‘’At Prens takımı sürekli takip etmiş ve onlarla sanki tesadüfen karşılaşmış gibi davranmaya başlamış. Bayan Hiori bir sürü karşılaşmadan sonra daha fazla bu şehirde kalmak istememiş ve geri gelmeye karar vermişler. Bunu gören Prenste onları takip etmek istemiş fakat bir Prens olarak gururu onu takip etmekten alıkoymuş. En güçlü astına onları takip etmesini ve buraya geri gelmelerini istemesini söylemiş.’’ (Alev)
‘’Fakat bu astı biraz garip bir kişiliğe sahip.’’ (Alev)
‘’Nasıl bir garip kişilik?’’ (Erthyo)
‘’Kendisi bir yarı insan olan prensi takip ediyor fakat Yarı-insanlardan ölesiye nefret ediyor. Onları küçümsüyor. Bu yüzden bize iletilen raporda onun şehirde en çok korkulan kişi olduğunu söylüyor. Yarı-İnsanlara eziyet etmeye bayılıyormuş.’’ (Alev)
‘’Neyse konumuza dönelim. Bu kişi Grubu takip etmeye başlamış, önlerine düzenli olarak çıkıyor ve onları geri çekmek için uğraşıyormuş. Ancak bir süre sonra sabrı tükenmiş ve saldırmış. Savaşın sonucu da bu.’’ (Alev)
Alev sözü bitirdikten sonra kapı açıldı ve içeri 2 beyaz örtülü yatak ve onları arkadan iten 2 hizmetçi girdi.
Bu yatak odaya girince Erthyo’nun sakin tavrı değişti, bir anda yatakların yanında belirdi.
İki hizmetçi bu olaya şaşırsa da saygıyla eğilip odadan çıktılar.
Erthyo onlara bakmadı bile, sadece önündeki yataklara bakıyordu. Yataklarda 2 kız yatıyordu ve bu kızlar kanlar içindeydi. Hiori’nin kedi kulakları ve kuyruğu kopartılmıştı fakat farklı şekillerde. Kulakları neredeyse kökünden kesilmiş gibi pürüzsüzdü fakat alttaki eti gözüküyordu, kuyruğu ise sanki çekip koparılmış gibi büyük bir delik vardı ve kan oradan akmaya devam ediyordu.
Alex ondan farklı değildi. Kanatları zorla koparılmış gibi birkaç kemik sırtında kalmıştı. Ayrıca sol kolunun olması gereken yer boştu, omzundan aşağısı komple kesilmişti.
‘’Devam et.’’ (Erthyo)
Alev hızlıca ne demek istediğini anladı. Erthyo şu an bunu kimin yaptığını, emir mi kişisel istek mi? Gibi detaylı soruları istiyordu. Hızlıca havayı okuduğu için hiç uzatmadan istediği bilgileri vermeye başladı.
‘’Bunu yapan o astı. Prensin böyle bir emir vermemiş, ya da daha doğrusu veremez. Çünkü geldiği ülkede bütün ırklara saygı duyulması gerekiyor, bir savaş olsa bile kişisel özellikleri, kulak, kuyruk gibi yerleri savaşta zarar görmemişse dokunulmaz. İstihbarat ağımıza göre bu adam bunu yaparken kullandığı bahanede buydu.’’
Erthyo’nun yatağı tutan elleri sıkılmaya başladı fakat yüzü dingin bir su gibi ifadesizdi.
‘’Buraya nasıl geldiler? ‘’ (Erthyo)
‘’Sizin Ejderhanız sayesinde.’’
‘’Ejderha?’’ (Erthyo)
‘’Evet Ejderha. Mor Yıldırımlardan oluşmuş bir ejderhaydı, savaşın sonlarına doğru gitmiş ve herkesi kurtarmış. Şu an kendine özel bir dağ aldı ve orada konaklıyor.’’
‘’Güzel, Evrimi başarıyla geçirmiş.’’ Erthyo nazik bir gülümseme ile konuştu, ardından Aleve döndü.’’Hiori’nin maceracı arkadaşlarını ne pahasına olursa olsun iyileştirin, onlarında ağır yaralar aldığını düşünüyorum.’’
‘’Seviyeleri ne?’’(Erthyo)
‘’At Prens BüyükUsta Düşük Seviyede, Astı, BüyükUsta Orta seviyede.’’
‘’Son soru. Eğer onların Krallıkları ile savaşa girerse kazanma ihtimalimiz ne?’’(Erthyo)
‘’Şey…’’ Alev sıkıntılı bir ifade ile konuşmaya devam etti.’’Lordum onlardan hiçbir eksiğimiz yok fakat sadece asker eksiğimiz var. Biz toplam 300 kişiyiz fakat onların Krallığı toplam 30.000 kişi içeriyor ve bunların 10.000 tanesi asker, yaklaşık 10 tane ise Bilge Seviyesinin üstünde ustaları var.’’
‘’Bu biraz sıkıntı, şimdilik onlara bir şey yapmayın ancak gördüğüm kadarı ile bu At Prens şehvetli biri, o yüzden ona hizmet eden kişilerin hepsini erkek Uşaklardan ayarlayın ve kadınları kaldıkları arazinin 15 metre yakınına yaklaştırmayın. Özellikle güzel kadınları ise göz önünde bulundurun. Kaçırılmadıklarından emin olun.’’ (Erthyo)
Erthyo tahta tekrar oturdu.
‘’Emredersiniz.’’
‘’Tamam, şimdi diğer sorunlara geçelim. Tarım döngüsünü…’’Erthyo toplantıya devam etti, modern dünyadaki fikirlerini burada kullanmaya başlamıştı bile, çoğu sorunu bu şekilde halledebiliyordu ve Bir Ve İki gibi bilgiye aç kişiler bunları özümserken aynı zamanda kaydetmeyi de unutmuyordu.
Erthyo bu sonuçtan memnundu, yavaş yavaş şehir bir Büyü Teknolojisi Medeniyeti olma yolunda yavaşça ilerliyordu. Çok küçük adımlar olsa da, şimdilik pek belli olmasa da ileride yavaşça kendini gösterecekti.
Mira’dan duyduğuna göre bir ülke Büyü Teknolojisi Medeniyeti olursa o dünyayı yönetebilirmiş. Kendisi bunun neden olduğunu bilmiyordu ya da anlamıyordu ancak astları da bunu kabul ettiği için bu yolda gitmeye karar vermişti.
Bütün sorunları hallettikten sonra herkesi gönderdi ve 2 kızın başucuna geçti.
Hiorini başını okşarken içindeki öldürme niyetini bastırmaya çalıştı. Başarılı olduğunda ise iyileştirme aşamasına geçti.
Bu 3 aşamalı bir olaydı, Önce dış yaraları halledecekti, ardından içteki gizli yaraları halletmesi gerekiyordu ki gelecekte bir sıkıntı çıkmasın. En sonunda ise bu olaylarda zihnine ve ruhun aldığı baskı, ruhsal ve zihinsel yorgunlukları yok edecekti.
[Suyun Tamamlama Özelliği]
Erthyo elini iki kızın alnına koydu. Ellerinde toplanmış su elementi yavaşça alnından yayılmaya başladı ve tüm bedenlerini kapladı. Bedenleri ince bir su zarı ile kaplanınca ise bu zar hafifçe parlamaya başladı.
Suyun Tamamlama Özelliği yavaşça Erthyo’nun bedenini terk etmeye başladı. Sanki bir şişeymiş gibi içinde olan bu özellik yavaşça boşalmaya başladı.
Neredeyse kuruma noktasına geldiğinde ise istediği sonuca ulaştı. Şu an su zarı en parlak halindeydi, artık bedenleri görülmüyordu fakat Erthyo altlarında oynayan kas, et ve kemik seslerini duyabiliyordu.
Ancak şu an sevinecek halde değildi. Çünkü su elementini kullanırken bir tıkanıklık hissetmişti. Kollarındaki mana sanki taşlı bir arazinin içinden geçiyormuş gibi sürekli takılmış ve farklı taraflara giderek neredeyse başarısız olmasına neden olmuştu.
‘’Neden olabilir ki?’’
Erthyo bunu düşünürken su zarı dağıldı, altındaki 2 kızın güzel figürleri ortaya çıktı. Vücutlarında artık hiçbir parça eksik değildi, ayrıca soluk yüzlerine bir kırmızılık gelmişti.
‘’Güzel’’
[İyileştirici Anka Alevleri: Kutsal Alevler]
Kutsal Alevler öldürmede değil, arındırmada ve iyileştirmede iyiydi. Erthyo Qian’la savaştıktan sonra bedenine giren Kutsal Alevleri kullanarak içindeki gizli yaraları iyileştirmeye başladı.
Bu Kutsal Alevlerin saflığından dolayı onu tam kontrol edemiyordu, anca %1’ini kontrol edebilirdi.
Kutsal Alevler yavaşça iki kızın içine girdi, bedenleri bütün safsızlıklarından arındı. Ayrıca kemiklerinde, organlarında ve en gizli yerlerdeki yaralar iyileşmeye başladı. Bu yaralar o kadar fazlaydı ki ileride karşısına bir engel olarak çıkmaya başlayacaktı.
‘’Neden içlerindeki gizli yaralara dikkat etmiyorlar? Göremiyorlar mı? ‘’Erthyo Liderlerin bedenlerinde de gizli yaralar görmüştü ancak hepsi farkında değilmiş gibi hayatlarına devam ediyordu.
Erthyo bu düşünceyi bir kenara attı ve iyileştirmeye devam etti.
‘’İo gerisini sana bırakıyorum.’’ İyileştirme bitince geriye zihin ve ruh kalmıştı, Erthyo zihin ve ruh konusunda çok yüksek seviyelerde olsa da başkasının zihnine ve ruhuna hiç girmemişti ve kızların sütünde bunu denemeye cüret edemedi bu yüzden İo’yu çağırmaya karar verdi.
‘’Bana bırak.’’İo bedeninden çıktı ve kızların başlarının yanlarına uçtu.
Erthyo bundan sonra kendisinin bir şey yapmasına gerek kalmadığını gördüğü için çıkmaya karar verdi.
4 Lider ve Ateş dışarıda onu bekliyorlardı. Erthyo dışarı çıkınca hızlıca yanına geldiler.
‘’Lordum 2 misafiri ne yapalım?’’
‘’O ikiliye şimdilik bir şey yapmayın. Ben yanlarına şu anlık uğrayamam yoksa beni küçük görürler ve zorbalık yapmaya uğraşırlar. Eğer savaşırsak yenilmem fakat şehir çok zarar görür bu yüzden yeterince güçlenesiye kadar onları konuk edin. Ancak onlara biraz ültimatomda verin. Ben onları çağırana kadar evlerinden çıkamazlar. Yoksa anında infaz edilirler.’’ (Erthyo)
‘’Anlaşıldı.’’
‘’Başka bir şey yoksa artık gitmem gerekiyor.’’ (Erthyo)
Şu an yapması gereken şey gücünü arttırmak ve intikamını almaktı fakat bunun için güçlenmesi gerekiyordu. Bu yüzden burada daha fazla kalamazdı.
Ordu boyutundan Hanın odasına çıktı. Ordu boyutu portalı daha önce gittiği yere gitmesine izin verebiliyordu.
Drag’a dönüştü ve dışarı çıktı.
7 5 Yıldızlı otelden biri olan [Göğün Okyanusu Oteli] Kılıç Krallığını ikamet ettiği yerdi. Mira ve seçtiği B-A ve S Seviye maceracılar burada kalıyordu. Mira ise bu otelin en üst katında Kral Süitinde kalıyordu, Erthyo ise birinci olduğu için Prens Süitinde kalma fırsatını kazanmıştı.
Otelin Lobisi parlak kırmızı halılar ile kaplanmıştı, sarı ve işlemeli duvarlar ise buna ekstra özel kılıyordu. Etrafta özel odunlardan yapılmış masalar vardı ve burada Maceracılar oturup birbirleri ile konuşuyorlardı.
Erthyo ortama girince herkes ona döndü. Şaşkın, kıskanç ve imrenme dolu bakışlar ile birbirleri ile fısıldaşmaya başladılar.
‘’Şu birince olan [Kanlı Çocuk] Değil mi? ‘’
‘’Evet, O. Söylenene göre onun Çocuk kimliğinin altında bir cani yatıyormuş. Onun yakınındayken Dikkatli olmalıyız.’’
‘’Neden dikkatli olalım ki? Kendisi ne kadar rakiplerini öldürse de özel bir etkinliğe katılacak bizi öldürmeye cüret edemez. Sonuçta bunu yapmak Krallığa savaş açmak ile eşit olur.’’
Farklı tarzda konuşmalar duyulmaya başladı ancak Erthyo bunu fazla kafasına takmadı.
‘’Ben yarışmacı Drag. Prenses Mira Ekselansları beni çağırmıştı acaba odasını bulmamda bana yardım eder misiniz?’’ Drag kişiğine geçti ve utangaç bir şekilde sordu.
Resepsiyonist kadın onayladı ve önden giderek yön göstermeye başladı.
İkili rüzgâr büyüsü ile güçlendirilmiş asansöre binip en üst kata çıktılar. Büyük, kahverengi kapının önüne gelince Resepsiyonist Erthyo’nun yanından ayrıldı ve aşağı indi.
Tak Tak Tak
Erthyo kapıyı çaldıktan sonra adım sesleri gelmeye başladı. Ardından kapı yavaşça açıldı.
Havlularına sarılmış Ermy kapının diğer tarafında gözüküyordu, pamuk teni ortaya çıkmış ve su damlaları bu görüntüyü daha da güzel yapıyordu. Yüzü hafif kızarmış bir şekilde duruyordu. İnce beli ve ince bacakları ise kişinin üstüne atlamasına neden olacak bir çekiciliğe sahipti.
Erthyo tükürüğünü yuttu ve el salladı.
‘’Merhaba.’’
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..