Yüzlerce basamaktan oluşan merdivenleri indikten sonra ikisi de soluk soluğa kalmıştı.
"Bu merdivenleri inşa ederken Dünya'nın çekirdeğine mi ulaşmaya çalışıyordun amk!"
Rayomi alnında biriken teri sildi ve merdivenin son basamağına oturdu. Bunca basamağı indikten sonra gerçekten çok yorulmuştu.
Geldikleri yer bir laboratuvarı andırıyordu. Mağaranın duvarları oyularak büyük bir dolap şekline getirilmişti. Ahşap masa ve sandalyeler bir ofisi andıracak şekilde dizilmişti.
Tavana yerleştirilmiş onlarca kristal tüm alanı aydınlatmaya yetiyordu. Buraya mağara demek hakaret etmekten farksızdı.
"Hey! Yarı insan yarı canavar beyefendi bana isminizi söylemeyecek misiniz?"
"Güzel soru. Açıkçası ismimi bende hatırlamıyorum. Sen bana Bay D diyebilirsin."
Rayomi, bu lakabın polisiye filmlerinde sıkça görülen lakaplara benzediğini düşündü.
'Göğsündeki mühürden dolayı bu lakabı tercih etmiş olmalı.'
"Peki buraya neden geldik?"
"Sana bir şeyler göstereceğim."
"Ne gibi şeylerden bahsediyorsun?"
Bay D, ellerini iki yana açtı ve kafasını salladı.
"Öncelikle sana sormak istediğim bir şey var."
"Hm?"
"Ne için savaşıyorsun? Neden bu oyunu kazanmak istiyorsun?"
Soru çok beklenmedik bir zamanda sorulmuştu.
Rayomi ansızın gelen bu soruya nasıl cevap vermesi gerektiğini bilemedi. En başta sadece kendisini korumaya çalışıyordu, sonra Oliva'yı da korumak istedi ve bu yüzden savaşmaya devam etti.
Babasını kaybedince yeni bir amaç edinmişti; oyunu kazanarak babasını geri getirecekti ama bu amacından da sapmak zorunda kaldı. Oliva'da öldüğü için ne yapması gerektiğinden emin değildi.
Bu saçmalık yüzünden ölen onlarca insanı düşündü. Gerçekten ne için savaşıyordu?
"Sadece kendimi korumaya çalışıyorum. Ölmek istemediğim için savaşıyorum."
Bay D, sinsice sırıttı.
"Bedeninden dışarıya öfke saçıyorsun. Gerçekten tek amacın bu mu?"
Rayomi yalan söylemiyordu ama gerçekten istediği şeyleri de söylemiş sayılmazdı.
"Bu saçmalık uğruna daha fazla insan ölmesin istiyorum. Ölen herkesi diriltemem ama bundan sonra kimsenin bu saçmalıktan dolayı ölmemesini sağlayabilirim."
Bay D, tatmin olmuş bakışlarıyla Rayomi'yi süzdü.
"Anlaşılan ikimizin amacı aynı."
"Hah! Güldürme beni. Sen bir canavarsın unuttun mu?"
"Bedenim öyle olabilir ama zihnim ve ruhum tamamen bir insana ait."
Bay D, sözünü bitirdikten sonra ofis görünümlü bu odanın öteki ucunda bulunan kapıya doğru yürümeye başladı.
"Gel benimle."
Kapının ardında devasa büyüklükte bir zindan bulunuyordu. Rayomi kapıdan içeri girer girmez şaşkınlıktan donakaldı.
"Burayı nasıl yaptın aklım almıyor."
"Üç yüzyıldır yaşayan birisine bunu sorman çok saçma."
Zindanın en sonundaki duvarda kırmızı ışık saçan bir taş gömülüydü. Taşın gömülü olduğu duvarda değişik motifler bulunuyordu.
"Burası benim araştırmalarımda kullandığım canavarları hapsetmek için yaptığım bir zindandı. Gerçi şuanda burada hiç canavar yok."
Rayomi yavaş adımlarla ilerledi. Odanın her yeri özenle yapılmış gibi duruyordu.
"Kraliçe bizim gibi mühürlü canavarları dirilttiğinde onlara tek bir görev veriyor. Bu görev siz katılımcıları öldürmekten ibaret ama ben diriltildiğimde sıradaki İlahi Dilek savaşının başlamasına üç yüzyıla yakın bir süre vardı, bu yüzden kraliçe bizlere kalıntı parçacıkları arama emri verdi."
Bay D, hızlıca kendi hayat hikayesini anlatmaya başladı. Rayomi'nin aklındaki soruları en hızlı bu şekilde cevaplayabileceğini düşünüyordu.
"Şu söylediğin kalıntı parçacıklar tam olarak nedir?"
"Kalıntı parçacıklar bildiğim kadarıyla bir zamanlar yaşamış olan bir başmeleğin kanatlarının tüyleri. Bu tüyler taşlaşmış ve dökülmeye başlamış, bu yüzden başmelek onları alıp canavarlar alemine fırlatmış diye biliyorum."
Rayomi bu anlatılan hikayeyi daha önceden de duymuştu. Hatta görmüştü.
Canavarlar aleminde bulduğu sandığın içindeki taşı eline aldığında da bu anlatılan hikayedeki görüntüleri gördüğünden emindi.
Yavaş yavaş yok olmanın eşiğine gelen bir başmelek görmüştü. Bu başmeleğin kanatları taşlaşarak dökülüyordu ama sadece bunlardan ibaret değildi. Kutsal Kristal'in bile zarar gördüğünü görmüştü.
Bu demek oluyordu ki bulduğu o taş aslında bir kalıntı parçacığıydı.
"Yüz yılı aşkın bir süre aradıktan sonra bir tane buldum. O zamanlar insan hayatıma dair hiçbir anımı hatırlamıyordum ve tamamen kraliçeye bağlıydım. Bulduğum kalıntı parçacığı elime aldıktan sonra bedenim uyuştu. Zihnime eski anılarım akın etti ve nedenini bilmediğim bir şekilde kraliçe ile olan bağım koptu."
Bay D, eliyle duvarda gömülü olan taşı gösterdi. Değişik desenlerle kaplı duvarın içine gömülü olan taştan dışarıya ince bir parıltı yayılıyordu.
"Kalıntı parçacığın içindeki güç beni reddetmişti. İçinde saklı bir güç olduğunu hissediyordum ama ulaşamıyordum. Bedenim, kalıntı parçacığın yaydığı enerjiden titriyordu. İşte o zaman kraliçenin bu taşları neden bu kadar çok istediğini anladım."
Zindanda bulunan demir parmaklıklı odaların içinde bir sürü canavar cesedi duruyordu. Çoğu cesedin bir kısmı çürümüş ve geriye canavar kemikleri bırakmıştı.
'Bunların tozlaşması gerekmiyor mu?'
Rayomi durumu tam olarak anlayamamıştı ama buna kafa yormak yerine Bay D'nin anlatacaklarına odaklanmayı seçti.
"Kraliçe ile bağım koptuğu için kaçarak insanlar alemine yerleştim. Kraliçeye hizmet ettiğim süre boyunca kraliçenin planlarını ve canavarların yaşam amaçlarını büyük oranda öğrenmiştim. Buraya gelerek çeşitli deneyler ve araştırmalar yaptım. Kraliçeye ve diğer üst düzey hizmetçilerine karşı savaşabilmek için kendimi geliştirdim. Uzunca bir süre çalıştıktan sonra bunu kendi başıma yapamayacağımı ve tüm bilgi birikimimi bir insana aktarmam gerektiğini fark ettim."
Bay D, eliyle Rayomi'yi işaret etti.
"Bu sırada yeni savaş başlamıştı. Başmelek ile iletişim kurmayı denedim ama başarısız oldum, bu yüzden bir katılımcı bulmaya çalıştım. Ne şanslıymışım ki seninle yollarımız kesişti."
Rayomi, Bay D'nin sözünü kesmek istemediği için sormak istediği soruları en sona saklamıştı. Bay D konuşmasını tamamlayınca, Rayomi sormak istediği soruları sordu.
"Bu kraliçe dediğin kişide kim?"
"O ne bir canavar ne bir insan. Artık tamamen farklı bir varlığa dönüştü. Benim gibi diğer on iki üst düzey hizmetçisi sayesinde diğer canavarlara da hükmedebiliyor."
Rayomi eliyle çenesini ovuşturdu.
Kraliçenin ne kadar güçlü ve korkutucu olduğunu tahmin bile edemiyordu. Eskiden yaşamış insanları birer canavar olarak diriltmeyi başaran birisinin en az başmelek kadar kudretli olduğu şüphesiz doğruydu.
"Peki bu kraliçenin planı nedir?"
"Kutsal Kristal'e ulaşarak dileğini gerçekleştirmek istiyordu ve bir kez kristale ulaşmayı başardı ama kristal, kraliçenin dileği için yeterli enerjiye sahip değildi. Daha fazla enerji gerekiyordu bu yüzden kraliçe 'sıfır' kod adlı varlığı oluşturarak insanlığın ve canavarların büyük bir kısmını yok etmeyi hedefliyor. Eğer bu gerçekleşirse büyük bir enerji açığa çıkacak ve kraliçe amacına ulaşacak."
"Kutsal Kristal bile yetersiz kalıyorsa bu dilek gerçekleşebilir mi ki?"
"Detayları yeterince bilmiyorum ama kraliçe alemlerin dengesini bozarak bir kereliğine Kutsal Kristale ulaştı ve amacına ulaşmak için ne yapması gerektiğini öğrendi. Eğer istediğini yaparsa milyarlarca insan ölebilir."
Bay D'nin aklına yaşadığı zamanlardaki anıları geldi.
Binlerce canavar kontrolden çıkmış bir şekilde insanlara saldırıyordu. O ve samuray ekibi büyülerini ve kılıç tekniklerini kullanarak canavarları avlamaya çalışıyordu. O gün Bay D'nin karısı da dahil olmak üzere on binden fazla insan öldü.
Rayomi hiçbir şeye anlam verememişti. Gerçekten anlamıyordu. Bu olaylar bir insanın anlayabileceğinden daha karmaşıktı. Kutsal kristal'in bile yetersiz kaldığı bir dilek ne olabilirdi ki? Ayrıca bu kraliçe denen kişi nasıl oluyordu da başmelekten habersizce Kutsal Kristal'e ulaşabiliyordu?
Bu kadar az bilgiyle bu soruların cevaplanması imkansızdı.
İkiside bir süre sessiz kaldıktan sonra Bay D şüpheli bir tavırla soru sordu.
"Başmelek ile en son ne zaman görüştün? Durumu nasıldı?"
"Çok uzun süredir bizi toplantıya çağırmıyor. Her katılımcı öldükten sonra toplantı yapacağız demesine rağmen hiç yapmadı."
Bay D kesinlikle duymak istemediği rahatsız edici bir cevapla karşılaşmış gibiydi.
"Olamaz! Bu demek oluyor ki kraliçe planının ilk adımına başlamış."
Bay D, gerçekten de stresli görünüyordu. Dikkatli bakılınca göz bebeklerinin bile titrediği görülebilirdi.
Yüzlerce savaşa katılmış üst düzey bir samurayın bile böylesine korktuğu bir olay gerçekleşmeye başlamıştı.
"Alemler arasında delikler açarak Kutsal Kristal'in dengesini bozacaktı, böylelikle başmelek fazla güç harcayarak bitkin düşecekti. Eğer sizleri bir araya toplayamıyorsa bu dediğim gerçekleşmiş olmalı."
Bay D, iki eliyle Rayomi'nin omuzlarını tuttu.
Nefes alış verişi fazlasıyla hızlanmıştı ve elleri titriyordu.
"Onu bir an önce durdurmamız lazım yoksa Sıfır'ı oluşturacak ve karşı konulamaz bir güce erişecek. Kutsal Kristal'e ulaştığı gün neredeyse tüm gücünü harcamıştı ve yüz yıla yakın bir süredir güç topluyordu. Onu alt etmek için hala zamanımız olabilir."
Rayomi, Bay D'nin titreyen bedenini görünce tedirgin olmuştu. Adamın ne kadar korktuğu anlaşılıyordu.
"Hey Rayomi! Bir süreliğine beraber çalışmaya ne dersin? Daha fazla geç kalırsak her şey için çok geç olabilir."
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..