148. Bölüm: Savaşın Sonu

avatar
3644 11

İnatçı Yükselen - 148. Bölüm: Savaşın Sonu


‘’Dur!’’ Kılıçlı adam kükredi ve Bir’e doğru bir kılıç saldırısı yaptı.

 

Ding!

 

Ancak Erthyo buna nasıl izin verebilirdi. Mızrağı ileri itti, mızrak saldırı ve kılıç saldırısı çarpıştı ve havada yok oldu.

 

 

‘’Yoluma çıkma velet! Kılıçlı adam tekrar saldırdı. Bu saldırı yüksek miktarda mana ve kılıç niyeti içeriyordu. İçinde gri renkli saf metal elementi bile vardı. Kılıçlı adamın ciddi olduğu belliydi.

 

Erthyo bu saldırıyı görünce önce şaşırdı ve ürktü. Fakat sonra pek sıkıntı olmayacağını anladı. Kılıçlı adamın metal elementine yatkınlığı ve içindeki yasalar Wiar’dan daha kötüydü. Kılıç Niyeti ise Erthyo ile eşitti. Tek sıkıntı içindeki güç ve mana idi.

 

Ancak konu güç ise Erthyo bu savaşı kazanırdı.

 

Erthyo Mızrağını tuttu ve ileri sapladı. Bu saplama gücünün %70’ini içeriyordu. Koyu kırmızı, siyah İblis Alevleri ve Gri, beyaz Ölüm Alevleri mızrağı kaplamış ve saldırıya eşlik ediyordu.

 

Bam!!

 

İki saldırı çarpıştığında büyük bir patlama ortaya çıktı. Kırılmış zeminden toz ve moloz parçaları etrafa saçıldı ve görüşlerini kısıtladı.

 

Erthyo yıldırıma dönüştü ve adama atıldı.

 

Ding! Ding! Ding! Ding! Ding!

 

Kılıç ve Mızrak onlarca kez çarpıştı. Her çarpışmada ses dalgaları etrafa yayılmaya devam etti, kıvılcımlar gece gökyüzündeki ateş böcekleri gibi alanı doldurdu.

 

Erthyo’nun kol kasları şişti ve saldırıları tüm gücünü içeriyordu. Mana kaslarından mızrağına geçiyor ve yıkıcı etki yaratıyordu.

 

Kılıçlı adam ise giderek daha da şaşkın oluyordu. Yüzlerce saldırı paylaşmışlardı ve rakibinin saldırıları kendinden hiç aşağı değildi. Gücü, tekniği ve mızrak sanatı, hiçbiri ondan aşağı kalmıyordu. Arada bir fark varsa o da mana saflığı ve mana stoğuydu.

 

Ancak rakibi mana konusunda hiç sıkıntı çekmiyor gibi görünüyordu. Yani ondan tek farkı saf manasıydı. Anladığı metal yasaları bile işe yaramıyordu.

 

‘’Sabrımı sınama velet! Sen sadece Büyük Usta- Düşük seviyesindesin.’’ Kılıçlı adam kükredi ve mızrağı iki eliyle tuttu. Gri aura bütün kılıcı sardı ve ileri sapladı.

 

‘’Metal Kılıç Katliamı’’

 

Kılıçlı adam kükredi. Etrafında elindeki kılıçla aynı yapıda, 9 kılıç belirdi. Bu kılıçlar metal elementi ile oluşmuştu ve güçlü kılıç niyet içeriyorlardı.

 

Adam parmağı ile Erthyo’yu gösterdiğinde tüm kılıçlar ona hücum etmeye başladı.

 

Erthyo mızrağını tuttu ve süpürdü.

 

Ding! Ding!

 

Süpürmesi ile 2 kılıç kenara itildi. 7 kılıç ise zamanında çekilerek Erthyo’nun saldırısını atlattı.

 

Erthyo bu 2 kılıcın bıraktığı açıklığı kullanarak adama hücum etti. Koluna yıldırım göndererek adama defalarca sapladı.

 

Ding! Ding! Puçi! Ding! Fsshh!!

 

Kılıçlı adam üstüne gelen saldırıları atlatırken, ahenkli bir kılıç dansı yapıyordu fakat Erthyo’nun hızına yetişemediği için mızrak koluna saplanmış, ayrıca yüzünde çizikler bırakmıştı.

 

’Metal Kılıç Katliam Alanı’’ Adam kükredi ve metal elementini dışarı fışkırttı.

 

Bunu yaptığında etrafında yüzlerce kılıç Erthyo’nun etrafında belirdi. Kılıç adam içine mana aktardıkça kılıçlar daha da gerçekçi oluyordu.

 

Kılıçlı adam iki elini havada birbirine paralel hale getirdi.

 

‘’Öl!’’

 

Kılıçlı adam ellerini birleştirdiğinde kılıçlar, üçe katlandı. 27 Kılıç adamın komutu ile Erthyo’ya hücum etti. Eğer bu kılıçlar Erthyo’ya saplanırsa bir kirpiye dönüşecekti.

 

Erthyo Cehennem kılıcını çağırdı ve diğer elinde tuttu. Mızrağı ile bir süpürme hareketi yaptı ve üstüne gelen kılıçları geri uçurdu. Cehennem Kılıcı ile kestiğinde 3 kılıç yok oldu. Erthyo ise bu boşluğu kullanarak Kılıçlı adama hücum etti.

 

Kılıçlar Erthyo’nun arkasından uçmaya başladı. Ancak Erthyo’nun hızına yetişemiyorlardı.

 

Kılıçlı adam savunma duruşuna geçti. Kılıç Niyeti bir sel gibi bedeninden çıktı ve etrafını sardı.

 

Erthyo Cehennem kılıcını sırtına astı ve mızrağı iki eliyle tuttu. İleri defalarca deldi. Bu delmenin öncekilerden farkı, her mızrak delmesinin ucunda farklı bir etki olmasıydı.

 

İblis Alevi, Ölüm Alevi, Nihai Alev, Asura Alevi, Kutsal Alev, Hava Şoku…

 

Tüm saldırılar yavaşça birleşti. Ancak ortada birleştikleri anda Mızrak titremeye başladı. O kadar titriyordu ki, Erthyo neredeyse mızrağı elinden düşürecekti.

 

‘’Haa!!’’ Erthyo kükredi ve ileri sapladı.

 

Kılıçlı adam üstüne gelen baskıyı hissedince soğuk terler döktü. Tüm Manasını kılıç niyeti bariyerine aktardı. Ayrıca hiç düşünmeden Bilge Kitabını çıkardı.

 

Fakat Erthyo ona bu fırsatı vermeyecekti.

 

İnatçı Yansıma!

 

Yeteneği kullandığı turuncu enerji çıktı ve mızrağı sardı, mızrak 3 metre büyüdü. Bu mesafe tam olarak Kılıçlı adamın göğsüne değmesini sağlıyordu.

 

Puuuuu!!

 

Bammmm!!!!

 

Mızrağın ucundaki güç Kılıçlı adama değdiği anda göğsünde patladı. Göğsünde devasa bir mızrak yarası oluştu ve arkaya uçarken kan kusmaya başladı.

 

Erthyo adamın peşini bırakma niyetinde değildi. Ayağındaki mavi, beyaz yıldırım, sarıya dönüştü ve hızı 2 katına çıktı.

 

İleri bir adım attığında adeta ışınlanmıştı.

 

Uçan Kılıçlı adamın önüne geldiğinde mızrağını kaldırdı ve adamın boğazına doğru sapladı.

 

‘’Velet! Fazla ileri gitme!’’ Saplayamadan soğuk bir ses kulaklarında duyuldu. Aynı anda 6 beyaz kuşak adamın boğazını korudu.

