Bir ortaokulda okul yeni bitmişti ama herkes toplanmış bir kişiyle dalga geçiyordu. Bu kişi yakut gibi kırmızı saçları ve gözleri vardı herkesten farklı olduğu için dalga geçiliyordu. Fakat bu kişi nedense inatla gülümsüyordu, gülümsemesi hiçbir dalga geçilmiş belirtisi göstermiyordu.
Aslında kırmızı renkli saçlar fazla nadir değildi ama bir de kırmızı renkli gözleri olunca insanlara bir garip gözükürdü ve dalga geçiyorlardı.
Evine girdiğinde babasının annesiyle yine tartıştığını gördü.
''Sana o çocuğu annene yolla dememiş miydi?''
''Biliyorum, biliyorum ama annem şüphelenmeye başladı Erthyo'yu istemediğimiz hakkında.''
''O çocuk yüzünden yediğim laflardan sıkılmaya başladım. ''
''Benden ne yapmamı istiyorsun! Çocuğu evden atmamı mı? ''
''Hahhh. Bilmiyorum.''
Aslında tartışma değildi. Fakat nedense birbirlerine bağırıyorlardı belki de içlerindeki siniri böyle atıyorlardı ama bu sırada konuştukları kişi odasına çantasını koyup Büyükannesinin evinin yolunu tutmuştu. Konuşulan her şeyi duymuştu ve yol boyunu ağlamıştı ama Büyükannesinin evine gelmeden bir sokak önce ağlamayı bırakmıştı.
Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. Kapı açılınca onu 40-50 yaşlarında bir kadın karşıladı. Diğerlerinin aksine Erthyo'yu görünce yüzünde çok parlak bir gülümseme oluşmuştu bunun sebebi de onun torunu olmasıydı. Evet kırmızı saçlı ve gözlü olabilirdi ama bu da onu özel yapan şeydi diğer çocuklardan farklıydı ve bu onu mutlu ediyordu kendi torunu özeldi.
Torununun gözlerinin kızarmış olduğunu görünce sordu.
''Ert, Ne oldu ağladın mı? ''
''Hayır büyükanne ağlamadım tıpkı söylediğin gibi. ''
'' Ert'cim ben sana ağlama demedim. Ben sana ne kadar üzülürsen üzül ne kadar ağlarsan ağla hayata inatla olumlu bak ve gülümse dedim çünkü hayata olumlu bakarsan elbet güzel şeyler başına gelecektir. Üzüntünü içinde tutmana gerek yok. İstediğin kadar ağlayabilirsin sen daha 12 yaşındasın. Gel, geç içeri.''
Erthyo içeri geçtiğinde kapıyı kapattı ve oturma odasında doğru yürüdüler. Sonra büyükanne ve torun olarak konuşmaya başladılar. Bu olaydan tam 5 yıl sonra bir şey gerçekleşti gökyüzünde birden devasa bir cisim belirdi boyutu aşağıdan bakıldığında devasa idi.
Erthyo bu sıra okuldan çıkmıştı hâlâ kendisiyle dalga geçen kişiler vardı ama eskisi kadar çok değildi ama bu olaylar yüzünden pek arkadaş edinememişti.
Kafasını yukarı kaldırdığına onu gördü söyleyebildiği ilk şey ''Devasa'' idi. Devasa bir gezegen bulutların arkasından dünyaya yakın duruyordu. Çeşitli yeşil toprak parçaları, devasa okyanuslar, bembeyaz bulutlar vardı. Ayrıca çeşitli kara parçaları okyanusun etrafına saçılmıştı.
O günün akşamında tüm devletler toplanıp bir toplantı yaptılar. Bu yeni cisim hakkında ne yapacakları hakkında. Bakıldığında bu devasa cisim yaşanabilir gibi duruyordu çünkü mavi yerleri, yeşil toprak olarak düşünülebilecek yerleri ve bulutları havada yüzüyordu bu da oksijen olduğu anlamına geliyordu.
Bu olaydan 1 ay sonra bir canlı yayın gerçekleşti. Canlı yayında ki herkes insandı bunun söylenmesinin nedeni canlı yayına o cisimden gelen kişilerinde katıldığıydı. Canlı yayının sunucusu yanında başkanlarla beraber konuşmaya başladı.
''Bugün burada yanımızda üstümüzdeki dünyadan gelen misafirlerimiz var. Pardon gezegeninizin ismi ne demiştiniz? ''
Deyip yanlarındaki bir yıldız desenli ama her birinin üst köşesin farklı desenleri olan 6 kişiye döndü bu desenler:
Kılıç, Asa, Çekiç, Altın kesesi, Tapınak ve Ay
Bu altılıdan üst desenin de Kılıç olan kişi ilk konuşan kişi oldu.
''Pylos''
''Evet, Pylos dünyasından gelmişler ve bize dünyamız gerçekleşecek olayları ve bir teklif sunmaya gelmişler.
Ben şimdi sözü başkanlara bırakıyorum.'' Dedikten sonra yanındaki başkanlara döndü başkanlardan birisi ilk söz alan kişi oldu. Bu kişinin belirli olan özelliği teninin biraz kavruk olmasıydı.
''Bu bahsettiğiniz gerçekleşecek olaylara geçmeden bir olayın gerçekleşeceğini nereden biliyorsunuz? ''
Bu sefer konuşan kişi deseninde asa olan kişiydi.
''Gezegeninizdeki mana oranı belirli bir eşiği geçti yaklaşık 1 ay sonra dünyanız değişim geçirecek. Aynı şey bizim dünyamıza da olduğu için bu gerçekleşecek olayları biliyoruz.''
Bunu duyunca başkanları gözlerinde soru işaretleri görülebiliyordu. Kavruk tenli başkan onların yerine sordu.
''Bu Mana dediğiniz şey tam olarak nedir?''
Yine göğsünde asa olan kişi konuştu.
''Mana bir enerjidir. Bu enerji sayesinde dünyamızdaki çoğu şeyi yaparız. Aslında '' bir enerjidir'' demek yerine evrendeki en temel ve güçlü enerjide denilebilir.''
Bunu duyan başkanlar şaşırdı evrende böyle bir enerji vardı da onların nasıl bilmediğini düşünüyorlardı.
Bu sefer soran başkan bir kadındı ve görünüşünden Çinli olduğu görülüyordu.
''Yaşanacak olan şeyler nedir?''
Göğsünde Ay işareti olan kişi cevap verdi.
''Dünyanızdaki mana artmaya başladı. Dünyanız buna alışırken bazı dağlar çökecek bazı dağlar ortaya çıkacak bazı yerlerdeki sular kururken bazı yerlerde sular ortaya çıkacak. Kısacası dünya kendini yenileyecek. Başka şeylerde olacak ama bunu zaten size önereceğimiz teklif de belirteceğiz.''
''Peki bize ne önerice-''
Çinli kadın sözünü bitiremeden göğsünde tapınak işareti olan kişi konuşmaya başladı.
''Dünyanızda canavarlar doğacak, zindanlar ortaya çıkacak. Biz de dünyanızdaki insanları bizim dünyamıza taşımayı teklife ediyoruz. Canavarlar ya da zindanları da dünyamıza geldiğinizde detaylı olarak açıklarız. ''
Yüzünde bıkmış bir ifadeyle açıkladı adam. Üstünde papa kıyafeti vardı ve sanki işi çabuk bitirip ibadete dönmek istiyormuş gibiydi.
Ardından göğsünde altın kesesi olan adam konuşmaya başladı.
''Tabii sizden isteyeceğimiz şeylerde olacak ama bunları sonra konuşuruz siz karar verin biz 15 gün sonra tekrar geleceğiz. Dünyanın değişimi başlamış olmadı ama 1 ay sonra asıl başlangıç olacak. Bize inanmazsanız 15 gün içerisinde hiç görmediğiniz canlılar ortaya çıkacak bunları araştırabilirsiniz ama 1 ay sonra bunlardan kat kat güçlü yaratıklar ortaya çıkacak o yüzden kararınızı hızlı vermeye çalışın. ''
Dedi ve hepsi ayağa kalkıp odadan çıktı.
Bu yayından sonra internet çıldırdı her form sitelerinde ya da başka yerle de yorumlar yazılıyordu. Çoğu kişi inanmayıp yalanlıyordu ama bazı insanlar ya olursa diyip endişeleniyordu.
Erthyo da o sıra düşünmeye başladı.
''Başka bir dünya mi. Bu tam japonlara göre.''
Artık 17 yaşına geldiği için evine gitmiyordu ve zaten gitmek de istemiyordu kendini istemeyen ailesinin yanında niye kalmak istesin ki? Büyükannesinin evindeydi ve dönüp sordu.
''Büyükanne sen ne düşünüyorsun?''
Büyükannesi dönüp ona baktı.
''Büyükbaban öleli çok oldu ve bu dünyada görülebilecek çoğu yeri gördüm seninle oraları gezmek hoş olurdu. Sen ne dersin?
Dedi ve Erthyo'ya döndü.
''Güzel bir fikir ben de o dünyayı merak ediyorum.''
Dedi ve Camdan bakmaya başladı, orada devasa bir gezegen vardı ve ismi ise Pylostu. Orada nelerin olduğunu bilmiyordu ama onları keşfetmek için yanıp tutuşuyordu. Belki de orada da saçından ve göz renginden dolayı aşağılayacaklar, dalga geçecekler ya da dışlayacaklar ama O orayı inatla gezecek, araştıracak ve istediği her şeyi yapacaktı şu ana kadar yaptığı bu değil miydi?
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..