Yuzhou ve Gnomes kardeşler, ağaçların arasında geri evlerine doğru ilerliyorlardı. Yuzhou, yol boyunca sağ elindeki kılıcı incelemişti. Yürürken aklına domuz ile olan küçük kapışmaları geliyordu ve arada kılıcını boşluğa savuruyordu. Bunu gören Fel,
“Kılıç kullanmayı mı öğrenmek istiyorsun Yuzhou?” dedi.
Yuzhou, Fel’e bakıp kafasını yukarı aşağı salladı, Fel gülümsedi ve
“Ben de bir kılıç kullanıcısıyım. Sana öğretebilirim. Ama şunu söylemeliyim ki, bir silah öğrenmek göründüğünden çok daha zordur. Benim fikrimce kılıç bunlar arasında en zorlarından. Savurması kolay, kullanması zor. Ustalaşmaya gelince, ben bile ustalaştığımı söylemem. Bu yüzden tekrar düşünüp kararını ver, belki de kendine daha uygun başka bir silah bulabilirsin.” dedi.
Yuzhou bunu duyduktan sonra tekrar kafasını kılıcına çevirdi. Birkaç saniye inceledikten sonra tekrar Fel’e baktı ve
“Kılıç kullanmayı öğrenmek istiyorum.” dedi.
Fel’in gülümsemesi biraz daha büyüdü ve
“Pekâlâ, gece oldu olacak. Yemeklerimizi yedikten sonra yatalım, yarından itibaren seni eğitmeye başlayacağım.” dedi.
Yuzhou’da küçük bir gülümseme ile karşılık verdi.
-
Herkes eve gelmişti. Biraz dinlendikten sonra domuzları kendi önlerine dizmişlerdi ve ellerine küçük hançerler almışlardı.
Tüm Gnomes kardeşlerin önünde bir adet domuz vardı. Yuzhou ise Fel’in yanında duruyordu. Önlerinde olan domuza bakıyordu.
Fel, Yuzhou’ya bakarak konuştu.
“Şimdi, sana boynuzlu domuzlar hakkında bilgi vereyim. Genellikle ormanda gördüğümüz gibi küçük gruplar halinde yaşarlar, tehdit hissettikleri anda saldırgan olurlar. Ama daha önce de söylediğim gibi, boynuzlarından direkt olarak bir darbe alınmadığı sürece bir sıkıntı çıkmaz.” dedi.
Daha sonra hançerini domuzun boynuzlarından birine değdirdi.
“Eti hakkında bir şey demek gerekirse, diğer domuz türlerinin arasında en lezzetli ete sahip olanlardan birisidir. Etin kilosu bir, iki gümüşe satılabilir. En çok para eden de bu gördüğün boynuzlar. Boynuzlar ile aksesuar, temel seviye silah gibi şeyler yapılabilir. Oldukça basit bir malzemedir ve büyüklüğüne göre değişken olarak tanesi üç ya da altı gümüşe satılabilir. Şimdi sana boynuzunu nasıl çıkaracağını göstereceğim.” dedi.
Hançerini iyice kavradı ve
“Dikkatlice izle.” dedi.
Daha sonra, domuzun kafası ile boynuzun birleşim yerinden hançerini soktu, ve yavaşça daha da derine sokmaya başladı.
“Bu gördüğün kafa ile boynuzun birleşim yerinden hançeri soktuktan sonra, maksimum birkaç santim daha derine saplarsın ve boynuzun bitişini, yani kafatası ile birleşiminin olduğu yeri bulursun. Zaten hançerinle bunu hissedebilirsin. Daha sonra…” dedi ve hançer ile bir şeyler yapmaya devam etti.
Hançerini, boynuzun çevresi boyunca döndürdü ve konuştu.
“Kafatasına geldikten sonra, bu şekilde etrafında hançerini döndürerek tamamen kesersin. Aynı şekilde kestiğin yerlere hançeri tekrar sokarsın ve daha da derine indirirsin. Boynuz, kafatası ile birleşik olduğu için daha sert bir şekilde kafatası ile boynuzun arasındaki birleşim noktasını kesersin. Tabii, kemik kadar sert bir şeyi kesmek o kadar kolay değil. Boynuzlu domuzun kemiklerini bu şekilde kesmek için gerçek seviyeli bir hançer yeterli olabilir.” dedi.
Daha sonra hançeri ile boynuzu kafatasından ayırmaya başladı. Hançerinin her hareketinde kemikten çıkan sesler duyuluyordu. Yaklaşık on beş, yirmi saniye süren bu işlemden sonra hançerini yere koydu ve boynuzu tutup kendisine doğru çekti. Boynuz tek parça halinde domuzun kafasından çıktı ve Fel’in elinde kaldı. Fel gülerek,
“Şanslıyız, büyük bir boynuz bu. Yaklaşık altı gümüş eder gibi.” dedi. Daha sonra boynuz bir anda elinden kayboldu.
Fakat Yuzhou o sırada bunu fark etmedi. Çünkü hançeri inceliyordu. Siyah bir kabzaya sahipti ve bıçağı gümüş rengindeydi. Siyah kabzasının üstünde gri renginde küçük işlemeler bulunuyordu. Göze oldukça hoş geliyordu.
Fel,
“Şimdi, nasıl yapacağını öğrendin. Denemek ister misin?” diye sordu.
Yuzhou kafasını aşağı yukarı salladı. Fel,
“Al bakalım hançeri, ilk denemede boynuza zarar verebilirsin ama merak etme, alışırsın.” dedi.
Yuzhou yerde bulunan hançeri eline aldı. Direkt olarak Fel’in anlattığı gibi kafa ile boynuzun birleşim yerinden hançeri soktu ve yavaşça daha derine doğru saplamaya başladı. Fel dikkatli bir şekilde Yuzhou’yu izliyordu.
Yuzhou, Biraz derine geldikten sonra boynuzun bitişini, kafatası ile birleşim yerini hissetti.
Daha sonra boynuzun etrafında hançerini gezdirdi. Fel’in yaptığı gibi kesmeye çalıştı ama elini kaydırdı ve domuzun kafasında bir yarık oluşturdu. Fel, güldü ve
“Sorun yok, devam et. İlk denemene göre oldukça iyisin, kafasını yarman boynuza herhangi bir hasar vermez.” dedi.
Yuzhou kaldığı yerden devam etti ve boynuzun etrafını kesmeyi bitirdi. Şimdi geriye, biraz daha sert hareketler ile boynuzu kafatasından ayırmak kalmıştı. Daha sert bir şekilde hançeri sapladı ve kemiği delişinin sesi duyuldu.
Fel,
“Şimdi epey dikkatli olmalısın. Acele etmeye gerek yok, yavaş yavaş yap. Boynuza zarar vermemeye çalış.” dedi.
Yuzhou, Fel’in yaptığı gibi yapmaya çalışıyordu ama kemiği onun gibi kesemiyordu. Kemiği kesmek için kuvvet uyguluyordu ama bir yandan da gereğinden fazla kuvvet uygularsa boynuza zarar verebilir diye korkuyordu.
Sakin ve yavaş bir şekilde kesmeye çalışıyordu, ama istemeden boynuzda çizikler, uyguladığı kuvvete göre küçük yarıklar bırakıyordu. Yaklaşık bir buçuk dakikalık çalışmasından sonra hançeri bıraktı ve boynuzu tutup çıkardı.
Boynuzu, Fel ile birlikte inceledi ve boynuzun en altında çok sayıda çizikler, birkaç ufak derin yarıklar gördü.
Fel, güler bir yüzle
“Oldukça iyi, hatta epey iyi. İlk denemene göre gayet güzel bir iş çıkardın. Bu birkaç küçük şey için endişelenmene gerek yok. Hâlâ dört beş gümüşe satılabilir. Beklediğimden daha da yetenekli çıktın Yuzhou.” dedi.
Yuzhou eli ile alnından akan terleri sildi. Çalışması bir buçuk dakika sürse de herhangi bir hata yapmamak için kendisini kasmıştı ve birkaç damla ter akıtmıştı. Diğer Gnomes kardeşler çoktan tüm domuzların boynuzunu çıkarmayı bitirmişti ve hatta evin dışında bir ateş yakıp pişirmeye başlamışlardı bile.
Dışarıdan gelen bir ses duyuldu, konuşan Reuben’di.
“Hadi, yemek hazır olmak üzere.”
Fel bunu duyunca ayaklandı ve Yuzhou’ya bakarak,
“Gel bakalım, şimdi emeklerimizin karşılığını alma vakti.” dedi ve dışarıya doğru yöneldi.
Yuzhou da peşinden ayaklanıp onun arkasından ilerledi, yanan ateşin etrafında küçük tabureler vardı. Hepsi taburelere oturdu. Reuben’in arkasında bir fıçı vardı. Tahtadan özenle yapılmış büyük bardaklara içecek doldurdu ve Yuzhou dahil herkese bir bardak verdi.
Reuben, kendi bardağından bir yudum aldıktan sonra konuştu.
“Bu içtiğimiz şeye bira deniyor. Alkol oranı oldukça azdır, bu yüzden bir bardak içmende sakınca olmaz.” dedi.
Yuzhou elindeki bardağın içindeki biraya baktı. Yavaşça ağzına doğru götürüp bir yudum aldı. Yüzü biraz ekşidi, değişik bir tadı bulunuyordu. Marc,
“Bundan öyle küçük yudum değil, büyük yudumlar şeklinde içeceksin.” dedi ve kendi bardağından epey büyük bir yudum aldı.
Hepsi, pişen etlerden bir parça aldı ve Fel konuştu,
“Hadi bakalım, herkesin eline sağlık. Afiyet olsun baylar!” dedi ve bir ısırk aldı. Onun ardından diğer herkes de bir ısırık alıyordu. Kian, ısırık almadan önce Yuzhou’ya baktı ve
“Dikkat et, oldukça sıcaktır-” cümlesini bitirmeden Yuzhou çoktan bir ısırık almıştı.
Yuzhou ağzındaki lokmayı şekilden şekile girerek çiğnedi. Yemek daha yeni ateşten alındığı için epey sıcaktı.
Yuzhou’nun bu şeklini gören Gnomes kardeşler gülmeye başladı. Kian,
“Tam da uyarmıştım…” dedi ve kendi etinden bir lokma aldı.
Yuzhou’da ağzındaki lokmayı binbir zorlukla yuttuktan sonra soğuk birasından bir yudum aldı, aynı şekilde yüzü ekşirken etini tekrar ağzına yaklaştırdı ve
“Lezzetli.” diyip bir ısırık daha aldı.
Fel bir yandan kendi yemeğini yiyip birasını içiyor, bir yandan da Yuzhou’ya bakıp gülümsüyordu.
Marc çoktan kendi etini bitirip başka bir parça daha almıştı, onu yerken konuştu. Yüzünde dalga geçer gibi bir ifade vardı.
“Ama yuzhou, senin kadar “iyi” bir avcı görmedim. O hareketler de neydi öyle, çok iyiydin!” dedi.
Konuşurken özellikle iyi kısmını vurgulamıştı. Dalga geçtiği belli oluyordu ve gülümsüyordu. Ama herhangi bir kötü niyeti yoktu. Tamamen şaka amaçlı ve gülerek söylemişti.
Yuzhou ve diğerleri de bunu anladı, hepsinin yüzünde gülümseme oluşurken Kian konuştu.
“Aynen öyle! Çok iyiydin Yuzhou!” dedi.
Ve yaklaşık bir buçuk, iki saat boyunca ortamda yemekler yenilip biralar içilirken, gülmeler eşliğinde sohbetler edildi. Yuzhou sessiz bir şekilde yemeğini yiyip birasını içiyordu. Ama yine de yüzündeki gülümseme eksik olmuyordu. Gnomes’ler ile birlikteyken mutlu olduğunu fark etmişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..