Erthyo bunları söyledikten sonra eski haline döndü ancak maske ve eldiveni takacak zaman bulamadan Ermy’nin kucaklaması ile yere düştü.
‘’Büyük Kardeş… Büyük Kardeş…’’ Ermy görünüşünü ya da havluyu hiç önemsemeden Erthyo’ya sarıldı, gözyaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı.
Erthyo yavaşça kızın belini ovdu ve ağlamasına izin verdi. Ermy ile 5 yıl geçirmişti, onunla bebekliğinden beri beraberlerdi ve aralarında çok derin bir bağ oluşmuştu. Diğerlerinin asla koparamayacağı, sağlam ve güçlü bir bağ vardı.
Erthyo kızın ne kadar üzgün olduğunu hissettiği için kızın sırtını sıvazlamaya devam etti ve sonuna kadar ağlamasına izin verdi.
Daha sonra odadan İreny ve Mira’da çıktı. Onlarda havlulara sarılıydı fakat üstündekileri önemsemeden Erthyo’ya sarıldılar. Erthyo üç kızı sırayla rahatlattı ve içlerini dökmelerine izin verdi, kendini önemseyen bu kızlara karşı bu kadar acımasız olduğu için kalbi acıdı.
Mira Erthyo’yu azarlıyor, kendisini neden 2.sefer bu kadar ani terk ettiğini soruyor, ölmediğini neden söylemediği hakkında şikâyet ediyordu. Sesinde kızgınlığın aynı zamanda endişenin izleri vardı.
İreny hiçbir şey söylemedi, bütün endişesini ve özlemini Erthyo’nun sağ koluna sıkıca sarılarak göstermeye başladı. Sıkışı giderek sıkılaşıyordu, sanki Erthyo’nun tekrar kaybolmasından korkuyor gibiydi.
Erthyo 3 kızın endişesini hissedince, kalbinde bir sıcaklık hissetti.’’Bu kabullenmenin verdiği his mi?’’
Üç kızı sabırla bekledi, bir süre sonra 3 kız Erthyo’yu bıraktı.
‘’İçeri geçelim mi?’’(Erthyo)
‘’Mhmm’’
Erthyo ayağı kalktı, kızlarında kalkmasına yardım ettikten sonra odaya girdi.
Oda lüks mobilyalarla döşenmişti, altın perdeler, sarı tahtalardan yapılan mobilyalar ve bembeyaz mermerden zemin ile lüks fakat göz hoş gözüküyordu. Ayrıca odanın için [Kisa Otu] denen bir bitkinin kokusu ile doluydu. Bu ot genelde güzel kokusu ile bilinir ve asil hanımlar alırdı.
Odanın ortasındaki yatakta ise Yui yatıyordu. Yeni uykuya dalmış gibiydi, üstünde su damlaları vardı. Havlusu neredeyse üstünden çıkacaktı.
Erthyo hızlıca yatağa gitti ve yorganı kızın üstüne çekti.
Ardından yakındaki altın odundan ve kırmızı, yumuşak bir deriden yapılmış koltuğa oturdu. Koltuk çok rahattı ve hafifçe kişiyi içine çekiyordu.
Mira ve İreny’de karşısına oturdu ancak Ermy Erthyo’nun yanına oturarak koluna sarıldı.
Erthyo bunu fazla kafaya takmadı, Ermy onun kadınıydı ayrıca bu kızla aralarındaki bağ diğerlerinin anlayamayacağı kadar sağlam ve güçlüydü, bu yüzden hâlâ tedirgin olduğunu hissedebiliyordu.
‘’Neler oldu hızlıca anlat bize. Hiçbir detayı atlama.’’Mira söze giren kişi oldu.
Erthyo o savaştan sonra Yok edilemez beden ile nasıl hayatta kaldığını, sonrasında eğitime girerek bedenini oluşturduğunu, Ay Ülkesine nasıl geldiğini, 150.Kata kadar olan 4 Lider, Ordu Boyutu ve Ordudaki yönetimi ayrıca Kılık Değiştirme Tekniğine dair her şeyi anlattı, hiçbir detayı atlamadı.
Bu odadaki kişiler güvenebileceği kişilerdi.
Ayrıca hepsini Ordu Boyutunda bir Takım Lideri olarak atadı.
‘’Buraya istediğiniz zaman gelerek beni görebilir ya da yardım alabilirsiniz. Ayrıca Vip Alanda yeteneklerinizi geliştirebileceğiniz çok güçlü kişiler var. Dünya Ağacı Liss, On Sekiz Kuyruklu Göksel Tilki, Yer altı Dünyası Yılanı, Antik İblis. Hepsinin kendine özel alanları var. Mira sana Antik İblisi öneririm.’’(Erthyo)
‘’Bir İblisten eğitim almak…’’(Mira)
‘’Ona İblis olarak yaklaşma. Onun silah kullanımı sadece mükemmel olarak açıklanabilir. Ayrıca ondan eğitim alan bir melek bile var.’’(Erthyo)
‘’Melek bile mi!!!???’’ Ateş ve Su birbirine karşı ne kadar karşı ise Kor Alev ile Buz bunlardan daha büyük bir karşıtlık gösterecektir, hatta sadece bunların çarpışması bile bir köyü yok edebilir. İşte bir Melek ile bir İblis Kor Alev ile Buz gibilerdir.
Fakat bir Meleğin bir İblis Soyundan eğitim alması açıklanabilecek bir şey değil.
‘’Biliyorum şaşkınsın fakat Antik İblisten bir kere eğitim alırsan ne demek istediğimi anlayacaksın. Kılıç Ustalığında bir tıkanıklığın varsa kolayca o tıkanıklığı atlatabilirsin bile.’’(Erthyo)
‘’Büyük Kardeş peki ondan Yay Ustalığı eğitimi alabilir miyim?’’(Ermy)
‘’Tabii. Antik İblis bildiğim kadarıyla bu evrendeki bütün silahlarda usta biri.’’(Erthyo)
‘’Çok güzel.’’Ermy son zamanlarda bir tıkanıklık yaşıyordu. Bu tıkanıklığın deneyim eksikliğinden olduğunu düşünüyordu. Sanki puzzle’ın son parçası kayıpmış da onu arıyormuş gibiydi.
Erthyo bundan sonra konuşmaya devam etti. Konuşma genel olarak kızların neler yaptığı ile ilgiliydi. Erthyo konuşma boyunca maske ya da eldiven takmadı, kimsede yaraları ile ilgili bir şey söylemedi.
Konuşma akşama kadar sürdü. Sonunda hepsi oldukları yerde uyuya kalmıştı. Erthyo bu konuşmada planlarından bahsedememişti. Fırsatı bulamadan uykuya dalmışlardı, bir dahaki buluşmalarında aklındaki fikirleri plandan bahsedecekti.
‘’Böyle uyursanız hasta olacaksınız.’’ Erthyo birkaç giysi çıkardı ve üstlerini örttü. Drag’a dönüştükten sonra odadan ayrıldı ve iki alt kata indi. Kral Suiti, Prens Suitinin altında Altın Suit vardı. Burada Yumruk Keşişi Sinmeante yaşıyordu.
Erthyo odanın önüne geldiğinde kapısını tıklattı.
Tak, Tak, Tak
Kapı açıldı ve Sinmeante’nin kaslı vücudu ortaya çıktı. Üstü terler ile kaplıydı, yeni eğitimden çıktığı belliydi.
‘’Kıdemli Drag, hoş geldiniz.’’Sinmeante kenara çekildi ve Erthyo’ya geçmesi için yol verdi.
‘’Kıdemli mi? İyiymiş.’’Erthyo memnun olmuş bir şekilde kafasını salladı ve içeri girdi.
İçerisi tamamen eğitim alanıydı, ağırlıklar, mankenler, devasa kayalar etrafa dağılmıştı. Bir kenarda ise yumruk izleri olan parçalanmış manken ve taşlar vardı.
Alanın sonunda ise taştan bir yatak, bir su kabı ve Oda servisinin getirdiği yemekler vardı.
‘’Sıkı çalışıyor gibisin.’’Erthyo elleri arkasında odada gezinmeye başladı.
‘’Evet Kıdemlim. Size yetişmeye çalışıyorum.’’ Erthyo’nun duruşu hâlâ aklında canlıydı. Sadece Usta bir dövüş sanatçısı böyle bir duruş sergileyebilirdi ve Sinmeante bu kişiye saygı duyardı.
‘’Güzel. Hadi gel 3 Vuruş.’’ Erthyo bir ayağını diğerinin önüne atarak duruşunu sabitleştirdi, ardından arkaya bağlanmış ellerinden bir tanesini havaya kaldırdı.
Erthyo yavaş yavaş soyuna adapte oluyordu, ayrıca Şeytan Lordu Ünvanı yavaşça kemiklerine işleniyor ve bir İmparator havası yayıyordu, tavırları da bundan nasibini alıyordu.
‘’Kıdemliye teşekkür ederim.’’ Sinmeante şu an çok heyecanlıydı. Bir Ustadan eğitim almak herkese nasip olabilecek bir şey değildi.
Kollarından birisi önde diğeri biraz arkada olacak şekilde bir duruş aldı. Ardından Yumruk Niyetini Ellerine sardı.
‘’Geliyorum Kidemlim.’’
[Yumruk Sanatı: Dağ Düşüren Yumruk]
Sinmeante hızını arttırdı ve ileri sıçradı. Yumruğu attığı kolunda yıkıcı ve baskıcı bir aura yayılmaya başladı.
Boomm!!!
Yumruk ve El çarpıştı.
Büyük bir ses çıktı fakat hiçbir patlama olmadı. Erthyo’nun eli ardıl görüntüler bırakmaya başladı.
Sinmeante bunu görünce hızlıca geri çekildi. Eski yerine baktığında orasının delikler ile kaplı olduğunu gördü.
Buz gibi bir hava omurgasında ortaya çıktı. Bu deliklerdeki gücü hissedebiliyordu ve gücü kendisinin kat ve kat üstündeydi. Neredeyse BüyükUsta-Orta seviyeli bir saldırıydı.
Kendini sakinleştirdi ve 2.Yumruğa geçti.
[Yumruk Sanatı: Kılıç Kadar Keskin Yumruk]
Elindeki ağır ve güçlü baskı, ince ve keskin bir havaya dönüştü. Sinmeante yeri tekmeledi ve ileri sıçramaya başladı.
Havaya 15 yumruk attı ve ilerlemeye devam etti. Bir kılıcın ucuna ve bir yumruğa sahip 15 yumruk havada belirdi ve Erthyo’ya hücum etti.
Erthyo bu yumruklara baktı ve kafası ile onayladı. Sinmeante cidden yetenekliydi, kılıç ve yumruğu Kılıç Niyeti olmadan kullanabiliyordu.
Ne zaman aktif olduğu bilinmeyen mavi parıltı Erthyo’nun gözünde belirdi. Masmavi gözleri yumrukların ardındaki gerçekleri görmeye çalışıyormuş gibi parlıyordu.
Elini salladı ve havadaki 15 yumruk dağıldı, Sonra elini sağ tarafına getirdi.
Tink!
Metal ile metalin çarpışma sesi ortamı doldurdu. Sinmeante yanında belirmiş ve yumruk ile el birleşmişti.
Sinmeante daha fazla saldıramayacağını anlayıp geri çekildi.
‘’Kıdemli cidden bilge ve güçlü. Ancak Kıdemli dikkatli olmalı. En güçlü saldırımı yapıyorum.’’
‘’Gel bakalım.’’(Erthyo)
Sinmeante bütün Yumruk Niyetini kolunda biriktirdi. Saydam Niyet kolu büyüyormuşcasına devasa bir kol oluşturdu. Büyüyen kol Sinmeante’nin kolu ile tıpatıp aynıydı.
[Yumruk Sanatı İlk Final: Yumruk Tanrısının Kolu]
Sinmeante havaya doğru bir yumruk attı. Devasa kol yavaşça hareketlendi ve Erthyo’ya doğru gitmeye başladı.
Erthyo’nun mavi gözleri parladı. Yumruk tekniğinin ardındaki gücü ve anlamı hızlıca kavramaya başladı, gözleri o kadar hızlıydı ki, gözünde bir sürü göz bebeği varmış gibi bir görüntü çıkmıştı ortaya.
‘’Fiyuvvv..Cidden güzel bir yetenek. Düzgün geliştirildiğinde çok güçlü olabilir.’’ Erthyo tekniğin bu kısmını kavradığını düşündüğünde elini yumruk haline getirdi ve ileri doğru bir yumruk attı.
Boom!!!
Arğhhhh
Ateş elementi Erthyo’nun kolunda birikti ve bütün kaslarını güçlendirdi, Erthyo yumruk atınca bütün Ateş elementi eline hücum etti. Yumruğundan çıkarak bir Ejderha şekli aldı ve kükredi.
Ejderha Havada süzüldü ve Devasa Kola doğru hücum etti.
Yumrukla buluşunca bir patlama olmadı. Ejderha yumruğu sardı ve onu yok etmeye başladı. Ayrıca kendisi de giderek küçüldü.
Bir dakika sonra yumruk tamamen yok olmuştu ancak Ejderha solucan kadar küçüktü, havada süzüldü ve Erthyo’nun bedenine geri döndü.
‘’Fuuuu…Fuuuu..Fuuuuu..’’Sinmeante kendini yere bıraktı. Alnı büyük ter damlaları ile doluydu, nefes alması ise çok güçlüydü.
Erthyo elini salladı ve ona bir su topu gönderdi.Bu su biraz inat enerjisi içeriyordu ve yorgunluğunu giderebilirdi.
Sinmeante hiç tereddüt etmeden suyu içti.
Bedenindeki tüm yorgunluk anında yok oldu. Ter durdu ve nefes alışı sakinleşti.
‘’Kıdemli cidden güçlü. Hiç zorlanmadan yumruklarımı durdurdu ve tek bir ter bile dökmedi.’’
‘’Beni fazla övüyorsun. O kadar iyi değilim.’’ Erthyo Sinmeante’nin yanına oturdu. Gözleri eski siyah haline dönmüştü.
‘’Hatalarından bahsetmemi ister misin?’’
‘’Elbette.’’ Sinmeante bu sözleri duyunca hızlıca Erthyo döndü.
‘’Yumruk tekniklerinin kendine has özellikleri vardır. Bazıları sert, bazıları güçlü, bazıları esnektir. Senin tekniğin güç ve kontrol içeriyor ancak sen sertlik üzerine yoğunlaşıyorsun bu senin hatan. Ayrıca…’’Erthyo çoğu hatasını yüzüne vurdu ancak cevaplarını söylemedi.
Herkesin kendi yolu ve anlayışları vardı. Başka birinin anlayışı sana uymayabilirdi, eğer başkasının anlayışını uygularsa başarısız olursa sakat kalabilir, başarılı olursa aynı gücü sergileyemez hatta daha düşüğünü bile gösterebilirdi.
Bu yüzden sadece hatalarını söyledi ve odadan çıktı. Sözleri bitmeden Sinmeante derin bir anlayış durumuna girmişti ve yarınki yemeğe kadar bu durumdan çıkmayacağı kesindi.
Erthyo Ordu Boyutuna gitmedi. Hana gitti ve bugünlük orada uyudu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..