Erthyo yavaşça Yok edilemez Beden ile yaralarını iyileştiriyordu. Kan özü yok olmadığı sürece Erthyo ölümsüz gibi bir şeydi fakat Wiar ile savaşında anlamıştı ki rakipleri buna hazırlıklıydı.
O zaman fark etmemişti fakat şu aralar çok fazla büyük yaralar aldığı için Yok edilemez bedenle bedenini inceleyince Kan Özlerinde bir sürü çatlak olduğunu fark etti. Demek ki Şeytanlar ya da ustalar kan özlerinden tekrar doğabiliyorlardı.
Ancak Erthyo’da olduğu gibi kan özleri sağlam ve birleşip kaçamıyordu. Çünkü Erthyo’nun o portaldan geçmeden önce son duyduğu şey,’’sanırım büyülü bir aletti.’’ Kelimesiydi. Bu da onların daha önce böyle bir şey görmediğini gösteriyordu.
Ayrıca soy farkından ya da Soyun gücünden dolayı bu kadar ustanın içinde Yok edilemez bedeni çalıştırdığında hiçbir Şeytani elementin sızmadığını gördü. Bu olayda özgüvenini daha da arttırmıştı.
Yok Edilemez beden ile yaralarını düzeltti. Şu an sağ kolunu istediği gibi kullanabilirdi fakat yapmayacaktı. Rolü için bu sakatlık çok önemliydi. Bu yüzden sağ kolunun derisini mor-siyah bir şekilde bıraktı ve ona daha fazla bakmadı.
Bunun yerine kan özünü iyileştirmeye başladı fakat bu beden iyileştirmek kadar kolay değildi.
Kan özündeki çatlaklar yüzünden ne kadar mana aktarırsa aktarsın %70’i boşa gidiyordu. Bu yüzden iyileşmesi bedeni kadar kolay olmadı.
Çatlaklar manayı aç bir insan gibi hiç görgü kuralı olmadan yiyordu resmen. Erthyo’nun manasının %50’si çoktan gitmişti fakat bunların %10’u anca işe yarıyordu. Çatlaklar yavaşça kendini yeniliyordu fakat tek bu yeterli değildi.
Erthyo’nun bedenindeki kanda bu özü yenilemek için seferber olmuştu. Çatlaklar yavaşça iyileşti ve 3 saatin sonunda hiçbir çatlak kalmamıştı fakat çok büyük bir sıkıntı vardı.
Yanmış Kan Özü!
Bu kan özü manasının %50’sini emmiş olsa da neredeyse iyileşmemişti. Sadece alt kısmında hafif bir parlaklık vardı. Erthyo bu parlaklığı görünce umutsuz bir duruma düştü. Bir kan özünün bu kadar zor yenilendiğini bilseydi hiç yakmayı tercih etmezdi.
Onu teselli eden tek şey yanan kan özünün yarı Anka yarı Kutsal Kartal Kan özü olmasıydı. Jenny’nin ırkını değiştirdiği için artık Anka ya da Kutsal Kartal kan özüne ihtiyacı kalmamıştı.
Ayrıca bu kan özü eskiden olduğu gibi yarı turuncu yarı beyaz değildi. Güçlü Alevlerden oluşmuş bir kan ışıltısı alt tarafında çıkmıştı. Kanın alev rengi şu an turuncu, hafif kırmızı rengindeydi. Ancak Erthyo bu alevin kendisinin hafif mor-kırmızı, biraz da içinde beyaz alevler bulunan ateşinden katlarca güçlü olduğunu fark etmişti.
Erthyo ne kadar fazla mana aktarırsa aktarsın bunun %1’i ancak bu kan özünü iyileştirebiliyordu ve bir süre sonra Erthyo’nun çocuksu yüzü bembeyaz olmuştu. Bu yüzden bunun üstünde daha fazla durmamaya karar verdi.
‘’Yavaş yavaş bunun üstesinden geleceğim. Ancak böyle olmaz, bu kan özünü bile yakmam gücümü %10 düşürdü. Şanslıyım ki bu seferki kan özü Jenny’nin eski güçsüz soyunun kan özüydü, eğer farklı bir kan özü olsaydı daha güçsüz bile olabilirdim. Ya bir daha kan özümü yakmamam gerek ya da bu soruna bir çare bulmalıyım.’’
Erthyo içinden geçirdi fakat fazla kafaya takmamıştı. Güç düşüşü şu anki gücün pek etkilememişti. Erthyo zaten kendisinden 2 üst seviyeyi tüm kozlarını kullanırsa yenebiliyordu, şimdi yenemeyecekti fakat bu o kadar önemli değildi. Çünkü yenmesi kesin bir ihtimal değildi bu yüzden çok bir şey kaybetmemişti ancak bu sorun yine de kafasını ağrıtıyordu.
Erthyo hiçbir maçı izlemedi. Rakipleri güçlü olsa da kendisin hiçbir baskı yapmıyordu. Göksel Tilki ve Yer altı Dünyası Yılanı Soyu sayesinde bunu hissedebiliyordu bu yüzden fazla kafasına takmamaya karar verdi.
Sıra İlk 6’ya geldiğinde hakem bildirdi.
‘’Artık hiç kimse diğer etaba savaşmadan geçemeyecek. Diğer etaba geçmek için herkesin savaşması gerekiyor. İlk rakibini seçmek için 1.Numaralı Drag’ın sahaya çıkması gerekiyor.’’
Erthyo yukarı çıktı fakat direkt rakibini seçmedi etrafı iyice incelemeye başladı. Masum insanları öldürmeyi pek istemiyordu fakat öldürürse de pek vicdan azabı çekmezdi sadece imajının bozulmasını istemiyordu.
Ve isteği olmuş gibiydi. Tüm rakipler ve izleyiciler 2 favoriye düşmanca bakıyordu, tabi bunu neden yaptıklarını biliyordu ancak bu kişilerin Savaş Manyağı olan yozlaşmış insanlar olup olmadığı konusunda emin olamıyordu.
Kan Kılıç Katur rakiplerini güçlenmek için kullanmayı seviyordu. 2 rakibinde öldürmüştü fakat bunu çok acılı şekilde yapmıştı. Rakiplerini öldürmeden sadece bedenlerine bir sürü kanlı yara açmıştı ve oradan acımasızca kanlarının hepsini çekmişti. Sahadan çıkarılan rakipleri kurumuş cesetlerden başka bir şey değildi. Bu yüzden lakabı bile olmuştu [Kan Manyağı 3K]
Çifte Kalkan Pitaro ise rakiplerini eğitim malzemesi olarak kullanmış ve onları Kalkan Yolunda birer basamak yapmıştı. Rakiplerini yeni hamleler ve taktikler bulmak için kullanıyordu ve uzuvları koptuğunda onları bozuk parçalar gibi kenara atıyor ve savaşmaya devam ediyordu.
Bu olaylar ise yarışmacıları ve izleyicileri iğrendirmiş ve öfkelendirmişti. Ancak Vip alandakiler seslerini çıkartmadıkları için tek kelime etmeye cüret edememiş sadece yuhalamaya ve onların maçlarında hakaret savurabilmişlerdi.
Bu yapabilecekleri ve öfkelerini atabilecekleri tek şekildi.
Erthyo bu yüzden hiç düşünmeden cevap verdi.
‘’3 Numara Kan Kılıç Katur.’’
Katur hızlıca sahneye atladı.Rakibine hiçbir şey söylemeden duruşunu aldı ve kanlı bir atmosferle Erthyo’ya bakmaya başladı.
Aynı zamanda bir elinin parmağı ile kolunu kesti. Kesilen koldan akan kan onun sağ eline hücum etmeye başladı. Sağ elinde yavaşça bir kılıç şekilleniyordu.
Şekillenen kılıç 1 metre kadardı. Keskin tarafları tırtıklıydı ve bu tırtıklar kanca gibi şekillenmişlerdi. Tam ucu ise delmek ve yara bırakmak için özenle sivriltilmişlerdi. Ayrıca bu kılıç kanı emdikçe 10 santimetre daha uzuyor ve kancaları daha ölümcül oluyordu.
Sonunda kılıç oluşunca Katur’un yaydığı hava değişmiş, şeytanilik barındırmayan bir katliam ve habis bir hava yayıyordu sanki kandan göllerde yüzmüştü.
Erthyo bu rakibin havasının kendine kilitlendiğini fark etmişti bile. Sanki rakibinin bir çocuk olduğunu görerek ona baskı kurmaya çalışıyordu fakat nereden bilebilirdi ki Erthyo’nun bu kana susamışlıktan hiç etkilenmediğini.
Evet, Kan denizlerinde yüzmemişti fakat bu onu kandan korkan bir tip yapmamıştı. Soyu onu bu vahşetten etkilenmemesi için bilemişti.
Erthyo duruşunu aldı. Dün ki gibi kollarını arkasında topladı ve Tehlikeli Duruşa geçti.
Rakibi Erthyo’yu küçümsemedi [Kan Alevleri]’ni kılınca oluşturdu. Kan kırmızı alevler kılıcında gürlüce yandı.
İşi bitince hızlıca Erthyo’ya hücum etti.
Erthyo rakibinden gelen saldırıları beklemeye başladı. Rakibi 8.seviye Kılıç Ustalığına sahip olsa da Erthyo Seviye 1 Kılıç Kalbine sahipti ve onun kılıcındaki hataları görebiliyordu.
Rakibinin saldırıları sonunda ona ulaşınca yavaşça kenara çekildi.
Pat!
Aynı anda kimsenin inanamayacağı bir şey oldu bir hava akımı Erthyo’nun hareket etmemesine rağmen Erthyo’dan fırladı ve Katur'u bir adım geri itti.
Katur da buna inanamadı ve hızlıca kendini topladı. Kılıcını hızlıca dans ettirdi ve sol eline aldı. Sol elindeyken stili de hafifçe değişmişti, daha sağlam daha öngörülemez olmuştu.
Hızlıca sol eliyle Erthyo’nun kafasına çapraz bir kesik yaptı, ancak burada durmadı ve göğsünden, bacaklarından da kesti. Ayrıca hızlıca kalbine bir deliş yapmıştı.
Erthyo bunlardan hızlıca kaçınmaya devam etti. Ayrıca rakibin kılıcı her yaklaştığında bir fiske vuruyordu.
Deliş saldırısında ise sıçradı ve kılıcın ucuna çıktı. Hiç acelesi yokmuş gibi eğildi ve bir fiske daha vurdu. Ardından hiç durmadan kılıçtan atladı.
Katur saldırıya devam etmedi.Çünkü rakibin yaptığı fiske saldırıları yüzünden kılıcında örümcek ağı gibi kırıklar oluşmuştu ve kırıklar genişlemeye devam ediyordu. En sonunda ise kılıç yavaşça dağıldı ve toza döndü.
‘’Seni küçümsemişim. Çoktan Kalp seviyesine geçen ender bir dahiymişsin. Fakat benim en sevdiğim şey Dahiler ile savaşmaktır bu yüzden ciddileşiyorum.’’Adamın sesi çalıştığı enerjisinin tam tersiydi.Habis ve kanlı havasının aksine sesi berrak ve temizdi.
Erthyo ona cevap vermedi, sadece elini kaldırdı ve gel işareti yaptı.
Katur koluna daha büyük bir yara açtı.Eskisinden 20 santim daha büyük bir kılıç ortaya çıktı ayrıca bu kılıç Katur’a bağlıydı.
‘’Sanırım bu bağ kılıç zarar gördüğü zaman onun kanını kullanarak yeniliyor. Güzel bir fikir.’’ Erthyo olayı hızlıca anlamıştı.
Ayrıca bu anlayış imajını bozmadan, hatta yükselterek onu şüphelendirmeyecek bir yol vermişti.
Yavaşça sol kolunu yukarı kaldırdı. Aynı zamanda sağ kolunu yavaşça indirdi ve bel hizasından biraz ileri getirdi. Bu duruş tüm havasını değiştirmişti, tehlikeli havası artık baskıcı hale gelmişti. Bütün açıklıkları aynı anda yok olmuştu. Şuan tek bir açıklığı yoktu.
Aynı zamanda etrafta rüzgâr olmamasına rağmen saçları havalanmıştı.
Aynı anda Vip alandaki bir çift göz deli gibi açılmıştı ve gözlerini kırpmadan Drag'a bakıyordu.
‘’Bu..’’
Bu kişi Miray’dı. Şu an Drag'ın almış olduğu duruştan ötürü şaşırmıştı. Çünkü bu duruş Erthyo’nun her zaman yaptığı duruşun aynısını Drag yapmıştı.
Savaşçı duruşları benzerlik gösterebilir hatta birbirleriyle aynı bile olabilirlerdi fakat bu duruşu bir kere görmüş birisi diğerleri ile arasındaki farkı anlayabilirdi.
Mira’da Erthyo’yu eğitirken ve Amy/Mia ikilisi tarafından eğitim alırken bu duruşu görmüştü. Bu duruş Erthyo’ya erkeksi ve çekici bir hava katıyordu, ayrıca onun etrafa yaydığı baskıyı arttırıp. Dişleri ve pençeleri çıkmış bir Kaplan gibi görünmesini sağlıyordu.
‘’Ne oldu Mira Abla? ‘’ (Ermy)
‘’E…Erthyo…’’ Mira Wiar’ın duymasından endişelenerek sesini Ermy’nin kulaklarına iletti.
Ancak bu sözler Ermy’nin kulaklarında bir bomba etkisi yaratmıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..