Etrafı büyük bir toz bulutu sardı fakat toz bulutunun arkasında küçük ve büyük olmak üzere iki siluet vardı. Herkes biliyordu ki bu silüetlerden bir tanesi Drag, diğeri de Tonny isimli savaşçıydı.
Seyirci ve Viplerin görebildiği kadarıyla Drag’ın yumruğu Tonny’nin göğsüne sıkışmıştı ve geri çekmeye çalışıyordu. Tonny ise bu fırsatı kullanarak onun koluna bir kesiş yaptı.
Herkes bağırmaya başladı. ‘’Atlat’’, ‘’Dikkat et!’’, ‘’Tehlike’’ gibi sözler bütün sahada yankılandı. Tod bile yerinden kalkmış ve sahaya atlamaya hazırlanıyordu fakat Wiar elini kaldırdı ve onu durdurdu.
‘’Prens Wiar?’’ (Tod)
‘’Böyle savaşlarda yaralanmalar ya da ölümler normal şeylerdir. Eğer bu savaşta ölürse ya da sakatlanırsa bu onun güçsüz olmasından dolayıdır. Karışmaya gerek yok.’’ Aslında kendisi Drag’ı kendi safına çekmek istiyordu fakat o öldürme niyeti kendini huzursuz ediyordu. Bu yüzden burada ölürse kafasına pek takmayacağını düşünüyordu. Sonuçta rakibi yaşayacaktı ve onu kendi safına çekebilirdi.
Erthyo'nun öldürme niyetini hissettiği anda onu bir düşman olarak görmeye başlamıştı. Ancak şu an 200.Kat en önemli konuydu bu yüzden düşmanlığı bir kenara bırakmış ve onu 1.sıraya yazmıştı ancak eğer burada ölürse de hiçbir sorun yaşamaz ve hayatına devam ederdi. Hatta potansiyel bir düşmanın öldüğü için sevinebilirdi. En azından uğraşmak zorunda kalmazdı.
Tod ağzını açmak istedi fakat Wiar’ın soğuk bakışlarını görünce ağzını kapattı. Wiar ondan çok üst bir statüye sahipti, bu yüzden laf etmesi boynunun bedeninden alınması ya da pozisyonunu kaybetmesine yol açabilirdi.
Bu yüzden sadece dua ederek önündeki savaşı izlemeye başladı.
Büyük Kılıç havadan kesiş yapmaya devam ediyordu. Erthyo bu saldırının gücünü görmüştü, eğer kendi gücünün %50’sini kullanırsa bunu durdurabilirdi fakat bunun için sağ kolunu kullanması gerekiyordu. Ancak eğer bu savaşı kazanırsa ve sağ elini kullandığını görürlerse bütün uğraşları sona erebilirdi.
Bu yüzden doğa elementini kullanmaya karar verdi.
[Doğa Canavarı: Uzuv Canavarı]
Bu canavar insanlara bir kene gibi yapışarak onların uzuvlarını ele geçiriyor ve onları yönetmeye başlıyordu. Bir süre sonra konakçının hayat enerjisini emip onu bir kuklaya dönüştürüyor ve o bedende yaşamaya başlıyordu. Ayrıca %15’inde görülen özel bir olayda yaşanabiliyordu.
Ekstra Uzun. Ekstra Uzuv ortaya çıkarsa konakçıyı tüketme hızı yavaşlıyor fakat sökülme ihtimali azalıyordu.
Erthyo’nun göğsünde sarmaşıklar ve çiçekler büyümeye başladı fakat kökleri bir insan kolunun yarısı kadar büyüktü. Kökler birleşti ve uzadı, sonunda ekstra bir ele dönüşmüştü. Elin bütün ayrıntıları normal bir el kadardı, çizgileri, tırnakları, damarları ve içindeki çizgileri de dahil her şey çok gerçekçiydi.
Avuç içi ise bir ağaç kabuğundan oluşuyordu. Bu ağaç ise sağlamlığı ile bilinen [Demir Ağaç] kabuğuydu.
Uzuv canavarı elini kaldırdı. Üstten gelen saldırının önüne geçti.
Bam!Svişşşş!!
El ve Kılıç çarpıştığında küçük bir patlama ortaya çıktı. Ağır kılıcın baskısına dayanamayan kol kesilmeye başladı, kesik aşağı doğru inip Erthyo’nun göğsüne doğru hareket etmeye devam etti.
Erthyo ise bu zamanda durmadı. Nihai ve Kutsal Alevlerini sol yumruğunda ortaya çıkardı. Manasının %40’ını göndererek hasarını arttırdı. Üstüne [Obur Özümseyici] Yeteneği ile Tonny’den mana emmeyi de unutmuyordu.
‘’AHHHHHHHH’’
Alevler hızlıca etrafındaki kayaları eritmiş ve durmadan Tonny’nin etine etki etmişti. Tonny ilk başta bu acıya dayanmayı başarmıştı fakat birkaç saniye sonra Kutsal Alevlerin kavurucu gücünü ve Nihai Alevin ısısına dayanamamıştı.
Bu yüzden hızlıca kendini geri çekmeye çalıştı fakat Erthyo ellerini bir pençe haline getirerek Tonny’nin göğsüne sapladı ve göğüs kafeslerini tuttu.
‘’Kaçmak mı? O adam seni seçtiği anda kaderin kilitlenmişti.’’Erthyo Tonny’den gelen manayı alevlerine yönlendirdi ve Tonny’nin bedenini yok etmeye devam etti.
‘’Neden...’’Acıdan dişini sıkan Tonny’nin tek söyleyebileceği söz buydu. Şu an neden bu acıları çektiğini ve ölmesi gerektiğini bilmek istiyordu.
‘’Seninle bir kinim yok. Fakat seni seçenlerin seni almasına izin veremem.’’Başka bir şey söylemeden alevleri güçlendirdi ve Tonny’nin kalbini alevler yardımı ile pişirdi.
Tonny son bir kez kan kustu. Gözündeki canlılık yavaşça kaybolurken kafası geri düştü ve görüşü karardı.
‘’Sana daha acısız bir ölüm vermek isterdim fakat o adam İblis Alevlerimi gördü. ‘’ Eğer önceki savaşta İblis alevlerini görmüş olmasaydı bu adamı daha erken öldürebilirdi fakat tedbiri elden bırakmadı ve Kutsal, Nihai alevleri kullandı.
Erthyo üstünü temizledi ve sahanın kenarına geçti.
Tozlar bir süre sonra dağılmıştı ve herkes ikilinin pozisyonlarını görmüştü, Erthyo’nun 3. kolu ve Tonny’nin kalbinin yok oluşu. Seyirciler ve Vip alandaki herkes bunu görmüştü. Hiç kimse Drag’dan böyle bir şey beklemediği için alanda tek bir ses bile yoktu.
O korunmasız çocuk birini öldürürken bu kadar acımasız olabiliyormuş. Herkesin kafasında aynı şey geçiyordu.
Hakem bir süre sonra şaşkınlığından kurtuldu ve ikinci kapışma için duyurusunu yaptı.
***
‘’Ne yapmalıyız?’’
‘’Kimseye bunu bildirme. Özellikle Lordumuza bunu söyleyemezsin.’’
‘’Fakat…’’
‘’Biliyorum. Bu çok önemli bir konu ancak Lordumuzun bu ikiliyi ne kadar önemsediğin biliyorsun bu yüzden hiçbir şey söylememeliyiz.’’
‘’Peki, o Atı ne yapalım?’’
‘’Lider Kioz onu tutabilir. Onun hakkında fazla düşünmeyin. Şimdi bu sorunu düzeltmeye odaklanın.’’
Bir odanın içinde 3 kişi aralarında konuşuyordu. Herkesin alınlarında ter damlaları yere düşüyordu, ayrıca gözleri korku doluydu.
3 Kişinin konuştuğu odanın içinde ise 2 yatakta iki güzel kadın yatıyordu fakat güzellikleri kan ile lekelenmişti. İki kadında baygın haldeydi.
Bu kadınlardan bir tanesinin siyah saçları kıpkırmızı kan ile boyanmıştı. Kafasına dikkatli bakıldığında sanki önceden orada olan iki şey kesilmiş gibi et parçaları vardı. Ayrıca saçına akan kanlarda buradan geliyordu.
Alt tarafında ise bu kandan daha büyük bir kan havuzu beyaz örtüyü kirletmiş ve yatağı bir kan havuzuna çevirmişti.
Bu kızın yanında ise başka bir kız vardı. İlk kız siyah boyanmışsa bu kız beyaz bir pamuk gibi beyazlarla kaplanmıştı. Ancak onun da bedeni büyük yaralar ile kaplıydı özellikle sol kolu. Artık yerinde değildi.
Bunlar Hiori ve Alex’di.
3 Telaşlı kişi ise Lii, Gözcü ve Alevdi.
***
Erthyo’nun hesaplamalarına göre toplam 4 rakiple karşılaşacaktı. Toplam 21 kişi olduğu için 1 kişi diğer etaba savaşmadan geçebilecekti. Kalan 20 kişi ilk 10 için savaşacaktı.
11 Kişiden bir kişi tekrar diğer etaba geçince kalanlar ilk 5 için savaşacaktı. 6 kişi ise ilk 3 ve en sonunda 1.lik için birisi kendine meydan okuyacaktı.
Erthyo bu etapta rakiplerini iyice inceledi, ayrıca Vip alandaki kişilerin tepkilerini de ölçmeye başladı. Özellikle 3 kişi için çok heyecanlanmıştı bu kişiler. Wiar’ın suratındaki arzu ve istek bile belli oluyordu.
Bu 3 kişi şunlardı;
Yumruk Keşişi Sinmeante. Bu kişi bir keşişti ancak bu dünyanın keşişlerine benziyordu. Alında altın bir para vardı ve derisinin içine işlenmişti, turuncu-sarı kısa kollu bir kıyafet giyiyordu fakat normal keşişler gibi kel değildi. Saçları atkuyruğu şeklinde toplanmıştı. Erthyo gibi Yumruk Sanatlarına odaklanıyordu ve yıkıcı yumrukları vardı.Özellikle yumrukları içsel yaralar ortaya çıkarıyordu.
Kan Kılıç Katur. Kılıcı kendi kanından oluşan bir Kılıç Ustasıydı kendisi. 30 Yaşında bir adamdı kendisi, ciddi suratı ve bıçakla işlenmiş bir suratı vardı. Rakiplerine verdiği hasar ile kendi yaralarını iyileştirip bir süre boyunca hasarını arttırabiliyordu.
Çifte Kalkan Pitaro. Bu adam en garipleriydi, saldırıları tamamen elindeki iki kalkandan oluşuyordu. Ağır bir zırh ile birleşince yıkılmaz bir kale gibi görünüyordu. Mithril ve Kara Elmastan oluşmuş kalkanları çok sağlam ve güçlüydü. Saldırıları ise genelde sersemletme üzerineydi. Ancak tanklarda bulunan yüksek hasar büyüleri de biliyordu.
Erthyo bu 3’lüyü incelemeye başladı. Her rakibi farklı bir konuda ustalaşmıştı ancak kendisine ilham olabilecek şeyler biliyor olabilirlerdi. Bu yüzden ilk 10 belirlenesiye kadar izlediği tek 3 savaş buydu.
İlk 10 belirlendiğinde Hakemin sesi Erthyo’nun kulaklarında duyuldu.
‘’1 Numara rakibini seç’’
Erthyo hızlıca ayağa kalktı ve etrafı incelemeye başladı. Rakipleri onun kendisini seçmesini istiyordu fakat aynı zamanda çekingenlerdi de. Erthyo’nun tek koldaki gücü iki koldaki gücünden hiç az değildi bu yüzden rakiplerin içinde korku tohumları filizlenmeye başlamıştı.
Erthyo bir süre düşündükten sonra kararını verdi.
‘’8 Numara Sinmeante ‘’ (Erthyo)
Sinmeante kendi seçilince pek şaşırmadı. Hızlıca sahaya çıktı ve Erthyo’yu selamladı. Erthyoda nezaketten ve rakibe saygıdan dolayı onu selamlamıştı.
Hakem ikilinin hazır olduğunu görünce komut verdi.
‘’Başlayın!’’
Komut gelmesine rağmen ikili tek bir adım dahi atmadı. Sinmeante duruşunu aldı ve rakibine gözünü dikti, duruşu yere yakın bir duruştu, kollarından bir tanesi önde diğeri midesinin yanında olacak bir duruş sergiliyordu.
Erthyo’da duruşunu aldı. Ayaklarını yere daha sağlam bastı, ellerini arkasına götürdü ve öylece beklemeye başladı. Ancak rakibi bunu bir küçümseme olarak göremedi. Çünkü Erthyo bunu yapınca havası tamamen değişmişti.
Bedeni açıklarla doluydu fakat eğer bir saldırı yaparsa kendisi etkilenecekmiş gibi bir his içini doldurdu. Ayrıca bu açıkların aslında mükemmel bir şekilde kapandığını da hissetmişti.
Sinmeante bu duruşu görünce gözleri parladı. Sanki bir hazine bulmuş gibi hissetmişti.
‘’Bayım görüyorum ki dövüş sanatında benden daha iyisiniz acaba bu savaşı hiç yapmasak da ben sizden bir şeyler öğrensem sizi rahatsız etmiş olur muyum? ‘’ Rakibi o kadar saygılı konuşmuştu ki onu öldürmeyi planlayan Erthyo bile yumuşamıştı. Rakibinin üslubu böyle olunca içindeki öldürme niyeti hiç olmamış gibi dağılmıştı.
‘’Eğer onu seçersen seninle bu tür şeyleri tartışmayı sorun etmem.’’Erthyo göz ucuyla Mirayı gösterdi. Sinmeante bunu görünce onayladı ve Erthyo’yu selamlayıp kenara çekildi.
Hakemin gene ağzı açık kalmıştı fakat bu sefer daha hızlı bir şekilde kendini toparladı.
‘’8 Numara Sinmeante pes etti ve yarışmadan çekildi. 1 Numara Drag bu etabı geçmiş bulunuyor.’’
Sahada bağırış sesleri yükselmeye başladı. Rakibini tek hamle yapmadan pes ettirmek herkesin yapabileceği şeyler değildi. Bu ustaların yapabileceği ve bir caydırıcılıktı. Bunu gören kalabalık Draga daha da hayran olmuştu.
Wiar bu hareketi görünce şaşırdı ve düşünmeye başladı.
‘’Yanılıyor muyum? Bu çocuğun bana karşı bir kin ya da düşmanlığı yok mu? Az önce almayı düşündüğüm Tonny’i hiç acımadan öldürdü fakat üstüne tartıştığım Sinmeante’ye karşı tek bir hamle bile yapmadı. Garip!’’
Erthyo hiçbir şaşkın tezahürata karşılık vermedi ve kenara çekildi. Şu an hiçbir savaş izleyecek havada olmadığı için gözlerini kapadı ve kolunu iyileştirmeye başladı.
Kolunda bir sürü kırık vardı, bu beden için fakat normal bedeni tek bir hasardan bile etkilenmemişti.
‘’Acaba…’’Erthyo’nun kafasında bir teori belirdi fakat bunu burada uygulayamazdı. Bu yüzden bunu sonraya bıraktı ve Yok edilemez bedene manasını aktarıp kolunu yavaşça iyileştirdi.
Etrafa herhangi bir şeytani hava ya da aura yayılmadığından emin olduktan sonra Yok edilemez bedeni uygulamaya devam etti.
(2 gün sonra tek bölüm değil bir toplu atmayı planlıyorum.)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..