42.Bölüm | Bilinmeyen-2

avatar
515 3

İlahi Dilek - 42.Bölüm | Bilinmeyen-2


Koito, tapınağın bulunduğu bölgeye girdi. Yayılan büyülü enerji yüzünden ortamın havası fazlasıyla baskı yapıcıydı. Her adımdan sonra havanın uyguladığı baskı ve hissedilen büyü enerjisi daha da arttı.

Tapınak bölgesinde birkaç farklı yapı daha bulunuyordu ama enerji akımı tek bir yerden geliyordu. 

"Bedenim...çok...ağırlaştı."

Koito ilerledikçe daha çok basınca maruz kaldığı için adımları fazlasıyla yavaşladı. Yoğun hava akciğerlerine dolduğu için nefes alıp vermekte zorlanıyordu. Tapınak bölgesinin girişinin enerji akımının geldiği yapıya uzaklığı çok az olmasına rağmen, Koito'nun yapıya ulaşması fazlasıyla zamanını aldı.

"Bu basınç altında ilerlemek çok zor."

Ne zaman konuşmaya çalışırsa akciğerlerine dolan yoğun havadan dolayı öksürmeye başlıyordu.

"Sabahları tapınağı ziyarete gelen insanlar bu havaya nasıl dayanıyor?"

Bedeni büyü ile dolu olan bir katılımcının bile bu kadar zorlandığı bu ortam şartlarına sıradan bir insan nasıl dayanabilirdi ki?

"Belki de sabahları bu enerji akımı yok oluyordur?"

Fazlasıyla basamağı olan merdivenden çıktıktan sonra nihayet tapınağın kapısına varabilmişti. Alnında biriken teri koluyla sildi ve derin bir nefes aldı.

ÖGHK!ÖGHK!

"Nefes almak bile can yakıyor!"

Tapınağın kapısını ittirdi ve kapıyı açtı.

Whooosh!

"WUAH! Bu lanet şey de ne böyle?" 

Kapının açılmasıyla beraber tapınağın içini dolduran simsiyah duman tabakası kapıdan dışarıya akın etti. Koito'nun görüş alanı kısa bir süre siyah duman tarafından engellendi.

"Ahh! Göremiyorum! Göremiyorum amk!" diye hayıflanırken, ellerini sağa sola sallayarak önünü kapayan dumanı dağıtmaya çalıştı.

"Bu siyah duman tenimi yakıyor! Yeter ulan!"

Envanterinden kılıcını çıkardı. 

"Yok ol artık!"

Kılıcını tüm gücüyle savurdu ve kılıcı ile oluşturduğu rüzgar akımı sayesinde siyah dumanı ortadan ikiye ayırdı.

Wuhoosh!

"İşte bu kadar!"

Ortadan iki yana ayrılan siyah duman tabakası iki yöne doğru dağılmaya başladı, böylelikle Koito'nun görüş alanı daha da açıldı.

"Sonunda önümü görebiliyorum."

Sadece birkaç metre ileride süzülerek havada asılı duran siyah bir yapı gözüktü. Bu yapının etrafından siyah dumanlar fışkırıyordu.

"Demek bu siyah dumanların ve bu korkunç enerjinin kaynağı bu garip şeymiş."

Siyah dumanlar saçan yapıya daha çok yaklaştı. Hafifçe elini uzattı ve yapıya dokunmaya çalıştı.

"Ahh! Buna dokunamıyorum ve elim içine geçiyor."

En başta paniğe kapıldı ama birkaç saniye içinde bu yapının ne olduğunu anladı.

"Yoksa... Bu bir geçit mi?"

En başta nasıl anlayamamıştı ki? Bu garip yapı, canavarların ortaya çıkarken kullandığı geçitlerle tıpatıp aynıydı. Bu geçidin diğer canavarların kullandığı geçitlerden tek farkı boyutunun fazlasıyla büyük olmasıydı.

"Böyle bir geçitten nasıl bir canavar çıkmış olabilir ki? Etrafta hiç canavarda hissetmedim."

Elini soktuğu geçitten tüm vücudunu geçirdi ve geçidin öbür tarafına ulaştı.

"OOOOGHKK! Nefes almak çok zor!"

Her tarafı kırmızı taşlarla donatılmış büyük bir odada duruyordu. Odanın havası o kadar ağırdı ki Koito neredeyse boğulacaktı.

Zemin siyah duman ile örtülüydü, duvarlar kırmızı renkteydi ve odanın çeşitli yerlerinde değişik kırmızı bitkiler bulunuyordu.

Bazı yerlerde de kafatasları falan duruyordu. İnsan kafatasına pek benzemiyorlardı.

Koito, odanın pis kokusuna dayanamadı ve burnunu tıkayarak ağzından nefes almaya çalıştı.

"Depresyona girmiş ergen bir erkek çocuğunun aylardır temizlemediği odasına girmiş gibi hissediyorum."

Siyah dumanlarla kaplı zeminden kılcal damarlara benzeyen yüzlerce boru odanın tavanına doğru yükseliyordu. 

Aslında bu yapıların bir borudan çok bir ahtapotun kollarına benzediğini söylemek daha doğru olacaktır, çünkü canlı bir varlığı andıran kırmızı bir deriyle kaplıydılar.

Koito, bu garip yapılara hafifçe dokundu.

"Nefes alıyormuş gibi şişip sönüyor. Bunlar gerçekten canlı bir varlık mı?"

Kırmızı deriyle kaplı bu garip varlığı hafifçe okşadı ve biraz mıncıkladı. Derinin üstü yumuşacık ve kaygandı. Bu garip uzuvların nereye ilerlediğine bakmak için gözleriyle yapıyı takip etti.

"Olamaz! Yoksa... o bir insan mı?"

Tüm uzuvlar tek bir yerde toplanıyordu. Uzuvların toplandığı yerde bir insanı andıran garip bir varlık vardı. 

Hayır, uzuvların toplandığı yerde kesinlikle bir insan vücudu duruyordu. Bu uzuvlar, kimliği belirsiz insanın büyük bir kısmını kaplıyordu. 

Koito kılıcı ile bu değişik uzuvlardan birisini kesti.

Wuhooossh!

Kesilen uzvun arasından mor bir sıvı fışkırdı. Deriyle kaplı bu uzvun rengi yavaşça soldu ve çürümeye başladı. Akan mor kan ve çürüyen deri Koito'ya canavarları anımsattı.

"Senin gibi bir güzelliği burada görmek çok şaşırtıcı oldu."

Koito'nun önündeki duvarda bir kadın gölgesi oluştu.

'Ses bu gölgeden mi geliyor?'

"Sana hoş geldin demek için buradayım."

Kadın gölgesi yok oldu ve ses odada yankılandı.

"Sende kimsin?"

Gölge, Koito'nun arkasında duran duvarda yeniden oluştu.

"AHAHAHAH! Beni tanımana gerek yok."

Gölge bir daha yok oldu.

"Burada ne oluyor? Bu şeylerde ne? Ve oradaki şey bir insan mı?"

Gölge, Koito'nun sağ tarafındaki duvarda yeniden oluştu.

"Bu seni ne ilgilendirir? Buraya izinsiz girdin."

Gölge yeniden yok oldu. Koito geriye doğru küçük adımlar atarak geçide yaklaşmaya çalıştı.

"Ah! Kabalığımı affet, sende bir katılımcısın değil mi? Hatta adın Koito Sensuga mıydı?"

'Adımı nasıl biliyor?'

"Sende mi katılımcısın?"

"AH? Bu sefer değilim."

'Bu sefer?'

Zemine yayılmış olan siyah duman tabakası tek bir yerde toplandı ve bir kadın bedenine benzer bir şekil aldı.

"İzin ver yanına geleyim."

Koito elindeki kılıcı siyah dumandan oluşan kadın bedenine savurdu. Kılıç, siyah dumandan oluşma bedenin içinden geçerek siyah dumanı kesti ancak siyah duman, kadın bedeni imajını korumak için yeniden bir araya toplandı.

"AHAHAH! Bu gerçek bir beden değil. Sadece bu siyah duman tabakası ruhumun şeklini aldı. Gerçekten burada değilim."

Kadın elini Koito'nun yüzünü tokatlar gibi salladı ama kadının eli, Koito'nun yüzüne dokunduğunda siyah dumanlar dağıldı. İkisi de hiçbir şey hissetmedi.

Koito sinirle dişlerini sıktı.

"Kimsin bilmiyorum ama benden uzak dur yoksa gerçek seni bulur ve gebertirim!"

"O zamana kadar hayatta kalabilecek misin? Muhafızıma görünmeden nasıl buraya gelebildin bilmiyorum ama aynı rahat tavırla buradan çıkamayacağının garantisini verebilirim."

Siyah dumanlar bir anda dağıldı ve Koito'nun arkasında yeniden bir araya gelerek kadın vücudu şeklini aldı.

"Demek üç numaralı katılımcısın." dedi ve eliyle odanın tepesindeki kırmızı deriyle kaplanmış insanı gösterdi. "Bak oradaki kişi de altı numaralı katılımcıydı."

'Olamaz! Bu kadın kesinlikle tehlikeli.'

"Ona ne yapıyorsun? Madem bir katılımcı değilsin neden katılımcılara saldırıyorsun?"

"Aynı sizler gibi benimde kendi arzularım var. Siz canavarları ve diğer katılımcıları öldürerek arzunuza ulaşmaya çalışıyorken bende insanları öldürerek buna ulaşmaya çalışıyorum."

Koito elindeki kılıcı siyah dumanlı kadını bir kez daha kesmek için kullandı. Karşısındaki kadının ne tür bir varlık olduğunu bilmiyordu ama o kadının tehlikeli bir varlık olduğundan emindi.

Yavaşça geçide yöneldi ve olabildiğince hızlı koşmaya başladı. Bu alandan hemen çıkmalıydı yoksa başına kötü şeyler gelecekmiş gibi hissediyordu.

"Nereye gidiyorsun? Bunca şeyi gördükten sonra kaçmana izin verir miyim? Muhafızım yakala şu fahişeyi!"

Koito geçidin öteki tarafına atlayarak tekrardan tapınağa döndü.

"Ucuz kurtuldum."

Gulp!

Bedeni ansızın titredi. 

"Yoksa? Muhafız geçidin öbür tarafında değil de burada mıydı?"

Bedenini bile titretecek güçteki bu enerji dalgası düşüncelerini doğrular nitelikteydi. Tapınağın kapısına yaklaştı ve dışarı baktı.

RHOOAAAARR!

Tapınak bölgesinin girişinde neredeyse üç metrelik devasa bir canavar duruyordu. Canavar elinde Koito ile aynı boyuta sahip bir kılıç tutuyordu.

Canavarın yaydığı muazzam aura, Koito'ya ölüm ile burun buruna geldiğini hissettirdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46904 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr