117.Bölüm - Izdırap'ın Eli

avatar
8996 46

Kara Büyücü - 117.Bölüm - Izdırap'ın Eli


Gümüş kılıç zırhlı askerin boğazına saplandığında asker anında yere yığıldı. Gümüş kılıç boğazından ayrılarak havada süzülmeye başladığında üzerinden hâlâ kanlar damlıyordu.

Bu sırada, formasyonu kontrol eden Paul yavaşça gülümsedi. Az önce, son Ferrua Askerini öldürmüştü. Formasyondaki kılıçları eski yerlerine gönderirken elindeki büyülü kılıcı boyutuna attı. Su manası işlenmiş bir büyülü kılıç olsa da diğer savaşçılar için oldukça işe yarar bir şeydi. Yanında taşıması iyi bir şeydi. Hiçbir şey yapamazsa bile en azından satabilirdi.

Yavaş adımlarla hâlâ diz çökmüş halde bekleyen Victor'a ilerledi. Victor'un yüzünde sıcak bir gülümseme vardı. Yaşlı gözlerle gökyüzüne bakıyordu.

Victor da Paul'ün ona yaklaştığını fark etmişti. Yavaşça gözlerindeki yaşları silerken ayağa kalktı. Paul bir şey diyemeden hızla ona sıkıca sarıldı.

Victor herhangi bir şey söylemedi. Paul de bir şey duymayı beklemiyordu zaten. Victor'un az önce ne kadar mutlu bir durumda olduğunu görmesi onun için yeterliydi.

Bir süre sonra Victor onu bıraktığında Paul de ona bakarak büyük bir gülümseme gösterdi. Victor hafifçe sırıtırken az önce yere bıraktığı çantasına doğru ilerledi ve onu yeniden sırtına taktı.

İki çekicini yeniden kavradıktan sonra Paul'e döndü.

"Burada daha fazla işimiz kaldı mı?"

Paul bir süre savaş alanını izledi. Daha sonra gözlerini Kanlıbıçak'ın Dedesi ile Bıçak Tanrısı'nın savaştığı yöne çevirdi ve gülümsedi.

"Sen Grim'i al ve yola koyul. Ben şu ikisini biraz izleyeceğim."

Grim Paul'ün omzundan Victor'unkine atladı ve yavaşça miyavladı. Bunu göre Victor hafifçe gülümseyerek ormana doğru ilerlemeye başladı.

Bu sırada, Paul ikilinin dövüşünü izliyordu. Bıçak Tanrısı'nın dövüşünü daha önce görmüştü ancak yaşlı adam'ın ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu.

Bu sırada, Bıçak Tanrısı'nın sol elindeki bıçak havaya fırladı ve hızla Yaşlı Adam'a doğru ilerlemeye başladı. Yaşlı adam soğuk bir şekilde gülümserken yere sertçe bastı ve birden ileri atıldı.

Uçan bıçağın hızını aşarak Bıçak Tanrısı'na ulaşan yaşlı adam sağ yumruğunu sıktı ve hızla Bıçak Tanrısı'nın göğsüne vurdu.

Birden saldırıya uğrayan Bıçak Tanrısı kendini koruyamadan önce geriye doğru fırladı. Bir ağaca çarparak durduğunda bir ağız dolusu kan kustu.

Bu sırada, uçan bıçağı anında yere düştü. Bıçağın üzerindeki kontrolünü kaybetmişti.

Yerdeki bıçağı alan yaşlı adam yerde, dizlerinin üzrinde duran ve doğrulmaya çalışan Bıçak Tanrısı'na doğru yavaş adımlarla ilerledi. O ilerledikçe, Bıçak Tanrısı'nın kalbini korku kaplıyordu. Ayağa kalkmaya çalışıyordu ancak her dik durmaya çalıştığında birden kalbinde bir acı hissediyordu. O daha ayağa kalkamadan önce, yaşlı adam çoktan onun yanına gelmiş ve siyah kabzalı bıçağı elinde çevirmeye başlamıştı.

Artık ölümü bekleyen Bıçak Tanrısı hiç bir şekilde hareket edemediğini fark etti. Yalnızca dikleşmek değil, yere uzanamıyordu veya kollarını hareket ettiremiyordu.

Bu sırada Yaşlı Adam alaylı bir sesle konuştu.

"O yumruğumla kaburgalarının birkaçını kırdım ve pozisyonlarını da ayarladım. Eğer doğrulursan, biri kalbine batacak ve kalbini delecek. Aynı şey kollarını hareket ettirmen için de geçerli."

Bıçak Tanrısı yavaşça yutkundu. O anda bu yaşlı adamla savaştığı için pişman hissediyordu. Bu yaşlı adam, bugünlerde fazla tanınmasa da eski zamanlarda epey tanınıyordu ve Bıçak Tanrısı da onun ününü biliyordu.

'Izdırap'ın Eli', yaşlı Ölümün Eli'nden bile daha ünlü biriydi. Aralarındaki tek fark, Ölümün Eli rakibini direkt olarak öldürürdü. Daha sonra ise ortadan kaybolurdu. Izdırap'ın Eli ise rakibine yaşatabileceği en acılı ölümü yaşatmak için çabalardı. Bu yüzden birçok kişinin korkusu olmuştu.

Bu sırada, Izdırap'ın Eli yavaşça onun arkasına geçti ve siyah kabzalı bıçağı hızla onun sol ayağının bileğine sapladı.

"Argghh!"

Ayak bileği toprağa çivilenen Bıçak Tanrısı acıyla haykırdı. Bu sırada, yanındaki ikinci siyah kabzalı bıçağın da alındığını fark etti.

Gözleri korkuyla açılırken birden sağ ayağının bileğinin delindiğini hissetti. Acı dolu bir çığlık atarken arkasından gelin soğuk bir kahkahayı duymuştu.

"Ne oldu, acıyor mu? Hey, bana cevap ver. Hadi ama..."

Bıçak Tanrısı o anda titremeye başlamıştı. Öleceğini anlamıştı, ama en azından bu kadar acılı bir şekilde ölmek istemiyordu.

"Her neyse, çok sıkıcısın. Artık bitirsem iyi olacak."

Izdırap'ın Eli yavaşça Bıçak Tanrısı'nın iki elinin bileklerini kavradı ve hızla onları geriye doğru çekti.

Kolları hareket ettiği için hareket ederek kalbine saplanan iki kaburga kemiği Bıçak Tanrısı'nın kalbini parçaladı. Yare düşerek kan kusmaya başlayan Bıçak Tanrısı bir saniye sonra tamamen ölmüştü.

Izdırap'ın Eli bir süre önündeki cesede baktı. Daha sonra ise gözlerini onların dövüşünü izlemiş olan ve yüzünde soğuk bir gülümseme olan Paul'e çevirdi.

Onun yaptıklarını gülen bir yüzle izleyebilecek fazla genç yoktu. Kendi torunu haricinde yeni suikastçilerin hiçbiri böyle acılı bir ölümü izlemeyi sevmezdi ve bazıları dayanamazdı bile. Ancak, bu çocuk bunu gülerek izlemişti.

Yüzünde parlak bir gülümseme belirirken konuştu.

"Temsilciliğinin hakkını veriyorsun."

Paul yavaşça gülümserken hafifçe eğildi.

"Kıdemli'nin övgüsü için teşekkür ederim. Benim işim bittiğinden önce ben ayrılacağım. Geri kalanını size bırakıyorum."

Izdırap'ın Eli yavaşça başını sallayarak savaş alanına daldı. Paul ise ormanda ilerlemeye başladı.

Şehire kadar düz bir yolda ilerleyebilirdi. Zaten kanatlarını kullanarak şehre varma süresini epey kısaltabilirdi. Victor konusunda ise endişelenmiyordu. Grim Victor'la beraber gitmişti ve Grim kendisinden bile güçlüydü. Yani onlarla alakalı bir sıkıntı olmaması gerekiyordu.

Ancak, şehre kadar yürümek istiyordu. Bunun nedeni ise tekniklerini geliştirmek istemesiydi.

Tekniklerini geliştirmek onun için en büyük sorundu. Onları kolayca öğrenebiliyor olsa da sonraki seviyelere çıkarmak için deneyime ihtiyacı vardı. Yani teknikleri daha fazla kullanmalıydı.

Şu anda, tek başınayken şehre kadar olan yolu [Rüzgar Adımları]nın dördüncü seviyesine çalışabilirdi. Hatta belki beşinci seviyeye bile çıkabilirdi!

Derin bir nefes aldıktan sonra [Rüzgar Adımları]nın dördüncü seviyesinin hareketlerini inceledi. Tam ilk adımı atacaktı ki, birden tüm vücudunu saran bir soğukluğu ve omzuna konan bir eli hissetti.

"Demek elebaşı sensin ha?"

--------------------

[YN]: Sizce kim? Bilirsiniz zaten ama neyse ben yine de sorayım.

(Okuyup beğenmeyene Grim atlasın.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr