179. Bölüm: Fazla mı Abarttım? Hayır, Ona Az Bile

avatar
1317 14

İnatçı Yükselen - 179. Bölüm: Fazla mı Abarttım? Hayır, Ona Az Bile


Sabah olduğunda Erthyo derin bir meditasyon durumuna girdi. Bu akşamdan itibaren ciddi bir eğitime girecekti. Eğitim denebilir mi bilmiyordu, çünkü eğitim kelimesi ağzından çıktığı anda Aven'ın suratında oluşan kötü gülümseme onu ürpertmişti. Pitti, bu gülüşü görmesine rağmen bir şey yapmaması, olacak eğitimi desteklediği ancak onu öldürmeyeceğini gösteriyordu. Fakat çok sıkı olacağı için Erthyo en iyi durumdan daha iyi durumda başlamak istediği için derin bir meditasyon yapmaya karar verdi.


Aven ise bu zamanda Lide ile şehri terk etmiş. Bir dağlık alanın üstünde ikili durmuş birbirlerine bakıyordu.


'' Çocuğa çok yüklenme, bu sabah yaptığı şey biraz aşırıydı fakat kendine özel sebepleri olmalı. Gözlerindeki bakış aynı senin, ben tehdit altındayken baktığın gibiydi. '' Lide anlayışla konuştu, arkasını döndü. Aven tarafından oluşturulmuş uzaysal portala girdi ve ortamdan ayrıldı. ,


Aven elindeki siyah yanığa baktı, yanık onun gibi güçlü birisi için bile sıkıntıydı. Tabii ki istediği zaman yanığı atabilirdi fakat yanığa baktıkça o anı hatırlıyor ve bugün yapacaklarından pişman olmamasını söylüyordu.


'' Velet, dostumun öğrencisi olabilirsin fakat bu sana acı çektireceğim gerçeğini değiştirmiyor. '' Hafif bir homurtu çıkardı ve kendine uzaysal portal oluşturup alanı terk etti.


**


Suikastçı gruplarının önemlik iki özelliği vardır.


İlki paranın döndüğü Tüccar Krallığında yerleşkeye sahip olmak. Üsleri orada olmasa bile, en büyük iş yerleri ve güçlü insanlar orada bulunuyordu. Bunun sebebi, paranın kaynağının burası olması ve bir günde binlerce altının etrafta gezinmesiydi. Ayrıca her an bir aile yükselebilir ve bir aile inebilirdi.


Suikastçılar, bu iniş çıkışlarda en büyük faktörü oynuyordu. Haftada kazandıkları para, büyük ailelere eşitti.


İkinci özellikleri, asla Tüccar Krallığına hizmet etmezlerdi. Onlar için çalışabilirlerdi fakat her müşteri gibi para alarak ve kendi hayatlarını önde tutarak yaparlardı.


Tüccar Krallığının 2. En güçlü Suikastçı örgütü olan Kan Kırmızı Suikast Grubunun Lideri bir Zirve Bilge seviyesiydi, yardımcı Lider ise Zirve Bilge seviyesinden biraz daha güçsüzdü. Her seviyede ilerlemek çok zor olan Bilge seviyesi için çok iyi bir ikiliydi.


Bu birliğin Lideri, Aşırı Sessiz Yıldırım olarak bilinen bir adamdı. İsminden anlaşılacağı üzere, [Aşırılık], [Sessizlik] ve [Yıldırım] yasalarında ustaydı. Eğer üçünü de bilen biri ortaya çıkarsa bunun çok iyi bir uyum olduğunu görürdü. Bu usta aslında yasaların arasında bir uyum yapmıştı.


Lider yardımcısı ise, Sessiz Katliam Rüzgarı idi. Lider gibi o da [Sessizlik] yasalarında çalışmıştı. Ayrıyeten [Katliam] ve [Rüzgâr] yasalarına da hakimdi. Bu ikili suikastçılık zirvesine gitmek için en iyi olmasa da, gerekli birkaç beceriye sahipti.


Ancak bu beceriler, Pylos Dünyası için korkulan iki isim haline gelmek için yeterliydi. [Aşırı Sessiz Yıldırım], [Sessiz Katliam Rüzgarı], bu iki ismi duyan insanlar acilen oldukları yeri terk eder, kendilerini evlerine kitler ve dış dünyadan uzak dururdu. Aynı zamanda evde korkudan tir tir titrerdi.


