22.Bölüm Pylos Dünyasının Planı

avatar
3163 18

İnatçı Yükselen - 22.Bölüm Pylos Dünyasının Planı


Erthyo odada tek başına yatıyordu. Yatağının altında büyük bir örtü vardı ve derisi özellikle gözenekleri bir krem ile kaplıydı. Bu krem gözeneklerden çıkacak kanın çıkmasını engelliyordu. Normalde bunu yapmak kişinin patlamasına yol açar fakat bu sürülen krem farklı bir olaydı. Krem kanı emik kişiye geri gönderiyordu. Biraz pahalıydı fakat şu an böyle bir şeyi düşünecek durumda değillerdi.


''Kız Kardeş Lilly yardımların için teşekkürler.''(Mira)


Erthyo'nun yan odasına yerleşmiş olan Mira,Jenny,Valeria ve Lilly birbirleriyle konuşuyorlardı.


''Önemli değil. Senin isteğini nasıl kırarım. ''(Lilly)


İşin aslı Lilly Mira'nın bir erkek için yardım istemesine çok şaşırmıştı. Mira ile çocukluk arkadaşıydı ve onun hiçbir erkek ile arkadaş bile olduğunu görmemişti. Fakat yakın arkadaş oldukları için yardıma gelmişti. Geldiğinde ise Erthyo'yu görmüştü ve bu onu daha da şaşırtmıştı.


O sırada Erthyo'nun odasında garip bir olay gerçekleşti.


Erthyo'nun üstüne bir silüet belirdi. Kırmızı saçlı, kırmızı gözlüydü. Yarı-Gelişmiş kasları vardı. Üstünde demir zincirler vardı ve kanlar içindeydi. Teni kıpkırmızıydı ve göz bebeklerinde zifirî siyah alevler vardı. Tırnakları bıçaklar gibi uzundu. Bu kilitli şeytan Oyhtye idi .


Yüzünde bir gülümseme ile elini hafifçe salladı. Üzerinden kan rengi ipler çıkıp Ertyho'ya bağlandı. Yavaşça Erthyo'nun bedenine girdi.


Bedene girdiğinde Erthyo'nun ruhu ile karşılaştı. Ruhu cenin pozisyonunda çıplak bir şekilde derin uykudaydı. Çıplaktı fakat özel yerleri dümdüzdü. Ruhların cinsiyetleri olmadığı için böyle görünmesi normaldi.


O sırada Erthyo'nun çevresinde garip şekilde hızlıca dönen şeyler vardı. Oyhtye bunun ne olduğunu bilmediği için küçümseme dolu bir gülüş attı.


''Bu bedeni alma vakti.''(Oyhtye)


Zincirlerle sabitlenmiş olduğu için fazla bir şey yapamıyordu fakat yine de Erthyo'yu öldürmek çocuk oyuncağıydı.


Kırmızı bir bıçak oluştu. Bıçağı etrafında siyah alevler vardı. Habis ve kanasusamış bir görüntüsü vardı.


El sallaması ile beraber bıçak Erthyo'ya yöneldi.


Ding


Metalin metale çarpma sesi ile beraber bıçak hiçbir şey olmamış gibi yok oldu. Yok olmadan önce gördüğü şeyler çok şoke ediciydi. Bıçak 2'ye bölünmüştü. Tam ortadan!


Ding


Ding


Birkaç atıştan sonra tekrar sesler çıktı ve bıçaklar tekrar ikiye bölündü.


''Ahh... Şu ölü tekrar yoluma çıkıyor. '' (Oyhtye)


Hiçbir şey yapamayacağını anladığı için saldırmayı bıraktı. Zaten Erthyo şu an komadaydı bedenin kontrol etmek kolay olacaktı. Erthyo'yu öldürüp yapması daha kolay olsa da başarmıyordu, hem zincirlenmiş durumdaydı, hem de etrafta dönen şeyler saldırılarını etkiliyordu.


Odaklandıktan sonra Oyhtye Erthyo'nun ruhuna kök salmaya başladı. İp saldı fakat bu ip zincir ya da normal ip değil de damar gibiydi. Kendisi de bu damarların tam ortasındaki kalpti.


''Erthyo'' gözlerini açtı . Yavaşça ayağa kalktı. (Buradaki ve bundan sonraki ''Erthyo'' konuşma değil isim olarak geçecek. Nedenini anlamışsınızdır diye umuyorum.Konuşma olduğunda yanında parantez olacaktır)


''Erthyo'' ellerini yavaşça sıktı ve bedene alışmaya çalıştı. Bedende 2 ruh olduğu için tam kontrol sağlayamıyordu.


...


Lüks bir odada 6 kişi vardı.


Kılıç, Asa, Çekiç, Altın Kesesi, Tapınak, Ay. Sırayla bu armalar giysilere işlenmişti. Bu kişilerden bir tanesi Mira'nın babası Kılıç Krallığının şu an ki Kralıydı.


''Yeni Dünya hakkında ne düşünüyorsunuz? '' Mira'nın babası direkt konuya girmeyi tercih etti.


''Dünyanın 4/3'ü su, Çekirdeğinin ısısı çok yüksek, 4/1i toprak, Ateş, Su, Toprak elementleri ile kaynıyor gezegen. Ayrıca gezegen yeni manaya kavuştu ileride burada Ateş, Su ve Toprak büyücüleri için çok iyi bir eğitim yeri olacak.'' Asa arması olan adam konuştu.


''Yeni yerler yeni malzemeler demektir.'' Altın kesesi olan adam bıyıklarını okşarken dudaklarını yaladı. Onun için yeni dünya altın kaynağıydı.


''Metallerin çoğu bizimkilere benzer şekilde. Fakat bizimkilerden farklı malzemeleri de yok değil. Öğrendiğimize göre orada Bor, Petrol gibi daha önce hiç görmediğim şeyler var.''


At ve tapınak armalı adam ağızlarını açmamıştı. Konu onları ilgilendirmediği için sessiz kalmayı tercih etmişlerdi.


''Pekala o zaman yeni dünyada Büyü Krallığı Büyücüleri eğitimlerini yapacak, Ticaret İmparatorluğu Ürünleri toplayacak, Demirci Krallığı ihtiyacı olan mineralleri alacak ''


''Kabul ''


''Bu bizim Orta Dünyaya Evrimiz için çok önemli o yüzden hiçbir hata olmamalı. Bu yüzden Kontrol Paraziti Kullanmayı tavsiye ediyorum. '''


Bir dünyanın Orta dünyaya Evrilebilmesi için en azından 2 farklı dünyayı yönetmeleri gerekiyor. Böylelikle Orta dünyalar arasında 5. sıra Orta Dünya olabiliyorlardı.


Orta dünya sıralamaları: 5,4,3,2,1 olarak düşükten yükseğe doğru gidiyordu.


''Kontrol Paraziti mi !!? ''


Kontrol Paraziti adındaki gibi bir parazit değildi . Üst düzey bir büyüydü. Büyü Belirli bir bölgeyi kapsıyordu. Bu bölgedeki insanları kontrol edilmeyi beklenen kuklalara dönüştürebilirdi. Tabii ki bazı ayarlamalar yaparak daha az etkili yapılabilirdi fakat en azı bile karşıdaki kişiyi söylediğiniz her şeyi yapabilecek duruma getirebilirdi.


Bu büyünün böyle bir ismi olmasının sebebi de bulan kişinin doğada yaşayan bir parazitin güçlerini göze alarak yaptığı büyü yüzündendi. Bu böcek insan beynine yerleşerek hem konakladığı bedeni hem de kontrol ederek başka yaşamların hayatını yerdi. Bu büyüde bunun kontrol kısmını ilham alarak yapılmış haliydi.


''Biliyorum çoğunuz buna karşı çıkacak ama önce beni dinleyin. Oraya gittiğimizde gördünüz, hiç büyüleri olmasa da büyünün yerini kapatabilecek aletleri var. Biz uçmak için büyü kullanırken onlar demirden yapılma aletler kullanıyor. Savaşmak için büyü kullanmıyorlar, birbirleriyle iletişime geçmek için aletler kullanıyorlar. Düşünün bunlar biz de olsa ve biz bunları kendi teknolojimizle birleştirsek ne kadar gelişebileceğimiz belli değil. Orta dünya olduğumuzda 1. kademlere bile yükselebiliriz.''


Bu konuşma herkes'i cezbetmişti, özellikle 1.kademlere yükselmek cezbetme seviyesini bambaşka bir aleme geçiriyordu.


''Peki neden onlarla anlaşma yapmıyoruz. Biz onlara daha kapsamlı destek sağlarız. Onlar da bize teknolojilerini öğretirler.'' Bu sefer konuşan kişi Tapınak armalı adamdı. Ne kadar cazip teklif olsa da kendisi bir din adamıydı ve başka insanları böyle köle yapamazdı.


''Çok gecikiriz. Çok fazla bilgi var ve sıradaki Dünyalara Arası Turnuvaya 5 yıl kaldı. '' Her Dünyalar Arası Turnuva 100 yılda bir yapılırdı ve bu turnuvalar o dönemin kralı girebilirdi. Çünkü Alt dünyalıların yaşam süresi birkaç on yıldı. Sıralamalarda bu turnuvada belirlenirdi. Eğer bu turnuva dışında başka bir dünyanın sırasını alabilmek için o dünyaya savaş açması gerekiyordu ve bu da çok kaynak,zaman ve can kaybına sebep oluyordu. İki dünyanın yok olması ile bile sonuçlanabiliyordu.


''Kabul Ediyorum .'' Çekiçli adam kabul etmişti. Çünkü onun ve altın kesesi armalı adam için bu yeni dünya altın demekti ve onun da kabul edeceğini adı gibi biliyordu bu yüzden direkt kabul etmişti.''Kabul ediyorum .''Beklendiği gibi altın kesesi armalı adamda kabul etmişti.


''Üzgünüm kabul etmiyorum.'' Tapınak armalı adam reddetmişti.


''Ben de kabul etmiyorum.''Ay armalı adamda sonunda konuşmuş ve reddetmişti.


''Pasif kalmak istiyorum.'' Her ne kadar kabul etmek istese de Kontrol Paraziti kullanmayı kendine yakıştıramıyordu. Hem yeni dünya daha yeni manaya kavuşmuştu ve bu yüzden kabul etmese bir şey kaybetmezdi.


Aralarında ikna ve ret tartışması çıkmaya başladı ve odadan sesler yükseldi.


Bu olayları izleyen Erthyo'da garip bir şekilde hiçbir duygu belirtisi göstermedi.


''Büyükanneme dokunmadıkları sürece sıkıntı yok. ''(Erthyo)


Etrafına bakınmaya başladı ve konuştu.


''Sanırım burdan çıktıktan sonra onu arayacağım. '' Dünyasında onu bağlayan hiçbir şey yoktu. Ne ailesini artık önemsiyordu ne sevgilisi vardı. Sadece büyükannesi onun için en önemli olan şeydi. Bu yüzden hızlıca burdan çıkıp onu bulmak istiyordu.


Önündeki görüntü bulanıklaştı ve karşısına bir adam çıktı. Adamın kül grisi saçları vardı. Capcanlı gözleri gece vaktindeki ay gibi parlıyordu. Yüzü krem gibi beyazdı, kaşları kılıç gibi aşağı bakıyordu. Adam çok yakışıklıydı. Fakat konuşmasında duygu yoktu.


''Tekrar Karşılaştık.''


''Tekrar karşılaştık. Arz''(Erthyo)


''Sanırım artık gitme vaktim .''(Arz)


''Gitmek? ''(Erthyo)


''Yeteri kadar yaşadım. Artık hayatımın son demindeyim*. En fazla 1 gün daha yaşayabilirim.''(Arz) (* Anlarındayım demek.'')


''Yapabileceğim hiçbir şey olmadığı için sadece bir şey soracağım. Yapmamı istediğin son bir şey var mı? '' Karşısındaki adam bedeninin önceki sahibi olabilirdi fakat ona karşı herhangi bir şey hissetmiyordu. Bu yüzden sadece son arzusunu sorabilirdi.


''3 şey var fakat bunlardan 2 tanesi imkansız bu yüzden sonuncuyu diyeceğim. Lütfen silahımı bul .''(Arz)


''Silahın mı ? '' O an aklına dank etti . Anılarında bir silah savurup duruyordu fakat göremiyordu. Belki de o silahı istiyordur.


''Zaten bir parçası sende. Diğer parçasını buldun mu tamamlanıyor. Diğer parçası bu dünyada biryerlerde fakat onu kendin bulmalısın. Sadece bu dünyayı terk etmeden önce onu bul .''(Arz)


''Parça mı ? Katanadan mı bahsediyorsun.'' O kadar beraberinde taşıdığı katanasının eski yaşamındaki kullandığı silahın parçası olduğunu hayal edemezdi.


''Evet o kullandığım 4 silahtan bir tanesi. Diğer Silahlarımda öbür parçanın içinde. ''(Arz)


''Pekala senin için onu bulacağım. Peki Silahların neler? ''(Erthyo)


'' Katana, Gecenin Panteri. Yay, Kartal Kral, Mızrak, 6 Element Ejderi, Kamçı, Haylaz Çocuk.''(Arz)


''Haylaz Çocuk? ''(Ertyhyo)


''Onu görünce anlayacaksın. ''(Arz)


''Bundan başka bir dileğim yok. Elve-'' Cümlesini tamamlayamadan sesi kesildi. Erthyo ne olduğunu sormadan bir anda ortam değişti ve kafasında bir ses duymaya başladı.


''Burada bekleyeceğiz şu an çok güçsüzsün o şeytana karşı bir şey yapamazsın.''(Arz)


''Neden bir anda buraya geldik ? ''(Erthyo)


''Bekle ve izle ''


..


Oyhtye bedene alışma işlemini bitirdikten sonra ayağa kalktı.


''Sanırım artık hazırım. Güçlenmem için çok fazla kan gerekiyor . Kalitesi de iyi olmalı. Hâlâ o yarışma yerinde olmalıyız. Genç neslin zenginleri her yerde, bunlar güçlenmem için yeter.''(Oyhtye)


Ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açıp etrafa bakındı, kimseyi göremeyince koridordan dışarı doğru gitmeye başladı.


Bir süre daha yürüdükten sonra Küre Birliğinden çıkmayı başardı.


Etrafa bakındığında bir sürü gencın ve uşaklarının olduğunu gördü fakat gitme vaktiydi ve herkes araçlarına binmişti.


''Hızlı olmalıyım.'' Etrafa bakınmaya devam etti ve daha arabasına binmemiş olan şişman bir çocuk gördü. Çocuk ayaklı köfte gibiydi ve oldukça yavaş yürüyordu. Yüzündeki bıngıllar yürüdükçe sıçrıyordu.


''Bu-Bu ayaklı bir medikal köfte. Bunun kanını alabilirsem gücüm sıçrama yapar.'' Çocuktan gelen medikal koku o kadar yoğundu ki diğer arabalardaki genç nesilden kişiler bile alabiliyordu kokuyu.


Oyhtye'nin pençeleri yavaştan büyümeye başladı. Ellerinden habis bir aura yayılıyordu. Gözleri kızardı.


Boom


Yere ayağını geçirmesiyle beraber sıçradı ve ayaklı köfteye doğru son hız gitmeye başladı. Ayaklı Köfte habis aura yüzünden titremeye başladı ve arkasına döndüğünde gözleri kızarmış pençeleri olan bir adamın üstüne doğru atladığını gördü.


Habis aura üstüne kilitlendiği için Ayaklı Köfte titremeye başladı ve yeteneklerini kullanamadı. Gözlerini kapattı ve ölümü beklemeye başladı.


Tam pençelerini Köfteye geçireceği zaman bir esinti geldi.


Esinti çok yumuşak ve azdı fakat bu bile Oyhtye'nin saldırısını durdurup onu geri atmaya yetmişti.


Bir an sonra köftenin önünde birisi belirdi. Tilki kulakları ve 18 kuyruğu vardı. Yüzünü peçeyle örtmüştü fakat güzelliği bile ordakilerin ağzının suyunu akıtmaya yetiyordu.


''Wow böyle bir güzellik beni kurtarmak için önüme atladı. Hehe.. Ben-ben ne diyeceğimi bilmiyorum.''Ayaklı köfte hemen titremeden kurtuldu ve güzelliğin yanına geldi.


''Yarı-insan'da olsan da benim için öne atıldın. Bu yüzden duygularını kabul etmem gerekir. '' Ayaklı köfte olayı tamamen yanlış anlamıştı. Güzelliğin kendiâşıkşık olduğunu ve bu yüzden kendini kurtardığını zannediyordu. Bu kadar güzel bir kadını kaçırmak istemediği için hemen atılmıştı.


Ancak güzellik ona bir bakış atmadan 2 adım öne çıktı.


''Senin gibi küçük bir şeytan onun bedeninde bulunmaya layık değil. Eğer o bedenden şimdi çıkarsan hiçbir şey yapmayacağım fakat kalmaya devam edersen kolay kurtulamazsın.'' Yetişkin bir kadın sesi ortamı sardı. Sesi duyan insanlar bir perinin onlara konuştuğunu zannetmişlerdi. Ses herkesi büyülemişti.


''Senin gibi küçük bir tilki benimle böyle konuşmaya cüret ediyor ha. Pekala önce senden kurtulacağım. ''(Oyhtye)


Sonra aniden öne atıldı ve pençelerini kadının yüzüne savurdu.''Önce suratını mahvedeceğim. ''


Küçük bir yıldırım kadının elinde belirdi ve ani olarak Oyhtye'nin kafasının üstüne fırladı.


Bzttt.


Oyhtye titremeye başladı ve sonra yere düştü.


Dış görünüşü iyi olsa da ruhunda ızdırap çekiyordu.


ARGHHHHHHHHHH


Oyhtye'nin göğüs kısmında küçük bir delik vardı ve orada bir yıldırım akımı vardı. Küçük görünse de Oyhtye çığlık attırmaya yetiyordu.


''Sana demiştim. Eğer o bedenden hemen çıkmazsan bir sonraki hamlemde seni yok edeceğim. Aslında seni Erthyo'nun kendisinin yok etmesini isterdim fakat sınırlarımı zorlarsan hiç tereddüt etmem .'' Ruh Dünyasının her yerinde kadının sesi yankılanıyordu ve bu ses bile Oyhtye'ye acı çektiriyordu.


Oyhtye dişlerini sıkıp kilitli alana gitti ve yaralarını iyileştirmeye başladı.


Erthyo'nun ruhu bedeni geri aldı ve ellerini sıktı.


''Haha.. Daha demin görüştük nasıl bu kadar sabırsız olabilirsin?'' Şu an kalbinde bir sevinç yaşıyordu. Nedenini kendisi de bilmiyordu fakat Amy ve Mia'yı görmek kendini mutlu ediyordu. Onlara bakmayı, onlarla konuşmanın herşeyini seviyordu.


''Abla sanırım burada garip olaylar dönüyor.''(Mia)


''Bence de.'' Kendisi de söylediklerini garip bulmuştu. Erthyo demin demişti fakat aradan 10.000 yıl geçmişti. Hem ondan sonra tekrar ve tekrar görüşmeye devam ettiler. Ancak Erthyo sanki bir kere görüşmüşler gibi konuşuyordu.


Bir ışıkla beraber Erthyo'nun yaraları iyileşti.


Ayağa kalktı. 'Teşekkürler''


''Önemli değil. Hadi içeri gidelim ''


''Hey, Bedenini kullanmama izin verir misin.'' Erthyo kulaklarında Arz'ın isteğini duydu ve karşı çıkmadan ruhunun bedenini kullanmasına izin verdi. Yakında ölecekti ve birkaç isteğini yapmanın kötü olmayacağını düşünüyordu.


Erthyo'nun etrafındaki hava değişti. Kızlara dönüp duygusuz bir ses tonuyla konuşmaya başladı.''Merhaba.''


Kızlar bu aurayı tanıyorlardı.''Arz ? ''


''Sorularınızın olduğunu biliyorum fakat cevaplayabilecek kadar zamanım yok.'' Arkasını döndü ve içeri doğru yürümeye başladı.


''Biraz konuşabilir miyiz? '' Başka kelime etmeden içeri girdiler.


Amy'de yürümeye başladı fakat bir el tarafından durduruldular. Daha önce hiç kimse onları böyle durdurmamıştı. Kibirden ya da makamdan dolayı değil kızlar istemediği içindi. Çünkü diğer kişilerin onlara dokunmalarını istemiyorlardı. Bu evrende sadece birkaç kişi onlara böyle dokunabilirdi.


''Hey bayan erkeğin burdayken başka bir adamın yanına gitmemelisin.''Bu Ayaklı Köfteydi. Az önce kendini kurtarmasından dolayı bu kadını kendi kadını bellemişti ve başka bir erkeğin arkasından gidince tepesi atmıştı ve hemen yanına gidip konuşmaya başlamıştı.


Amy cevap vermeye tenezzül dahi etmedi. Hafif bir esintiyle Ayaklı Köfteyi arabasına gönderdi. Tekrar bir esinti oluştu ve araçtan yaşlı bir adam çıktı. Adam Ayaklı Köftenin uşağıydı.


''Bu çocuk bir daha bana böyle dokunmaya ya da yanıma yaklaşmaya cüret ederse. O, Sen ve bütün ailelerinizi öldürürüm.''Soğu bir sesle konuştu ve baskı yaymaya başladı. Yaydığı baskı yüzünden uşak aniden yere çöktü ve kan kusmaya başladı.


''P-P-Pekala Hanımefendi Genç efendimiz çok kendini bilmezdi ve sizi rahatsız etti lütfen affedin. Bir daha yanınıza dahi yaklaşmayacak. Lütfen Affedin. '' Bunları söylerken kafasını yere basıyordu.


''Git.''


''Gidiyorum. '' Arkasına dahi bakmadan arabaya bindi ve gitti.


Amy Arz'ın arkasından Küre Birliğine girdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr