Paul o gün ayıldıktan sonra Yaşlı Klaus'un aslında kim olduğunu ve kimin adına katılacağını Jenne ve Teanor'dan öğrenmişti. Jenne ve Teanor ilk başta onun Yüce Ata Kabus'u bilmediğine inanmamışlardı ama daha sonradan bir şeyi fark etmişlerdi ki, Paul neredeyse hiçbir şeyi bilmiyordu!
Buraya gelirken yalnızca yarışmaların dalları hakkında bilgi almıştı. Ancak yarışmaların nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri yoktu!
Paul Jenne ve Teanor'la uzunca sohbet etti ve yarışmalar hakkında konuştular. Jenne ve Teanor sadece savaş bölümüne katılacakları için diğer bölümler hakkında fazla bir bilgileri yoktu ama en azından temel bilgileri biliyorlardı.
Değer biçme yarışmasında iki kişi eşyalar arasından seçim yapacaklardı ve en sonunda en fazla değere sahip olan taraf kazanacaktı.
Demircilik yarışması aynı Victor'un anlattığı gibiydi. Büyükusta demirciler onları teker teker test edeceklerdi ve en fazla bilen kazanacaktı.
Tılsım Yarışması için malzemeleri depodan kendisinin seçmesi ve zamanında bitirmesi gerekiyordu. En son turda, tılsım büyükustaları bu tılsımlardan hangisinin daha değerli olduğunu test edecek ve buna göre puan verecekti.
Simya yarışmasındaki koşullar tılsım yarışmasındakilerle aynıydı. Elbette, verdiği puan daha yüksekti.
Savaş kısmı ise Paul'ün epey dikkatini çekmişti. Diğer yarışmaların aksine Savaş yarışmasının ne kadar uzun süreceği belli değildi. Kolezyumun içine kurulan bir uzay-zaman formasyonu ile dokunulabilir bir illüzyon yaratılacak ve orada katılımcılar birbirlerini bulup üzerlerindeki puanları alacaktı. Elbette, rakibi pes ettirmek veya öldürmek tamamen serbestti.
Bu 5 yarışmanın hepsinin verdiği puanlar farklıydı. Değer biçme yarışmasının birincisi 200 puan alıyordu. Demircilik yarışmasının birincisi ise 400 puan. Tılsım sınavınınki 600 puan ve Simya yarışmasınınki ise 800 puandı. Ancak, Savaş sınavının birincisi tam olarak 2000 puan alıyordu!
Aslında, kişi bu puanı kendisi topluyordu. Bir kişi 2000 puana ulaştığında yarışma direkt olarak bitiyor ve 2. ve 3. kişiler belirleniyordu.
Paul bu mantığı sevmişti. Savaş alanının nasıl bir yer olacağını bilmese de en azından düşmanlarla teker teker karşılaşıp sıranın Valer'a gelmesini beklemeyecekti. Onu kendisi bulabilirdi.
Aslında, kendisi bulamazdı. Yön duygusunun kötü olduğunu biliyordu ve ustası da sık sık ona hatırlatıyordu zaten. Ancak, kısa bir süre önce bir şey keşfetmişti. Grim ile yaptığı anlaşma sadece ikisini yoldaş olarak bağlamıyordu. Ruhsal olarak aralarında bir bağ oluştuğundan uzak mesafelerde bile Grim'e bir şey söyleyebilirdi.
Kendisinin aksine Grim bir şeyleri bulmakta iyiydi. En azından Paul'den daha iyiydi. Onu alana salabilir ve Valer'ı bulmasını isteyebilirdi.
Elbette, Gren'i de unutmamıştı. Ferrua Ailesi için Victor'a bir söz vermişti ve tüm aileyi ortadan kaldırmak için önce onu indirmeliydi. Ne olursa olsun.
O sırada, düşmanları ile ilgili bilgi almayı da unutmadı. Valer'ın da bir Temsilci olduğunu duyduğunda şaşırmadı. İğrenç kişiliği olmasaydı Valer onun saygı duyduğu biri bile olabilirdi. Gerçekten yetenekliydi.
Bir diğer Temsilcinin adı Sophia Hilia'ydı. Altın Peri Büyü Akademisi'nden gelen bu kızın daha yalnızca 16 yaşında olduğunu öğrenmişti. Yıldırım üzerine odaklandığını öğrendiğinde biraz daha şaşırdı. Yıldırım, rüzgar elementinin bir alt elementiydi ve genellikle rüzgar büyülerine ek olarak kullanılırdı. Saf yıldırım kullanıcıları azdı.
Diğer Temsilcinin özelliklerini duyduğunda kafa yormasına gerek bile kalmadığını anladı. Salan Helis isimli bu adamın ustalığı zehir üzerineydi. Zehir ona etki etmediği için endişelenmiyordu.
Ayrıca Yaşlı Klaus'un söylediği şu lakap konusunu da sordu. Yarışmaya katılan Temsilcilerin ve güçlü oluşumlarını varislerinin bu lakapları isimlerine ek olarak kullandıklarını söylemişlerdi.
"Kara Büyücü", Paul'ün lakabıydı.
Sophia Hilia "Yıldırım Perisi" olarak biliniyordu.
Valer "Sabre Kaplanı" lakabını almıştı.
Salan Helis ise "Yeşildiş" olarak biliniyordu.
Elbette, Temsilciler dışında güçlü düşmanları da vardı.
Başkentteki 3 büyük ailenin her biri savaş kısmına kendi savaşçılarını ve varislerini gönderiyordu.
"Yürüyen Dağ" Darren Aiflan, Başkentin Aiflan Ailesindendi. Toprak büyücülerinden oluşan bu ailedeki birçok kişi büyük cüsseleriyle tanınıyordu. Aynı şekilde Darren da kalıplı ve cüsseli bir vücuda sahipti. Toprak büyüsünde uzmanlaşmıştı.
"Savaş Meleği" Angela Delfrin, savaşçılardan oluşan bir aile olan Delfrin Ailesinin genç hanımıydı. Elbette, savaş manyağı kişiliği yüzünden pek hanım hanımcık biri değildi. Çift kılıç konusunda bir uzmandı.
"Ruhçökerten" Rafael Silania ise ruhsal gücünü geliştirmiş bir büyücüydü. Rüzgar büyüsünde de geliştiği söyleniyordu ve rüzgar büyüsüyle ünlü Silania Ailesinden geliyordu.
Başkentin üç büyük ailesinden gelen bu üç kişinin dışında, iki büyük oluşumun yolladıkları da vardı.
Engin Gökyüzü Salonu'nun bir sonraki varisi olan Fane Swirr, "Altıngöz" lakabını taşıyordu. Savaş kısmı hariç dört yarışmaya da katılacaktı.
Bir diğer katılımcı ise Kan Bulutu Loncası'nın "Kanlıbıçak"ı Hagen Elwara'ydı. Bu adam hançer kullanımında usta bir savaşçıydı.
Paul yarışma hakkında bir şeyler öğrendikçe temel planını değiştirmişti. Ve şu anda ise, Paul Teanor ve Jenne ile birlikte kolezyuma doğru ilerliyordu. Teanor Paul'e bakarken konuştu.
"Kazanabileceğinden emin misin?"
Paul başını salladı ve gülümsedi. Değer biçme yarışması en az puan veren yarışmaydı. Kaybetse bile bir şey olmazdı ki inceleme yeteneğiyle kaybedeceğini hiç düşünmüyordu.
Jenne ciddi bir sesle konuştu.
"Savaş kısmına kadar olanları umursamana gerek yok aslında. Ancak savaş kısmında dikkatli olmalısın Paul. Savaş kısmında ölmen olası."
Paul başını sallarken ciddi bir ifade takındı. O sırada kolezyumun kapısına gelmişlerdi bile.
Jenne bir kez daha konuştu.
"Biz izleyici bölümüne gidiyoruz. Sana iyi şanslar."
"Grim'i de alın."
Siyah tüylü kedi Paul'ün omzundan Jenne'nin kucağına zıpladı. Jenne hafifçe başını salladı ve izleyici bölümüne yöneldi. Paul ise yarışmacı bölümüne gitti.
Yarışmacı girişinde parlak gümüş zırhlı bir adam dikiliyordu. Paul'ü görünce elini uzattı.
"Yarışmacı künyesi."
Paul boynuna asılı olan künyeyi çıkardı. Yaşlı Klaus bunu ona bu sabah vermişti. bu künye olmadan yarışmalara katılması imkansızdı.
Koruma künyenin üzerindekileri okuduktan sonra künyeyi Paul'e geri verdi ve yoldan çekildi.
"Size iyi şanslar diliyorum, Kara Büyücü."
Paul adamın dediklerini dinlememişti. Yüzünde bir gülümseme vardı. Jenne'nin dediklerini düşünüyordu.
"Savaş kısmında ölmen olası."
Hafifçe kıkırdadı ve içinden geçirdi.
"Zamanı geldiğinde, ölmeyeceğim, öldüreceğim!"
Yavaş adımlarla kolezyuma girdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..