 

Keskin ve ölümcül bir kılıç niyeti etrafını sardı, buz gibi kılıç ışığı gözünün önünde parladı.

 

Erthyo bu saldırıyı yerse ölmesi kesinleşirdi. Mızrak saldırısını durdurdu ve geri sıçradı.

 

Bammmm!!

 

Tırtıklı kılıç yere değdiği anda yer titremeye başladı. Fakat bu şoktan dolayı oluşan bir titreme değildi. Erthyo ruhu ile taradığında içinde yasalar bulunan bir titreme hissetti.

 

Erthyo sıçradı ve havada bir basama oluşturdu.

 

Orta yaşlı kadın, Kılıçlı adamın yanına geldi ve ona bir hap verdi. Çift kılıçlı adam ise iki kılıcı ile tehditkâr bir şekilde orada duruyordu. Bedeninin yarısı titreşim yayıyor, diğer yarısı keskin bir hava yayıyordu.

 

‘’Cidden sıkılmaya başladım. Hadi gel!’’ Erthyo mızrağı yere dik bir şekilde, dirseğinden destek alarak tuttu. Cehennem Kılıcı ise diğer elinde duruyordu.

 

Bedeni silikleşti, durduğu yerden bir anda kayboldu.

 

Ding! Ding!

 

Titreyen kılıç ve mızrak çarpıştığında, kılıçtaki titreme, Mızrağa geçti.

 

Bu titreme her kemiğe değdiğinde daha da güçleniyordu. Ancak fazla ilerleyemeden Erthyo’nun kolunda kayboldu. Bunun sebebi Erthyo’nun daha önce titreme saldırıları ile karşılaşması.

 

Kedi Irkı Dünyasında, Remy ile savaşmıştı. Remy saldırılarını yaparken şok dalgalarını kullanan biriydi ve şok dalgaları titreşimin daha güçlü haliydi. Ancak Erthyo şok dalgalarının arasında kalınca kemiklerini parçalayarak şok dalgalarını emmişti.

 

Şok Dalgalarını böyle engelleyebiliyorsa, neden titreşimi engelleyemesin? Kaslarını hareketlendirmiş, tüm kemiklerini sarmış ve titreşimi kemiklerine sabitleyerek, titreşimin şiddetini azaltmıştı.

 

Erthyo titreşim yok olunca mızrağı ileri sapladı. Rakiplerinin güç seviyesini anlamıştı ve bunlarla daha fazla uğraşmak istemiyordu.

 

Adam titreşimin işe yaramadığını görünce pek şaşırmadı. Hızlıca geri çekilmeye başladı, aynı zamanda kılıçları önünde çaprazladı.

 

Beng!

 

Kılıçla Mızrak çarpıştı. Aynı anda yandan gelen 4 şerit hızlıca kılıç ve mızrağı birbirine bağladı. Aynı anda 7 şerit Erthyo’nun eline hücum etti ve onu mızrağa bağladı. Böylece Erthyo mızrağı bırakıp geri çekilemeyecekti.

 

Aynı anda 9 şerit Erthyo’ya hücum etti.

 

Dik Kaşlı adam bunu görünce Erthyo’ya soğukça güldü. Eğer hareket edemez ise tek yapabileceği saldırı yapıp, şeritler ile yıpratma savaşına girmekti. Ancak bu tek taraflı bir yıpratma savaşıydı, orta yaşlı kadın mana aktardığı sürece şeritler hiç durmayacaktı.

 

Bunları düşünürken yüzündeki gülümseme daha da zalimleşti. Fakat Erthyo’da da aynı gülümsemeyi görünce şaşırdı.

 

‘’Neye gülüyorsun?’’


‘’Nasıl ölmek üzereyken güldüğüne gülüyorum.’’

 

‘Ne de-‘’ Adam başka bir şey diyemeden, mızrak parladı. Mızrağın içinden 6 farklı renkte mızrak çıktı ve adama saplandı.

 

Pu çi!

 

6 farklı mızrak sırayla, kafasına, boynuna, kalbine ve diğer hayati noktalarına girerek, adamı deldi.

 

Erthyo manasını İblis Alevlerine aktardı. Bir şeyi yok etmek için en iyi alev İblis Alevleriydi.

 

İblis Alevleri mızrağın ucunu ve ellerini bağlamış olan şeritler yavaşça yanmaya başladı. Erthyo manasını alevlerine aktardı ve hızı arttırdı.

 

Aynı anda mızrağını adam hâlâ mızraklara saplanmışken havaya kaldırdı.

 

Pu çi! Pu çi!

 

Erthyo’ya hücum eden şeritler, adamın bedenine girdi ve güçleri azalmış bir halde diğer taraftan çıktılar.

 

Erthyo elini kaldırdı ve havadaki 9 şeridi tuttu. İblis Alevlerini eline yolladı ve bu şeritleri de yok etti.

 

‘’Bu… Bu da ne? Sen nasıl bir canavarsın.’’ Kadın sonunda soğukkanlılığını kaybetmişti. Şeritleri altın damlalı soğuk metalden oluşuyordu ve özellikle buz elementinin gücüne sahipti. Bu yüzden dayanıklılıkları başka bir düzeydeydi. Ancak Erthyo onları eliyle rastgele tutmuştu.

 

Şeritlere patlama emri verdikten sonra arkasını dönerek kaçmaya başladı.

 

Şeritler önce buz mavisine döndü, ardından yavaşça kristalleşmeye başladı. Ortamdaki mana şeritlere çekildi ve onları şişirdi. Şeritlerdeki mana yavaşça kaotikleşti ve patlama noktasına çıkmaya başladı.

 

Erthyo paniklemedi, yumruğunu adamın göğsüne soktu ve elindeki şeritleri oraya bıraktı. Mızrakla elini bağlayan şeritlere de aynı şeyi yaptı.

 

Geri 4 adım attı ve gerildi. Koluna güç vermeye başladı, kolunun boyutu iki katına çıktı, damarları ise cübbenin altından gözüküyordu. Patlama gücünü artırmak için şeritlerin içine kendi manasından aktardı.

 

‘’Bunu unuttun.’’ Erthyo kükredi ve mızrağı ileri fırlattı. Şok dalgası eşliğinde mızrak kadına hücum etti.

 

‘’Hayır!!’’

 

Puuuu!!

Kadının üç saniyede kat ettiği yolu, mızrak bir saniyede kapatmıştı. Kadın korku dolu gözler ile mızrağa baktı. O kadar hızlıydı ki Bilge Kitabını çıkaracak vakti bile yoktu.

 

Mızrak kadının göğsünden girdi ve diğer tarafından çıktı. Üstünde tek damla kan yoktu, şeritler ise kadının üstünde kalmıştı.

 

Kadın kan kustu fakat kustuğu kan havada buz kristallerine döndü. Vücudu ise havada donmuştu.

 

Cliringg!! (Donma efekti!)

Göğsünde bir buz tabakası belirdi. Bu buz tabakası hızlıca bedene yayıldı ve tüm bedenini kaplayarak onu bir buz heykeline dönüştürdü.

 

Mızrak havada süzüldü ve Erthyo’ya geri döndü ve usulca eline kondu.

 

‘’Fiyuvv, Neyse ki rakiplerim en güçsüz bilgelerdi.’’

 

Bu 3 kişi bilge seviyesine birkaç sene önce girmişti. Yaşlarını ve yeteneklerini hesaba katarsa, cidden güçsüzlerdi. Wiar bile bu sene içinde girmişti. Bu yüzden onları yenmekte pek bir problem yaşamamıştı.

 

Zaten krallığın Wiar’ı koruması için güçlü bir Bilge göndermesine imkân yoktu. Wiar’a saldırabilecek çok fazla kişi olmadığını düşünüyorlardı, saldıracak kişilere de Kılıçlı Adam yeterdi. Ayrıca Bilgeler Pylos kıtasında önemli kişiler olarak görülüyordu ve kibirleri yüzünden Wiar gibi birini korumaya gönüllü olmazlardı.

 

Asıl sıkıntı olan şey o Bilge kitabıydı.

 

Bilge kitabının içinde bulunan teknik çok güçlüydü. Wiar bile bunu zar zor idare edebilmişti fakat bu bile Erthyo’yu ağır yaralamıştı. Şu an hiçbir şeyi yok gibi gözüküyordu fakat bedeni ağır yaralar ile doluydu.

 

Bilge kitabının içinde özellikle Erthyo’nun daha dokunmadığı yasalar ve ilkeler vardı. Erthyo şu ana kadar sadece 2 tane ilkeyi kavrayabilmişti. Suyun tamamlama ilkesi ve Ateşin Yok etme ilkesi. Bunları ise tam kavrayamamıştı. Daha bunlarda ilerleme kaydetmesi gerekiyordu.

 

Fakat Bilge kitabı öyle değildi. Wiar’ın bilge kitabında özellikle tamamlanmış ilke ve yasalar vardı. Eğer güçlü bir bilge bu kitabı kullansaydı, Erthyo birkaç saniye zor dayanırdı fakat bunu kullanan kişi Wiar idi.

 

Ayrıca Erthyo kitabın içindeki özellikleri kavradığında fark etmişti ki bu bir saldırı yeteneği değildi. Bu bir savunma yeteneğiydi, Wiar sadece Erthyo’nun işini bitirebileceğini zannedecek kadar aptal olduğu için bunu saldırı olarak kullanmıştı.

 

Erthyo kavradığı yasa ve ilkeleri düşününce titredi. Eğer Wiar bunu savunmada kullansaydı, Erthyo’nun ona çizik atması bile imkânsız olurdu.

 

Bu bilge kitabı özellikle, sağlam bir beden ilkesi, dayanıklılık yasası ve metal sağlamlığı ilkeleri vardı. Eğer bedenine kullanırsa Bilge-Üst seviyenin sınırındaki kişiler bile ona saldıramazdı.

 

Fakat şu anda onu yapamazdı. Artık Erthyo’nun elindeydi, Bir ve İki ele geçirdiğinde mana ile olan bağını kesmişti. Bu yüzden Erthyo’nun kafasını takması gereken pek bir sorun yoktu.

 

‘’Yakında şehrime bir Bilge gelecek. O büyük ihtimalle bunlardan daha güçlü olacak. Ama gücüm üzerinde küçük bir anlayış kazandım. Yani onu yenebileceğime %50 eminim.’’

 

Erthyo kafasını salladı ve bu konuyu düşünmemeye karar verdi. Bunun yerine ilerledi ve yanmış cesedin depolama yüzüğünü aldı.

 

Bilge seviyeler güçleri yüzünden bir sürü değerli hazineye sahip olmalıydı. Hazineler, teknikler, silahlar, haplar. Bunlar şu an Ordu Boyutunun eksiklik çektiği şeylerdi.

 

Ayrıca içinde Erthyo’ya yarayabilecek şeylerde vardı. Bu yüzden hiçbir depolama yüzüğünü kaçırmak istemiyordu.

 

Mızrak ile kadının donmuş cesedini kırdı ve onun da depolama yüzüğünü aldı. Ancak bunu yaptığında soğuk bir nefes verdi.

 

Bu kadının yanına yaklaşmak bile normal bir insanı soğuktan öldürebilir, sıradan bir Usta seviyeli kişide buz yanıkları oluşturabilirdi. Ancak Erthyo’nun bedeninde pek bir etkisi yoktu.

 

Onun da uzaysal yüzüğünü aldıktan sonra bedenlerini depolama halkasına koydu.

 

‘’Hmm, Depolama yüzüğüm neredeyse doldu. Ne yapsam acaba?’’ Erthyo çenesini ovdu ve düşündü. Aklına bir fikir gelince parmağını şıklattı ve şeytanice gülümsedi.

 

‘’Şu ölü taklidi yapan adamın depolama yüzüğü benimkinden daha iyi. Onu öldürüp almam daha iyi olur.’’

 

Bu sözleri duyunca kılıçlı adamın bedeni titredi.

 

‘’L.Lütfen.. Lütfen hayatımı bağışla.. Ahhhh’’

 

Ne kadar yalvarsa da Erthyo onu bağışlamaya niyeti yoktu. Eğer yenilen kendisi olsaydı, kesinlikle kaybedecekti.

 

Zaten adamın içine inat enerjisini aktardığı için manası ile bağını koparmıştı. Orada ölmeyi bekleyen bir koyun gibi bekliyordu.

 

Erthyo hiç acımadan adamın boğazını kesti ve boyutsal yüzüğünü aldı. Ardından cesedini de aldıktan sonra etrafına baktı.

 

Mingu yarı-ölü bir halde Alev’in omzundaydı ve Erthyo’nun yanına getiriliyordu. 4. kişi çoktan Kioz tarafından öldürülmüştü. Onun cesedi de buraya doğru getiriliyordu.

 

Hiori çoktan yanında belirmişti ve elini açmış 7 boyutsal halkayı Erthyo’ya uzatmıştı.

 

Gözcü ve Lii kendi rakipleri ile savaşıyorlardı, bir çıkmaza girmişlerdi ve savaş daha sürecek gibiydi.

 

‘’Onu öldürmeyi size bırakacağım. Ama unutmayın o bir suikastçı, kaçmasına izin vermeyin. Ayrıca Bilge Kitabı denen bir şey var…’’ Erthyo bilge kitabı hakkında tüm bilgileri aktardıktan sonra ikiliyi kendi haline bıraktı. Cesedini ve uzaysal yüzüğünü getirmelerini hatırlattı.

 

Mingu’nun ustası çoktan kaybolmuştu. Erthyo onu burada göremeyince öldüğünü anladı.

 

Dışarıdaki şeytanlar hâlâ geliyordu fakat artık buraya hücum etmiyorlardı. Elizabeth ve yanındaki yaşlı, rahibe cübbesi giyen bir kadın tarafından tutuluyorlardı.

 

Rahibe arada Erthyo tarafına soğuk gözlerle bakıyordu. Gözlerinde öldürme niyeti hiç gizli olmuyordu fakat saldırmaya da cüret edemiyordu. Çünkü oradaki kişilerden güçlü değildi, güçleri eşitti. Erthyo’nun onları nasıl kolay öldürdüğünü görünce kendini geri tutmuştu.

 

Erthyo Ceko’nun prenses ve kahramanları tuttuğunu görünce gülümsedi ve oraya doğru yürüdü.

 

**

 

Ceko buraya geldiğinden beri tek yaptığı yerde uzanmaktı. Ne kadar canı sıkılsa da bunu yapmak zorundaydı.

 

Lordu ona bunları öldürmemesini, sadece tutmasını söylemişti. Bu yüzden önlerinde durarak, bir yere gitmelerini engelleyebilirdi


Tap, Tap

 

Ayak seslerini duyunca Ceko kafasını o tarafa çevirdi. Erthyo’nun kendisine yürüdüğünü görünce neşelendi ve yanına yürüdü.

 

Kafasını Erthyo’nun göğsüne sürterken, sevinç inlemeleri çıkardı.

 

Erthyo kafasını okşadı.

 

‘’Aferin sana Ceko. Tam istediğim emre uydun.’’ Erthyo köpeği övdükten sonra önündeki gruba döndü. Yüzündeki gülümseme tek bir kelime ile anlatılırdı: Şeytani.

 

‘’Şimdi. Sizinle Nasıl İlgilensem?’’







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr