"BOOM!!"
"BOOM!!"
Alt katlarda meydana gelen patlamalar tüm oteli sarstı.
Otelin sekizinci katındaki odasında uyuyan Rayomi, sarsıntı ve patlama sesleri nedeniyle uykusundan korkuyla uyandı.
"Ha? Ne oluyor?"
Pencereye yanaştı ve alt katlardan yükselen yangın dumanını gördü.
"S*ktir!"
Yangın alarmları ötmeye başladı. Diğer katlardaki insanların çığlıkları tüm otelde yankılanıyordu.
Herkes, patlamanın verdiği korku nedeniyle otelden çıkmak için koşuşturuyordu. Yangın merdivenleri kaçmaya çalışan insanlarla tıka basa doluydu.
Rayomi ne olup bittiğini anladığı anda odasından dışarı çıkmak için kapıya koştu.
'Oliva ne durumda? Umarım iyidir.'
Odasının kapısını açtı ama kapının ilerisinde duran adam ile göz göze gelince kapıdan dışarıya adım atamadı.
'Ne korkutucu bir öldürme arzusu'
Kalabalığın aksine Jinso, Rayomi'nin bulunduğu odanın girişine doğru ilerliyordu. Otel çalışanları gibi giyinerek sızdıkları otelde kargaşa yaratmak onlar için beklediklerinden daha kolay olmuştu.
Rayomi, Jinso'yu görmezden gelerek kapıdan dışarıya birkaç hızlı adım attı ve Oliva'nın bulunduğu odaya doğru ilerlemeye çalıştı.
Jinso, Rayomi'den hızlı davranarak yolu kapattı ve Rayomi'nin gitmesine izin vermedi.
"Merak etme hanımefendi emin ellerde."
Jinso'nun pis sırıtışları ve bedeninden yayılan öldürme arzusu Rayomi'nin bedenine ağır bir yük gibi baskı yaptı.
***
Jinso, varlıklı bir mafya liderinin dört erkek çocuğunun en küçüğü olarak doğmuştu.
Onu abilerinden ayıran en büyük özelliği annesinin diğer abilerinin annesi olmamasıydı.
Bir gün mafya lideri olan babası, karısını evinin hizmetçisi ile aldatarak Jinso'yu yapmıştı.
Annesinin farklı olması abileri arasında dışlanmasına ve hor görülmesine neden oluyordu.
Babası her ne kadar onu diğer çocuklarından ayırmasa da annesinin onu doğururken ölmüş olması çocukluğunu bir kabusa çevirmişti.
Anne sevgisinden mahrum kalan Jinso, abileri arasında da kötü muamele gördüğü için küçük çocukluğundan beri depresif ruh haline sahipti.
Babasının bir gece yaptığı hatayı ömür boyu çekmek zorunda kalmıştı.
Babası mesleği gereği sert bir insan olsa da Jinso'ya karşı, diğer insanlara oranla daha nezaketliydi.
Yaşı ilerledikçe babasının kirli işlerine dahil olmaya başlayan Jinso, gün geçtikçe daha duygusuz bir hayduta dönüşüyordu.
Babası, onu ve tüm abilerini bir mafyaya yaraşır şekilde yetiştirmeye çalışıyordu. O öldükten sonra bu işleri devralacak kişiler onlardı.
Küçük yaşlarından beri çokça ceset görmüştü. En başlarda midesi bulanıyor olsa da zamanla bu bulantı yerini zevk duygusuna bırakmıştı.
Onlar büyüdükçe babası onlara görevler vermeye başladı. Babası, bir mafya liderine yakışır şekilde büyümeleri için onlara çeşitli yasa dışı işler yaptırıyordu.
Yaşı on sekiz olduğunda babası vefat etti. Babasının tüm serveti ona ve abilerine kalmıştı.
En başlarda her şey güzel ilerliyordu. Babalarından kalan işleri abileri ile hallediyor ve servetlerine servet katıyorlardı.
Bir gün en büyük abisi, Jinso'ya bir görev verdi. Jinso ona verilen görevi yapmak için yola çıkınca abileri, Jinso'nun peşinden onu öldürmeleri için bir kaç adam yolladı.
Jinso'yu küçüklüğünden beri onlardan birisi olarak görmüyorlardı. Babalarının servetinde hakkı olmayan bir payı olduğu için onu öldürme kararı almışlardı.
Soğuk kanlı ve üstün zekalı Jinso, peşinden yollanan adamları fark etmişti.
Abilerinin yolladığı adamları öldürdükten sonra abilerine onları öldüreceğine dair bir mesaj yolladı.
Artık soğuk kanlı bir katildi ve bundan zevk alıyordu.
Mesajı alan en büyük abisi, Jinso'nun payı hariç diğer tüm kardeşlerinin de servetlerini alarak başka bir ülkeye kaçtı.
Jinso geri döndüğünde, kaçamayan diğer iki abisini yakalayarak onlara haftalarca işkence yaptı.
Kendi kendisine bir yemin etmişti.
"Bir gün diğer abimi de bulup geberteceğim."
Seira ile tanışana kadar yaşamaya devam etmesinin tek nedeni kendisine ettiği yemindi.
Seira ile tanıştıktan sonra hayatı komple değişti. Onunla yaptığı her şeyden keyif alıyordu. Bu yüzden en değerli varlığı olan Seira'yı korumaya yemin etti.
***
Rayomi karşısındaki adamdan yayılan büyük gücü hissedebiliyordu.
"Kız arkadaşını merak ediyorsan diye söylüyorum sevgilim onunla ilgileniyor."
Jinso, Rayomi'ye seslendi ve arkasındaki koridorun ortalarında duran kızıl saçlı kızı eliyle gösterdi.
Kızıl saçlı kadın sol elinde uzun bir zincir ve sağ elinde Sharur denilen gürzü tutarak Oliva'ya saldırılar yapıyordu.
"Kız için endişelenmek yerine kendin için endişelen. Biraz sonra ikinizde birbirinizi son kez görmüş olacaksınız."
Rayomi öfkeyle dolup taştı. Bedenindeki kasları kasıldı ve damarları şişti.
"Alt kattaki patlamayı, kargaşa çıkartıp sizinle rahatça ilgilenebilelim diye biz yaptık. Lütfen bizi yeterince eğlendirin ki patlamada ölen insanlar boş yere ölmüş olmasın."
Rayomi bu sözlerin ardından daha da öfkelendi.
Sırf onlarla eğlenebilmek için bir sürü insanı öldürmüşlerdi. Rayomi bu iki cani varlığı asla affedemezdi.
"Ölen herkesin hesabını size soracağım."
Curtana'yı envanterinden çıkardı. Bedeninden yayılan öfke ölçülemez derecede fazlaydı.
Kesinlikle ölen insanların hesabını soracaktı.
Bedeni en iyi halindeydi. Tamamen savaşa konsantre olmuş bir halde öfke saçıyordu. Gücü her geçen dakika daha ölümcül hale geliyordu.
"Harpe!"
Jinso kalın ses tonuyla bağırdı.
Elinin üstünde on(10) numaralı mühür belirirken elinin içinde ise ucu kıvrımlı bir kılıç belirdi.
"Harpe, kahraman Perseus tarafından Medusa'nın başını kesmek için kullanılan güçlü bir kılıç."
"O onurlu kılıcı hak etmiyorsun. Şerefsiz katil!"
Rayomi öfkeyle haykırdı. Öfkesinden dolayı bedeni titriyordu. Onu en çok rahatsız eden şey, önünde duran katilin, öldürdüğü insanlardan zevk alıyor olmasıydı.
Bu sırada Oliva, Seira'nın kırbaç gibi salladığı büyülü zincirlerden kaçınmaya çalışıyordu.
"Lanet olsun! Ona yaklaşamıyorum."
Zincirleri atlatıp yaklaşsa bile Seira'nın kullandığı, Sharur isimli gürzün yıkıcı gücü karşısında hiç şansı yoktu.
Menzilli saldırılar yapmayı denedi ama üstüne gelen zincir darbeleri ile ayakta durması çok zordu.
Seira, Sharur'u kullanarak, Oliva'nın yaptığı menzilli saldırıları rahatlıkla geri püskürtebiliyordu.
"HAHHAHA! Bana karşı hiç şansın yok. Tüm uzuvların parçalanana kadar oynamaya devam edeceğiz."
Oliva'nın tek yapabildiği şey, Seira'nın saldırılarından kaçmaktı. Karşı saldırı yapmak için fırsatı olmuyordu. Koridorun yeterince geniş olmaması ise tamamen onun aleyhine bir durumdu.
BOOM!
Alt katlarda bir patlama daha gerçekleşti. Otel yıkılacakmış gibi sarsıldı.
Seira dudaklarını yalarken yüzünde bir gülümseme oluştu. Patlamalarda ölenlerin bir önemi yoktu. Tek istediği şey daha çok keyif almaktan ibaretti.
"Eğlendir beni küçük hanım. Bedenimi zevkle titret."
Oliva üstüne gelen zincir darbelerinden kaçarken dişlerini sıktı.
'Lanet manyak...'
Asasını yere vurdu ve yerden çeşitli sarmaşıklar yükseldi. Yükselen sarmaşıklar, koridorun bir kısmını kaplayarak Oliva'ya bir koruma kalkanı oluşturdu.
Zincirleri ile sarmaşık kalkanı kıramayan Seira, elindeki gürzü kullanmak için ileri fırladı.
Sharur gürzü ile yapılan tek bir darbe bile sarmaşık kalkanı parçalara ayırmaya yetti.
Ancak, Seira'nın fark etmediği bir şey vardı.
Oliva parmağını şıklattı ve kopan sarmaşıklar yeniden uzadı. Bu sefer kalkan oluşturmak için değil Seira'ya saplanmak için uzadılar.
Seira güçlü refleksleri ile çevik bir hamle yaptı ve küçük sıyrıklarla saldırıdan kaçındı.
"Lanet bok böceği!"
Canı acıdığı için ağız dolusu küfürler kustu.
"Bir bok böceği ne cüretle bana zarar verir? Geberteceğim!"
Seira'nın bedeninden eskisinden daha güçlü bir öldürme arzusu fışkırdı.
"Geber! Geber!"
Gözleri Oliva'ya kilitlendi ve saldırıları sertleşti.
Öfkesi, hiç olmadığı kadar arttı.
Oliva, Seira'nın yaydığı öldürme arzusu tarafından eziliyordu. Bacakları hatta kaşları bile titredi.
Adeta bir canavara dönüşen Seira, elindeki zincirlere daha fazla büyü gücü aktararak saldırıya geçti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..