Bu iki isim 1. Suikastçı Örgütünde bile saygı görürdü.


Ancak şu anda bu ikili, kanlar içinde yerde yatıyordu. Ana toplantı salonunda, sadece Liderin oturabileceği bir yer olan, Ana Koltukta siyah saçlı bir adam oturuyordu. Saçları omuzlarından aşağı akarken, gözleri sıkılmış bir şekilde etrafa bakıyordu.


'' Tatmin oldunuz mu? Size bir iş vereceğim yani ayağa kalkın. '' Aven elini salladı, elinden narin ve ışıltı dolu bir ışık hareketlendi ve ikiliyi sardı. İkilinin ağır yaraları gözle görünebilen bir hızda iyileşti, ayrıca içsel yaraları hiç olmamış gibi gitmişti.


'' Bize merhamet ettiği için üstada teşekkür ederiz. '' İkili dişlerini sıkarak ayağa kalktı ve saygıyla konuştular.


'' Tamam, tamam, boş sözlere gerek yok. Size vereceğim iş bu. '' Aven'ın elinde bir kâğıt belirdi. Kağıdın üstünde bir adamın resmi vardı. Kırmızı saçlı ve kırmızı gözlüydü, yüz hatları yakışıklılığını vurguluyordu, üstüne giydiği cübbe bol olsa da kaslarını gizlemekten acizdi. Savaş İmparatoru gibi gözüküyordu. Bu kişi Erthyo idi.


Resmin sağ köşesinde farklı bir resim vardı. Bu cesur ve yakışıklı adamın aksine, şirin ve masum bir çocuk gibi gözüküyordu, siyah saçları ve siyah gözü ile şirinliğini daha da büyütüyordu. Altında ise yazan şuydu.


'' Bu kişi, aynı zamanda kılık değiştirme yeteneği sayesinde bu resimdeki çocuğa dönüşebilmektedir. ''


Kağıdın altında belirli bir miktar ödül ve vaatler vardı. Ancak kırmızı renklerle yazılmış olan para ödülü asıl dikkat çeken kısımdı. Tam 40.000.000 Altın!


Dün olan olaylar yüzünden Aven, 4 krallığın kesenin ağzını açtığını biliyordu. Onunla artık aynı gökyüzü altında bulunamayacak bir düşmanlıkları vardı.


Ancak kendisi bunu umursamıyordu. Kağıdı okuduklarını görünce açıklamaya başladı.


'' Size vereceğim görev, bu kişiyi öldürmek. Ne olursa olsun ölmeli. Alın bunu, bu büyük zorluklarla aldığım özel bir bilgidir. Başka birine gösterdiğinizi öğrenir ya da duyarsam hepinizi öldürürüm. '' Aven Aşırı Sessiz Yıldırımın ayağına doğru bir kağıt fırlattı. Kağıt düz bir çizgide ilerledi ve ayağının önüne saplandı.


'' Ölüm Getiren Ormanın Orta- Derin kısmı mı? Demek orada ikamet ediyor. Kimsenin onu bulamaması şaşırtıcı değil. '' Bu isim normal halk için pek bir şey olmasa da, Maceracılar ve krallıklar için ''Zenginlik ve Kesin Ölüm'' Kelimelerinin birleşime eşitti.


Bunun sebebi, ormanın derin kısımlarına uzun süredir kimsenin girmemiş olmasıydı. Girmek istemişlerdi fakat ekosistem ve ortam yüzünden giren kişiler ölmüş ve gübreye dönüşmüşlerdi.


Ormanın dış kesimlerine girmek pek bir şey olmasa da, orta kısma girdiğin anda ortam korku filmi yapımcılarına diz çöktürecek sahnelere ev sahipliği yaptırıyordu. Geceleri sessiz ve ölümcül yılan, çıyan ve böcek türleri, görünmez kuşlar, ağaçların içinde hareket eden yamyam solucanlar. Sabahları sürü halinde hareket eden Mana Canavarları, öğlen ortaya çıkan Kana Kartalları gibi bir sürü yer vardı. Ayrıca sürekli değişiyordu. Asla aynı kalmıyordu.


Ancak böyle bir yer bile Aşırı Sessiz Yıldırımı korkutmadı. Aslında heveslenmişti, hevesini yüzüne yansıtmamaya çalışarak duygusuz bir tonda sordu.


'' Üstadın bildiği gibi bir suikastçı hayatını bedavaya tehlikeye atmaz. Orta kısma girmek bir şeydir, Orta-Derin kısma girmek bir şeydir. Bu kısım İç kısma çok yakın olduğu için kimsenin giremediği bir yerdir. Umarım üstat bizim canlarımızı boşa tehlikeye atmasını istemez. ''


Sözleri saygı doluydu. Makul isteklerde bulunarak, Aven'ı kışkırtmamaya çalışıyordu.


'' Size bir ödül vereceğim. İşte bu. '' Aven'ın elinde siyah bir cisim belirdi, sisli bir gaz gibiydi. Sürekli hareket ediyor, durmadan kendi içine girerek gizlenmeye çalışıyordu. Ancak bunu yaparken hiç ses çıkarmıyordu. Tamamen sessizdi.


'' Bu... Bu Gizli Sessizlik yasaları mı? '' Gizli Sessizlik, Sessizlik yasalarının bir üst seviyesiydi, kişi bundan bir şeyler kavrayabilirse sessizlik yasalarını kullandığında gizlenmesi de artacak ve bulunması zorlaşacaktı. Bu yüzden suikastçılar için çok değerliydi.


Bu adam ise onlara böyle bir şeyi, sanki bir hiçmiş gibi veriyordu. İkili tutumlarını daha saygılı hale getirirken konuştu.


'' Başka bir şey var mıydı Üstat? ''


'' Son bir şey. '' Aven'ın sesi dondu. Ortamı görünmez bir enerji kapladı, tüm siyah giyinmiş ve gizlenmiş kişileri baskıladı. '' Eğer başarısız olursanız hepinizi öldürürüm. ''


Sesi havada dağıldığında, sanki orada hiç bulunmamış gibi gitmişti. Lider sandalyesini kontrol ettiklerinde, oranın sıcak bile olmadığını gördüler. Oraya sanki hiç kimse oturmamış gibiydi. Ortamda bulunan herkes gördükleri yüzünden soğuk terler dökmeye başladı. Lider ve Yardımcı Lider, adamlarını araziyi araştırmak için gönderirken özel bir toplantı yapmak için kalan BüyükUsta ve üst seviyeleri çağırdılar. Ayrıca ana karargâhtan takviye istemek için özel bir mesaj gönderdiler.


**


Birkaç özel örgütte böyle bilgilendirildi. Ateş Kılıcı Ustaları, Altın Güneş Otlakları, Mızrak Birliği... Bunlar gibi örgütler BüyükUsta ve üstü güçlerini Ölüm Getiren Ormana yönlendirdi.


Aven biraz düşündü.


'' Biraz fazla mı abarttım? '' Tereddüt etmeye başlamıştı. Ancak elindeki yanığı gördüğünde içindeki kızgınlık tekrar yükseldi.


'' Hayır! Ona az bile. Son 2 kişi, sonra bırakacağım. ''


Gökyüzünde yok oldu, tekrar ortaya çıktığında kilometrelerce ilerlemişti bile.


On dakikalık ilerleyişin sonunda devasa bir uçan dağın önüne geldi. Bu yarım ay önce yerleşmiş Göksel Irkın şu anda kaldığı yerdi.


Sanki arka bahçesiymiş gibi içeri girdi. Kendini baskılayan kalkanları önemsemeden ilerledi. Gökyüzüne, gözün görebileceği bir şekilde uçmasına rağmen ortamı koruyan, Uçan birlikler ne onu fark etmiş ne de bir aksilik hissetmişti.


Yarım saatin sonunda Aven uçan dağı terk etti. 12 Kılıç gibi dağda ikamet eden Aşağı Alemden gelen, Yozlaşmış Irk (Şeytan yerine bir süreliğine bu ismi kullanacağım. Aklıma daha iyi bir isim geldiğinde değiştiririm. Öneriniz var ise yazabilirsiniz. Her öneriyi dikkate alacağım.) 'ın kaldığı yere geldiğinde aynı olay tekrar gerçekleşti. Kimse onun içeri girdiğini görmemişti veya ne zaman gittiğini.


Son hazırlıkları yapmak için Ölüm Getiren Ormanın Orta-Derin kısmına gitti.


Gün geceye yaklaşırken, Aven tatmin olmuş bir şekilde etrafına baktı. Her şeyin yerli yerinde olduğunu gördüğünde kafasını salladı.


'' Bu sadece bana yaptığın son birkaç gündeki hakaretlerin geri ödemesi. Evet, öyle. '' Kendini haklı çıkarırken, elini sanki birşeyi ufalarmış gibi yaptı. Elindeki yanmış deri bu hareket ile ufalandı ve dağıldı. Sağlıklı bronz- beyaz ten ortaya çıktı. Bazı siyah deri parçaları elde kalmak için ısrarcı olsa da, güç kaynağı olmayan bu deri küçük bir direnişten sonra havaya karıştı.


**



Bu sabah!


Erthyo '' Ölüm Eğitimi '' adı verilen bir eğitime gireceğini daha yeni öğrenmişti. Böyle bir isme sahip olduğu için çok zorlu ya da ölümle defalarca burun buruna gelmesi gerektiğini düşündüğü için günü meditasyonla geçirmeye karar vermişti. Böylelikle zirve durumundan daha iyi bir durumda başlayabilirdi.


Böyle düşünürken garip bir olay başına gelmişti.


'' Benden mızrağımı mı istiyorsun? '' Erthyo, Avendan gelen isteği garipsemişti. Neden istiyordu ki? Kılıç yolunda, kişi kılıcıyla kaynaşmak, bir olabilmek için kılıcıyla her yere giderdi. Onu bir saniye bile yanından ayırmaz, hatta uyurken bile yanında bulundururdu. Böylelikle ilerleyişleri daha pürüzsüz ve sorunsuz olurdu.


Mızrak yolu da farklı değildi. Erthyo ruhu ile mızrağına bağlı olsa ve ayrılsa bile bir sıkıntı olmayacak olsa da, Erthyo bunu istemiyordu. Çünkü mızrağın içindeki ruh onun için çok özeldi.


'' Evet. Normal bir mızrak ya da senin emeklerinle yapılmış özel bir mızrak olsa bir şey demez, sana bırakırdım. Fakat bu mızrak sana miras bırakılmış bir mızrak ve yapılan materyaller çok özel. Ki bu dünya böyle bir mızrak yapmayı bırak hayal bile edemez. Bu orta ve bazı üst dünyalar içinde geçerli. Seninle anlaşma yaptığı için seviyesi düşmüş, üstüne bir de gücü zirve halinde değil fakat yine de gireceğin eğitimde buna izin veremem. Karşılaşacağın zorluklarda bu kısa yol kullanmak olur. Bu yüzden senden mızrağı almak zorundayım. '' Aven istediğinin absürt bir şey olduğunu biliyordu, yaptığı şey mızrak yolunu engellemek, Erthyo'nun mızrağı ile kaynaşmasını geciktirmek olacaktı fakat bunu yapmalıydı. Mızrak çok özel materyallerle yapılmış ve içinde tam 7 ruh bulunuyordu. Eğer bunu eğitimde kullanırsa, bu eğitimin bir anlamı kalmazdı.


'' Mızrağımı vermeyeceğim. İstersen zorluğu arttırabilirsin, fakat mızrak benle kalacak. '' Erthyo kesin bir tonda konuştu. Bu konuda herhangi bir farklı yolu tolere etmeyecekti.


'' Üzgünüm fakat Kardeş-Ustan olarak bunu yapmam gerekiyor. Mızrağını alıyorum. '' Sonunda sabrı taşmış olan Aven elini ittirdi. Eli bir anda Erthyo'nun sırtındaki mızrakta belirdi ve onu çekip almaya çalıştı.


Tam başarılı olacak iken bir el onun elinin ilerleyişini engelledi. Bu Erthyo'nun eliydi.


Kırmızı bir sütun Erthyo'dan fırladı. Bu sütun vahşet, şiddet, kan arzusu yayıyordu. Erthyo'nun gözleri dipsiz bir buz kuyusu kadar soğuktu.


İki erkek tek kelime etmedi. Birbirlerine üstün gelmek için fiziksel güçlerini kullandılar. Ancak Erthyo yıllarca çalışmış, fiziksel güçte üstün olan bir ustayla nasıl karşılaşabilirdi?


Mızrak yavaşça elinden uzaklaşmaya başladı.


Erthyo koluna tüm fiziksel gücünü kullansa da mızrağın gidişini engelleyemedi. Mızrak santim santim ondan kopuyordu.


'' Seninle adil bir şekilde savaşacağımı mı zannediyorsun? '' Erthyo kükrediğinde, elinde koyu-kırmızı siyah bir alev fırladı. Alev gökyüzüne doğru yükselirken ortamdaki ısıyı arttırdı, Antik Alev'in yanında gri-beyaz Ölüm Alevi, Antik Alevi sararak Aven'ın gözüne fırladı.


Gözüne fırlamadan önce, savunmak için güç göndermediği eli, siyaha dönüştü. Ancak fiziksel gücü düşünülemez bir boyuta ulaştığı için sadece derisini yakabilmişti. Fakat bu bile bir başarıydı.


İki alev, senkronize bir şekilde iki göze atıldı.


Aven karşılamak için elini kullandığında, alevler ele çarptı. Fakat durmadı. Parmak aralarından, bulabildikleri her boşluktan atılarak gözüne devam ettiler. Eğer Aven mana bariyerini kullanırsa bu saldırıyı durdurabilirdi. Fakat yapmadı.


Çünkü Erthyo'nun gözlerini görebiliyordu. Eğer devam ederse, ölümüne dövüşeceğini ve hiçbir şeyini geri tutmayacağını söylüyordu.


Aven elini geri çekti.


'' Tamam seni zorlamayacağım. Fakat bunun karşılığında eğitimin seviyesini arttıracağım. Yoksa bu senin için çok kolay olur ve bir buçuk ayını boşa kullanmış olursun. '' Bu konuda ciddiydi. Pitti'nin dostu olarak öğrencisini önemsiyordu. Ayrıca onun tavırları hoşuna da gitmişti bu yüzden gelişmesini kendisi de istiyordu. Eğer bir buçuk aylık eğitimini tamamen boşa harcarsa hayal kırıklığına uğrardı.


'' Fark etmez. '' Erthyo homurdandı ve mızrağını sırtına koydu. Fakat mızrak sırtına yerleştiği anda kör edici bir ışık yaydı. Işık Erthyo'nun bedenine değmeden sadece mızrağı kapladı.


Işık yok olduğunda, önceki bilinmeyen metallerden yapılmış ucu, bilinmeyen materyallerden yapılmış sapı gitmiş. Yerine siyah altın sap ve kara demir tozu, Derin okyanus metalinden yapılmış ucu ile, standartlardan yüksek fakat bulunabilecek bir mızrak gelmişti. Ana yapısı yüzünden, normalde bulunabilecek olan bu mızraktan daha güçlü olsa bile en yüksek Bilge Seviye Hazine seviyesinde olabilirdi.


Erthyo bunu görünce şaşırdı. Ancak hemen sebebini anladı ve mızrağı nazikçe okşadı. Sonra arkasına dönmeden sordu.


'' Bu yeterli mi? Mızrak tamamen bulunabilir bir hale geldi. Yani bir sıkıntı çıkmaması gerekiyor. ''


'' Evet, eski zorluğa-''


'' Hayır, az önce kararlaştırdığın seviyede devam edebilirsin. '' Erthyo zorluk istiyordu, ölüme defalarca yaklaşmak ve ilerlemek istiyordu. Çünkü sadece böyle ilerleyebileceğini biliyordu, normal eğitimler onda işe yaramazdı.


''Hahahaha!! Tamam, öyle olsun. Akşam eğitimin başlayacak. Ancak şimdiden söyleyeyim çok zor olacak. Sonradan gelip bana ağlama. '' İlk önce şaşırmıştı, ancak Aven içten bir şekilde gülmekten kendini alamadı. Bu çocuğu giderek daha fazla sevmeye başlıyordu.


'' Ağlamak mı? Ana okulundan beri tek bir gözyaşı dökmedim. '' Erthyo mızrağını son bir kez okşadı, eski haline döndüğünden emin olduğunda odasına meditasyon için inzivaya çekildi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr