21.Bölüm - Allatra'nın Çekirdeği

avatar
11128 50

Kara Büyücü - 21.Bölüm - Allatra'nın Çekirdeği


Eğitim alanındaki kulübenin yanında Paul elindeki siyah kılıcı savuruyordu. Kılıç sadece normal bir biçimde savrulmasına rağmen oldukça fazla güçtaşıdığı görülüyordu.

Daha sonra ise kılıcı karanlık bir aura kapladı ve Paul kılıcı savurdu.

"Cennetkesen!"

Kılıcın bu seferki savruluşunda sahip olduğu güç ağır bir uğursuzluk taşıyordu. Sanki dokunduğu her şeyi lanetleyecekmiş gibi.

Paul kılıcı savurduktan sonra daha fazla ayakta kalamadı ve yere yıkıldı ama kılıcı mührüne geri sokarken yüzünde mutlu bir ifade vardı.

"Cennetkesen'in ilk düzeyi. Tamamdır!"

Paul mutluydu.

Eğitim alanında geçen 5 aydan sonra sonunda bu teknikte ustalaşmıştı. İlk üç ayını zaten Boyutkesen'i öğrenmek için harcamıştı ve Cennetkesen için daha fazla zaman gerekeceğini düşünüyordu ama iki ay yetmişti ve sonunda eğitim alanından çıkabilecekti.

Paul heyecanlı bir sesle konuştu.

"Usta, eğitimimi bitirdim."

Spadia güldü.

"Hahaha... Heyecanın sesinden anlaşılıyor. Pekala, sonunda Abyss'ten ayrılmaya hazırsın. Artık eğitim alanından çıkabilirsin."

Paul ustasının sözlerini duyduktan sonra içini bir mutluluk kapladı. Abyss'ten çıkmak... Sonunda hazırdı.

Birden tüm yorgunluğu gitti ve ayağa kalktı.

"Eğitim alanından çıkmaya hazırım."

"Mirasları öğrenmekte başarılı oldun. Karanlık kulesi sana çıkışını sunuyor."

Eğitim alanı birkaç saniye içinde zifiri karanlık alana dönüştü ve alanın zemininden yavaşça saf siyah bir kapı yükseldi.

Paul elini uzatıp kapıya dokundu ve birkaç saniye sonra kendini karanlık habitatta buldu.

Etrafında birçok canavar olmasına rağmen yüzünde devasa bir gülümseme vardı. Sonunda, sonunda buradan çıkabilecekti.

Hemen etrafını kan kırmızısı alevlerle kapladı ve habitatın çıkışına yöneldi. Etrafındaki canavarlar alevler yüzünden ona yaklaşamazken o ustasıyla konuşuyordu.

"Usta, buradan çıkmak için ne yapmam gerekiyor?"

"Öncelikle merkezdeki o odaya gitmen gerekiyor. Şu an zaten saç ve göz rengin değişti. Eğer birde dışarı farklı kıyafetlerle çıkarsan senin sen olduğunu nasıl anlayacaklar?"

Paul ustasına hak verdi. Sonra bir şeyi sormayı unuttuğunu öğrendi.

"Usta, benim saçlarım ve gözlerim neden renk değiştirdi?"

"Mana çekirdeğini oluşturduğunda değişme şansın vardır. Öncesinde yalnızca bir büyücü mana çekirdeğin vardı bu nedenle görünüşün değişmemişti ama habistanrı çekirdeği oluşturduğunda karanlık elementi saç ve göz renklerini değiştirdi. Ruh sarayını oluşturduğunda daha da değişecek."

"Ruh sarayı?"

"Bu daha sonra öğreneceğin bir şey. Mana kontrolünü ve ruh gücü kontrolünü arttırır. Oluşturmak için gelecekte biraz fedakarlık etmen gerekecek. Ama ruh sarayına sahip biri sadece daha iyi kontrole sahip olmaz. Aynı zamanda her meditasyonda o ruh sarayına geçerek orada eğitim yapabilir. Bu sayede teknikleri çalışırken yalnızca zihnin yorulur. Oldukça işe yarar bir şey."

Paul Ruh Sarayının yararlarını duyunca ileride kesinlikle oluşturması gerektiğini anlamıştı. Ustası daha sonra öğreneceğini söylediği için fedakarlığın ne olduğunu ise sormadı.

Paul bir süre daha yürüdü ve sonunda sisin karşısına geldi. Sisin içinden direkt olarak geçti ve merkez alana girdi.

Merkez alana girdiğinde etrafını saran alevleri söndürdü ve derin bir nefes aldı. İki yıl olmuştu. Abyss'e düştüğünden beri bir yıl...

Sonunda buradan çıkıyordu. Ailesini yeniden görebilecekti ve intikamını da alacaktı. Kim mutlu olmazdı ki?

Heyecanını bastıramayıp merkezdeki dağa doğru koşmaya başladı. Kısa süre içinde dağın önüne gelmişti. Dağın çevresinde biraz dolandı ve yukarıya çıkan merdivenleri buldu. Hemen yukarıya çıkmaya başladı.

Bir süre sonra yukarıya çıkmıştı. Odayı dolaştı ve Boyutkesen'i kullanarak açtığı bir boyuta buradan bulduğu birkaç şeyi aldı. İlk gün avladığı Asil Alev Şahinlerinden aldığı Altın Yazgı Tüylerini, ona acı çektiren alev özü meyvelerini ve farklı renklerdeki birkaç öz meyvesini açtığı boyuta attı.

Daha sonra ise üzerindeki kesik ve yanıklarla dolu kıyafeti çıkardı ve dolabı açıp oradaki kirli beyaz gömleği ve pantolonu aldı. Gömlek ne kadar kirlenmiş olsa da üzerindeki altın renkli anka arması hala belli oluyordu. Hatta biraz parlıyordu.

Paul'ün biraz gözleri doldu. Bu kıyafeti ilk düştüğü gün giyiyordu daha. Hemen pantolonu ve gömleği üzerine geçirdi. Pantolon ve gömlek biraz sıkıyordu ama başka şansı yoktu. Yoksa siyah kıyafetleri nasıl açıklayabilirdi ki?

Gömleğin sağ cebinde onun göğsüne batarak rahatsız eden bir şey vardı. Paul hemen sağ cebine elini attı ve oradaki siyah kutuyu çıkardı. O kutuyu çıkardığında Spadia sordu.

"O da ne?"

Paul bu kutuyu hatırlıyordu. Bunu henüz Abyss'e düşmeden önce bir altına almıştı. O zamanlar ne olduğunu bilmiyordu ama içini açıp baktığında onun ne olduğunu anladı.

"Bu bir canavar çekirdeği."

Paul çekirdeği kutudan çıkardı ve incelemeye başladı.

Spadia ise sessizdi. Bu çekirdek ona bir şey söylemeye çalışıyormuş gibi hissediyordu.

"Onu özümse."

"Ha?"

"Çekirdeği özümse diyorum. Bana garip bir his veriyor. Nereden bulduğunu bilmiyorum ama normal bir şey değil."

Paul ustasının tavrını anlayamadı ama yine de üstelemedi. Yatağa oturdu, çekirdeği önüne koydu ve enerjisini çekmeye çalıştı.

Ama daha önce olmayan bir şey oldu. Çekirdeğin enerjisini kontrol edememekle kalmadı, ayrıca çekirdekten ona doğru ruhsal bir baskı hissetti. Paul bu baskının altında dayanamadı ve bayıldı.

Paul bayılmasına rağmen çekirdek baskı uygulamaya devam ediyordu. Daha sonra bu baskı ilerledi ve Paul'ün ruhsal gücünün içine girdi, orada yavaşça yoğunlaştı.

Aynı zamanda çekirdekteki enerji de çıkmaya başlamış ve Paul'ün çekirdeğine girmeye başlamıştı. Bunlar olurken Spadia'da ruhsal baskıya karşı koymaya çalışmıştı ama gücü yetmemişti.

Bir süre boyunca çekirdekteki enerji Paul'ün çekirdeğine gitti ve bu süre boyunca Paul'ün siyah saçları yavaşça kan kırmızısı bir renge dönmeye başladı. Enerji hala çekilirken ve ruhsal güç hala yoğunlaşırken birden Paul'ün gözleri açıldı. Onlar da aynı Paul'ün saçları gibi kan kırmızısına dönmüştü. Yavaşça konuşmaya başladı.

"Bu vücuda bağlanmış olan güçlü ruh, kimsin?"

Spadia konuşanın çekirdekteki ruhsal baskı olduğunu anladı ve bu sorunun kendisine yöneltildiğini de biliyordu.

"Ben, yüzyıllar öncesinde yaşamış bir savaşçıyım. Adım Spadia'dır ve şimdi sana sesleniyorum. Efendim ve dostum olan kişinin varisinin vücudunda ne arıyorsun?"

Spadia öfkeli bir sesle konuşmuştu. Çekirdekteki ruhun Paul'ü ele geçirmeye çalıştığını düşünüyordu.

O, çekirdekteki ruhtan sinirli bir karşılık beklerken birden ruhun hüzünlü sesi geldi.

"Spadia, ha? Ve efendimin varisi dediğine göre bu çocuk onun varisi oluyor demek. Bu kadar zaman geçtiğine inanamıyorum."

Spadia şaşırmıştı. Yoksa bu ruh Şeytan Kralı tanıyor muydu?

"Kim olduğunu sorabilir miyim?"

"Spadia, o yıl, Haliaphr boyutundan dönünce Şeytan Kral'a karşı büyük bir saldırı oldu mu?"

Spadia için bu sözler, karşısındaki kişinin kimliğini anlaması için yeterliydi.

"Allatra..."

"Fazla zamanım yok eski dostum. Bana bir cevap vermelisin."

Spadia aslında onunla konuşmak ve neler olduğunu öğrenmek istiyordu ama zamanının olmadığını duyunca sorularına cevap vermeye karar verdi.

"Olmadı."

"Bu iyi. O sırada başka bir boyutta olmanız iyi oldu."

Spadia hüzünlü ama meraklı bir sesle sordu.

"Allatra, o zamanda bu dünyada neler oldu?"

"Bu uzun bir hikaye eski dostum. Şimdi anlatamayacağım kadar. Ancak bu çocuk, eğer ki Şeytan Kral'ın yolundan ilerlemeye devam ederse neler olduğunu anlayacak. Çünkü aynı şeyler onun da başına gelecek. O zamanlar Şeytan Kral'ı korumak için arkada kaldım ama şimdi fiziksel bir bedeni geç ruhum bile tam olarak sağlam değil. Yapabileceğim tek şey ona birkaç şey bırakmak. Ve sen, onun güçlenmesine yardım etmelisin. Zamanı geldiğinde yeteri kadar güçlü olmazsa benden bile kötü bir son yaşayacak."

"Allatra..."

"Şimdi elveda etmek zorundayım. Ona çoktan birkaç şey bıraktım bile. Onları doğru dürüst kullanabildiği sürece güçlenmesi kolaylaşacaktır. Spadia, unutma. Bu çocuk kendini o kadar belli etmemeli. Habistanrının yolunda ilerlediği öğrenilirse kendine çok büyük düşmanlar edinecek."

"Anladım."

"O halde elveda, eski dostum."

"Elveda, Allatra."

Konuşması bittikten sonra çekirdekteki tüm enerji Paul'ün çekirdeğine yoğunlaştı ve Paul'ün çekirdeği yavaşça büyüdü. Bir süre sonra parlaklığı ve gücü yavaşça arttı ve orta seviyeye yükseldi. Ruhsal gücünün içinde yoğunlaşan ruh gücü ise bir şekil aldı.

Bunlar olurken ise Paul'ün kanı değişim geçirmeye başladı. Artık içinde garip bir enerji, farklı bir güç barındırıyordu. Kanı tamamen değiştiğinde etrafına yaydığı aura daha farklı bir hal aldı. Her şeyin üzerinde olan bir imparator gibi, asil ve heybetli.

Paul'ün saçları eski siyah haline döndü ancak gözleri kırmızı halde kaldı. Paul bir süre daha öyle kaldı ancak sonradan birden ayıldı ve önündeki boş çekirdeği gördü. Aynı zamanda mana çekirdeğinin orta seviyeye yükseldiğini gördü.

Neler olduğunu anlayamadığı için hemen ustasına sordu.

"Usta, burada neler oldu?"

Spadia cevap verirken sesi hüzünlüydü ama biraz mutluluk da vardı.

"Bir mucize oldu evlat."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr