226. Bölüm: M-Mızrak!

avatar
1063 9

İnatçı Yükselen - 226. Bölüm: M-Mızrak!


Erthyo küçük dostu tekrar görünce sevinmişti. Bu küçük dost, en büyük problemlerinden birini çözmesine yardımcı olmuştu. 

  

Bu hap problemini çözmesine yardım eden, ürkek küçük beyaz tavşandı. O tavşan gibi bunda da siyah pinpon topu büyüklüğünde doğum lekesi vardı. Ayrıca aynı aurayı yayıyordu. 

  

''Burada ne yapıyorsun?'' Erthyo uyuşmuş küçük tavşanın burnunu ovdu. Burnu ovulan küçük tavşan sonunda birinin onu tuttuğunu fark etmiş gibi gözlerini açtı.  

  

Erthyo ile başta göz göze geldiğinde dondu. Ardından uyuşmuş bedeniyle kaçmaya çalıştı, ancak belki de uyuşuk bedenini çok zorladığından dolayı ağzından kan çıktı fakat bunu umursamadan çırpınmaya devam etti. 

  

''Hey! Hey, dur dostum. Kendine zarar vereceksin, sana bir şey yapmayacağım.'' Erthyo bu tavşana zarar verme niyetinde değildi.  

  

Ancak tavşan onu dinlemedi, belki de fazla zekâsı olmadığı için anlamadı. Amansızca ve kendine zarar vermeyi umursamadan kaçmaya çalıştı. 

  

''Humhp.'' Erthyo tavşana zarar vermeden nasıl durduracağını düşünürken Qian'ın ağzından küçük bir homurtu çıktı. Homurtu çok kısıktı, sadece Erthyo, o ve tavşan duymuştu. Ancak tavşan anında taş gibi sabit kaldı.  

  

''Teşekkürler.'' Erthyo fazla düşündüğü için soysal baskıyı kullanabileceğini unutmuştu.  

  

''Önemli değil.'' Qian tatlı bir şekilde güldü ve işine devam etti.  

  

Erthyo tavşan durduğunda onu sevmeye başladı. Aynı zamanda dikkatlice onu inceliyordu. Bu nadir bir fırsattı, nasıl yaptığını öğrenemese de en azından ilham alabilirdi.  

  

Erthyo bir elinde Qian, diğer elinde tavşanla zamanını geçirdi. Nadir dinlenme zamanını böyle geçirmekten aşırı zevk almıştı. Aynı zamanda zihnini bölerek tavşanı tüm detaylarıyla inceledi. 

  

Ancak onunda bir sınırı vardı. Kollarında çıplak, seksi ve güzel bir kadın varken, onun gibi erdemin tam tersi olan biri için günaha karşı koymak çok zordu. Eli yukarı hareket etti ve göğsünü yoğurmaya başladı. 

  

Qian şaşırmış olsa da karşı çıkmadı. Baştan beri bunu yapmak istiyordu, sadece ilk adımı Erthyo'nun atmasını istiyordu. 

  

İkili tutkulu dakikalara geçmek için havuzdan çıkmaya niyetlendiğinde bir ses duydular. 

  

''Bırak onu!'' Çocuk sesiydi. Genç ve enerji doluydu. Ayrıca gençliğin getirdiği saflıkta vardı.  

  

İkili sesin geldiği yöne döndü. Bağıran kişi genç bir çocuktu. 

  

Kan kırmızı gözlere ve siyah saçlara sahip, kısa saçlı bir erkek çocuktu. Yakışıklı bir yüzün inşa edilmesine yardımcı olacak kurt benzeri keskin gözleriyle tehlikeli bir genç olarak yetişeceğini gösteriyordu. 

  

Bedeni normal çocuklar kadar sıska değildi fakat çocukluk emareleri vardı. Kas bulunmasa da bedeni sertti, duruşu kendinde emin ve çok az açık bulunduruyordu.  

  

Kulakları insan kulakları olsa da kendine ait pofuduk bir kuyruğu vardı. Siyah kuyruğu pofuduktu, ayrıca silah olabilecek kadar hızlı ve esnekti, havada kırbaç seslerini azda olsa duyabiliyorlardı. 

  

Arkasında bir kişi daha vardı fakat yoğun buhardan dolayı görünmüyordu. 

  

Erthyo yaptığı işi bırakmadan kafasını gence doğru eğdi. 

  

''Neden bırakmalıyım? Ayrıca sen kimsin?'' Karşısındaki sadece çocuk olduğu için fazla ciddiye almadan konuştu. Ancak bedenini  Qian'a doğru hafifçe eğerek görüşünü kapattı. 

  

''Ben Thor. Sen kötü adam, Mimiyi bırak.'' İsmini duyduğunda tavşan Thor'a döndü. Bedeni artık soy baskısının şokundan kurtulmuştu, tanıdık birini görünce uyuşuk bedeniyle çırpınmaya başladı. 

  

Erthyo hareketlerinden ikilinin birbirini tanıdığını fark etti. Daha fazla kendine zarar vermesin diye tavşanı kavrayan elini gevşetti. 

  

Tavşan ilk bulduğu fırsatta elinden kaçtı. Ancak ilk sıçrayışında bedeni yüzünden yere düştü. Ağzından daha fazla kan gelirken acıdan ciyakladı. 

  

''Mimi!' 

  

''Mimi!!'' 

  

Thor Mimi'yi yakalamak için atılırken, arkadan çan sesine benzer bir ses geldi. Thor'un arkasındaki siste saklanan kişi, artık gizliliği umursamadan atladı. 

  

Erthyo onlardan hızlıydı, hızlıca Mimiyi yerden kaldırdı. Tavşanın ciyaklamalarını dinlemeden elini salladı ve hizmetçilerden birini çağırmak için ağzını açtı. 

  

Ancak o daha sesini çıkaramadan, baştan beri sessiz olan erkek hizmetçi anında yanına geldi. Peçeteyle Mimi'nin ağzını sildi, ağzını nazikçe ayırdı ve içine iyileştirici toz döktü. Ardından tozun etkisini hızlandırmak için manasını aktardı. 

  

İşi bitince sanki hiç olmamış gibi eski yerine döndü. 

  

Hareketleri o kadar hızlı ve akışkandı ki, Erthyo ve iki genci bile şaşırtmış ve donmalarına yol açmıştı. 

  

Erthyo bir cevap için havlusunu takan Qian'a döndü. 

  

''Kendisi Kahya Lun'un torunu. Babasının aksine Kahya Lun'a çok bağlı ve onun gibi olmak istiyor. Her gün ondan eğitim alıyor. İlk gördüğümde bende şaşırmıştım.'' Qian kadın hizmetçiye mızrağa gitmesini söylerken konuştu. Ayrıca yandan kıyafetleri aldı. 

  

Erkek hizmetçi Qian'ın kıyafetini giyeceğini gördüğünde hiçbir emir almadan mızrağın içine girdi. 

  

  

Bu hareketi Erthyo'nun ilk izlenimini tavana çıkartmıştı.  

  

  

Ancak şu anda buna odaklanamazdı. Çünkü bir anda daha çok çocuk gelmişti. 

  

  

''Aptal kardeş, neye bağırıyorsun?'' Thor'un arkasından 4 kız, 4 erkek çocuğu olmak üzere 8 kişi geldi. Bunlardan bir tanesi Thor'a benzer şekilde siyah kısa saçlara ve kırmızı gözlere sahipti, havayı kırbaçlayan kuyruğu Thordan daha hızlı ve daha seriydi. 

  

Özel parçaları ve bedeni tam olarak gözükmüyordu fakat Erthyo küçük bir güzellik olduğunu gördü.  

  

Ancak diğeri için bu geçerli değildi. Çok yüksek bir su yatkınlığı olan Ririya, Erthyo'nun tüm parçalarını görebiliyordu. Altındaki haşmetli mızrakta dahil. 

  

Kendine engel olamadı ve babasıyla yaptığı banyo seanslarını düşündü. Onunki bile bu kadar büyük ve kalın değildi, vahşi bir canavar gibi hava yayarken aynı anda haşmetli bir mızrak gibi gözüküyordu. 

  

Bedeni üzerine diyebileceği bir şey yoktu. Şu ana kadar gördüğü en erkeksi bedendi, tüm o kaslar, dünyaya karşı çıkan duruşu, aşırı yakışıklı yüzü ve tüm parçalarının mükemmel ve en iyi yerinde olması onun gibi aşkı yeni öğrenen fakat cesur ve vahşi olan bir kızın yüreğini ceylan gibi atmasına sebep olmuştu. 

  

Yüzü kıpkırmızı olmuştu, fakat diğer kimse buhar yüzünden bunu fark edememişti. 

  

''Ah, Ririya. Bu kötü adam Mimi'ye zarar vermeye çalıştı. Onu durdurmaya çalışıyorum.''  Thor kız kardeşinin kendisine baktığını görünce bir adım geri attı ve açıkladı. 

  

''Oh? Öyle mi? Ben öyle bir şey göremiyorum.'' Ririya Thor'un yanındaki kızın ellerindeki tavşana baktı. Tavşan kızın eline yerleştiği anda en korunaklı bölgesini bulmuş gibi tekrar uyuşmuştu, ancak Riniya üzerinde hiç yara ya da kan görmedi. 

  

''Ö-Öyle, hizmetçisi yardım etti.'' Tavşanı tutan kız konuştu. Kızgındı fakat aynı zamanda minnettardı. 

  

Ririya tavşana baktı. Ağzının kenarın hafifçe pembeydi. Ayrıca arada suratı seğiriyordu, genelde sevimli sesler çıkaran küçük tavşan korkak bir şekilde Erthyo ve Qian'a bakıyordu. Ancak Ririya, bu kadar kanıt olmasına rağmen biraz daha düşündü. 

  

''Neden hiç el izi görmüyorum ya da neden hala yaşıyor?'' Düşündü. Mimi fazla zeki olmayan bir hayvan olsa da aşırı hızlıydı. Ancak büyük ve ölümcül bir kusuru vardı. O da çok dayanıksız olmasıydı. Eğer biri ona saldırırsa ölmesi çok yüksek ihtimaldi. Bu yüzden türü, Kar Tavşanı bu kadar hızlıydı, hayatta kalmak için normları yıkmışlar ve büyük bir hız kazanarak hayatta kalmışlardı. 

  

Ririya ikiliye baktı, ardından Erthyo'ya baktı. Sanki hiçbir şey yapmamış gibi onlara bakıyordu, yüzünde ise rahat bir gülümseme vardı. Onları izlerken eğlendiği belliydi. 

  

Ririya bir süre daha düşündü, böyle tepkiler sahte olamazdı. Ya çok iyi bir oyuncuydu ya da gerçekten bir şey yapmamıştı. 

  

''Hey sen.'' Adını bilmediği için biraz garip bir şekilde seslendi. 

  

''Evet.'' Erthyo, Ririya’ya döndü. Bu kız diğerlerinden açık ara daha zekiydi, ya da hepsi aslında yetişkinler kadar zekiydi fakat belli etmiyorlardı. Ancak ilgisini çekmişti. 

  

''Neden buradasın? Burası bizim özel banyomuz.''  

  

Erthyo iki adım kıza yaklaştı ve tam önüne geldi. Düz bir suratla fakat şeytani bir sırıtmayla konuştu. 

  

''Belki de bir suikastçıyımdır.'' 

  

Svoshh!!! 

  

Elinde Lung mızrağı belirdi. Daha kimse ne olduğunu anlayamadan Ririya'nın boğazına dayadı. 

  

Ririya şaşırdı. Ancak ürkmedi. Başından beri Erthyo'nun bir suikastçı olmadığını biliyordu, sonuçta göstermese de şu ana kadar çeşitli şekillerde suikaste uğramıştı fakat başarılı olamamışlardı. Bu suikastlardan öğrendiği bir şey var ise, o da asla fırsatını bulduğunda harekete geçmemezlik yapmayacaklarıydı. 

  

''Değilsin.'' Dudakları vahşi bir gülümseme oluştururken Erthyo'nun gözlerinin içine baktı. 

  

''Neden öyle diyorsun?'' Erthyo kızı daha ilginç bulurken sordu. Ayrıca mızrağı hafifçe itti ve boğazından kan gelmesine neden oldu. 

  

Diğer çocuklar donmuştu, Thor'un gözleri kıpkırmızıydı. Ağzından hırlama benzeri sesler çıkartıyordu. 

  

Ririya bunların hepsini görmezden geldi. Erthyo'nun gözlerini bakarken vahşi gülümsemesini korudu. Keskin köpek dişleri gülümsemesinde ortaya çıktı. 

  

''Değilsin. Eminim.'' Neden olduğunu bilmiyordu, belki sadece mantığıydı fakat karşısındaki adamın suikastçı olmadığına %100 emindi. 

  

Erthyo kızın gülümsemesine baktı. Ardından mızrağı geri çekti ve saçını okşadı. 

  

''Her yabancıya böyle yaklaşma. Sonunda olacak olan şey, senin zarar görmendir.'' Onu azarlamak istiyordu fakat ilk defa tanıştıkları için ağzını açmadı. 

  

Ririya elini itti. Gözlerinin içine bakarken tekrar sordu. 

  

''Hala neden burada olduğunu söylemedin.''  

  

''Karışık banyoya karımla beraber girmek istemiştim. Ancak kimi rahatsız ettiysem, koruma beni buraya yolladı.'' Erthyo korumanın kişisel nedenlerle bunu yaptığını biliyordu ve bunu bırakma niyetide yoktu. Ancak turnuvaya zamanında ulaşabilmesi için bir süreliğine sessiz olacaktı. 

  

''Eğer böyle ise her şey mantıklı olur. Ancak neden Mimi’ye zarar verdin.'' Ririya vahşi bir kız olsa da detaylı düşünen zeki bir kızdı ve biraz düşününce gerçekten mantıklı geldi. Hala tutarsızlıklar vardı, mesela korumanın bunu neden yaptığı gibi, ancak duruma bakınca tek açıklama buydu. 

  

''O mu? Ona zarar vermedim. Sadece ona teşekkür etmek için bir süre okşamaya çalıştım. Ancak buharda çok fazla kaldığı için uyuşuk bedeniyle kendini zorladı. Bu yüzden kendine zarar verdi.'' Erthyo doğruları söyledi.  

  

Çocuklar sözlere tepki vermese de Thor, Mimiyi tutan kız ve Ririya suçlu hissetti. Özellikle onlar biraz daha banyoda kalmak istemişlerdi ve bunun Mimi’ye zarar vereceğini düşünmemişlerdi. 

  

''Neyse. Bizim çıkmamız gerek. Eğer konuşmak istiyorsanız, 7. araca gelin.'' Erthyo kıyafetlerini aldı ve hiçbir sakınca olmadan orada giydi. Sonuçta bedenini göremiyorlardı, görseler bile utanmazdı. 

  

Kıyafetlerini giydi ve banyodan çıktı. Çıkışta biraz kargaşa olacağını düşünüyordu fakat aslında kimse yoktu. 

  

Erthyo banyoyu terk edince, diğer çocuklar sonunda hareket etti. Özellikle Thor alev püskürtmek üzereydi.  

  

''Ririya neden muhafızları çağırmadın? En büyüğümüz olarak sana verilen kolyeyi kullansaydın, o adam buradan çıkamazdı.'' Suikast her zaman olabilirdi. Nerede ve ne zaman olacağı belli değildi. Bu yüzden babaları, en büyük olarak Ririya'ya bir kolye verdi. Bu kolyeye biraz mana aktardığı sürece tüm kamp buraya akın edecekti. 

  

  

''İşe yaramaz kardeş, sence biz kimiz?'' Ririya sorusuna cevap vermek yerine kendi bir soru sordu. Aynı zamanda yüzündeki vahşi gülümseme duruyordu. 

  

  

''B-Biz Küçükler Birliğiyiz.'' Thor kimseden, babasından bile korkmasa da ablasından korkuyordu. Sadece 2 yaş küçük olabilirdi fakat asla geçemeyeceği bir engel gibiydi ve korkmaktan kendini alamıyordu. Hele ki böyle gülerken. 

  

''Evet öyleyiz. Biz Sapkın Tarafın göz bebeğiyiz. Özellikle sen, ben ve Zoe. Üçümüz, ana üsse gitsek bile asla elimizi soğuk sudan sıcak suya sokmazlar. Bize istediğimizi verirler. Fakat bunu kaç kişi biliyor? Herkes. Ancak o adam bunu bilmiyor. Yolculuk boyunca onu bir kere bile görmedim. O da bizi.'' Dudaklarındaki vahşi gülümseme daha büyürken konuştu. Çevresindeki erkekler geri adam atarken kızların gözleri parladı. Buradaki kadınlar, Ririya gibi gizli zekilerdendi ve dediklerini yavaştan anlamaya başlamışlardı. 

  

''Eee? Ne var bunda? Sadece bir cahil.'' Thor bunu anlamamıştı. Tüm görüşü Zoe ile doluydu ve Erthyo Zoe'nin sevdiği bir şeye zarar vermişti.  

  

''Aptal!'' Kükremesi Thor'u korkak bir köpek yavrusuna dönüştürmüştü. 

  

''Neden anlamıyorsun? Bu adam aslında bizim nasıl birileri olduğumuzu fark etti. Özellikle size liderlik ederken benim önemli biri olduğumu. Fakat buna rağmen bana saldırdı ve beni tehdit etti. Hiç tereddüt etmeden. O kişinin erken ölmez ise ne kadar büyük biri olabileceğini biliyor musun?'' Ririya kardeşinin bu kadar aptal olmasından dolayı utanmıştı. 

  

''Y-Yine de o Mimi’ye zarar verdi. Zoe-'' Thor fikrinde ısrar etmek istedi fakat ablasının kükremesi tekrar onu durdurdu. 

  

''İşte bu yüzden sana işe yaramaz ve aptal diyorum. Hiçbir şeyi anlamıyorsun.'' Ririya'nın banyo yapacak havası kalmamıştı. Çıkacağını bildirmek için tılsımı aktif etti ve çıkışa yürüdü. 

  

Erkekler ve kızlar onu takip etti. Hepsi zekiydi, en azından şu anlık Thordan, bundan dolayı ne demek istediğini anlamışlardı. 

  

''Thor seni bir rakip olarak görürdüm. Ancak bu kadar aptal ve kör olduğunu düşünmemiştim. '' Özellikle Zoe ve Thor'a karşı düşman olan bir çocuk yanlarından geçerken onu kınadı. Erthyo'nun iyi tarafına gitmeye karar vermişti, en azından ona birkaç hediye vererek onu hatırlamasını ya da gelecekte yardım isteyebileceği bir dayanak noktası olmasını istiyordu. 

  

''Ben... Ben ne yaptım?'' Thor haksızlığa uğramış hissetti. Kuyruğu eskisi gibi seri hareket etmiyordu. Düşmüş kulakları gibi hareketsiz bir şekilde duruyordu. 

  

*Öpücük* 

  

Thor kötü bir ruh halindeyken, yanağında bir ıslaklık ve sıcaklık hissetti. Daha ne olduğunu anlayamadan, Zoe tarafından yanağından öpülmüştü. 

  

''Z-Z...Z'' Thor'un suratı kıpkırmızı oldu. Kelimeleri bir araya getirmekte zorlanmaya başladı. 

  

''Bu Mimi’yi önemsediğin için bir ödül. Ayrıca moralinin düzelmesi için.'' Zoe de bir o kadar kızarmıştı. Daha fazla Mimi’ye zarar gelmemesi için, ayrıca utancından dolayı orada daha fazla duramazdı. 

  

Geride donmuş bir Thor bıraktı. 

  

** 

  

Erthyo iki küçük aşık güzel dakikalar yaşarken, kendi güzel dakikalarını yaşamaya başladı. İkilinin azgınlığı tavan yapmıştı, çocukların ortamı bozmalarında dolayı bir süredir kendilerini tutuyorlardı. Ancak araca geldiğinde ikisi nedenleri veya nerede olduğunu unutmuştu. Çocukların geleceğini bile unutmuşlardı. 

  

Erthyo Qian'ın giysisini acımadan yırttı. Puding benzeri göğsü şekilden şekle sokarken, diğerinin ucundaki kirazı ağzında oynamaya başladı. Aynı zamanda diziyle özel vahayı hafifçe okşuyor, Qian'ı havaya sokmaya çalışıyordu. 

  

Qian da ondan geride kalmadı. Erthyo'nun giysilerini acımasızca parçaladı. Sırtını avuçlarıyla ovarken, diliyle boynunu yaladı. Bir elini belinin altındaki mızrağa doğru götürdü. 

  

''Fu...'' Yumuşak eli, Erthyo'nun mızrağına dokunduğunda şehvetle nefes verdi. Qian'ın göğsünü tutan elini bıraktı, ağzıyla kirazıyla oynarken vahasını elini sürtmeye başladı. 

  

İkili çoktan havaya girmişti. Eğer rahatsız eden olmazsa sabaha kadar sevişeceklerdi. 

  

Tık* Tık* 

  

İkili bir an dondu. Ardından oldukları yerden devam ettiler. Şu anda ikili güzel dakikalarına başlayacaklardı. Başka bir şey düşünemezlerdi. 

  

Ancak ziyaretçi biraz inatçıydı. 

  

Tık* Tık* 

  

Erthyo tekrar görmezden geldi. Ancak ziyaretçi onu bırakmadı, kapıyı tıklatmaya devam etti. 

  

Erthyo sonunda sinirlenmişti. Qian'a öpücük verdi ve kapıyı açmak için yöneldi, üstünü bile giymemişti. 

  

''Ne var?''  

  

'B- EH!'' Ririya çocuklarla Erthyo'nun onu çağırdığı arabaya gelmişti. Bugün onun iyi tarafına gitmeye kararlıydı. Ne kadar Sapkın tarafın göz bebeği olsa da onunda yeri tam değildi. Eğer gelecek için bir yer edinmek istiyorsa, Erthyo gibi birinin iyiliğini kazanması gerekiyordu. 

  

Bu yüzden banyodan çıktığında çocuklarla Erthyo'nun arabasına gitmeye karar vermişti. Ayrıca kötü görünmemek için özenle giyinmişti. Fakat böyle bir manzara beklemiyordu. 

  

Erthyo'nun çıplak bedenini görünce dondu. Kalbi bir ceylan gibi atarken, yüzü ısınmaya başladı. Bilinçsizce kafasını aşağı indirdi, banyoda gördüğü şeyi görmek için. 

  

Bayonun aksine bu mızrak göğe doğru bakıyor, sanki göğü delmek istiyordu. Gururla orada dururken, tehdit edici bir mızrak gibiydi. Yaydığı mükemmel hava ve kusursuz şekli yüzünden, normalde babasıyla banyo yaptığında iğrenen Ririya bu mızrağın görünüşünü çok sevmişti. 

  

''B-Ben...'' Ne kadar vahşi ve cüretkâr olursa olsun, Ririya da bir kızdı. İlk görüşünde sakin kalmak için kendini zorlamıştı fakat bu sefer bunu yapamazdı. Aceleyle kıpkırmızı bir yüzle kaçtı.  

  

Aklında sadece Erthyo'nun yakışıklı yüzü, mükemmel erkeksi bedeni ve göğü yarmak isteyen mızrak vardı. 

  

''Bari bir şey söyle.'' Erthyo iç çekti ve kapıyı kapattı. Başka kimse rahatsız etmesin diye kapıya yazı astı. Bundan sonra ikili sabaha kadar vahşice tutkulu dakikalar yaşadı. 

  

Ririya hızlıca koştu ve kendini sakinleştirmeye çalıştı. Ancak Küçükler Birliğinin yanına gelesiye kadar sadece yüzündeki kızarıklık gitmişti, zihni Erthyo'nun bedeni ile doluydu. 

  

''Ne oldu? Orada mıymış? Gidiyor muyuz?'' Küçük Birliğinden bir kız öne çıktı ve sordu. Ririya'nın işi Erthyo'yu kontrol etmekti, ardından onlara haber verecek ve yanına gideceklerdi. 

  

''Mızrak-Mızrak eğitimi yapıyor. Rahatsız etmemeliyiz bence.'' Ririya utancını gizlemek için öksürdü. Ardından bir bahane uydurdu. 

  

''O zaman yarın gelmeliyiz.'' Birlik dağılırken Ririya derin bir nefes verdi. Yatağına giderken bu gece nasıl uyuyacağını düşünüyordu. 

  

Ve uyuyamamıştı. Gece boyunca gözünü her kapattığında gözünde Erthyo ve mızrağı canlanıyordu. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr