176. Bölüm: İsimler için 9.3 Milyon Altın

avatar
1273 15

İnatçı Yükselen - 176. Bölüm: İsimler için 9.3 Milyon Altın


Erthyo tüm ayarlamaları yapma işini Alev, Lii ve birkaç hizmetçiye bıraktı. Gözcü ve Kioz'u Ateşle beraber, herhangi bir sıkıntı çıkmasına karşın grubu karşılamaya göndermişti.


Üç saatin sonunda grup Şatonun önüne gelmiş ve içeri girebilmişti. Erthyo Alev'e neden bu kadar geciktiklerini sordu.


'' Lordum söylediklerine göre bilerek yavaş yürümüş ve her gördüklerini incelemek için durmuşlar. Hatta artık çoğu hastalığa yakalanmayan Bilge seviyelerden biri, karnı ağrıdığı gerekçesiyle bir klinikte muayene olmak için durdular. Bu yüzden bu kadar geç kaldılar. '' Alev'in kızıl saçları gür bir şekilde dikeldi. Erthyo turuncu saçlarının kırmızıya dönmüş olduğunu görünce, kızgın olduğunu anladı.


Rahatlatıcı bir gülümseme Erthyo'nun yüzünde belirdi.


'' Merak etme. İstedikleri kadar etrafta dolaşıp, zamanı geciktirebilirler. 1 saat. 1 saat içinde gelmezlerse burada çok acı çekecekler.'' Sesinde soğukluk yoktu, öldürme niyeti bile yoktu. Ancak Alev gelen kişiler için acıdı.


İki saat daha geçmişti.


Erthyo göz ucuyla kapıya baktı. Ardından sanki hiçbir şey olmamış gibi Mira ile konuşmaya başladı. Ona bildiği kılıç ilkelerini anlatıyor, onunla keyifli zaman geçiriyordu.


Söylemeliydi ki, Mira bir dahiydi. Dahilerin arasında bir dahiydi, kılıç yolu mükemmeldi, kılıç için yaratılmış gibiydi. Önceden çok az çıkan, normal bir insanı bile rahatsız edemeyecek Kılıç Niyeti, şu an boğucu bir hale gelmişti. Erthyo her nefes aldığında, rüzgarın bir kılıca döndüğünü ve nefes borusunu kesmeye çalıştığını hissedebiliyordu. Mira bunu isteyerek yapmıyor olduğunu bildiği için Erthyo fazla kafasına takmadı ve Mızrak Niyeti ile bunu dağıttı.


Alev Erthyo'nun göz hareketlerini görünce hızlıca grubu karşılamak için giden hizmetçileri geri çekti. Misafir olan onlardı, neden onları karşılamaya kendi gitmeleri gerekiyordu? Onlar gelip kendilerine saygılarını sunmalı, en azından geldiklerini kendileri bildirmeleri gerekiyordu.


Tak!Tak! Tak!


Kapı çaldı fakat Erthyo girmeleri için bir şey demedi. Aleve göz kırptı.


Alev, Erthyo'nun hareketini görünce kapıyı açtı ve arkasındakilere birkaç söz söyledi. Sonunda kendisi çıktı ve içeri kızlar girdi. Erthyo Ateş'e yaklaşmasını işaret etti. Yanına yaklaşınca kulağına birkaç uzun cümle fısıldadı ve gitmesi içi elini salladı.


'' Eğer bu görevi başarılı bir şekilde tamamlarsan benden isteyebileceğin 3 dileğin olacak. Ne istersen iste, Dünyanın Özü bile olsa sana getireceğim. '' Erthyo ona tüm kalbiyle söz verdi. Bu kız krallığının yükselmesinde en büyük rollerden birini oynuyordu fakat bir ödül talep etmemişti. Bu Erthyo'nun ona karşı borçlu hissetmesine sebep olmuştu.


Borçlu hissetmekten nefret eden Erthyo ise bu fırsatı ona istediği şeyleri vererek telafi etmek istedi.


Ateş saygıyla eğildi ve emirleri yerine getirmek için odadan çıktı.


Erthyo bundan sonra hiçbir emir vermedi ya da başka bir şey söylemedi. Kızlarla konuşmaya devam etti, onlara şakalar yaparak kıkırdamalarını sağladı, onlara bazı bilgiler vererek ufuklarını genişletti, ayrıca onlara ilginç hikayeler anlatarak bazen şaşırttı bazen ağlattı.


Sanki dışarıda onu bekleyen 7 Krallık temsilcileri yokmuş gibiydi. Normal bir günde, kızlarla konuşuyor ve onlarla şakalaşıyor gibi davrandı. On dakika ara ile gelen kapı tıklatmalarını umursamadı ve kızlarla konuşmaya devam etti.


2 saatin sonunda kapı tıklatma sesleri daha da gür çıkmaya başladı. Erthyo dışarıdakilerin sabırsızlanmaya başladıklarını ve içeri girmek istediklerini hissedebiliyordu. Ancak onları umursamadı ve '' Kral Midas'ın Hikayesini anlatmaya başladı. ''


'' Ve sonra Midas ondan dokunduğu her şeyi altına çeviren bir yetenek istemiş... '' Erthyo hikayeye devam edemeden Hiori'nin sorusuyla karşılaştı.


'' Dokunduğu her şeyi altına çevirmek mi? Bu yanlışlıkla kendisine dokunduğunda, kendisinin de bir altına dönüşeceği anlamına mı geliyor? ''


'' Onu bilmiyorum fakat tuvalet kağıdı olmayan bir devirde acaba tuvalette ne zorluklar çektiğini çok merak ediyorum. '' Erthyo'nun bu sözleri tüm kızların, gözlerinden yaşlar gelesiye kadar güldürmüştü.


TAK! TAK! TAK!


Üç güçlü '' TAK! '' Sesi odada yankılandı. Odanın içindeki huzurlu ve güzel ortamı yok etmişti, Erthyo hafif bir öldürme niyeti yaydı fakat hızlıca baskıladı. Eski rahatlatıcı gülümsemesi ile konuşmaya devam etti.


TAK! TAK! TAK!


Erthyo dışarıdaki kişilerin sınırına yaklaştığını biliyordu. Bu aralıklı tıklatmalar mana ile güçlendirilmişti. Dışarıda kapıyı çalan kişi kendini tutmaya çalışıyor olsa da, kapıya işlenen 3 farklı, 5 eklemi rahatlıkla görebiliyordu.


Erthyo hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etti. En fazla bir saat daha bekletecekti, ondan sonra kapıyı açacak ve onları karşılayacaktı. En azından planları böyleydi...


Kim bilebilirdi ki, 30 dakikanın sonunda dışarıda ki kişi daha fazla dayanamamış ve kapıyı tek yumrukla yok etmişti.


Bom!


Kapı, ahşap parçaları ve tozla beraber yerinden söküldü ve ileriye doğru uçtu. Mira üstüne gelen kapıya bakmadan şimşek kadar hızlı bir şekilde yumuşak kılıcını belinden çekti ve kapıyı defalarca dilimledi. O kadar küçük parçalara ayırdı ki sonunda bir tırnağın 3'te 1'i kadar parçaları havada süzülmeye başladı.


Mira üslubunu bozmadan oturdu, karşı tarafın yaptığı hareketleri görmezden geldi ve konuşmaya devam etti.


'' Aiyah, Cidden güzel bir kapı fakat yapan kişinin ölçü ayarlaması baya kötü olmalı. Dışarıdaki sesi içeri yansıtmıyor. Ancak sağlam yapılmış, bu yaşlı kemiklerden bu kadar darbe almasına rağmen dağılmadı. Ancak yine de yetersiz, biraz güç uyguladım ve söküldü. Küçük Yeşil Ejder bunu not et, buradan çıktığımızda bu kapıyı yapanı idam edelim. Sayın Krala böyle bir kapı yapmaya nasıl cüret eder. '' İçeri giren ses insanları rahatlatacak kadar sakin ve dingindi. Ancak kelime sanatında yetenekliydi. Kapıyı kırmasının suçunu sözleriyle döndürmüş ve kapıyı yapanı suçlamıştı. Ayrıca onu kınamış ve iyi görünmek için kaderini kilitlemişti.


Erthyo gelen kişilere yorgun bir bakış attı.


Gelen kişilerin önünde yaşlı bir adam vardı. Bir Lung Ejderhası gibi uzun, ince bıyıkları yandan sarkmıştı. Gözleri kırışıklıklar içinde kalsa da, Erthyo bu adamın gözlerinin kırışıklıklar arasında kalmasına rağmen, gece gökyüzü gibi parladığını görebiliyordu. Ayrıca gözlerinin içinde derin ve büyük gizemler bulunduruyor gibiydi.


Onun arkasında siyah saçlı, yeşil cübbe giyen bir genç vardı. Gözlerinde yatan yüksek bir zeka parıltısı vardı. Yanındaki yaşlıya sürekli kafasını sallıyor ve onu övüyordu, ilk başta ona yaltaklanıyor gibi görünüyordu fakat Erthyo bu çocuğun her saniye ufkunu genişlettiğini bakmadan söyleyebilirdi.


Onların yanında da birkaç orta yaşlı adam ve kadın vardı.


Erthyo bu grubun içinde, tek bir kişiye ikinci bir bakış atmıştı. 25-30 yaşlarında gibi görünen bir kadına, bu kadının en belirli özelliği çekik gözleri ve japona benzemesiydi. Yanındaki Sakura pek bir tepki vermediğini görünce o da hiçbir şey olmamış gibi iki kişiyi karşıladı.


Ayağa kalktı ve onları selamladı.


'' Duvarlar kalın olduğu ve kapı özel bir malzemeden yapıldığından dolayı, herhangi bir şey söylediyseniz bile duyamamıştım. Umarım beni affedebilirsiniz. '' Erthyo özür dilese de yüzünde öyle bir duygu yoktu, soğukça gülümsemiş, gelenlere onlarla aynı statüde, belki de daha yüksekte olduğunu belirtmişti.


'' Aiyah, sorun değil, sorun değil. Sonuçta sizin suçunuz değil, kapıyı yapan kişi suçlanmalı. Bu kadar kalın bir kapı yapmasını ondan kim istemiş olabilir ki? Eserler ustasının kişiliğini yansıtır sonuçta. ''


Sözleri habis yılanlar gibiydi, Erthyo kaşlarının çatılmasına engel olamadı. Bu adam sadece kendine laf atmıyor, ayrıca ustasını da eleştiriyor ve ona hakaret ediyordu.


Tam ağzını açıp bir şey söyliyecek iken yanından bir ses geldi.


'' Doğru söyledin. Eserler ustasını yansıtır. Yaşlı beye sorarım, acaba eserimde herhangi bir sorun gördünüz mü? ''


Yeşil cübbeli yaşlı adam başta bu sesi, dışarı çıkan ve arkalarından gelen Alevden geldiğini düşündü, buraya gelmeden yaptığı araştırma, bu Şatonun Erthyo'dan önce Alev'in yaşadığı bir yer idi. Az kişi sayısı yüzünden de burayı inşa etmekte yardım etmiş olmalıydı.


'' Bu-'' Adam konuşacak iken ağzını kapattı. Garip, Ses arkasından gelmemişti ki? Önünden gelmişti, ayrıca ses, kulaklarına işleyen bir kılıç niyeti taşıyordu, huşu uyandıran ve güçlü bir sesti.


Yeşil cübbeli adam hızlıca kafasını çevirdi ve sesin geldiği yere baktı.


Sesin geldiği yön, tam Erthyo'nun önüydü. Eğer daha geniş açıdan bakılırsa gözle görülebilecek bir yerdi fakat kimse o kadar geniş açıyla bakmıyor ve sadece Erthyo'ya bakıyordu. Ancak yine de masanın ucunu görebiliyorlardı.


Fakat adam bu kör noktanın bir adım önünde oturuyordu. Hem de sanki başından beri ordaymış gibi çayını yudumluyordu. Konuşurken diğerlerine bakmamıştı.


Ancak asıl nokta burası değildi. Asıl nokta orada 2 kişi daha olmasıydı.


Bir kadın ve bir adam çifti, bu adamın yanında oturuyor ve konuşuyorlardı. Kadın güneşle aynı ortamda bulunduğunda, güneşin parıltısını bastıracak kadar güzeldi. Erkek ise göklerin altındaki nihai imparator gibiydi. Bu çift evrenin en uyumlu çifti idi.


Yaşlı adam üçlüyü görünce soğuk terler döktü. Kendi seviyesinde yenilmez olmasa da, kendine güveniyordu. Ona sinsice yaklaşabilecek kimse olmadığını düşünüyordu. Ancak bu üç kişi görüş açısından yararlanarak bir anda ortaya çıkmıştı, ayrıca hiçbir şey olmamış gibi konuşuyorlardı.


Bu onların güçlerini gösteriyordu.


Hızlıca saygılı bir tutum sergiledi. Sesini ayarladı ve kol ucuyla yanındaki yeşil cübbeli çocuğu dürttü. Yeşil cübbeli çocukta saygılı bir tutumla saygılarını sundu.


''Aiyah, Bu yaşlı adam çok pervasız. Sizin yaptığınız bir sanat eserine hakaret ettim. Umarım beni affedebilirsiniz. Aiyah, hadi... Hadi işimize başlayalım.'' Yaşlı adam Pitti'nin kaşlarını çattığını ve hafif bir homurtu çıkardığını görünce, geri dönmek için çok geç olduğunu anladı. Bu yüzden hızlıca konuyu dağıtmak ve gergin havayı temizlemek için savaş esiri toplantısına başlamaya karar verdi.


Taraflar yerine geçti, Erthyo masanın doğu tarafında oturuyordu, Yaşlı adam ve yeşilli çocuk batı tarafında duruyordu. Pitti, Aven ve Lide Kuzey uça geçmişler ve bir gözcü olarak oturuyorlardı. Güney uçta ise 7 Krallığın getirdiği orta yaşlı bir âlim vardı.


Yeşil Cübbeli genç ayağa söze girmek için hafifçe öksürdü ve tüm gözleri üstüne topladı.


''Biz 7 Krallık tarafı olarak, savaş esirlerini görmek istiyoruz.'' İstediği makul bir istekti, sonuçta tarafların burada olmasının sebebi savaş esirleriydi.


Erthyo yanındaki hizmetçiye elini salladı. Hizmetçi eğildi ve odadan çıktı. Yaklaşık yarım saat sonunda elinde zincirlerle geldi.


Zincirler, 8 kahraman, 3 prenses ve son olarak Wiar'a bağlanmıştı. 13 kişi ayrı bir sefil durumdalardır.


8 Kahraman her adımlarında haykırıyorlardı, üstlerinde kahverengi yırtık giysiler vardı ve her yerlerini kapatmıyordu. Ağızlarının kenarında kurumuş kan vardı, kan kırmızı ya da kurumuş siyah, kırmızı renginde değildi. Zümrüt yeşili rengindeydi, ayrıca kurumuş olsa da parlamaya devam ediyordu.


3 Prenseste benzer durumdalardı fakat onların bedenleri yara bere doluydu, keskin, ezici ya da delici bir silahla yapılmış gibi gözükmüyordu. Eğer birisi detaylı bakarsa tırnaklarla kesilmiş ve sökülmüş gibi göründüğünü görebilirdi. Ağızlarının kenarındaki kan şeridi daha büyük ve daha parlaktı. Tek bakışta bu üçlüye uygulanan zehrin daha çok olduğu görülebilirdi.


Son olarak Wiar vardı. Bakılmayacak bir haldeydi, vücudundaki et kömüre dönüşmüştü. Kemikleri görülebilen bazı yaralar vardı, bu yaralardan bakan kişi kemiklerinin olmadığını, sadece tozlaşmış kemik olduğunu görebilirdi. Ancak hayatta kalacak, ayakta ve dik durabileceği kadar kemik bedeninde bulunuyordu.


Hamile Diana zincirle bağlanmamıştı, Ancak Kioz'un gözetmenliğinde kenarda duruyordu.


Wiar'ın Gözlerinde yaşam parıltısı yoktu, grubu gördüğünde bile tepki vermemişti. Buradan başarıyla çıksa bile birkaç gün içinde öleceği herkes tarafından görünebilirdi.


Yeşil cübbeli çocuk 11 kişiyi gördüğünde, cübbesinin altındaki eli titremeye başladı. Oturduğu sandalyenin kenarları sıkılmış elleri yüzünden bükülmüştü. Yaşlı adam bile öldürme niyeti yaymış ve kaşlarını çatmıştı. Ancak Pitti'nin tek homurtusu hemen baskılamasına neden olmuştu.


Yeşil cübbeli çocuğun patlamasına yol açan şey ise Wiar'ın bu durumunu görünce olmuştu. Eğer Yaşlı adam tarafından durdurulmasaydı yerinden fırlayıp, Erthyo'yu öldürmek için atılırdı.


'' Aptalca hareket yapma, sen Küçük Yeşil Ejderhasın. Senin ne durumda olursan ol sakin olman gerekiyor. Eğer şimdi harekete geçersen ticarette dezavantajlı duruma düşeriz. ''


Sözleri yanan ormana yağan bir yağmur etkisi yaratmıştı. İçindeki hiddeti bastırmak için on derin nefes aldı. Zihnini eski sakin haline getirdi.


''Pekala, şimdi ticarete başlayalım.'' Erthyo ellerini çırptı, Mira kendisine, bu çocuk ve Wiar'ın arasındaki ilişkiyi anlatmıştı.


''Evet, Öncelikle kahramanlardan başlayalım. Büyü Krallığının şu anki kahramanı Silimp, Diğer kahraman Kimz, Çekiç Krallığının kahramanı Martin...'' Küçük Yeşil Ejderha isimli çocuk tüm isimleri saydı ve konuşmaya başladı.


''Hepsi farklı derecelerde ve güçlerde olsalar da onlar şu anki kahramanlar. Halkın dayanak noktaları, bu yüzden kişi başı yarım milyon altın vermeye niyetliyiz, bu da toplam 4 Milyon altın ediyor. Eğer isterseniz bunun yerine, mana kristalleri ile ödemede yapabiliriz. ''


Fiyat yeterliydi, hatta değerinden fazlaydı. Evet! Onlar kahramanlardı fakat her an yerleri doldurulabilirdi, Erthyo zaten Pylos Akademisinde birkaç kahramanla karşılaşmıştı. Eğer buradaki kahramanlar ölürse yerlerine geçerlerdi, güçleri yeterli değildi ve büyük bir sıkıntı çıkardı ancak yerleri doldurulabilirdi. Bu yüzden önerdikleri para gayet cömertti.


Erthyo hiçbir şey söylemedi. Sözü Tüccar Loncasının yeni küçük Lideri Bumaya bıraktı.


Buma ticaret için yaratılmış gibiydi, 15 dakikalık ticaretin ardından fiyatı yarım milyon arttırmış, kazancı 4.5 Milyon Altına çıkartmıştı. Ayrıca Erthyo'nun paraya ihtiyacı olmadığını, hiçbir söz olmadan anlamış ve hepsini mana kristalleri ile istemişti.


'' Sırada 4 Prenses var, Prenses Scarlett özel bir soya sahip, bu soy Büyücü Krallığının gizli Ateş Lordu Ejderhası kan soyudur. Bu yüzden bizim için çok önemlidir. Size 1.3 Milyon altın teklif ediyorum. '' Üstünde büyü asası arması olan, beyaz, siyah saçlı bir kadın söze girdi. Teklifi ne az ne çok olacak şekildeydi. Ancak Erthyo bunu kabul etti.


'' Prenses Tina, Çekiç İmparatorunun özel onayını almış bir kişi. Bu yüzden bizim için çok değerli, Size 1.5 milyon teklif ediyorum.'' Çekiç İmparatorunun onayı evrende değeri çok yüksek bir şeydi, değerinden çok düşük olsa da, Erthyo iyi tarafını göstermek amacıyla kabul etmeye karar verdi.


'' Prenses Francesca, Ay İmparatoriçesinin öğrencisidir. Değeri, para ile ölçülemez fakat size 2 Milyon teklif ediyorum. '' Ay Krallığından gelen adamın sözleri, sadece diğer krallıklardan gelen temsilcilerin değil. Pitti, Aven ve Lide'nin bile şaşırmasına neden oldu.


Erthyo ortamın garipleştiğini gördüğünde, bu İmparatoriçenin çok önemli bir olduğunu gördü fakat fazla kafaya takmadı. Öğrencisi olabildiğine göre bu evrende olmalıydı ve bu evrende zaten zirve düzeyde bulunan iki kadını vardı.


'' O kadının iyi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Benim Amy/Mia'm ve Küçük Beyazım ona toz yutturur. Tarafsız Gelişim Dünyasında oğlunu dövdüğümde, babası sadece beni övmek zorunda kaldı. Diğer adamlar bile kadınlarımı duyunca kemikleri titriyor. Onun neyi muhteşem? '' Tabii bunları sadece düşündü. Dışından söylemek pek sıkıntı çıkarmasa da, inanmayacaklarını biliyordu.


Küçük Yeşil Ejderha, Wiar için konuşmak istiyordu fakat durumundan Erthyo'nun onunla özel ilgilendiğini gördüğü için ağzını açmadı. Onun için, diğerlerini aldıktan sonra özel bir istekte bulunacaktı.


Erthyo tüm fiyatları düşündü ve konuşmaya başladı.


'' Tekrar üstünden geçeceğim. İki Gözcünün şahit olmasını istiyorum.''.


Erthyo'nun sözleriyle Pitti ve Orta yaşlı âlim ayağa kalktı.


'' Kahraman Silimp, kahraman Kimz, Kahraman Martin... Prenses Scarlett, Prenses Tina, Prenses Franesca için ödediğiniz para toplam 9.3 Milyon Altın ediyor, bunun yarısı büyü kristali olarak ödenecektir. Onaylıyor musunuz? ''


Odada yankılanan sözler, normal halkın duyduğunda nefes alamayacağı miktarda bir para içeriyordu. Ancak bu para Krallıklar için pek sorun değildi. Sorun olmaması, sıkıntı olmadığını göstermiyordu. Parayı ödedikleri anda, bir süre vergileri arttırmaları ve içe kapanmaları gerekiyordu.


Pitti bu teklifi hemen kabul etti, zaten pek bir şey söylemesine ya da yapmasına gerek yoktu. Orada göz korkutmak için bulunuyordu. Orta Yaşlı âlim, temsilcilerle hiçbir oyun olmadığını veya hile olmadığını onayladıktan sonra kabul etti.


İki taraf bir anlaşma imzaladı. 7 Krallık, Krallarının ruhu ile oluşturulmuş bir damga ile anlaşmayı damgaladılar. Erthyo, Mira'dan bunların gerçek olduğunu ve sadece krallar tarafından oluşturulabileceğini onayladıktan sonra kendisi de imzaladı.


'' Pekala, görüşme burada sonlanmıştır. Alev, onlara yolu göster. '' Erthyo ayağa kalktı ve zincirleri tuttu. Çıkmak için kapıya yöneldi, savaş esirlerini vermek gibi bir niyeti yoktu.


Hareketlerini görünce 7 Krallık temsilcileri soğukça güldü. Herkes onun ruhunun gözlerinin önünde yok olacağını ve öleceğini düşünürken, o çoktan kapıya ulaşmış ve çıkmak üzereydi. Küçük Yeşil Ejder söze girdi.


'' Lord Erthyo bu ne demek oluyor. Ne... Neden ruh anlaşması devreye girmiyor? '' Anlamamıştı, normal şartlarda Erthyo'nun ruhu yok olması gerekiyordu. Ancak Erthyo anlaşmaya uymuyor ve yürüyüp gidiyordu.


Erthyo onun sözünü duymamış gibi davrandı. Sanki bir şey aklına gelmiş gibi parmağını şıklattı. Kafasını çevirdi, arkadaşça bir tonda konuştu.


'' Prenses Scarlett, Prenses Tina, Prenses Diana... '' Tüm isimleri saydı. '' Bu isimlere sahip olacak kişileri şimdiden kıskanmaya başladım. ''


Herkes şaşkınca birbirine baktı. İlk başta ne hakkında konuştuğunu anlayamadılar. Ancak parçaları birleştirdikten sonra herkes anlamıştı.


Erthyo bilerek isimleri tekrar etmişti, onlara kişileri değil, sadece isimlerini verdiğini belirtmişti. Buradaki kimse, Pitti bile Erthyo'nun sadece isim sattığını fark etmemişti. Onlar defalarca anlaşmayı kontrol etseler de bunda bir hata bulamamışlardı çünkü Erthyo anlaşmaya '' Prenses Scarlett '' gibi özel isimler yazmıştı. Bedenlerini vereceğini yazmamıştı. Çok detaylı düşünen, anlaşmanın çıkabileceği her çıkışı hesaba katan Küçük Yeşil Ejderha bile bunu düşünememişti.


Yani onlar, Sadece birkaç isim için 9.3 Milyon Altın vermişlerdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr