"Hey! Uyan ulan!"
Pat! Pat!
Rayomi yanaklarına gelen can yakıcı tokatlar eşliğinde derin uykusundan uyandı.
"Sen..."
Gözleri hala bulanık gördüğü için karşısındaki insanın yüzünü net bir şekilde göremedi.
Eliyle gözlerini ovuşturdu ve bulanıklığın geçmesini sağladı.
"Hm? Neredeyim ben? Ayrıca sen kimsin?"
"Sonunda uyandın."
Karşısında duran solgun tenli, orta yaşlı adama baktı.
Rayomi mağarayı andıran taşlık bir alanda bulunan büyük bir taşın üstünde yatıyordu. Yattığı yerden kalktı ve gözleriyle etrafı süzdü.
"Sorularıma cevap vermedin."
"Ah! Pardon pardon."
Solgun tenli adam başının arkasını kaşıdı ve sırıttı. Karşısındaki sersemlemiş çocuğa bir cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı.
"Burası benim mağaram. Seni baygın bir şekilde bulunca buraya getirdim."
"Mağaran mı? Yahu mağarada yaşayan mı kaldı? Yoksa... Hangi yıldayız biz?"
Adam kahkaha attı. O güldükçe ağzındaki sivri dişleri daha da belirgin oldu.
"Yanlış bilmiyorsam 2021 yılındayız."
"Oh! Bir an zamanda geriye gittiğimden şüphelendim. Peki neden mağarada yaşıyorsun?"
"Toplumun arasında yaşayamam."
Rayomi karşısındaki adamın ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştı ama bu konunun üstüne gitmek istemedi. Şuan sorması gereken daha önemli sorular vardı.
"Ne zamandır uyuyorum."
"Bir günden fazladır."
Rayomi şaşkınlığını gizleyemedi. Yüzünde maymun suratını andıran bir ifade oluştu.
"Ne? Nasıl yani? Hem sen beni nasıl buldun? Ben en son şey..."
'Ben buraya nasıl geldim?"
Rayomi, en son ödüllerini topladığını ve sonra bir sürü görüntü gördüğünü hatırladı. Bilincini yitirmeden önce değişik bir alanda bulunduğunu hatırlıyordu ve kesinlikle burası ile alakası olmadığından emindi.
'Kılıcım? Onu canavarın bedeninden çıkartmamıştım.'
Büyük bir endişeyle envanterini açtı. Neyse ki kılıcı envanterinin en başında duruyordu. Sadece kılıcı değil sandıkta bulduğu yumurtada envanterine gelmişti.
Nasıl olmuştu da bunlar envanterine gelmişti bilmiyordu ama bu eşyaları kaybetmediği için çok mutluydu.
"Gökte büyük bir ışık oluştu ve arasından sen düştün. Bende seni buraya kadar taşıdım."
Rayomi ardı ardına aldığı şaşırtıcı cevaplardan sonra sakinliğini koruyamadı.
'Yoh amuna!'
Kılıcını geri almamasına rağmen, kılıcı şaşırtıcı bir şekilde envanterine geri dönmüştü. Gördüğü rüyadan sonra hiç bilmediği bir yerde uyanmıştı ve karşısındaki adam ona garip şeyler anlatıyordu.
Bunca şeyden sonra sakinliğini koruyamaması gayet normaldi.
"Gökten düşen bir adamı görünce hiç korkmadın mı? Özellikle o tuhaf ışık yığınından çıkan bir adam gördükten sonra korkmuş olman lazım değil mi?"
Adam eliyle çenesini ovuşturdu. Adamın verdiği tepki bile soruyu cevaplar nitelikteydi.
"Neden korkayım ki? Sen bir katılımcısın değil mi? Tamda bana lazım olan kişisin. Kalıntı parçacığın bile var."
Rayomi aldığı cevap yüzünden tedirgin bir şekilde geri çekildi ve her an saldırıya hazır bir pozisyon aldı.
"Ne? Yoksa sende mi?"
"AH! Merak etme ben katılımcı değilim."
Adam iki elini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı ve bir süre hiç hareket etmedi.
Rayomi birazcık rahatlamış olsa da tedirginliği geçmemişti. Bu adam onun bir katılımcı olduğunu nasıl bilebilirdi?
Aslında ilk sorulması gereken soru bu adamın kim olduğuydu.
"Sen kimsin ve katılımcı olduğumu nereden biliyorsun?"
Rayomi tehditkar bir ses tonuyla sordu. Tehditkar tavırlar sergileyerek karşısındaki adama karşı üstünlük kurmaya çalışıyordu.
"Birkaç şey dışında bende kim olduğumu tam anlamıyla bilmiyorum desem yalan olmaz."
"Düzgünce cevap ver!"
"İlk sorunun cevabı belirsiz. Diğer soruya gelecek olursak, bedeninden yayılan enerji sayesinde senin bir katılımcı olduğunu anladım."
Rayomi cevaplardan memnun olmamıştı, bu yüzden envanterinden kılıcını çıkarttı.
"Cevapların inandırıcı gelmedi. İşimi şansa bırakamam."
"Hey! Seni öldürmek istesem uyanmanı beklemezdim değil mi?"
Rayomi, adamın cevabını görmezden gelerek ileriye atladı. Kılıcını adama doğru düşüncesizce salladı.
Adam güçlü refleksleri ile saliselik bir hareket yaparak Rayomi'nin saldırısından kaçındı. En başından beri barışçıl davranışına rağmen, ona karşı uygulanan saldırgan tutumdan gerçekten rahatsız olmuştu.
Adam alaycı ve ukala bir tavırla cevap verdi. Ses tonu bile karşısındaki rakibini küçümsediğini belirtiyordu.
"Peki sen bilirsin."
Adamın sağ kolu kırmızı şeritlerle kaplandı ve avucunun içinden kırmızı bir ışık dışarıya süzüldü. Kırmızı ışığın arasından kızıl renkte bir katana ortaya çıktı.
WUHOOSSHH!!
Rayomi uzun süre baygın kaldığı için hala sersemlemiş bir haldeydi ama geri çekilmek yerine saldırmaya devam etti.
Kılıcını bir kez daha savurdu.
Adam, elindeki kızıl katana ile Rayomi'nin saldırısına karşılık verdi.
Rayomi gücünü yeterince geri toplayamamıştı, bu yüzden kılıcını sıkıca tutamadı ve adamın karşı saldırısı kılıcının elinden fırlamasına neden oldu.
'Olamaz!'
Adam, diziyle Rayomi'nin karnına vurdu ve sonra kılıcının kabzasını kullanarak Rayomi'nin başına sert bir darbe indirdi.
Rayomi'nin gözleri bulanıklaştı ve ayaklarının üzerinde duracak gücü kalmadığı için yere yığıldı.
'Neden? Neden bu kadar güçsüzüm? Bunca süre baygın olmama rağmen gücümü geri kazanamadım mı?'
Adam, kızıl katanasını Rayomi'nin yüzüne doğru uzattı. Kızıl katana ile Rayomi'nin gözleri arasında bir santimden bile az bir mesafe oluştu.
"Bana saldırmak yerine beni dinlemeliydin."
Adamın göğsünde mor bir ışık parlıyordu. Kızıl katanasını geri çekti ve elinde yeniden kırmızı bir parıldama oluştu. Katana oluşan kırmızı ışığın arasına girerek ortadan kayboldu.
"Ha? Beni öldürmeyecek misin?"
"Tabii ki de hayır! Bunca zamandır senin gibi birisini arıyordum."
Rayomi düştüğü yerden kalktı ve poposunun üstüne oturdu. Başına aldığı darbeden dolayı hala canı acıyordu.
"Bunca zamandır bir katılımcı ile karşılaşmayı istiyordum. Üstelik senin bir kalıntı parçacığın bile var."
"Kalıntı parçacık ne bilmiyorum."
Adam, Rayomi'ye doğru umutsuzca baktı. Bakışlarıyla Rayomi'yi rencide ediyordu.
"Ben bile senin kalbinde olduğunu hissediyorum sen nasıl bilmiyorsun? Anlaşılan her şeyi tek tek anlatmam lazım."
Üstündeki kıyafeti çıkardı ve göğsünde parıldayan mor ışığın kaynağını gösterdi.
"Bu bir üst seviye canavar mührü."
Rayomi mor ışıklar saçan ve üstünde D harfi bulunan bu mührün benzerlerini birçok kez görmüştü.
"Sen canavarsın değil mi?"
Kesinlikle mağaradan uzaklara kaçmak istiyordu ama bunu yapacak enerjisi yoktu.
"Aslında bir kısmım insan bir kısmım canavar."
"Nasıl yani?"
Normalde Rayomi'nin bu bilgileri öğrenmesi gerekmiyordu ama yarı canavar olan adam, birbirlerini daha yakından tanımaları gerektiğini düşündüğü için açıklamaya devam etti.
"Kendisini canavarların kraliçesi olarak adlandıran bir kadın tarafından canavar olarak diriltilmiş bir insanım. Kraliçe, eski çağlarda büyü kullanabilen insanların mezarlarını bularak onlara canavarları oluşturan temel kara enerji kaynağını yerleştiriyor ve onları yeniden diriltiyordu. Bu şekilde diriltilen canavarlar, normal canavarlara oranla çok güçlü olduğu için kraliçe kendi kalıntı parçacığının gücünü kullanarak bu canavarlara göğsümdekine benzer sadakat mühürleri koydu. Bende onlardan bir tanesiydim ama insan olduğum zamanlardaki bazı anılarımı hatırladığım için kraliçenin kontrolünden kaçarak buraya geldim."
"Yani düşmanım değilsin."
"Aynen öyle."
Rayomi derin bir nefes aldı. Bu yarı canavar adama ne kadar güvenebilirdi bilmiyordu ama adamın söyledikleri onu biraz rahatlatmıştı.
"Buraya saklandığımdan beri gerçeklerin peşinden koştum. Bir katılımcı ile karşılaşarak ona tüm edindiğim bilgileri ve kraliçenin planlarını anlatmak istedim. Ne kadar şanslıymışım ki senin gibi kalıntı parçacığına sahip bir katılımcı ile karşılaşabildim."
"Şu söylediğin kalıntı parçacığı nedir bilmiyorum. Ayrıca sana neden güveneyim."
Adam, sol elindeki keskin tırnakları ile sağ elinin içinde bir yara oluşturdu. Bu yaradan akan kanı parmak uçlarına yaydı ve parmak uçlarında bulunan kan ile yere değişik semboller çizdi.
"Seni öldürmek istesem anında öldürürdüm yine de bana tamamen güvenmeni istediğim için bunu yapıyorum."
Birkaç anlamsız kelime fısıldadı.
Bip
[Dürüstlük anlaşması yapmayı kabul ediyor musunuz?]
Adamın fısıldaması bittiği anda Rayomi'nin zihninde bir bildirim belirdi.
Rayomi bu anlaşmayı hiç düşünmeden kabul etti.
"Tamamdır artık birbirimize yalan söyleyemeyiz."
Rayomi kafasını sallayarak onayladı. İlk defa bir canavar ile bu kadar yakınlaşıyordu hatta ilk defa bir canavarla konuşuyordu.
'Yarı insan olduğu için pekte şaşırılacak bir şey değil.'
Yarı canavar yarı insan olan adam mağaranın derinliklerine doğru yürümeye başladı.
"Beni takip et seni her şeyi anlayacağın bir yere götüreceğim."
Rayomi oturduğu yerden kalktı ve hızlı adımlarla adamı takip etti. Adamın ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlamamıştı ama içindeki bir şey ona adamı takip etmesini söylüyordu.
Kısa bir yürüyüş sonrası kocaman yuvarlak bir kaya ile karşılaştılar. Adam bu kayayı tüm gücüyle ittirerek yolu açtı.
Kayanın tıkadığı yolun ilerisinde mağaranın derinliklerine inen çok basamaklı bir merdiven duruyordu. Merdivenin iki tarafında da ışık saçan kristaller bulunduğu için yol tamamen aydınlıktı.
"Buradan inmemiz biraz uzun sürecek."
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..