Ağaçların arasında yerde 3 canavar yatıyordu. Bu canavarların alev kırmızısı tüyleri kanla kaplanmıştı. Vücutlarında sayısız kesik vardı ve gözlerindeki canlılık çoktan yok olmuştu. İkisinin kalbi delinmişti ve 3.'sünün önünde siyah saçlı bir genç eliyle kalbin içinden kırmızı-yeşil parlayan bir taş çıkardı.
"4 Asil Alev Şahini çekirdeği. İyi oldu!"
Bu genç elbette Paul'dü. İlkini öldürdükten sonra gelen sürü üyelerini rüzgar bıçaklarıyla yara almadan öldürmüştü ve yüzünde keyifli bir ifade vardı.
"Bu şekilde devam edersem iyi bir av olabilir."
Cesetlere son bir bakış attıktan sonra yönünü dağın tam tersi yöne çevirdi ve ilerlemeye başladı. Cebindeki 4 çekirdeği ve tüyleri hissedebiliyordu. Sınırları aşmadan yavaşça ormanı gezdi.
Bir süre sonra bir yılana denk geldi. Bu yılan normal bir yılandan 4 kat daha büyüktü ve turuncu bedeninin değdiği yerlerdeki bitkiler sıcaktan kuruyordu. Kızıl gözlerinin içinde çizgi şeklinde siyah bir göz bebeği vardı. Paul saldırmakla saldırmamak arasında karar veremezken zihninde Spadia'nın sesi yankılandı.
"C seviyeli canavar, Alev Pitonu. Alev manası oldukça yoğun, işimize yarar."
Paul Spadia'nın sözünü ikiletmedi. İleri atıldı ve yılan daha tepki bile veremeden rüzgardan bir dalga başını kopardı. Yılana yaklaşıp çekirdeğini aldıktan sonra bir taşa oturdu.
"Bununla birlikte 5 çekirdek oldu. Bana verdiğin sayı buydu diye hatırlıyorum. O halde artık avlanmama gerek yok mu?"
Spadia bir süre güldü. "Şu anda yeterli ama çekirdekleri özümseyecek zamanın yok. Birazdan ortaya çıkar herhalde."
Paul kaşlarını çattı ama normal bir sesle sordu. "Usta, tam olarak ne ortaya çıkacak acaba?"
Spadia biraz daha güldü. "Seni aptal. Az önce 4 Asil Alev Şahini öldürdün ama hepsinin güçleri birbirine yakındı. Bu demek oluyor ki sürü lideri kendini hala göstermedi. Asil Alev Şahinlerinin çekirdekleri oldukça iyi ve onların sürü liderleri ya C seviyeli bir "Kral" derece canavar veya bir B seviyeli canavar. Tüm Altın Yazgı Tüylerini aldığın için bizi bulması pek zor olmayacaktır."
Paul az önce üç C seviyeli canavarı avladığı için korkmadı ama bir süre düşüncelere daldı. "Eğer bir "Kral" dereceyse gücü diğerlerinden yüksek olacaktır ama Asil Alev Şahinlerinin saldırıları genel olarak ateş temelli yani zor olmaz. Eğer B seviyeli bir canavarsa biraz sıkıntı olabilir ama bir şekilde üstesinden gelirim artık!"
Paul ormandan ayrılıp yavaşça dağa doğru ilerledi. Yolunda karşısına birkaç canavar çıkmasını umuyordu ama karşısına bir şey çıkmadı. Bir süre dağın etrafında gezindi ama yine bir şey bulamayınca ormana döndü.
Ormanda ilerlerken hala sürü liderini bekliyordu. Kazanmak konusunda kendisine güveniyordu bu yüzden etraftan başka canavarlar da arıyordu. Biraz gezindikten sonra bulduğu tek şey ufak bir D seviyeli Yeşil Sincap oldu ama onu da pek işine yaramayacağı için bıraktı.
O artık umutsuzluğa kapılmış halde yavaşça dolanırken gökyüzünden duyduğu bir çığlıkla yüzü aydınlandı. Hemen başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Gökyüzünde baştan aşağı altın rengi tüylerle kaplanmış altın gagalı ve altın gözlü bir kuş duruyordu. Altın tüyleri üzerine düşen güneş ışığı ile parlıyordu. Gözlerinde öfkeli bir bakış vardı.
Paul ona döndüğünde hemen ona atıldı ve pençelerini savurdu. Paul son anda geriye doğru çekildi ve rüzgar bıçaklarıyla karşılık verdi. Rüzgar bıçaklarının herhangi bir zarar vermediğini görünce hemen geri çekildi ve ormanın içlerine doğru çekildi.
"Doğru karar evlat. Onu açık bir alanda kolay kolay yenemezsin."
"Usta, o canavarın seviyesi tam olarak ne öyle? Rüzgar bıçaklarım onu kesemedi bile."
"Merkezde olabileceğini sanmamıştım ama sanırsam o Kral dereceli bir Yüce Alev Şahini. B seviyeli bir canavar. Kulelerin en alt katını korumak için yeterli bir canavar."
Paul bunu duyunca biraz şaşırdı. Merkezde bu kadar güçlü bir canavar olmasını hiç beklemiyordu. O tüm hızıyla kendine sık ağaçların olduğu bir yer ararken birden önündeki ağaçlar yanmaya başladı. Paul başını kaldırıp yukarıya baktığında Yüce Alev Şahininin ona baktığını gördü.
Göz göze geldikten sonra şahin tüm hızıyla Paul'a atıldı. Paul bu sefer geri durmadı çünkü az önce planları yıkılmıştı. Kaçmaya çalışsaydı şahin ondan hızlı gelir ve önüne geçerdi. Sık ağaçlar olan bir yere gitseydi şahin tüm ağaçları yakarak saldırmaya devam ederdi.
Paul nasıl saldıracağını düşünürken Şahinin pençesi yaklaştı. Paul az bir farkla geri çekildi ve rüzgar bıçağını şahinin kanatlarına savurdu. Rüzgar bıçağı yine hiçbir zarar verememişti ama Şahin ikinci bir saldırı yaparak Paul'ün sol kolunu yaralamıştı.
Paul yapacak bir şeyi olmadığını anlayınca geriye doğru kaçmaya başladı ama fazla uzaklaşamadan pençeler sırtında kesikler bıraktı. Paul kan tükürerek yere düştü. Başını kaldırıp Şahine baktı. Şahin kibirli bir ifadeyle ona bakıyordu. Paul'ün kalbini korku kaplamaya başlamıştı ama birden ustasının sesini duydu.
"Şahinin derisi oldukça sert ve dayanıklı ama içi öyle değil. Tek bir yara açarsan kazanabilirsin!"
Paul üzgün bir gülümseme takındı. Kanatlarını bile yaralayamıyordu yani bu şeyin üzerinde yara açmak kolay değildi. Umutsuzluğa düşmüş durumdayken birden aklına bir şey geldi. Sağ kolunu Şahine uzattı ve gülümserken gelmesini işaret etti.
Şahin bu kadar yaralı olan bir kişinin kibrine şaşırmıştı. İleri atıldı ve Paul'ün sağ kolunu ısırdı. Paul'ün acı çekerken kibrinin yavaşça solmasını izlemek istiyordu. Altın gözleri Paul'e baktığında Paul'ün gözlerinin parladığını ve gülümsemesinin arttığını gördü.
"Öl or*spu çocuğu!"
Paul'ün şahinin içindeki sağ elinden alevler yayılmaya ve şahini içten yakmaya başladı. Şahin Paul'ün kolunu hemen bırakmıştı ve acı çekerken kıvranıyordu.
Paul gülerek yanına geldi ve rüzgar bıçağıyla şahinin gözlerini kesti. Şahinin çığlıkları bir nebze daha yükseldi ama daha sonra birden kesildi. Şahin tamamen ölmüştü. Paul çekirdeği almak için hazırlandı ama daha sonra birden ustasının sesini duydu.
"Geri çekil!"
Paul ani bir refleksle geri çekildi ve o anda Şahinin bedeni yanmaya başladı. Altın rengi tüyler altın rengi alevlerle yanıyordu. Cidden görmeye değer bir manzaraydı.
"Yüce Alev Şahinlerinin öldükten sonra kanları yanar ve çekirdek hariç tüm bedeni içten tamamen yok ederler. Bunun düşmanın onun ölüsünden yararlanmaması için olduğu söylenir."
"Çekirdek hariç nasıl yararlanılır ki?"
"O tüylerin hepsi Altın Yazgı Tüyüydü."
Paul öğrendiği bilgiyle hemen yanan şahine gözlerini dikmişti. Kendisinde 12 tane olan tüylerle kaplıydı bu şahin. Ve az önce kendi kendini yakmıştı. Biraz üzgün bir ifadeyle cesedin tamamen yanmasını bekledi ve daha sonra gidip parlak kırmızı - yeşil renkli çekirdeği aldı.
"Artık geri dönsem iyi olacak."
Paul çekirdeği cebine attı ve dağa doğru yola koyuldu.
Bir süre ilerledikten sonra dağa ulaştı. Merdivenlerden yukarı çıktı ve yaralarını sarmak için bir şey aramaya başladı. Ustasının sesi gelince aramayı kesti.
"Çekirdekleri özümsersen çekirdeğin daha hızlı mana üretir ki bu yaralarının daha hızlı iyileşmesi demek. Boş boş dolaşmak yerine şunları özümse."
Paul yatağın üzerine çıktı ve cebindeki çekirdekleri çıkardı. 4 Asil Alev Şahini çekirdeği, 1 Alev Pitonu çekirdeği ve 1 Yüce Alev Şahini çekirdeği karşısında duruyordu.
"Nasıl yapacağım?"
"Neyi nasıl yapacaksın?"
"Çekirdekleri nasıl özümseyeceğim?"
"Ah, çekirdekteki enerjiyi hisset ve onu çekirdeğine yönlendir."
Paul hemen gözlerini kapadı ve çekirdekleri hissetmek için etrafındaki manayı kontrol etti. Bir süre sonra çekirdeklerin içindeki enerjiyi hissetti ve bu enerjiyi çekirdeğine yönlendirmeye başladı. Birkaç dakika sonra çekirdeği tüm enerjiyi özümsemişti. Gözlerini açtı ve içindekii alev ve rüzgar enerjisinin arttığını hissetti.
"Hey, bu oldukça işe yarıyor."
"A-a-aynen."
"İhtiyar, bir şey mi oldu? Sesin garip geliyor."
"Şey, yalan söylemeyeyim. Daha önceki nesillerin bir çekirdeği özümsemek için 15 dakika gibi bir süreye ihtiyaçları vardı ama sen birkaç dakikada 6'sını özümsedin bu yüzden biraz şaşırdım."
Spadia konuşurken sesi heyecandan biraz da titriyordu. Paul'ün enerjiyi bu kadar iyi kontrol etmesini o da beklemiyordu.
Paul bu sözlerle mutlu oldu ve yüzünde bir gülümseme belirdi.
"O halde öncekilerden daha hızlı güçleneceğim değil mi?"
"Aynen öyle, ama daha epey bir işin var evlat. Biraz daha avlansan iyi olur."
Paul yüzünde bir gülümsemeyle hemen yataktan kalktı ve odanın çıkışına doğru fırladı.
( Not: Buradan sonra sadece avlanacak bu yüzden atlamayı tercih ettim. Sonraki bölümde direkt olarak kulelere başlamayı düşünüyorum. Ayrıca kulelerdeki mirasları için kendini eğittiği kısımları da atlayacağım. Abyss kısmını pek uzun tutmayı istemiyorum. Yaklaşık 20 bölümde Abyss kısmını bitireceğim.)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..