"HAAAH!"

Rayomi ortalığı tamamen kaplayan ışığın gözlerini kamaştırmasıyla beraber uykusundan uyandı.

"Ah? Neredeyim ben?"

Hastane odalarının görüntüsüne aşina olsa da yeni uyanmış bir sersem olarak nerede olduğunu hemen anlayamadı.

Gereksiz bağırtısı nedeniyle odasının önünden geçen bir hemşire hızla içeri girdi.

"İyi misiniz?"

Hemşirenin şaşkın yüzüne baktı ve zorlanarak gülümsedi.

"Ah. Teşekkürler iyiyim."

"Ama bağırıyordunuz?"

"Gerçekten bir şey yok iyiyim."

Hemşire karşısında yatan garip adama daha fazla ısrar etmedi ve odadan çıktı.

'Ne zaman hastaneye getirildim?'

En son otelin koridorunda bayıldığını hatırlıyordu.

Rayomi üstündeki yorganı kenara itti ve bedenini inceledi. Neredeyse hiçbir yerinde yara yoktu. Ufak tefek bazı izler dışında tamamen iyileşmiş sayılabilirdi.

'İksirin etkisi mi?'

İçtiği iksirlerin ve kullandığı iyileştirici taşların etkisi uzun bir süre daha devam ettiği için neredeyse tüm bedeni iyileşmişti.

Ancak, hala canını yakan bir şey vardı.

Özellikle kalbini acıtan bir şey...

Gözlerinden akan birkaç damla kollarına damladı.

Sessiz bir şekilde, kendisini kasarak ağlamasına engel olmaya çalışıyordu.

'Onu koruyamadım. Yapamadım.'

Önce babasının sonra da Oliva'nın ölümü onun kalbine iyileşmeyecek yaralar açmıştı.

Bedenindeki titremeye engel olamasa da ağlamasına engel olmak için direndi.

Şuan ağlamak için zamanı yoktu. Var gücüyle savaşarak oyunu kazanması gerekiyordu. Böylelikle Oliva'yı geri getirebilirdi.

Ama öncelikli hedefi kaçan katili bulup onu param parça etmekti. 

'İntikamımı alacağım.'

Gözlerinden akan yaşları kıyafetinin koluna sildi ve ayağa kalktı.

Odanın tuvaletine girdi ve aynaya baktı. Solmuş ten rengi ve morarmış gözleri ile tamamen zombiye benziyordu. 

'Saçlarım nasıl bu kadar uzadı.'

Saçları neredeyse omzunun hizasını geçmek üzereydi. Beklenmedik bir şekilde fazla hızlı uzamışlardı.

'Bunlarda iksirin etkisi mi? Yok, olamaz.'

Solgun yüzüne soğuk su sürerek ayılmaya çalıştı.

Envanterindeki kısa fırlatma bıçaklarından bir tane çıkardı ve saçlarını kulak hizasına gelene kadar kesti.

Bıçakla kesmesi zor olsa da inatla yapmaya devam etti.

İşini tamamladığında aynadan kendisine iyice baktı.

'Şimdi daha insansı bir durumdayım.'

Bıçağı envanterine geri koydu ama envanterindeki kalabalık onun dikkatini çekti. Ölen katılımcılardan topladığı eşyalar büyük bir yer kaplıyordu.

Seira'dan aldığı zincirde envanterinde duruyordu.

Yatağa geri döndü ve dik bir şekilde oturdu.

En son bayılmadan önce defalarca kez seviye atlama bildirimi gördüğü için katılımcı panelini açarak ne durumda olduğunu öğrenmek istedi.

Katılımcı Numarası: 8

MPW: CURTANA

MPW Seviyesi: 38

HP: 4000/4000

MP: 4500/4500

[İstatistikler]

Güç: 56

Çeviklik: 51

Dayanıklılık: 27

Beceri: 20

Hırs: 11

Algı: 20

(Kalan Puanlar: 60)

--Yetenekler--

Hızlı Koşu [Aktif Değil]

Silah Güçlendirme [Aktif Değil]

--EKİPMANLAR--

Kara Katilin Bilekliği

"Hassiktir! 38. seviye mi?"

Rayomi heyecanla bağırdı. Kontrolü birazcık kaybettiği için küfürde etti.

'60 kullanılmayan puanım var. Bunları iyi harcamalıyım.'

İlk önce hırs kategorisine yöneldi. Artık bu kullanışlı kategorinin ne işe yaradığını öğrendiği için içi rahat bir şekilde puan verebilirdi.

Gerçekten kullanışlı olan 'hırs' kategorisine 20 puan verdi.

'Geriye 40 puan kaldı.'

Her bir puan çok önemli olduğu için iyice düşünmesi gerekiyordu.

Güç ve çeviklik kategorileri, en yüksek puanlara sahip oldukları için en düşük puanlara sahip olanlara öncelik verdi.

'Dayanıklılığa 15 puan versem yeterli olur.'

Dayanıklılığa da 15 puan harcadıktan sonra geriye kalan 25 puanı sırayla harcadı.

Beceriye de 15 puan verdikten sonra kalan 10 puanı algıya koydu.

Katılımcı Numarası: 8

MPW: CURTANA

MPW Seviyesi: 38

HP: 4000/4000

MP: 4500/4500

[İstatistikler]

Güç: 56

Çeviklik: 51

Dayanıklılık: 42

Beceri: 35

Hırs: 31

Algı: 30

(Kalan Puanlar: 0)

--Yetenekler--

Hızlı Koşu [Aktif Değil]

Silah Güçlendirme [Aktif Değil]

--EKİPMANLAR--

Kara Katilin Bilekliği

Son durum gerçekten mutlu edici gözüküyordu.

Karmaşa içinde olan envanterini düzenleme sırası gelmişti. Ne aldığına bakmaksızın her şeyi kendi envanterine koyduğu için büyük bir karmaşa olmuştu.

Envanter

- İki adet kırmızı iksir.

-Dört adet mavi iksir.

- Dört adet yeşil iksir.

- İki adet pembe taş.

- On tane yeşil fırlatma bıçağı

- Yedi adet yeşil taş.

- On adet kızıl taş

- Görkemli zincir.

- Artemis'in Kolyesi

- Canavar bulucu

Canavar bulucuyu Oliva'dan otele döndükleri zaman aldığı için çok şanslıydı.

Envanterde iksir ve taşların ne işe yaradıkları yerine renklerinin yazması çok sinir bozucuydu.

Rayomi envanterindeki çoğu taşı ve iksiri daha önceden kullandığı için biliyordu ama ilk defa gördüğü kırmızı iksirin ne işe yaradığını bilmiyordu.

Kırmızı iksiri envanterinden çıkartarak eline aldı.

'Hm? Bu nedir?'

[Kırmızı İksir: Kullanıcının savaş gücünü ve savaş hızını geçici olarak arttırır.]

'İlginç. İşe yarar ama süresinin yazmıyor olması kötü.'

Seira'dan aldığı görkemli zincirinde orada duruyor olması içini rahatlattı. Gerçekten işe yarar güçlü bir aletti.

Ama şu Artemis'in kolyesi nedir?

Rayomi kırmızı iksiri envanterine geri koydu ve kolyeyi eline aldı.

'Baya ağır. güçlü bir şeye benziyor.'

[ Artemis'in Kolyesi: Beceri ve çevikliği büyük ölçüde arttıran kolye. Beceri +15, Çeviklik +20]

'AA! Bilekliğim gibi...'

Rayomi'nin kullandığı Kara Katil'in Bilekliği, Rayomi'ye çeşitli özellikler veren ve sadece mührü aktifken gözüken güçlü bir bileklikti. Bunun gibi özel bir eşya bulması onun için çok harika bir haberdi.

Hemen kolyeyi boynuna taktı. Mührünün aktifliğine son verine bilekliği gibi bu kolyede yok oluyordu.

Değişiklikleri görmek için katılımcı panelini açtı.

Katılımcı Numarası: 8

MPW: CURTANA

MPW Seviyesi: 38

HP: 4000/4000

MP: 4500/4500

[İstatistikler]

Güç: 56

Çeviklik: 71

Dayanıklılık: 42

Beceri: 50

Hırs: 31

Algı: 30

(Kalan Puanlar: 0)

--Yetenekler--

Hızlı Koşu [Aktif Değil]

Silah Güçlendirme [Aktif Değil]

--EKİPMANLAR--

Kara Katil'in Bilekliği

Artemis'in Kolyesi

Gözleri bu güzel ekran karşısında ışıl ışıl parladı.

Çevikliği büyük bir farkla liderliği almıştı. Şimdi pek bir değişiklik hissetmese de, bu yeniliklerin savaş sırasında büyük bir fark yaratacağı kesindi. Gelişmiş güçlerinin savaş sırasında nasıl hissettireceğini merak etmekten kendini alamıyordu.

'Bir an önce savaşmalıyım.'

Bedenini kaplayan heyecan nedeniyle tüm üzüntüsü ve öfkesi bir anlığına kaybolmuştu.

Bu sırada kapı çaldı ve içeri bir doktor girdi.

Doktor ile kısa süreli bir konuşmanın ardından durumunun gayet iyi olduğunu ve istediği zaman hastaneden çıkabileceğini öğrendi.

Durumunun gayet iyi olduğunu zaten biliyordu ama doktorun dediklerini de dinlemek istedi.

"Doktor bey. Şey... kıyafetlerim otelde yanıp kül oldu ve şuan giyebileceğim kıyafetim yok."

"Merak etmeyin siz yeni kıyafetler alana kadar hastanemiz size ödünç kıyafet verebilir. Yenisini aldıktan sonra geri getirmeyi unutmayın."

Tek sıkıntısı olan kıyafet sorunu da ortadan kalktığına göre hastanede daha fazla zaman kaybetmesi için hiçbir neden yoktu.

Gelişmiş güçlerini denemek için tamamen hazırdı.

Doktor odadan çıktıktan birkaç dakika sonra bir hemşire elinde kıyafetlerle odaya girdi.

Hemşire, Rayomi'nin doktordan istediği ödünç kıyafetleri getirmişti. Rayomi, hemşireye teşekkür ettikten sonra üstünü değiştirdi.

Öfke dolu bakışlarını otelin camından dışarıya doğru tutarak kaçan katilin adını sayıkladı.

"Seni bulacağım Jinso... Bulup geberteceğim."