I Shall Seal The Heavens - Bölüm 692: Sonsuz Sınıf!

---

Bölüm 692: Sonsuz Sınıf!

 

 

Meng Hao'yu bir titreme aldı. Arkasını döndü ve oradaki sisli figüre doğru baktı. Gözleri kan çanağına dönmüştü ve delirmenin eşiğinde gibiydi, ama bu sessiz bir delilikti.

 

“Beni hatırladın mı?” Sisli figür tavaş yavaşça netleşerek yaşlı bir adama dönüştü. Sıradan bir görünüşe sahipti, ama bu sıradanlığın içinde tarifsiz, sıra dışı bir doğa vardı.

 

“Kıdemli Shui Dongliu?” dedi Meng Hao titreyerek. Tabii ki bu adamın Shui Dongliu olduğunu anında anlamıştı.

 

R.N: Shui Dongliu hakkında hatırlatma yapalım. İlk olarak 194 ve 197. bölümlerde Song Klanının damat aradığı olayda tanıtılmıştı. 208. bölümde ise Meng Hao'nun Diriliş Zambağını mühürlemesine yardım etmişti. Meng Hao'nun Kör Larvayı arıttığı 383. bölümde kısaca bir kez daha kendini göstermişti. Son olarak da 425. bölümde 19. Ji Meng Hao'nun Karmasını bölerken buna engel olmuştu.

 

Shui Dongliu. Onun hafızasında olan herhangi birisi Ji Klanının Karmik Bölmesi tarafından yok edilemezdi.

 

“Yetkin sınıf harika, ama o en nihayetinde sadece bir temel. Cahil kitleler Yetkin Temelin en üstün olduğunu düşünürler. O üç klasik yazıttan gelir ve seni bir Duayen yapma özelliğine sahiptir!

 

”Ama! Bana göre Yetkin sınıf yapraklı bir dal gibidir. Tüm vücuduna yayılır ve en sonunda Tao Meyvesine dönüşen çiçeklerle açar. O meyve gerçek anlamda üstün olmanın anahtarıdır!

 

“Belki temelini kaybetmiş olabilirsin, ama Tao Meyvesi hala orada. Neden sanki en önemli parçayı kaybetmiş gibi davranıyorsun!?”

 

Meng Hao ürktü ve zihni şiddetli bir kükremeyle doldu. “Tao Meyvesi mi!?”

 

“Tabii ki Tao Meyvesi.” diye yanıtladı Shui Dongliu sakince. “Yetkin sınıfın bütün amacı Yetkinliğin Tao Meyvesini katılaştırmaktır!

 

”Yetkinliğin Tao Meyvesi Üstün sınıftan başka bir şey değildir. Yine de o sınıf da küçük olarak sayılabilir!” Adam elbise kolunu salladı.

 

“Üstün sınıfın da üstünde Sonsuz vardır!”

 

“O, bu tabakaların gerçek zirvesidir. Kırık, Parçalanmış, Kusursuz, Yetkin, Tao Meyvesi, Sonsuz. Bu herhangi bir gelişim aşamasının altı büyük tabakasıdır. Sen daha Yetkine ulaşabildin.”

 

“Tao Meyvesini elde etmek için Yetkinliğini bölmen lazım!”

 

“Sonsuz ise... Sen zaten gereksinimleri karşıladın; hatta senin yerine bir başkası Yetkinliğini böldü. Neden kalbin hala... Tutuklu halde? Neden... İkinci Bölmene devam etmiyorsun?” Shui Dongliu'nun sesi Meng Hao'nun kulaklarında gök gürültüsü gibi yankılanarak zihninde devasa dalgaların oluşmasına neden oldu.

 

Meng Hao'nun kafası döndü, vücudu sarsıldı ve gözlerinde benzersiz bir ışık parladı. Shui Dongliu'nun sözleri şaşkınlık izlerini tamamen ezip geçmişti. Sanki Meng Hao'nun gece karanlığıyla dolu dünyasında aniden parlak bir ışık karanlığı delip içeri girmişti.

 

“Tao Meyvesi... Tao Meyvesi...” diye düşündü Meng Hao hızla nefeslenerek. “Yetkinliği böl, Tao Meyvesini elde et!”

 

“Wang Klanının 10. Patriği benim Yetkin Temelimi aldı. Fakat o Yetkinlik... Tamamen benim kalbimi meşgul etti! Bu nedenle bu sefer... Kalbimi Böleceğim!”

 

“Kalbimdeki Yetkinliği bölüp atacağım!”

 

“Gelişim merkezim olduğunda onu bölebilirdim. Bir Gelişim merkezi olmadan... Onu Bölemeyeceğimi kim söylemiş!?”

 

“Ruh Bölme. Ruh Bölme Bölünen şey ruh. Bölünen şey kalp. Bu... Benim ikinci Ruh Bölme bıçağım!”

 

“Yetkin sınıfı böl. Geçmişi böl. Yetkin Tao Meyvemi oluştur!” Aydınlanma elde ederken Meng Hao'nun zihninde bir gümbürtü koptu. Bariz şekilde bir Gelişim merkezine sahip olmasa da gökyüzüne doğru taşan bir aura yükseldi.

 

Bu auranın içinde Göksel dönüşümler, çalkalanan bulutlar ve kuduran rüzgarlar görüldü. Şaşırtıcı şekilde Samanyolu Denizinde tecrübe ettiği gibi bir büyük Tao'nun inme belirtileri yankılandı.

 

O anda yukarıdaki bütün Güney Diyarının gökyüzü hareketlendi. Rüzgar esti, yıldırım çatırdadı, gök gürültüsü gümbürdedi. Güney Diyarındaki her bir uzman şok oldu ve sayısız insan hayretler içinde gökyüzüne baktı.

 

Aynı esnada Güney Gök Gezegeninin dışındaki yıldızlı gökyüzünde, Dokuzuncu Dağın içinde aniden şok edici bir irade ortaya çıktı. Bu irade bütün Dokuzuncu Dağ ve Denizi taradı ve ardından Güney Gök topraklarında duraksadı.

 

Bu Dokuzuncu Dağ ve Denizin büyük Tao'sunun iradesiydi! O Dokuzuncu Dağ ve Denizde kullanılan Gök ve Yerin doğal kanunuydu.

 

Bu iradenin kendisi aynı zamanda bir büyük Tao idi! Onun ortaya çıkışı Güney Gök semalarını sonsuz ışıklarla doldurdu. Hatta Ji Klanının Güney Gök'ün dışındaki Ölümsüzlük Armağan Kürsüsü bile sarsıldı ve işlevini duraksattı.

 

Güney Gök topraklarında Ji Klanı kıdemlileri ve diğer tarikat ve klanlardan sayısız güçlü uzman şok içinde dizlerinin üstüne çöktüler ve yere kapanmaya başladılar.

 

Güney Gök topraklarının üstündeki gökyüzünde Dokuzuncu Dağ ve Denizin iradesi aniden bir bıçağa katılaşarak Yeniden Doğuş Mağarasındaki Meng Hao'ya doğru fırladı.

 

Bu iniş Birinci Bölmedeki bıçağın çok ötesindeydi. Bütün Güney Gök toprakları sarsılmıştı.

 

Gökler açılmış ve gök cisimleri ortaya çıkmıştı. Sayısız yıldız nehri parlıyor ve ışıldıyordu, sanki olup bitenlere şahitlik etmeye hazırlanıyor gibilerdi.

 

Yeniden Doğuş Mağarasında Meng Hao'nun önünde bir bıçak belirdi. Bu onun Ruh Bölme bıçağıydı, şok edici bir parıltıyla kafasının tam önünde süzülüyordu.

 

Saçı başı dağılmış olan Meng Hao kafasını kaldırdı ve kükredi: “BÖL!”

 

Sesinin yankılanmasıyla beraber büyük Tao bıçağı inerek Yeniden Doğuş Mağarasına doğru girdi, Meng Hao'nun kafasının üstünde bıçağa kaynaştı ve ardından kafasının üstünden içeri girdi.

 

Bıçak Meng Hao'nun kafasına dokunduğu anda onu yere kadar boylu boyunca kesti. Vücudu sanki ikiye bölünmüş gibi göründü.

 

Parçalanma sesleri geldi ve bu seslerin kaynağı onun vücudu değil, içindeki prangalardı. Meng Hao'nun Yetkin sınıfı kaybetmeyi kabullenme gönülsüzlüğünün yarattığı zincirlerdi bunlar.

 

Tüm bu kısıtlayıcı etkenler tamamen Bölündü!

 

Meng Hao aniden şiddetle titremeye başladı. Ardından bir rahatlama hissiyatı deneyimledi ve inanılmaz bir sakinlik tüm vücudunun doldurdu. Sanki bir anlık zaman önce koca bir dağın ağırlığı üzerindeydi. Şimdi ise dağ kaybolmuştu.

 

Aynı sırada şaşırtıcı şekilde Meng Hao'nun alnında bir büyülü eşya gibi parıltı yayan bir meyve görüntüsü ortaya çıktı.

 

Bu bir... Tao Meyvesiydi!

 

O sayısız büyülü sembolden yapılmıştı ve her açıdan kusursuz görünüyordu.

 

Wang Klanının 10. Patriği onun Tao temelini çalmış olsa da onun Tao Meyvesini alamamıştı. Bu Tao Meyvesi sadece Meng Hao'ya aitti ve başkaları tarafından alınamazdı.

 

Tao Meyvesi ortaya çıktığı anda Meng Hao'nun içinde aniden bir Gelişim merkezi patladı. İlk önce Qi Yoğunlaştırma, ardından Temel Kurulum, ardından Nüve Formasyonu ve daha sonra Gelişen Ruh.

 

Gelişen Ruhun zirvesinden sonra, Meng Hao'nun özgürlük ve bağımsızlık arzusu onun Birinci Bölmesinin tekrar ortaya çıkmasına neden oldu.

 

Gelişim merkezi tamamen yenilenmişti!

 

Felaketlerden de iyi talih çıkabiliyordu!

 

Meng Hao'nun enerjisi rengarenk bir ışık ışını gibiydi. Onun Yetkin sınıfı böldükten sonra olacaklara karşı iyimserliği vücudunun tekrar titremesine neden oldu. Aniden vücuduna daha da güçlü bir Gelişim merkezi aurası yayıldı.

 

Bu İkinci Bölme Gelişim merkeziydi!

 

“Tao Meyvesi Paragonu!” Meng Hao'nun gözlerinde garip bir ışık parladı ve ağır ağır nefeslenmeye başladı. Dünyevi vücudu Dünyevi Kutsama sanatı sayesinde Göklere karşı koyan bir duruma kadar yükselmişti. Dahası Da Nu'nun verdiği tarifsiz bolluktaki hayat kuvveti onu öncekinden bile daha güçlü kılıyordu.

 

“Tao Meyvesi iyi...” dedi Shui Dongliu dengeli bir şekilde. “Ama Sonsuz sınıf hakkını kazanmak için neden oturup aydınlanma kazanmıyorsun!”  Elbise kolunu sallayarak Meng Hao'nun aniden yere bacaklarını çaprazlayarak oturmasına sebep oldu. “Kendine sor, Sonsuz nedir!?”

 

“Sonsuz nedir?” Bu soru Meng Hao'nun zihninde yankılandı.

 

Sonsuz...

 

Kör Larva sonsuzdu. Eğer larva yok edilmezse, ipek kopmayacaktı. Eğer ipek kopmazsa da larva yok edilemeyecekti!

 

Bu sonsuz bir döngüydü!

 

Ruh Iraksama Efsunu sonsuzdu. Bir ecelsiz ruh yaratılabilirdi. Bu olduğunda Gök ve Yerin reenkarnasyon döngüsü onu yok edemeyecekti. Ölsen bile yıllar sonra et ve kanın tekrar doğacaktı.

 

“Sonsuz, sonsuza kadar benim içimde var olan bir şey. Gök ve Yerdeki hiçbir canlı onu benden almak için bir şey yapamaz. Hatta Gök ve Yerin iradesi bile bana ait olan Sonsuzu benden çalmaktan acizdir!

 

”Sonsuz bir çeşit kararlılık, otoriter tutumdur!”

 

“Benim olan yalnızca bana ait olur!” Meng Hao aniden kafasını kaldırarak Shui Dongliu'ya baktı.

 

“Çözdün mü?” dedi Shui Dongliu ona bakarak.

 

“Evet!” Cevap verdiği anda vücudu bir gümbürtüyle doldu. Tao Meyvesi parçalanarak sayısız büyülü sembolün dağılmasına neden oldu. Onlar tüm vücudunu doldurdular, ardından Gelişim merkezi, et ve ruh ile kaynaştılar.

 

Aynı esnada Meng Hao'nun zihninde Ruh Iraksama Efsunu dönmeye başladı. Tek bir dönüşün ardından Meng Hao aniden efsunun gerçek anlamını kavradı.

 

O insanın Sonsuz sınıfı anlamasını sağlayan üstün bir Taoist büyüydü!

 

Ruh Iraksama Efsununu geliştirmek için kişinin ölümü tecrübe etmesi, inanılmaz bir irade gücüne ve olağan dışı iyi talihe sahip olması ve en önemlisi de ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizgiyi tecrübe etmesi, en ufak bir yanlışta hem ölecek hem de bu büyüyü geliştirme konusunda başarısız olacağı bir duruma gelmesi gerekiyordu.

 

Meng Hao'nun aydınlanmayı elde etmesinin sebebi Kör Larvaydı. Onun hayat ve ölüm arasındaki ipliği tamamen ruhunu sarmış ve onun ayrılmasına izin vermemişti. Ruhu canlıyken dünyevi vücudu ölmüştü.

 

Bu ölüm ile yaşam arasındaki boşlukta Meng Hao'nun ruhu... Sonsuz'u elde etme hakkı kazanmıştı!

 

Yıllar önce Ke Yunhai tarafından Ke Jiusi için hazırlanan tabut da böyle bir amaca hizmet etmişti. Bu yüzden Ke Jiusi Ruh Iraksama Efsununu geliştirme konusunda başarılı olmuştu.

 

Meng Hao titrerken büyülü semboller vücudunun her bir parçasına giriyordu. Sembollerin bu kaynaşması sayesinde Gelişim merkezi sadece İkinci Bölme seviyesinde olsa da... Bu merkez Sonsuzdu!

 

Meng Hao artık Yetkin değil, onun çok daha üstünde olan Sonsuz sınıftaydı!

 

Sonsuz sınıf! Bana ait olan benimdir ve kimse onu benden çalamaz!

 

Meng Hao ayağa kalktı. Enerjisi güç ile dolup taşıyordu. Sonsuz sınıf sayesinde İkinci Bölme Gelişim merkezi Üçüncü Bölme ile arasındaki farkı kapatmıştı. Aslında Dünyevi Vücudunu da düşününce Meng Hao şu an Tao Arayışı'nın altındaki bir numaralı kişiydi!

 

Meng Hao Shui Dongliu'ya döndü, ellerini kenetledi ve içten bir baş selamı verdi.

 

“Kıdemli, doğru yolu gösterme nezaketinde bulunduğunuz için çok teşekkür ederim!”

 

Shui Dongliu ona bir an baktı ve ardından konuştu: “Teşekküre gerek yok... Sadece şu andan itibaren Wang Klanına karşı herhangi bir kin gütmeni istemiyorum. Eğer istersen Tao Temelini çalan kişiyi öldürebilirsin, ama diğerleri olmaz. Seni kızdırmamış olan diğer insanları öldüren bir canavara dönüşme.”

 

“Şimdi git. Aklını kurcalayan bir olay var, seni daha fazla tutmayacağım.”

 

Meng Hao ona baktı, ardından sessizca başıyla onayladı. Ellerini tekrar kenetledi ve selam verdi, ardından döndü ve şiddetli bir ölüm arzusu eşliğinde kınından çıkan bir kılıç misali mağaradan dışarı fırladı.

 

Shui Dongliu onun gidişini izledi, ardından uzun bir an sonra döndü ve Yeniden Doğuş Mağarasının derinliklerine doğru yürüdü. Choumen Tai ve Da Nu gibi insanlar için Yeniden Doğuş Mağarası çok büyük değildi. Ama Shui Dongliu için burası sınırsızdı.

 

Yürümeye devam etti ve en sonunda taştan oyulmuş bir odaya vardı.

 

Taş oda yarı çizilmiş bir resim dışında boştu.

 

Bu resimde kırsal kesimdeki bir köyün tasviri vardı. Beyaz saçlı yaşlı bir adam ellerini arkasından bağlamış bir halde uzaklara bakıyordu. Onun yanında sanki bir şey için yalvarıyormuş gibi görünen bir oğlan duruyordu. Buna karşılık adamın cevabı başını sağa sola sallamaktı.

 

Shui Dongliu resme baktı ve gözleri anılarla doldu. En sonunda gözlerini kapattı.

 

O anda Doğu Topraklarında bacaklarını çaprazlamış oturan yaşlı ressam aniden gözlerini açtı. Önünde duran zengin adama gülümsedi ve ardından boğazını temizledi.

 

“Zihinsel seyahatim iyi gitti. Şimdi senin resmine başlayalım.”