I Shall Seal The Heavens - Bölüm 379

---

Bölüm 379: Teklifler


Meng Hao uyandığında kendini birisinin sırtına bakarken buldu.


O son derece güzel bir silüetti. Narin kıvrımları güzel omuzlarını vurguluyordu. Esnek bir belin aşağısında kusursuz bir yuvarlaklık vardı.


Kızın üzerinde Meng Hao’nun bakınca neredeyse fark edemediği açık pembe bir bluz vardı.


Onun saçları uzun ve güzeldi ve gençlikle dolu hoş bir aroma yayıyordu. Aniden kasvetli gökyüzü Meng Hao’yu bir nebze aydınlatır gibi oldu.


Meng Hao bu güzelliğe bakmaktan keyif almıyor değildi. Fakat bir Gelişimci olarak gözlerini açtığında yaptığı ilk şey önünde duran figüre gözlerini dikmek yerine Ruhsal Duyusunu dışarı göndererek ona ait olan eşyaların yerinde durup durmadığını kontrol etmek olmuştu.


Meng Hao’nun etrafı harabelerle çevrelenmişti. Fakat hala Kutsal Kar Şehrinde olduğunu söyleyebilirdi. Şehir şu an sadece kırılmış ve dökülmüş binalardan oluşuyordu. Her şeyin ötesinde tuhaf bir şey vardı. Bir büyü olduğu belli olan gümüş bir ışık zemini kaplamıştı. Fakat bu büyünün tam olmadığı belliydi, daha yeni şekillenmeye başlamıştı.


Her yer sessizdi. Kulağa gelen tek ses bölgedeki ateşlerden gelen çatırdama sesleriydi.


Uzaklardan dört Büyük Kıdemliden ikisinin bacaklarını çaprazlayarak oturmuş olduğunu gördü. Onların dışında hepsi de yorgun ve bitkin görünen yüzden biraz fazla sayıda Gelişimcinin hepsi meditasyon yapıyordu.


Bu insanların neredeyse hepsi Soğuk Kar Klanı üyesiydi. Klana ait olmayan çok az kişi vardı. Meng Hao bayılmadan önce yere doğru baktığında üç yüz tane insan gördüğünü hatırladı.


Soğuk Kar Klanının diğer iki Kıdemlisi büyüye odaklanmışlardı ve alçak tonla konuşuyorlardı. Onların ifadeleri endişeliydi ve ara sıra gökyüzüne bakış atıyorlardı.


Meng Hao uyandığı anda dört Büyük Kıdemli ona doğru baktı. Bu durum daha sonra çevredeki Gelişimcilerin de dikkatini çekti. Kısa süre sonunda herkes gözlerini açmış Meng Hao’ya bakıyordu. Onun önündeki güzel figür tabii ki Hanxue Shan idi, gözlerini açarak meditasyondan çıktı ve Meng Hao’ya baktı.


Bakışlarında mutluluğun yanı sıra başka bir şey daha titreşti, genç bir kızın aşka tutulması ve büyük hayranlığı...


Meng Hao derin bir nefes alarak yavaşça ayağa kalktı. Hanxue Shan ona yaklaştı ve koluyla Meng Hao’yu destekledi. Meng Hao kendini zayıf hissediyordu ama Gelişim Merkezi sağlamdı. Hanxue Shan’ın yardımını reddedemedi.


Meng Hao kızın yüzündeki bitkin ifadeyi görebiliyordu. Onun gözleri şehrin yıkılması, klanının düşüşü, geleceğe dair kargaşa, çaresizlik ve Meng Hao’ya olan kaygısı dolayısıyla dertle doluydu.


Tüm bunlar Meng Hao uyandığında ortadan kaybolup gitmemişti.


Birinci Kıdemli ayağa kalktı ve Meng Hao’ya yaklaştı. Ona bir göz attı, ardından ellerini kenetleyerek baş selamı verdi. “Büyük Usta Meng, yardımların için çok teşekkür ederim. Soğuk Kar Klanı bu nezaketini asla unutmayacak.”


İkinci Kıdemli, yaşlı kadın ve Dördüncü Kıdemli yaralılardı. Fakat onlarda ellerini kenetlediler ve Meng Hao’ya içten bir baş selamı verdiler.


Sadece onlar değil çevredeki bütün Gelişimciler ayağa kalktılar ve Meng Hao’yu selamladılar.


Meng Hao’nun bayılmadan önce yaptığı her şey onların kalplerinin derinliklerine kazınmıştı. Meng Hao olmasa onlar ölecek, bir kan denizine dönüşeceklerdi.


Meng Hao tek başına buradaki herkesi ve Soğuk Kar Klanını kurtarmıştı.


Onların Meng Hao’ya verdikleri baş selamı mutlak bir samimiyetle doluydu.


Meng Hao başını aşağı yukarı salladı ama hiçbir şey söylemedi. Onların selamlarını kabul etmek uygun olacaktı, ama yorumda bulunmak biraz hırçınca görünecekti. Biraz zaman geçtikten sonra Meng Hao yavaşça sordu: “Ne zamandır bilinçsiz yatıyorum?”


“Yedi gün.” Bu soruya cevap veren ses çevredeki Gelişimcilerden birine ait değildi. Ses Meng Hao’nun arkasından gelmişti. Bu ses kadimdi ve çevredeki Gelişimcilerin yüzlerinde saygı dolu bakışların belirmesine neden olmuştu.


Meng Hao’nun zihni aniden titredi. Arkasını döndüğünde yanında bir düzine kadar Soğuk Kar Klanı üyesi olan yaşlı bir adamın oraya doğru yaklaştığını gördü. Adam kurumuştu, sanki mezardan çıkıp gelmiş gibiydi. Elbiseleri basitti ve Gelişim Merkezi yüksek değildi. Fakat yaklaşmaya devam ettikçe onun etrafında şiddetli bir rüzgarın dolandığını hissetti.


“Kıdemli…” dedi Meng Hao şaşkınlıkla. Bir bakışta onun Soğuk Kar Klanı altıncı nesil Patriği, Ruh Bölme Gelişimcisi Hanxue Bao olduğunu anlamıştı. Bu adamın aniden ortaya çıkışı şok ediciydi. Mantıken onun ölüp gitmiş olması gerekiyordu.


Adam Meng Hao’ya yaklaştı ve yüzündeki ciddi ifadeyi görünce konuşmaya başladı: “Bütün yeteneklerimi dağıttım ve ilerleme elde etmeyi denemekten vazgeçtim. Artık bir Ruh Bölme değilim. Benim mirasımı özümsediğin zaman Dikenli Surun hayat kuvvetini on yıllık ömür karşılığında serbest bıraktım. On yıl sonra ölüp gideceğim.” Dört Büyük Kıdemli de dahil çevredeki Gelişimciler acı dolu ifadelerini gizleyerek sadece saygı gösterdiler.


“İyi iş başardın.” dedi Hanxue Bao Meng Hao’nun karşısına otururken. Yüzünü dostça bir gülümseme kaplamıştı. “Güney Diyarındaki bütün Nüve Formasyonu Gelişimcileri arasından klanımızın altı mirasını da kabul etmeyi başarabilecek belki bir kişi vardır. Belli ki o kişi de sensin.”


Meng Hao’nun kalbi şükranla doldu. Şu an bu adamın onu burada tutma arzusuna sahip olmadığını anlamıştı. Meng Hao gerçekten de inanılmaz bir iyi talihe rastlamıştı.


Meng Hao tam konuşmaya başlayacakken Hanxue Bao kafasını sağa sola sallayarak onu durdurdu. Meng Hao’ya içten bir bakış atarak konuştu: “Eğer Soğuk Kar Klanına katılırsan, benim otoritemle Hanxue Shan sana sevgili olarak verilecek.”


Meng Hao’nun ağzı açık kaldı. Diğer tarafta Hanxue Shan’ın yüzü kızardı ve utancını gizlemek için başını öne eğdi.


“Endişelenme, senin aşk hayatına karışacak değilim. O senin bir çok sevgilinden bir tanesi olabilir. Soğuk Kar Klanı üyesi olursan bu neslin Patriği olacaksın!” Hanxue Bao’nun gözleri bir ciddiyet havasıyla parladı.


“Sana üç iyilik teklif ederek bize katılmanı sağlamaya çalışacağım.”


“Yeteneklerimi dağıttım ve artık bir Ruh Bölme Gelişimcisi değilim. Fakat bir hayat boyu elde ettiğim aydınlanmaya sahibim. Benim yardımımla beş yüz yılda yüzde seksen şans ile Ruh Bölme aşamasına ulaşma şansın olacak! Bu benim sana vereceğim ilk iyilik!”


“Soğuk Kar Klanı kanında başka bir gizli Büyük Ejderhacı tekniği yer alıyor. O teknik senin şimdiye kadar elde ettiğin diğer büyülerden daha güçlü. O teknik senin eline geçerse karşına çıkan bütün canlı varlıklar uyumaktan başka bir şey yapamayacaklar. Bu ikinci iyilik!”


“Üçüncü iyilik ise, Soğuk Kar Klanı şu sıralar düşüşte olsa da hala Tao Stoğuna sahip. Artık burada kalamayacağımız için Güney Diyarına gideceğiz. Uzun zaman önce Mor Felek Tarikatından Büyük Usta Hap Şeytanı ile arkadaşlık yaptım. Klanımızı Mor Felek Tarikatına dahil edeceğiz.”


“Bizimle Siyah Topraklardan Güney Diyarına gel. Sahip olduğum itibarla Büyük Usta Hap Şeytanının himayesini elde edebilirim. Simya Tao’sunda ne kadar güçlü olduğunu kanıtladın. Eğer ben istersem Büyük Usta Hap Şeytanı beni kırmaz ve seni çırağı olarak kabul eder.”


Hanxue Bao’nun sesi Meng Hao’nun kulaklarında yankılandı. Oturduğu yerde düşünürken kendi kendine acı acı gülümsedi. Meng Hao için Ruh Bölme aydınlanmasının dışında diğer teklifler çok çekici değildi. Gizli Ejderhacı tekniği kesinlikle çok güçlü olmalıydı, ama Meng Hao zaten üç büyük gizli tekniğe sahipti. Büyük Usta Hap Şeytanının öğrencisi olmak konusunda ise, yani bu fikrin insana çekici gelmeme şansı yoktu; fakat Meng Hao uzun zaman önce Mor Felek Tarikatından ayrılmış olsa da Büyük Usta Hap Şeytanını hala Ustası olarak görüyordu.


Onun çırağı olmak için önünde üç kez secde etmişti ve ilk secde bir ömür boyu sürmüştü.


—–