58.Bölüm - Eski Bir Hikaye

avatar
9207 36

Kara Büyücü - 58.Bölüm - Eski Bir Hikaye


Çoktan gece olmuştu. Paul ve Victor yakınlarda sığınabilecekleri ufak bir mağara bulmuş ve içine sinmişti. Küçük Grim Paul'ün cübbesinin içinde uyumaya başlamıştı. O sırada Paul ve Victor karşılıklı oturuyordu.

Victor'un yüzünü hüzünlü bir ifade kapladıktan sonra konuşmaya başladı.

"Paul, ben şu anda 34 yaşındayım. Bu alana atıldığımdaysa henüz 30 yaşındaydım. Yani dört senedir burada olduğum söylenebilir. Ve şunu söyleyebilirim ki buraya haksız olarak düşen birçok kişiden biriyim."

Paul yavaşça başını salladı. Daha sonra Victor konuşmaya devam etti.

"Benim buraya gönderilmemin nedeni, senin de hissettiğin öfkeydi. İçimde bastıramadığım bu öfke, elbette doğduğum günden beri benimle değil."

Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.

"Ben buraya girmeden önce, bir demirci dükkanım vardı. Altın Güneş Şehri'nde güzel ve rahat bir biçimde yaşıyordum. Bir karım ve ufak bir oğlum vardı. Hayatım normal ve güzeldi. Ta ki, Ferrua soyadlı o orospu çocuklarıyla karşı karşıya kalana kadar."

Yumruklarını sıktı. İçinde sakladığı öfkeyi artık bastırmaya uğraşmıyordu.

"Ben, aslında büyükusta seviyeli bir demirciyim. O zamanlar, Binkılıç Sarayı için bir kılıç siparişi yapıyordum. Benden olabildiğince kısa sürede 5 özel yapım kılıç istediler ve bu kılıçların her biri farklı şekillere ve işlemelere sahip olmalıydı. Ne kadar iyi bir demirci olsam da bu iş kolay değildir."

"O zaman, elimden geldiğince hızlı bir şekilde kılıçları yaratmaya odaklandım. Ancak benden istedikleri sürede kılıçları tamamlayamadım."

"Binkılıç Sarayı'nı temsilen, evime Tuann Ferrua geldi. O şerefsizin iğrenç yüzünü hala hatırlıyorum."

Hafifçe tükürdü ve iğrenmiş bir yüz ifadesi takındı. Daha sonra konuşmaya devam etti.

"O şerefsiz evime girdi ve bana unutamadığım o sözleri söyledi."

Sinirli bir ifade gösterdikten sonra konuştu.

"Binkılıç Sarayı'nın kurallarına göre, verilen görevi zamanında yerine getirmeyen bir kişi cezalandırılmalıdır. Onların temsilcisi olarak burada olduğuma göre, senin cezanı ben belirleyeceğim! Cezan, karın ve oğlundan ayrı kalmak olacaktır. Sonsuza dek!"

Yumruğunu yere vurdu.

"O şerefsizin karıma olan bakışlarını çoktan görmüştüm! Oğlum ise sadece özel bir durumda kendini gizlemek için bir örtüydü! İleri çıktım, ona bunu yapamayacağını söyledim. O şerefsiz ise çoktan karıma yönelmişti bile!"

Gözleri ve yüzü öfkeden kızardı. Yaydığı aura gittikçe sarsıcı bir hal aldı.

"O orospu çocuğu orada, gözlerimin önünde benim karıma dokunmaya çalıştı! Anında kılıcımı çektim ve savurdum. Elbette, o anda kim olduğu sikimde değildi. Onun yerinde kral olsa bile aynı hareketi yapardım! Ancak, kim karımın benden daha hızlı olacağını düşünürdü ki?"

Hafifçe yutkundu.

"Aviel çoktan kılıcını çekmiş ve o Tuann şerefsizinin göğsünde bir yara açmıştı. Elbette Tuann da tehlikenin farkına varıp geri çekildi. Kılıcımı ona değdiremedim bile!"

Elleri titremeye başladı.

"O orospu çocuğu... Sanki karımın yaptığı şey bir hataymış gibi davrandı. Kılıcını çekti ve ben daha tepki veremeden kafasını kopardı!"

Yumruklarını hızlıca yere vurmaya başladı.

"Ben, o anda tepki bile verememişken hızlı davrandı ve oğlumun da kafasını kopardı! Daha sonra ayakta kalacak gücü bulamadım. Gözlerim kararmıştı. Ama o şerefsizin evimi terk etmeden önce ne söylediğini hala hatırlıyorum."

"Sadece basit bir demircinin karısı bile bana karşı koyuyor demek, hmph! Bu alabilecekleri en düşük ceza. Direkt öldükleri için dua et!"

O sırada yüzü ifadesizleşti.

"Ne yapacağımı bilmiyordum. O sırada ölmek istiyordum. Hem de çok istiyordum ancak... öfkeliydim. Öfkem kalbimden hiç silinmedi. Ben de istedikleri kılıçları dövdüm. Her birini ayrı şekillerde dövdüm. Kendi hayatımdan feragat ettim ve hepsini karanlık manayla dövdüm. Bu sayede, kılıçları kullanan kişiler hazin bir sonla karşı karşıya kalacaktı."

Yüzünde cani bir gülümseme belirdi.

"Elbette, kılıçları kullanan beş kişi anında öldü. Biri karanlık mana yüzünden zehirlendi, bir diğerinin zihni karanlık manaya dayanamadı ve ruhu öldü. Bir diğerinin vücudu karanlık mana yüzünde aşındı ve parçalandı, bir diğeri sahip olduğu tüm kanı kustu ve öldü. Elbette, sonuncusu en harikasıydı. Kılıcı kullanan adamın önce uzuvları patladı. Daha sonra ise korkuyla etrafına bakarken başının havaya uçtuğunu gördüm!"

Güldü.

"Kılıçları aynı anda denemek onların aptallığıydı. Hem de kılıçları deneyen kişiler nesillerinin en güçlü öğrencileriydi. Bu Binkılıç Sarayı'na güçlü bir darbe vurdu. Elbette, sorunun kılıçlarda olduğu da anında anlaşıldı."

"O sırada, hiçbir pişmanlığım yok sanıyordum. Sadece ölüp karımın ve oğlumun yanına gitmeyi istiyordum ama, bunun yerine bu sikik alana gönderildim."

Derin bir nefes aldı.

"Ancak buraya düşmek, birkaç şeyi anlamamı sağladı. Benim öfkem hiç azalmadı, hala yerinde duruyor. Çünkü, o Tuann şerefsizi hala yaşıyor!"

Dişlerini sıktı.

"Buradan çıkıp o Tuann şerefsizini öldürmek için birçok yol aradım ama hiçbir yol bulamadım. En sonunda, öfkemi kalbimde bastırmak zorunda kaldım. Ama ben hala inanıyorum! Ben buna şahit olamasam bile, o Tuann şerefsizi bir gün cezasını çekecek!"

Victor derin derin nefes alıyordu. Paul'ün ise kalbi öfkeyle dolmuştu.

O sırada Victor'un yalan söylemediğini anlayabiliyordu. Arada öfkesinin artması dışında aurası hiç değişmemişti çünkü.

Ayrıca Victor'u kardeşi olarak görmenin yanlış bir şey olmadığını da fark etmişti. Bunun nedeni ise Victor'un sözleriydi.

"Anında kılıcımı çektim ve savurdum. Elbette, o anda kim olduğu sikimde değildi. Onun yerinde kral olsa bile aynı hareketi yapardım!"

Bu sözler elbette Paul'ün kalbini harekete geçirmişti. Victor'u kardeşi olarak gördüğünden onun öfkesini de kalbinde paylaşıyordu artık.

İçinden söylendi.

"Latai kibirli ve iğrenç bir yaratık. Gren sadece güçlü ve kurnaz versiyonu. Babaları olan o şerefsiz ise, o en büyük orospu çocuğu!"

Sesli olarak konuşmasa da içinden düşündüğü tek bir şey vardı.

"Sizin ailenizin başı ve oğulları böyle pisliklerden oluşuyorken sizin bu dünyada var olmanıza daha fazla izin vermek yalnızca yaşayan kişilere acımasızlık olur! Sizler, beni ve başka masum kişileri öldürerek şehri ele geçirmeye kalktınız. Bundan daha öncesinde, sizler birçok kişiye zarar verdiniz. Ve bu kişilerden biri benim kardeş olarak gördüğüm birisi!"

"Sizleri şehirden sürmek, ilk ve tek adım olacaktı lakin şimdi, hepinizi teker teker öldürmeyi planlıyorum. Tuann denen o şerefsizi ise, bu kardeşime saklayacağım! Peki, nasıl..?"

Paul Victor'u buradan çıkarmak istiyordu. O sırada aklına bir fikir geldi.

"İhtiyar Klaus bir aziz sonuçta. Onun rozeti beni çıkarıyorsa başkasını da çıkarır. Kızması dahilinde, onun temsilcisiyim ben! Yaptığım her şeye karışırsa onu temsil etmem zaten, o olurum!"

Yüzünde hafif bir gülümseme belirirken Victor'a döndü.

"Victor, Ferrua Ailesini yok etmeyi, gerçekten istiyorsun değil mi?"

Victor hemen gözlerini Paul'e dikti ve bağırdı.

"Elbette istiyorum! Bu benim tek amacım. Özellikle o Tuann şerefsizi!"

Paul güldü.

"O halde, kardeşime bir iyilik yapacağım. Seni bu boktan yerden çıkaracağım ve o Tuann şerefsizini ellerine vereceğim!"

Victor'un gözleri büyüdü. Daha sonra yavaşça konuştu.

"Paul, bu kolay bir şey değil. Buradaki korumalar normal değillerdir. Buradan kaçmak imkansızdır!"

Paul arkasına yaslandı.

"Kaçmak? Kim uğraşır ki? Ben direkt olarak ön kapıdan çıkmayı düşünüyorum!"

Victor bir süre Paul'ü süzdü. Gözleri bir aptalı izliyormuş gibiydi. Paul gülerek konuştu.

"Bana öyle bakmayı kes! Sadece söyle; geliyor musun, gelmiyor musun!?"

Victor yutkundu. Daha sonra bağırarak konuştu.

"Sen bir yol bulduğun sürece her şekilde geliyorum!"

Paul gülümsedi.

"Güzel, emin ol seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. Aynı zamanda, bir kardeş olarak bana bir söz vermen gerekiyor!"

Paul Victor'un gözlerinin yeniden ona döndüğünü fark etti. Bağırarak konuştu.

"Ferrua Ailesi bittikten sonra hayatını bitirmeye çalışmayacaksın! Hayatta kalacaksın ve kardeşim olmaya devam edeceksin!"

Victor'un gözleri yaşlandı. Daha sonra bağırarak konuştu.

"Böyle bir kardeşim varken, neden intihar edeyim ki!? Aptala mı benziyorum ben!? Elbette kardeşime verdiğim sözü tutacağım!"

Paul o sırada gülümsüyordu ve Victor... Yüzündeki soğuk ifadeyi atmıştı. O anda yüzünü sıcak bir gülümseme kaplıyordu. Karşısındaki genç ondan oldukça küçük olsa bile, ona nedensiz bir güç ve güven hissi veriyordu. Kardeş olarak gördüğü bu genç hakkında bir şey bilmese bile, onunla gurur duyuyordu. Hem de hiçbir nedeni olmadan.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44255 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr