225. Bölüm: Klara'nın İsteği, Karışık Banyo

avatar
1193 9

İnatçı Yükselen - 225. Bölüm: Klara'nın İsteği, Karışık Banyo


Sistemin sağ üstünde küçük bir yıldız işareti vardı. Yıldız bir trigrama benziyordu fakat aynı zamanda yıldıza da benziyordu. Erthyo biraz daha yakından baktığında şeklin DNA ve ters sekize benzediğini gördü. Ayırca içinde küçük iki sayısı vardı. 

  

Erthyo simgeye basmadı. Ne olacağını bilmiyordu, belki de bir anda hareketsiz kalabilirdi veya felç olabilirdi. Hiçbir husumetleri olmasa da tanımadığı insanların içinde böyle bir tehlikeyi alamazdı. 

  

Yanında Qian'ın olması bu ihtimali değiştirmiyordu. Onun güçlü olduğunu biliyordu fakat zarar görmesini istemiyordu. Bu yüzden önce biraz uzun tıklayarak bilgileri öğrenmeye karar verdi. 

  

「Sistem 2 Yükseltmesi」 

  

「Sistemini, sistem 2'ye yükseltir.」

  

「 Sistemde köklü değişiklikler olması dışında, bedenini sisteme alıştırmak için değişimler geçirir.」 

  

「 Kazançlar: Senden düşük sisteme sahip kişilerin sistemini kontrol edebilirsin, onları sistemden mahrum bırakabilirsin. Ayrıca herhangi bir göz tekniği ya da ileri değerlendirme olmadan, rakiplerinizin sistemine bakabilirsiniz.」 

  

「 Öz Güçlendirme Diyarına Girme Hakkı Kazanırsınız, Yasa Havuzuna Girme Hakkı Kazanırsınız.」 

  

''Bu ödüllerde ne? Karşılığı nerede?'' Erthyo bu hayatta bedava ekmek olduğuna inanmıyordu. Eğer biri, bir şey veriyorsa karşılığında bir şeyde alırdı. Bu bencil görüş özellikle sistemin arkasındaki güçlü kişiler için geçerliydi. Onlar özellikle bencil ve kibirli kişilerdi ve asla bedavaya bir şey vermezlerdi. 

  

Erthyo'nun kafası karışsa da açıklamalarını okumak için isimlerin üstüne tıkladı. 

  

  

「 Öz Güçlendirme Diyarı: Elindeki element özlerini, kişisel yetenek özlerini veya kılıç niyeti özlerini vb. gibi özleri güçlendirmek için testlere girersin. Bu testlerden başarıyla çıkarsan özünü belki de ''Kristal''e dönüştürebilirsin. 」 

  

「 Ölme ihtimali çok yüksek. 」 

  

  

「 Yasa Havuzu: İlk yasanızı seçmeniz için özel bir havuz. Bu havuzda tüm yasaları bulabilirsiniz, belirli testlerden geçtiğiniz sürece. 」 

  

Ölme ihtimali aşırı yüksek. 」 

  

  

''Bu da ne?'' Bu çok sulu bir et parçasıydı. O kadar sulu ve lezizdi ki, Erthyo bile kalan her şeyi boş verip içine atlama dürtüsüne zor karşı koymuştu. Bu kelimelerin cezbetmesi çok güçlüydü. 

  

Ancak mantığı ve ihtiyatlı ruhu onu geri tutmuştu. Bu kadar büyük ve sulu bir et parçasının asla, ASLA bedavaya alamayacağını biliyordu. Neyi kaybetmesi gerekecekti? Söz hakkını? Özgürlüğünü? Belki de hiçbiri olmayıp, sadece gelecekte daha büyük sıkıntılar için temel ekmiş olacaklardı. 

  

Erthyo daha fazla bakarsa cazibeye kapılacağını biliyordu. Bu yüzden hızlıca sistemi kapattı. 

  

Derin bir nefes verdi ve aklındaki geri dönüp kabul etme dürtüsünü yok etti. Ardından kaçınılmazla karşılaşmak için sistemden yöneticinin sesini aç tuşuna tıkladı. 

  

[...] 

  

''...'' 

  

[...] 

  

''...'' 

  

Garip bir sessizlik ortamı doldurdu. İkili birbirine karşı tek kelime etmeden sessizce bekledi. Ancak bu bir bekleme yarışı değildi. Sadece iki tarafta ne söyleyeceğini bilmiyordu. 

  

  

Erthyo sesini duymasa bile üzgün olduğunu biliyordu. Sonuçta bunca zamandır onu düşünen biriydi ve bir anda iletişimi kesilmiş, ayrıca tekrar iletişime geçtiği anda tekrar kopmuştu. Bu yüzden üzgün ya da kızgın olması mümkündü. 

  

  

''Üzgünüm.'' Bunca zamandır Klara ona yardım etmişti. İlk büyü çemberini yapmak için elindeki tüm kaynakları kullanmıştı, son şansı olduğu için bunu yapmak zorunda olsa da tavırları sahte değildi. Yaralandığı zaman endişelenmiş, savaşlarında destek olmuş, galibiyetini onunla kutlamıştı. Bu yüzden Klara bir süre sonunda Erthyo için özel bir anlam kazanmıştı. Onun için sadece yönetici değildi. 

  

Düştüğü zaman onunla acı çekecek, kazandığı zaman onunla gülecek bir dosttu.  

  

Bu yüzden böyle birine özür dilemek çok bir şey değildi. 

  

  

[Üzgün mü? Ne için? Ben sadece bir yöneticiyim, seninle alakasız biri. Benden özür dilemene gerek yok. Sonuçta sana kızacak halim yok.] 

  

  

Sesindeki üzgün ton ve kızgınlık, sistemle kapatmaya çalıştığı halde çok belirgindi. 

  

  

''Gerçekten üzgünüm. Özel bir durumun içindeydim, bu yüzden sana bildirecek zamanım yoktu. Ayrıca, seninle iletişime geçtiğim anda kapattığım ve tekrar geçtiğimde sesini kapattığım için de özür dilerim.'' Şimdi düşününce biraz kaba davrandığını fark etti. Sadece kendini düşünüyordu fakat onun için endişelenen ve aynı yolda yürüdüğü Klarayı hiç düşünmemişti. 

  

[Bu seferlik seni affedeceğim. Ancak Bilge Sınavında bana 1.lik getirmelisin. Ayrıca- Ayrıca artık beni görmezden gelemez ve bu durum tekrar yaşanırsa ilk iletişime geçeceğin kişi ben olmalıyım. Ve- Ve artık beni susturamazsın, son olarak benimle bir baloya gelmek zorundasın] 

  

''Kabul fakat bu balo ne?'' Bunda bir sorunu yoktu. 

  

[Yöneticilerin birbirlerine atandığı kişilerle hava attığı, havası kibir ve yücelikle kokan saçma bir dans etkinliği. Normalde katılmam fakat eğer seni göstermezsem yöneticilikten atılacağım. Bu yüzden bir kere katılıp, hem yöneticiliğimin devam ettiğini göstermek hem de hava atmak için baloya katılmam gerekiyor.] 

  

Erthyo, Klara'nın sözlerini duyunca gülesi geldi. Ancak reddetmedi, o da gücüyle hava atmayı ve kibirli davranmayı seviyordu. Ayrıca baloda ilginç şeyler olacak gibi hissediyordu. Bu yüzden reddetmedi. 

  

[Kabul ediyor musun? Hayır! Artık reddedemezsin. Çoktan kabul ettin.] 

  

Klara Erthyo'nun reddedeceğinden korkuyormuş gibi hızlıca konuyu kapattı. 

  

  

''Peki. Benim yokluğum sana bir sıkıntı çıkardı mı?'' Klara'ya yardım etmek için konuyu devam ettirmek yerine, yeni konu açmak için inisiyatif aldı. 

  

[Hayır. Böyle durumla çok nadir olsa da yok değil. Bazı kişilerin birkaç yıl sorumlu olduğu kişiyle iletişim kuramadığı oluyor. Sonunda öldüğü ortaya çıkıyordu. Böyle durumlarda sorun asla yöneticiye yüklenmez.] 

  

Erthyo bunu duyunca rahatladı. Zaten sınırlarında dolaşan Klara'ya zarar gelmesini istemiyordu. 

  

''O zaman şimdilik bu kadar. Bu arada, balodan sonra seninle konuşmak istiyorum. Yalnız, sadece BİZ!!'' Erthyo özellikle iki kelimeyi vurguladı. 

  

  

[Oh...] 

  

  

Klara düşük zekalı bir insan değildi. Erthyo'nun çok, çok önemli bir şey konuşmak istediğini anında anladı. Bir süre düşündükten sonra cevap verdi. 

  

  

[Böyle bir an yaratabilirim. Fakat senin aksine, yöneticiler çok sıkı denetleme ve izlenme altında. Yani en fazla 1 saatimiz olabilir.] 

  

''Yeterli.'' Her şey için yeterli olmasa da konuşacaklarını kabul ederse en azından temelleri konuşmak için yeterliydi. 

  

Erthyo başka bir şey kalmadığına emin olduktan sonra sistemi kapattı. Klara'nın sesini kapatmadan, gideceğini söyledi. 

  

Arkasını döndü ve onu izleyen iki çift siyah göz gördü. 

  

''Uyanmışsın.'' Erthyo Qian'ı koynuna çekti. Dudaklarının tadını bir süre çıkardı ve konuştu. 

  

''Evet. Biraz önce uyandım fakat sistemine baktığını görünce rahatsız etmemeye karar verdim.'' Cevabını verdikten sonra Erthyo'yu daha fazlası için kovaladı.  

  

İkili bir süre daha öpüştükten sonra Erthyo aracın durduğunu fark etti. Dudaklarını ayırmadan dışarı baktı ve aslında çoktan güneşin battığını, yıldızların üstte parıl parıl parladığını gördü. 

  

Etrafı bir süre inceledi ve dışarıda, biraz uzakta büyük bir göl olduğunu gördü. Göl, ortadan ikiye büyük bir taş duvar ile ayrılmıştı. Sürekli yarı-insan ve çeşitli canlıların akışıyla, erkek ve kız olarak ikiye ayrılarak kendi kısımlarına gidiyorlardı. 

  

''Bir banyo. Girmek ister misin?'' Erthyo dudaklarını ayırdı. Qian ile geçirdiği zamanlarda sürekli savaş içinde olduğu için doğru düzgün bir banyo yapamamıştı. Küçük bir ara vermek ve banyo yapmak ikili için çok rahatlatıcı ve iyi bir zaman olacaktı. 

  

''Olur.'' Qian onayladı. Erthyo'ya bir tane daha öpücük verdi ve arkasında birkaç kelimeyle mızrağın içine girdi. 

  

''Birkaç eşya almak için mızrağa gidiyorum. Sen karışık banyo bulmaya çalış.'' 

  

Erthyo gerindi, mızrağı ruhuna yollamak yerine yanında taşıdı ve arabadan çıktı.  

  

  

Dışarı çıktığında durdukları yeri sonunda gördü. İleride büyük bir göl vardı ve arabalar yolun kenarında duraklamıştı. Etrafta asmalardan oluşmuş yaprakları olan garip, yaşlı ağaçlar vardı. Etrafta hafif bir su buharı tabakası yayılmıştı ve yıldızlı gökyüzüyle ortamı uhrevi gösteriyordu. 

  

''Asma Ormanı, Yıldızlı Buhar Gölü.'' Erthyo suikastçıların haritasından burayı görmüştü. Burası çıkışa çok yakın bir yerdi fakat nedense, kişi yön duygusuna sahip değilse burada kolaylıkla kaybolabilir ve ormanın derinliklerine bir anda geçiş yapabilirdi.  

  

Başlarda kimse bunun neden olduğunu bilmiyordu. Sonunda bir araştırmacı ormana dalış yapmış ve nedenini araştırmaya karar vermişti.  Herkes onun öldüğünü ve asla geri dönmeyeceğini düşündüğünde geri dönmüş ve nedenini bulduğunu söylemişti. 

  

Asma ormanı, bir canlının içine girdiği anda yolunu kesen tehlikeli bir ormandı. Kişi dönüş yolunun kapalı olduğunu görünce farklı bir yoldan gitmeyi seçiyordu ve bu olduğunda orman onu manipüle ederek derinlere yolluyordu. Kişi bunu fark edemiyordu, çünkü Yıldızlı Buhar Gölünden 7/24 yayılan su buharı, Asma Ormanındaki hareketleri örtüyordu. 

  

Araştırmacı ise bunu ilk anda fark ettiği için geri kaçmış ve farklı bir yoldan geçerek göle ulaşarak ormanı günlerce incelemişti. Araştırmasını bitirdiğinde ise anında yayınlamış, belki de binlerce canı kurtarmıştı. 

  

''Böyle bir ormandan geçmek...'' Erthyo ormandan korkmasa da araç konvoyları için cehennem gibi bir orman olduğunu düşünüyordu. Böyle bir ormandan geçmek için liderleri ya çok küstah olmalı ya da gücüyle buradan geçeceğini biliyor olmalıydı. 

  

İki türlü de pek umurunda değildi. Sonuçta o sadece bir yere gitmek için bu araçları kullanan bir yolcuydu. 

  

Erthyo etrafı incelerken bir korumaya denk geldi. Normal korumaların aksine günlük kıyafetler giymişti ve yüzünde rahat bir ifade vardı. Ancak Erthyo, onun her an savaşa hazır olduğunu ve her hareketinde hiç açıklık olmadığını görebiliyordu. 

  

  

''Burada karışık banyo var mı?'' Erthyo korumanın yanına geldi. 

  

  

''Var. Ancak sen kimsin?'' Koruma tüm yolculuk boyunca buradaydı. Ancak Erthyo'yu ilk defa görüyordu. Kırmızı saçı ve gözüyle, onu gördüyse unutması mümkün değildi. 

  

''Ben mi? Ben bu konvoya bugün katıldım.'' Fazla bilgi vermesine gerek yoktu. Sonuçta rapor verecek astı falan değildi. 

  

Korumanın siniri, Erthyo'nun umursamaz sesini duyunca attı. Ancak bir koruma olarak her siniri atınca saldıramazdı. Kendini sakinleştirdi ve yerini söyledi.  

  

Gizli niyetlerle. 

  

''Şu devasa duvarı görüyor musun? O erkek ve kadın kısmını ayırıyor, fakat çiftler birlikte girmek istediği için diğer ucuna küçük bir yer yapıldı. Buradan görebilirsin. Küçük görünebilir fakat aslında iki ev büyüklüğündedir. Orası karışık banyo.'' 

  

Erthyo korumanın gösterdiği yere baktı ve gerçekten öyle bir yer olduğunu gördü. Kafasını salladı ve oraya gitmeye başladı. 

  

''Yazık. Küçükler Liginin banyosuna girecek. Sonu hiç iyi değil.'' Sanki ona bunu yapan kendisi değilmiş gibi arkasından acısına sempati duyuyormuş gibi konuştu. 

  

Burada karışık banyo yoktu. Bir gece burada duracaklardı, karışık banyo yaparak zamanlarını neden boşa harcasınlar? Bu yüzden sadece Beş banyo vardı. Erkek, Kadın, Küçükler Ligi, daha gizli olan Turnuva katılımcılarını, bu da erkek ve kadın olarak ayrılıyor. 

  

  

Ve üst kademeler için özel bir banyo vardı. Bu banyo aslında çok yakındaydı fakat oluşumlarla ve özel büyülerle kaplandığı için kimse nerede olduğun bilmiyordu. Bu koruma aslında oluşumlardan birinin koruyucusuydu. 

  

  

Koruma bunun Erthyo'nun sonu olduğunu düşünüyordu fakat aslında kendi sonu olacağını asla bilemezdi. Ve bu son Erthyodan gelmeyecekti. 

  

  

*** 

  

Erthyo korumanın ne düşündüğünü bilmeden, gölün etrafından dolaşarak alana vardı. Burası bir mağara gibiydi, muhtemelen yere doğru genişletilmişti. Ayrıca içeriden çıkan sıcak su buharı ve rahatlatıcı bir aroma vardı. 

  

''Güzel bir banyo.'' Erthyo kafasını salladı ve içeri girdi. 

  

  

İçerisi düşündüğü gibi küçük değildi. Korumanın dediği gibi iki ev büyüklüğündeydi ve buhar burada çok kalındı, Erthyo iyi bir görüşe sahip olsa da çıkışı olmayan buhar neredeyse katılaşmıştı ve gizemli yıldız gölü suyuyla birkaç metre önünü anca görebiliyordu. 

  

Vhoşş!! 

  

  

Erthyo içeri girdiğinde, mızrağı parladı ve Qian dışarı çıktı. Ayrıca iki hizmetçide onun arkasındaydı. 

  

Hizmetçiler ellerinde eşyalar tutuyordu. Biri havlu, losyon, şampuan, saç losyonu gibi banyoda kullanılabilecek şeyler tutarken, diğeri giysileri tutuyordu. 

  

''Burasının ıslak olabileceğini düşündüm. Bu yüzden yanımda iki hizmetçi getirdim.'' Erthyo'ya saçını toplaması için bir toka verdi. Kendisininki toplarken konuştu. 

  

''İyi yapmışsın. Siz ikiniz kenarda durun.'' Erthyo emir verdi ve saçlarını topladı. Küçük Beyaz gittiğinden beri hiç saçını toplamamıştı. 

  

''Emredersiniz.'' 

  

''Emredersiniz.'' 

  

İkili saygıyla eğildi ve kenarda beklemeye başladı. 

  

Erthyo yerlerine geçince soyunmaya başladı. Qianda onunla beraber soyundu. 

  

  

İkili soyunduğunda birbirlerinin bedenlerini gördü. 

  

  

Erthyo üstüne, bir sıkıntı çıkmasın diye alt bedenini kapatan bir havlu dışında hiçbir şey giymemişti. Bu şişkin ve güç dolu göğüs kaslarını, patlayıcı güçle dolu baklavalarıda göze çok hoş görünüyordu. Bu birkaç ayda bedeni çok gelişmişti. Eski yarı gelişmiş kasları artık ortada yoktu. Onun yerine sert ve kaslı iki kolu, sütun benzeri iki bacağı, patlayıcı güçle dolu kasları vardı. 

  

Yüzü savaşlardan dolayı sertlik kazanmıştı, keskin göz ve çene hatları, kavisli burnu ve kendine güvenen gülümsemeye sahip dudaklarıyla yakışıklı bir yüz ortaya çıkarıyordu. Buna yaydığı asil, hükmedici ve sert havayla Savaş İmparatoruna benziyordu. 

  

Burada bitmemişti. Unutulmamalıydı ki Erthyo'nun bedeni küçük mükemmellik kazanmıştı. Bedeni ceza yıldırımlarıyla yıkanmış, mükemmelliğin yıldırımıyla küçük mükemmelliğe ulaşmıştı. Bu da zaten yakışıklı olan ve hoş görünen bedenini ayrı bir seviyeye getirmişti. 

  

Kasları göze kötü görünmek yerine, en mükemmel ve en doğal yerlerinde gözüküyordu. Zaten yakışıklı yüzü, aşırı etkisi kazanmıştı. Her mimiği çok doğaldı, kadınları düşürebilecek ve kızartabilecek bir cazibe taşıyordu. Yaydığı çekici ve mükemmel hava, ışığa toplanan böcekler gibi kadınları kendine çekiyordu.  

  

Üstüne ortamdaki hava yüzünden hafif gizemli bir aura kazanmıştı ve bu da cazibesini katlamıştı. 

  

O kadar etkiliydi ki, Qian'ı birkaç saniyeliğine sabitlemiş ve yüzünü kıpkırmızı yapmıştı. Hizmetçilerden biri kadındı ve o bile kıpkırmızı kesilmişti. 

  

''Ne? Çok mu yakışıklıyım.'' Erthyo narsist bir tonla sordu. 

  

''Evet.'' 

  

''Evet.'' 

  

Qian ve hizmetçi aynı anda cevap verdi. İkincisi etki yüzünden yaptığı hatayı fark etmemişti. 

  

Erthyo ikiliye baktı ve cezbedici bir şekilde güldü. 

  

''Teşekkürler.''  

  

Qian Erthyo'ya banyoya giresiye kadar bakmamaya karar verdi. Yoksa istemeden üstüne atlayacaktı. Dışarıda sevişmek hakkında bir sıkıntısı yoktu. Fakat Erthyo gibi, o da bedenini Erthyo dışında kimseye göstermek istemiyordu.  

  

Hele burası erkeklerin ortaya çıkabileceği bir karışık banyo ise. 

  

Erthyo uzandı ve üstünde havlu dışında hiçbir şey olmayan Qian'ın ince belini tutarak kendine çekti. Bedeninden gelen egzotik kokuyu içine çekti. 

  

''Hadi girelim.'' Erthyo belinden çekerek suya girdi. 

  

Su tam sıcaklığındaydı, bu soğuk havada çok sıcak değildi ancak soğuk ya da ılıkta değildi. Bedeni rahatlatacak seviyede sıcaklıktaydı. Ayrıca içine atılmış özel tozlar olmalıydı, çünkü içine girdiği anda tüm kasları ve bedeni pamuğa yatmış gibi rahatlamıştı. 

  

Qian Erthyo'ya yaslanırken suyun tadını çıkardı. Su bedenini besliyor, manasını yeniliyor ve zihnini sakinleştiriyordu. Zihnindeki kötü düşünceler silinmiş gibi yok olmuştu. 

  

''Bu su gerçekten güzel.'' Erthyo suyu övmekten kendini alamadı. Su düşündüğünden daha rahatlatıcıydı. 

  

''Mhmm.'' Qian bir avuç suyu aldı ve açıktaki ayağına dökerken kafasını salladı.  

  

İkilinin aklındaki kötü düşünceler bir anda yok olmuştu. İkili artık birbirlerine bir şey yapmayı düşünmüyordu. Konuşmadan anlaştılar ve sadece birbirlerine sarılarak suyun tadını çıkarmaya başladılar. 

  

Erthyo etrafını incelerken diğerlerinden daha beyaz olan bir sis bulutu gördü. Daha fazla sisli değil de daha koyu tonlu beyazdı. 

  

Erthyo bunu merak etti. Kendisine bakarken kıpkırmızı yüzü olan kadın hizmetçiye döndü. 

  

''Şuradaki beyaz şeyi kontrol et.'' Emir vermesine rağmen nazik bir tonda konuştu. Zaten kıpkırmızı olan hizmetçi daha da kızardı ve hiçbir şey söylemeden gösterdiği yere gitti. 

  

''Onunla bu kadar dalga geçme. Kendisi ailesiyle beraber çocukluğundan beri bizim ailemize hizmet etti. Mızrağa yerleşmeye karar verdiğimde benimle gelen ilk kişilerden biriydi.'' Qian Erthyo'nun kolunu çimdikledi. 

  

''Peki, peki.'' Hizmetçinin değeri gözünde yükselirken kafasını itaatkarca salladı. 

  

Hizmetçi sisin arasından geçti ve beyaz topu kavradı. Ardından hızlıca Erthyo'nun yanına geldi. Kıpkırmızı bir yüz ve ağır nefesi arasında konuştu. 

  

''B-Buyrun.'' 

  

''Teşekkürler.'' Erthyo beyaz topu aldı ve teşekkür etti. Art niyeti yoktu fakat bu hizmetçinin yüzünü daha da kızarttı. Erthyo biraz daha kızarırsa, kafasından duman çıkabileceğini düşünüyordu. 

  

''Oh, Sensin.'' 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr