer hayır derse, cinsel istismara maruz kalacaktı.

 

 

Başarısız bir girişim olsa bile...

 


Mo Sheng'in gözlerindeki güveni gördüğünde, gözlerini kapattı cevap vermedi.

 


En doğru kararı kendisinin vermesine müsade etti.

 

 

Bu hadiseden sonra, Mo Sheng Ying Hui'nin evinde rahatça yaşayamazdı. Ayrılmak istediğini söylediğinde Ying Hui:'' Mo Sheng evine geri dön ve neler olduğunu bak.''

 

Mo Sheng heyecanla ona baktı.

 


''Sonsuza kadar deve kuşu olamazsın.''

 

Evine dön ve neler olduğuna bak.

 


Hava yağmurlu ve fırtınalıysa, hemen geri gel.

 

Tamamen burayı ve bu insanı unut.

 

Havaalanında, Ying Hui, Mo Sheng ile vedalaştı, artık kağıt üzerinde de bir bağları kalmamıştı. Bulutların arasında kaybolane dek uçağı izledi. Yalnızlık korkusu bedeninin her köşesini ilhak ediyordu.

 

 

Ayrılırken ona ne söylemiş olduğunu tam anlamıyla anlayabilmiş miydi?

 

 

''Amerika'ya geri dönmezsen.......... en iyisi birbirimizle temas kurmamamak.'' Uçak kalkmadan önce böyle demişti.

 


Ying Hui'nin hala bir şansı var mıydı?

 


Belki de!

 


Belki de, Hi Yi Chen ismindeki adam başka birini sevmiş, bir hayat kurmuştur.

 


Bu dünyada Zhao Mo Sheng gibi kaçtane ahmak insan vardır ki?
__________________________________________

Çayın kokusu etrafa yayılıyordu.

 


Bu yaşananlar yılları kapsıyordu ama anlatması bir kaç saate sığıyordu.

 

Ying Hui:''........evet, bir kişi daha varmış.''

 


Ying Hui iç çekti:'' Hayatın sağı solu belli elmiyor, çok garip. Bu mesele üzerine konuşabileceğim tek insanın sen olacağı aklıma bile gelmezdi.''

 

Yi Chen konuşmadı. Sigarasını bitirdikten sonra, ceketini aldı:'' Bay Ying benim kalkmam gerek.''

 

 

''Neden acele ediyorsun?''

 


Yi Chen duraksadı:'' Mo Sheng sarhoştu, onun adına endişeliyim.''

 

 

''Ying Hui bir kahkaha patlattı:'' Bay He, galip taraf sen olduğun için caka mı satıyorsun?''

 


Yi Chen cevap vermeden oradan ayrıldı, kapıyı açtığında, soğuk hava yüzün tokatladı.

 


Derin bir nefes aldı.

__________________________________________

Eve vardığında saat sabaha karşı ikiydi.

 

Mo Sheng sarhoş olduğunda uslu çocuklar gibi uyuyordu bedeni pikenin altındaydı, Yi Chen nasıl bıraktıysa öyle bulmuştu Onu.

 

 

Kıpırdadı başka yöne döndü yeni pozisyonuna uyum sağlamaya çalıştı.

 


Yi Chen fısıldadı:'' Bir daha bu kadar içmene müsade etmeyeceğim.''

 

 

Mo Sheng karşı çıkmadı, mışıl mışıl uyuyordu.

 


Yi Chen uyuyamadı saat dörde kadar işleriyle uğraştı.

 


Yapacak çok iş vardı. Yarın, ondan sonraki gün, almış olduğu davalara hazırlanması gerekiyordu. Yi Chen için, bu işleri son dakikaya bırakmak nadir görülen bir tutumdu.

 


Sabahın ilk ışıklarına kadar işleriyle meşgul oldu.

 


Yi Chen yorgun halsiz düşmüş gözlerini kapattı, elleriyle ovcaladı. Gözlerini tekrar açtığında, kapı eşiğinde kendisini izlemekte olan Mo Sheng'i gördü.

 


''Yi Chen hala uyumadın mı?''

 


Yi Chen'i gayet iyi tanıyordu, gergin olduğu zamanlarda bu tek alışkanlığıydı.

 


Talimat verdi:'' Buraya gel.''

 


Ona doğru geldiğinde kucağına aldı ve oturttu.

 


''Ayıldın mı? Sarhoş olan insanlar genelde uyuyamazlar.''

 


''Gerçekten mi?'' Yi Chen'in bu yaklaşımından ötürü Mo Sheng'in kafası karışmıştı.:'' O zaman ne yapmam lazım?''

 


''Anlamlı bir şeyler yap.....'' Konuşurken, başını eğdi ve kadife dudaklarından öptü.

 

Kısa bir sessizliğin ardından Yi Chen:'' Dün gece, Ying Hui ile buluştum.''

 

 

Mo Sheng'i endişe ve kaygı sardı.

 


'' Bana SOSO arama motorunda ismimi arattığını söyledi. Sormak istiyorum çıkan sonuçlarda ne buldun?''

 

 


Mo Sheng bir şey söylemedi. Yi Chen devam etti:'' Ben de aynı aramayı senin adın üzerine yaptım ve kazandığım ve fotoğrafçılıkla ilgili ödül aldığına dair bir resim gördüm. Bana bundan hiç bahsetmedin''

 


''Naçizane bir ödüldü.... Hem sormadın ki.''

 


Yi Chen derin bir nefes aldı verdi:'' Üzgünüm, benim hatamdı.''

 

 

''Mo Sheng, şimdi bana anlat, neler yaşadın?''

 


''Amerika'da mı?''

 


''Evet.''

 


Mo Sheng üniversite yıllarında araları çok iyiyken bile bu kadar nazik ve kibar Yi Chen görmemişti.

 

 

Mo Sheng Amerika'da yaşadıklarını anlattı. İlk gittiğinde İngilizce bilmiyordu, caddedeki tabelaları anlamıyordu bu yüzden kayboluyordu. İngilizceden ne kadar nefret ettiğini anlattı, Amerikalıların garip alışkanlıklarından, ve iğrenç yemek kültürlerinden. Ünlüfast food ürünleri içierisinden yediği kötü yemekleri anlattı.

 

 

''E farklı şeyler yeseydin?''

 


''Diğer yemekleri pahalı, o zamanlar çok yoksuldum.''

 

 

''Baban para vermiyor muydu?'' Bu, Yi Chen'in; Mo Sheng'in babasıni dillendirdiği ilk andı.

 

 

''Evet babam bana çok büyük meblağlarda para gönderdi. İlk başta ağzım açık kaldı, sonra gazeteleri okuduğuma bu arpanın suyu nerden geliyordu anlamıştım. O yüzden o parayı konsolosluğa geri gönderdim.''

 


''Konsolosluk, teşekkür yazısı göndermedi mi?''

 

 

''Adımı yazmadım ki, Çinliler için bir dayanışma kampanyası gördüm, oraya gönderdim. Kendime bu parayı yakıştıramadım. Kaldı ki bu para olamasaydı babamın ölmeyecekti. Her şey iyi kalacaktı, mutluluk yerinde duracaktı.''

 


''Oh, akıllı Mo Sheng, ee başka?''

 


'' Ve.....''

 


Mo Sheng bir gün bunları Yi Chen'e anlatacağını biliyordu, ama bu şekilde değil. Üzerinde baskı hissetmiyordu, sanki havadan sudan konuşuyor gibiydi. Bu sıkıntı dolu tecrübelerin kalıntıları, bu gece bitecekti.

 


Diyalogları yavaş yavaş azalıyordu.

 


Tamamen aydınlanmışlar, bilinmezler açıklığa kavuşmuştu.

 

 

''Yi Chen artık üzülmüyorum. Bunları anlatmak çok zor olacak diye düşünüyordum.''

 


Yi Chen:'' Çünkü artık benimsin.''

 


Mo Sheng bir şey söylemedi. başını gösüne yasladı. Bir süre sonra Yi Sheng uykuya daldığını fark etti. Bir süre sonra göğsünde bir ıslaklık hisseti.


____________________________________________________

Günlerden pazartesiydi, sabah işe gitmeleri gerekiyordu.

 


Bu ilk oluyordu, Yi Chen tam hazırlıksız savaşa girecekti. Mahkeme salonunda savcıyı ve yargıcı gördü ikisi de kendisinden daha kötü görnüyordu. Herkes duruşma bitene kadar keyifsiz ve isteksizdi. Duruşma ertelenmişti.

 


Davalı tarafın yakınları, Yi Chen'in uykusuzluktan kaynaklı göz altı torbalarını fark ettiklerinde, dava için bütün gece uyumadığını bu yüzden bu halde olduğunu düşündüklerinden çok etkilenmişlerdi. Ona tekrar tekrar teşekkür ettiler. Yi Chen ağlasa mıydı, gülse miydi orası muamma...

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr