Erthyo'nun kırmızı gözleri titreşti. Titreyen kırmızı gözleri yavaşça şeklini ve rengini değiştirmeye başladı. Kırmızı sarıya döndü, göz bebeği üstten ve alttan sivrilerek yılan gözüne döndü. Aynı zamanda kalçasının üstünde altı tilki kuyruğu ortaya çıktı.
Koyu Kırmızı, Sapkın Element Kuyruğu, Beyaz Ölüm Elementi Kuyruğu, Mavi, Su Elementi Kuyruğu, Beyaz- Mavi, Yıldırım Elementi Kuyruğu, Yeşil Doğa Elementi Kuyruğu ve son Turuncu, Kırmızı ve hafif beyazlık içeren Ateş elementi kuyrukları ortaya çıktı.
Kuyruklar engelsizce sallanıyordu, ancak sanki düşmanları fark etmişler gibi dikildiler. Sallanmaya devam ederken artık rahat ve pofuduk tilki kuyruklarından, tehdit edici birer silaha dönüşmüşlerdi.
Erthyo bununla durmadı. Eğer daha çok önlem almazsa burada ölebilirdi. Bu yüzden Tehlikeli Duruşu etkinleştirdi. Avendan fiziksel güç seviyelerini öğrendikten sonra Yok edilemez bedenin seviyelerinden ve bazı özel türlerine dair bilgiler zihnine dolmuştu. O günden sonra Tehlikeli Bedeni düşünmüş ve sonunda bazı bilgilere ulaşmıştı.
Bu tekniğin tam ismine ulaşamamıştı ancak hasar saptırma etkisine verilen ismi bulabilmişti. Tehlikeli Duruşun bu tekniğine verilen isim;
Dokunulmaz Beden idi.
Erthyo bu isim üzerine düşünmüş ve gerçekten iyi bir isim olduğuna karar vermişti. Sonuçta tekniğin amacı kişiyi, onu tehdit eden saldırılardan korumaktı. Bir nevi kişiyi dokunulmaz kılmaktı.
''Zihnini temizle. Şu anki amacın buradan kaç- hayır. Buradan güvenli bir şekilde ayrılmak, aynı zamanda öldürebildiğin kadar kişi öldürmek. Zihnine gereksiz düşünceler sokma.'' Erthyo ruh enerjisini kullanamasa ve geliştiremese de, en azından ruh geliştirme tekniğini kullanarak zihnini dinginliğe ulaştırabiliyordu.
Boş zihinle önündeki yaverin bedenin parçalanmasını beklemeden ileri atıldı. Mızrak Niyetini bedenin etrafına sararak bedenini korudu ve büyü yapan kişilerin üstüne doğru gitti. Buradan çıkmak istiyorsa ilk olarak bunlarla ilgilenmeliydi, diğerleri de büyü yapabilse bile Büyü Halkaları ile yapılanlarla aynı olmayacaktı. Onları atlatabilirdi ancak bu grubu indiremezse buraya bedenini gömerlerdi.
''Büyü Çemberlerini koruyun.'' Grup ikiye ayrıldı, ilk 35 kişi Erthyo'ya devam ederken diğer 35 kişi onun gideceği yer olan Büyü Çemberi kullanıcılarını korumaya odaklandılar.
Onarda diğerleri gibi büyü çemberlerine sahip olsalar da, ona mana yüklemeyi ve cisimleştirmek normal kişiler için zordu. İçine özel bir ruh koymadığı sürece herhangi bir kişi, bir zirve dahi bile olsa, büyü çemberinin kalbine ruh koymuş birinin karşısında büyü çemberlerini geç cisimleştireceklerdi.
Bu sırada Erthyo'nun kaçabileceğinden endişelendikleri için, zaten büyü çemberini cisimleştirmiş kişileri korumak daha mantıklıydı.
''Qian şu andan itibaren hiçbir kuralı önemseme. Buradan çıkmak zorundayız, sana güveniyorum.''
''Tamam!'' Ölüm kalım anı olduğu için Qian tereddüt etmedi. Dönüşüm geçirdiği mızrağı bıraktı ve eski haline geri döndü.
Yeri tekmeleyerek önündeki Büyü Çemberi kullanıcılarına atıldı.
Tehlike!
Sağ tarafından gelen kırbaç saldırısını atlatmak için sola sıçradı. Aynı anda üstüne gelen beş kişiyi kılıç süpürüşüyle geri çekilmeye zorladı. İlerlemeye devam ederken önden 3 arkadan 5 yanlardan 2'şer olacak şekilde gelen düşmanlarına döndü.
Kuyrukları hareketlendi. Sağ ve soldan gelen ikişer düşmana atıldılar. İki düşman mana deri, mana kalkan ve özel teknikler kullansalar bile nafileydi. Erthyo'nun kuyrukları boyunlarını delerken sadece ölümlerini izleyebildiler.
Koyu Kırmızı kuyruk soldaki iki kişinin bedenlerindeki kanı, kederi, öfkeyi ve nefreti özümseyerek Erthyo'nun bedenine gönderdi. Aynı şekilde Beyaz kuyruk bedenin tüm yaşam enerjisini ve ölüm aurasını özümsedi ve bedenine yolladı.
Erthyo bu garip fenomenden dolayı şaşırsa da durmadı. Diğer kuyruklarıyla arkasındaki dört kişiyi şişledi, bu sefer önceki gibi garip fenomenler gerçekleşmedi. Kuyruklar hızlıca hareketlendi ve Erthyo'ya saldıran son kişinin mızrağını karşılamak için kalkan görevi gördüler.
Mızrak yanan metallerle kaplıydı, siyah alevler metal elementiyle birleşmiş ve mızrağa ağırlık ve sıcaklık katmıştı.
Erthyo bunu önemsemedi, kuyruklarını mızrağı tutması için bıraktı ve ileriye saldırdı. Sol tarafından gelen alev kılıcı ve mızraklarını kılıcıyla biçti, arkasından gelen tokmağı mızrağın ucuyla dengeleyerek sağa döndü.
Sağdan gelen dev cüsseli bir adamdı, elinde kafasından daha büyük iki elli balta tutuyordu. Balta kısmı keskin ve ağır görünüyor, görenlere korku salacak soğuk parıltı yayıyordu.
''Fuuu...'' Erthyo ileri üfledi. Hava akımı bir mızrağa dönüşerek balta başına çarptı.
Ding!
''Ahhh...'' Dev cüsseli adam dengesini yitirdi. Erthyo fırsatı kaçırmadı ve mızrağını ileri sapladı. Mızrak kaslarının arasından geçti ve kalbini delerek diğer tarafından çıktı.
Erthyo adamı silkeleyip devam etmeye niyetlendiğinde, rakibinin suratında alaycı bir ifade gördü. İfadesi ölüme yaklaşan biri gibi değildi.
''Sıkıntı''
'''Ölecek olsam bile seni de yanımda götüreceğim. Gel benimle öl hahahaha!!''
''Seninle ölmek mi buna layık değilsin!!!!' Erthyo kükredi ve mızrak niyetini yönlendirerek bedeni patlattı. Ancak ölen adam görevini yerine getirmişti. Büyü saldırıları çoktan Büyü Çemberlerinden çıkmıştı, saldırganlar çoğalmış ve Erthyo'nun üstüne çullanmıştı.
''Büyü Bombası.''
''Buz Karga Pençeleri''
''Güneş Alevi''
''Zaman Hükümdarının Hükmü''
Erthyo üstüne gelen saldırıları gördüğünde zaman donmuş gibiydi, her şey bir anda yavaşlamıştı. Ancak Erthyo biliyordu ki bu aslında sadece onun gözünde olan bir şeydi.
''Ölmeyeceğim.'' Erthyo inatla kükredi ve en yakındaki adama mızrağını sapladı. Kan adamdan bir fıskiye gibi çıktı ve yeri suladı. Durmadı, solundan gelen kılıç saldırısını engelledi, kılıcıyla boğazını kesti ve geri atladı.
Bom!!!!
Mor mana topu eski olduğu yeri patlattı. Topun olduğu yerde devasa bir krater oluştu, grubun arasındaki koordinasyon sayesinde düşmanlar birbirlerini yaralamamıştı. Tam zamanında çekilmeleri sayesinde saldırı sadece Erthyo'ya zarar verecekti.
Havada takla attı, bedenin düzeltti. Yere inmeden önce kılıcını önüne getirerek, önündeki kalkanlı adamın kalkanına yandan vurarak onu sarstı, kalkanlı adam anında element kalkan özelliğini kullansa da artık çok geçti. Ölüm fermanı imzalanmıştı.
Ancak dostu tarafından.
Zamanın akışını gösteren altın bir kum saati havada süzüldü. Kum saatinin içindeki altın kumlar yavaşça aşağı doğru düşüyor, zamanın geçişini ve zalimliğini insana sunuyordu. Kum saati Erthyo çekildiğinde adamın kalkanına değdi. Yağı kesiyormuş gibi kalkanı delerek adamın üstüne bir dövme gibi işlendi.
''Ah!'' Adam acı içinde feryat etti. Gözlerinin kenarlarında kırışıklık çıkarken, saçları beyazlaştı. Dişleri düşmeye başladı, ardından kamburu çıktı ve sonunda toza dönüşerek öldü.
Bam!
Erthyo zaman saldırısından kaçtığını düşündüğünde başka bir saldırı sırtına vurdu. Sırtı güneş tarafından yakılıyormuş gibi hissetmişti, göz ucuyla baktığında bunun dikenli bir kabuk olduğunu gördü. Sırtına yapışan kabuk, kaplumbağa kabuğu gibi sırtıyla birleşmiş, sırtını her saniye kavuruyor ve iğnelerle deliyordu.
Bunu kafasına takmadı, bedeninin gücüne güveniyordu. Mızrak niyetini sırtına yönlendirerek yavaşça kabuğu söktü. Aynı anda üstünden gelen saldırıyı mızrak ve kılıcı çaprazlayarak durdurdu. Kuyrukları arkasından harekete geçerek iki silahın boşluklarından dolandı ve adamın boynunu delerek kafasını bedeninden ayırdı.
Bu sırada Erthyo'nun gözü durmadı. Yılan gözü bir insanın hareket ettirebileceğinden daha hızlı bir şekilde hareket ederek etrafını inceledi.
Tak!
Bam!
Bir ağacın önünde bir süredir büyü yapan bir adam vardı. Adamın etrafındaki mana şaşırtıcı şekilde mor idi. Mor mana onun ellerine toplanarak yavaşça şekil almaya başladı. Sıkıştırılmış küçük bir top şeklini aldığında rüzgâr elementiyle anlık bir atışla yüksek bir ivme kazandırdı ve Erthyo ile alakasız bir yere fırlattı.
Erthyo bundan sonra o topa dikkat etmemişti. Ancak inanılmaz bir şey yaşandı. Kalkanlı bir adam bir anda boşluktan fırladı ve onun fırlattığı topu kalkanıyla vurarak Erthyo'ya yönlendirdi. Aynı zamanda manasıyla, elektrik akımları oluşturdu. Elektrik akımları küçük topu takip etti ve sonunda birleşerek topu güçlendirdi.
BAM!
Crack!
Top Erthyo'nun bedenine çarptığında daha da küçüldü. Erthyo'nun beden gücü bile buna direnemedi. O bölgedeki derisi ve kasları içe çöktü, kemikleri gelen saldırının gücüne dayanamayıp kırıldı ve Erthyo'ya kan kusturdu.
Sadece bu kadar da değildi. Top Erthyo'nun bedenine çarptığında elektrik akımları tüm bedenini sararak onu şokladı. Bedeni uyuştuğunda iki eli de gevşedi ve ivmesinin kaybolmasına neden oldu.
Sanki zamanlanmış gibi diğer büyülerde aynı anda kafasına isabet etti. Buzdan yapılmış bir karga havada süzülerek Erthyo'nun sırtını pençeledi. Metalin metale sürtme sesi, ortamdakilerin kulaklarında yankılandı. Aynı anda pençe Erthyo'nun sırtından kan, et ve kumaş kopardı.
Sudan oluşmuş deniz insan askerleri ve birkaç ölümsüz aynı anda Erthyo'nun üstüne çullandı. Ellerindeki kargı, mızrak, kılıç ve yumruklarıyla saldırdılar.
Erthyo mızrağıyla süpürdü. Şekilsiz ve biçimsiz olan bu süpürme karşısındaki askerleri yöneten kişilere atlatma imkânı bırakmayacak şekilde hızlı ve belirsizdi. Nereye gitmeleri gerektiğini anlayamamışlardı.
Kılıç elinde dans etti. Ahenk ve uyumlu kılıç, aynı zamanda keskin ve caniydi. Deniz insanlarının kafasını kestiklerinde ivmesi durmadı. 360 derece dönerek tüm ivmesini tek bir adamın bedenine bıraktı. Adamın güçlendirilmiş bedeni yağ gibi kesilerek ikiye ayrıldı.
Erthyo mızrağıyla süpürmeye devam etti.
Göklerden Akan 1000 Sarmal Irmak!
Tablo ortaya çıkmaya başladı. Erthyo gökyüzünden ilk süpürüşü yaparak üstüne gelen 5 adamı geri fırlattı, ardından başka bir süpürüş yaparak kendine bir alan oluşturdu. Bir tane daha, ve bir tane daha...
Irmaklar yavaşça birleşerek, birbirlerine girdiler. Bazıları orada durdu, bazıları yoluna devam etti. Bazıları yepyeni bir kısımdan başladı. Ancak hepsi akmaya devam etti. Erthyo ırmakları sonsuz döngüde döndürdü.
Bu sırada etrafında kendine saldıran kişiler geri çekilmişti. Erthyo'nun 50 metre yakını hayalî ırmaklarla kaplıydı, onları yakınlaştırmıyor, gelenleri geri püskürtüyordu.
Erthyo'yu hedefleyen yetenekler yavaşça yok olmaya başladı, sonsuzluğun döngüsünde güçlerini yitirdiler. Belirsizliğe ve şekilsizliğe kendilerini bırakarak Erthyo'nun gücü oldular.
Göklerden Akan 1000 Sarmal Irmak: Güç Serbest!
Liderleri sonunda Erthyo'nun niyetini anlamıştı. Fakat bunu fark edince yüzü beyazlaştı. Anında Bilge gücünü serbest bıraktı ve önünde yeşil kapaklı bir kitap belirdi. Aynı anda çeşitli yasa rünleri bedeninin etrafında dönerek onun hızını çarpıcı bir şekilde arttırdı.
''Doğa canlıları doğurur, canlılar doğaya hürmet etmelidir. Canlıları doğuran doğa aynı zamanda onların yaşamlarını korumak için onlara nimetler sunar. Doğanın koruduğuna kimse dokunamaz.''
''Doğa Koruması; Antik Medeniyet Sahpilion!''
Liderin arkasında bir kadın belirdi, kadın silüeti çok şekilsizdi. Yasalardan ve anlamlardan uzaktı, sığ ve sadeydi. Ancak ortamdaki herkese boyun eğme isteği uyandırıyordu. Kadın elini Büyü Çemberi kullanıcılarına, yani Erthyo'nun hedeflerine doğrulttu.
Ağaçlar, devasa pitonlar gibi kollarını uzattı ve Büyü Çemberi kullanıcılarını sarmaya başladı. Sarma hızları şaşırtıcı derecede hızlıydı. Yaklaşık 25 kişiden oluşan birliğin %70'ini sarmış, ortamda elflerin yaşayabileceği küçük bir şehir oluşturmuştu. Yasa rünleri ağaçların kollarında belirdi, yeşil ağaçlara dünya metaliyle karşılaştırılabilecek bir sağlamlık ve trollerle karşılaştırılabilecek bir yenilenme verdiler.
Bir saniye sonunda tüm birlik ağaç kökleri ve çeşitli bitkilerle kaplanmıştı. Yasaların gücünü bilen Lider rahat bir nefes verdi.
''Şaşırtıcı mızrak ve kılıç yetenekleri ve tahmin edilemez beden sağlamlığı olsa da, o hâlâ bir BüyükUsta. Evrenin anlamlarını oluşturan yasalara karşı koyamaz.'' Lider soğukça Erthyo'ya baktı. Onun yüzündeki umutsuzluğu görmek istiyordu.
Ancak Erthyo'ya baktığında tek gördüğü şey soğuk bir gülüştü. Bu içinde bir huzursuzluk oluşturdu. Mızrağına tekrar baktığında hedefinin başka bir şey olduğunu gördü.
''İyi değil!!'' Ancak artık çok geçti. Eğer başlangıçta hepsini korumuş olsaydı Erthyo geri çekilmekten başka bir şey yapamazdı. Fakat Lider yanlış bir hareket yapmış, sadece kullanıcıları korumuştu.
Adı üstünde onlar Büyü Çemberi kullanıcılarıydı. Kullandıkları bir şey olması için onu cisimleştirmeleri gerekiyordu. Savaşın başında bunu bilmediği için Erthyo sadece kullanıcılara odaklanmıştı. Ancak sonunda bir şey fark etmişti.
Bir kanatlı kertenkele etrafta yürürken savaşın şiddetinden ürkmüş ve uçmaya başlamıştı. Bu normal bir şeydi ve kimse buna odaklanmazdı. Ancak bu kanatlı kertenkele farklı bir yerden kaçmayı seçmiş ve büyü çemberlerine doğru kaçmıştı. Uçarken sanki gökyüzünde katı bir duvar varmış gibi büyü çemberlerine çarpıp yere düşmüştü. Bu olay Erthyo'nun gözüne ilişmiş ve ona bunların gerçek birer cisim olduğunu fark ettirmişti.
Gerçek birer cisimdi ve içinde yüksek miktarda enerji sıkıştırılmıştı ve sürekli sıkıştırılmaya devam ediyordu. Eğer birisi bunları parçalarsa ne olurdu.
''BOOMM!! Salak.'' Erthyo adamla dalga geçti ve ileri sapladı. Mızrak kalbi ortamı titretti, mızrak niyeti, Erthyo'nun isteğiyle önüne çıkan her şeyi parçalamak için ileri saplandı. Yoluna çıkan ağaç, insan veya mana fark etmeksizin parçaladı.
Tabii ki yasalarla güçlendirilmiş ağaca değdiğinde geri seken mızrak niyeti de vardı. Ancak asıl hedef o değildi.
Büyü Çemberleriydi.
Ding!
Mızrak niyetinden yapılmış hayali mızrak büyü çemberlerine değdiğinde ses yankılandı. Enerjiyi takiben renkli enerjilerde arkasından geldi ve büyü çemberlerine çarparak örümcek ağı gibi çatlaklar oluşturdu.
Crack!
Çatlaklar giderek genişledi ve sonunda...
BOOOOOOOOOOOMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM!!!!
Büyük bir patlama büyü çemberlerinin kırılmasıyla belirdi. Mavinin en koyu tonuyla kaplı mavi bir bulut patlamada ortaya çıkarak tüm ortamda atom bombası etkisi yarattı. Ağaçlar, canavarlar veya insanlar herkes patlamayla geri süpürüldü ve etrafta boş bir arazı oluşturdu.
Erthyo arkasını dönerek patlamayı sırtıyla karşıladı.
''Puhaaaaaaa!!'''
Craack! Crack!!
Sırt kemikleri paramparça oldu. Özellikle omurgasını ve ayaklarını koruduğu için göğüs kafesi tamamen parçalandı, sırtındaki altın kaplumbağa kabuğu ve derisi soyuldu, eti kömüre döndü. Patlamanın etkisiyle kendini uçururken ağız dolusu kan kustu ve görüşü karardı.
Bilincini korumak için dilini ısırdı. O bile patlamadan böyle bir etki beklemiyordu. Havada bedenini düzeltti ve yere düzgün bir iniş için ayaklarını öne hizaladı.
Aslında sadece normal bir büyü çemberi patlaması olsaydı böyle bir şey yaşanmazdı. Büyük patlamayı tetikleyen Erthyo'nun mızrak saldırısıydı. Bin Sarmal Irmak saldırısından toplanmış saf ve güçlü mana, artı Erthyo'nun güçlü mızrak niyeti ile birleşmiş sıkıştırılmış mana ile ortaya böyle bir patlama çıkmıştı.
Eğer savaşarak çıksaydı, bu kadar ağır yaralanmayacaktı belki de.
Erthyo havada uçarken arkasında enkazlardan çıkan birkaç kişi vardı. Bunlardan biri kolu patlama yüzünden havaya uçmuş Liderdi. Gözleri kan çanağına dönmüş, hiddet ve öfke içinde yer edinmişti. Dişlerini sıkarak arkasındaki birkaç kişiye doğru konuştu. Aynı anda elindeki kan akışını kesti ve etin intihap kapmasını engellemek için yeşil sarmaşıklardan bir el oluşturarak eti soğuk tuttu.
''Usta Titan'a haber yollayın. Av BüyüUstanın üstüne doğru geliyor.''
''Anlaşıldı''
Lider hava akımına dönüşerek önlerinden kayboldu, geceye yaklaşan turuncu gökyüzünün altında Erthyo'yu takip etmeye başladı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..