138.Bölüm - Allatra

avatar
9043 38

Kara Büyücü - 138.Bölüm - Allatra


Paul'ün gözlerini gören kızıl saçlı adamın gözleri parlarken yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. Aurasını tekrardan etrafa salarken bir kez daha savaş pozisyonu aldı.

Paul yavaşça yutkunduktan sonra savaş pozisyonu aldı ve karşısındaki adamı izlemeye ve bir açığını bulmaya çalıştı. Çoğu kişiden daha keskin olan gözleri böyle durumlarda oldukça işine arıyordu.

Ancak, bu durumda hiçbir işe yaramamışlardı. Çünkü adamın savaş pozisyonunda herhangi bir açık yoktu. Hem de en ufak bir tanesi bile!

Aynı zamanda, adamın ona bakan gözlerinde alay belirmişti. Paul adamın çoktan onun pozisyonunda bir açık bulduğunu düşünse de adam henüz saldırmadığından kendisi de araştırmaya devam ediyordu.

Bu sırada birden kızıl saçlı adamın aurası yoğunlaşmaya başladı. İleride kalan sağ elinin siyah pençeleri kızıl bir parıltıyla parlarken yedi köşeli yıldız şekline sahip kızıl gözleri kısılmıştı.

"Saldır!"

Kelimeler ağzından çıktığı anda gür sesi tüm boşluğu doldurmuş ve Paul'ün bir kez daha yutkunmasına neden olmuştu. Ancak aynı zamanda Paul'ün savaşma arzusunu nedensizce artırmıştı!

Paul derin bir nefes aldı parlak mavi yıldırımların vücudunu sarmasını sağladı. Bu tekniği genelde kılıçla kullansa da o sırada direkt olarak vücudunun gücünü artırmak için kullanabilirdi.

Ancak bu savaş gücünün yeterli olmayacağını biliyordu. İki elini sıkıca yumruk haline getirdiğinde tüm vücudunu parlak beyaz bir ışık kapladı. Bu teknik fazla kullanmadığı bir teknikti: Kutsal Destek!

Bu teknik favorilerinden biri olmasa da gücü ve çok yönlülüğü aslında tekniğin epey işe yarar bir şey olmasını sağlıyordu. Teknik neredeyse her tekniği destekleyebileceğinden savaş gücünü epey artırabiliyordu.

Aynı şekilde o anda kullandığı gibi vücudunu da destekleyebildiğinden o anda kullanmak oldukça iyi bir seçimdi.

Ancak, yeterli değildi.

Karşısındaki adamın güç seviyesi onun ölçmesinin bile imkansız olduğu bir bölgedeydi. Yani ona karşı kendini tutmak gibi bir seçeneği yoktu.

Hâlâ sıkılı olan beyaz ışıkla kaplanmış vücudunu birden kan kırmızısı alevler kapladı. Yok edici bir aura taşıyan bu alevler Paul'ün vücudunu sardığında onun gerçek bir anka kuşu gibi görünmesini sağlamış, kızıl saçlı adamın ise gözlerinin parlamasına neden olmuştu.

Kıyafetleri alevler tarafından yandığından tüm vücudu görünür hâle gelmişti. Ancak alevler onun 'özel' bölgesini de sardığından o kısım fazla görünmüyordu.

O sırada, beyaz bir ışık yayan vücudunu saran parlak mavi yıldırımlar ve kan kırmızısı alevlerle birlikte Paul milyonarca yıl yaşamış antik bir canavara benziyordu. Kısık gözleri kızıl saçlı adamın üzerindeydi.

Onun değişimleri kızıl saçlı adamın gözlerinde bir heyecan belirtisi oluşmasına neden olmuştu ve bu Paul'ü şaşırtmıştı. Bu adamın neden heyecanlandığını anlamasa da adamın ona saldırmasını söylediğini de unutmuş değildi.

Sağ elini açıp saf siyah pençelerini iyice yoğun alevlerle kapladıktan sonra kan kırmızısı kanatlarını kızla çırptı. Siyah boşluğun içinde aralarında yaklaşık bin adımlık bir mesae olmasına rağmen sonraki saniyede adamın önüne varmayı başarabilmişti.

Pençesini hızla adamın boynuna doğru savururken kızıl saçlı adamın konuşmasını açıkça duyabilmişti.

"Cehennem Alevleri, 4.seviyeye kadar yükseltilmiş görünüyor."

Adam başını arkaya doğru çekerek onun saldırısından kaçındığında gülerek bu sözleri söylemiş ve Paul'ün aklında bir şeylerin belirmesine neden olmuştu. Ancak, o anda Paul'ün anladıkları önemli değildi. Dövüşe devam etmesi gerekiyordu.

Daha önceden açmadığı sol elini açtı ve oradaki parlak beyaz ışık saçan kan kırmızısı ufak alev topunu kızıl saçlı adamın göğsüne doğru fırlattı. Aynı anda, kendisi de hızla geri çekildi.

Küçük alev topu adamın göğsüne çarptığında sağır edici bir sesle patladı ve kızıl saçlı adam merkezde olmak üzere küre şeklindeki bir bölgeyi tamamen alevlere boğdu. Kan kırmızısı alevlerin sardığı bu alana bakan Paul'ün yüzünde istemsizce bir gülümseme belirmişti.

Bu saldırı daha az önce düşündüğü bir şey olmasına rağmen gücü eğer fazla görünüyordu. Saldırının mantığı kolaydı: Kutsal Desteği kullanarak Cehennem Alevleri'nin enerjisinin dağılmasını engelliyor ve kısa süre de olsa kalıcı bir alev bölgesi oluşturuyordu.

O sırada bir başkası daha olsaydı ve dışarıdan iyice alev küresini inceleseydi orada ince, beyaz bir ışık katmanının alevlerin dağılmasını engellediğini görebilirdi.

Ancak Paul bunun kızıl saçlı adamı yenmeye yetmeyeceğini biliyordu. Çünkü o adamın aurasını hâlâ hissedebiliyordu. Hem de aura en ufak bir şekilde düşmemişti. Hasar bile almamış gibi görünüyordu!

Yavaşça yutkunurken iki elini de ileriye uzattı ve direkt olarak kendi alev küresinin merkezini hedef aldı. Avcuna doğru akan rüzgar manası orada hızla dönmeye başlarken rüzgar manasına işlenen ışık manası da bu manaya eşlik ediyordu.

En sonunda, Paul'ün ellerinden parlak beyaz ışık saçan devasa bir hortum fırladı ve direkt olarak alev küresini parçalayarak merkezdeki kızıl saçlı adama çarptı.

Hortumun hedefi olan kızıl saçlı adam uzun kızıl saçları keskin rüzgar enerjisine eşlik edercesine uçuşurken gülümsüyor ve kendi kendine mırıldanıyordu.

"Kutsal Destek ve Cehennem Alevleri'ni tek yerde kullanmak akıllıcaydı. Ardından da Kutsal Destek'le güçlendirilmiş bir rüzgar büyüsü. Fena değil, ancak..."

Kızıl saçlı adam kan kırmızısı kanatlarını çırptığında bir anda Paul'ün önünde belirmişti. Paul bunu fark edip geriye doğru kaçabilmek için kanatlarını kaldırdığı anda karnına yediği sert bir yumruk metrelerce geriye fırlamasına neden olmuştu. Birkaç kez öksürüp dengesini yeniden kazandıktan sonra gözlerini yeniden kızıl saçlı adama çevirdi ve onun kendi yumruğuna bakarak mırıldandığını fark etti.

"İlk evrimini bile geçirmemiş birisi için epey iyi. Kan soyu ilk evrimini geçirdiğinde çok daha güçlü olacaktır. Temelleri epey sağlam gibi görünüyor! Heheh, Şeytan Kral'ın ardından yine güçlü birisi geliyor gibi görünüyor. Konseydeki o aptallar bu çocuk yeterince güçlendiğinde gözyaşlarına boğulacaklar."

Daha sonra ise kızıl saçlı adam bakışlarını Paul'e çevirmiş ve kaşlarını çatarak mırıldanmaya devam etmişti.

"Ama önce, yaptığı şu aptallığı düzeltmeliyim. Kendi kendine pranga taktığından haberi bile yok."

Daha sonra ise bağırarak konuşmuştu.

"Gözlerini kapat!"

Paul bir anlığına şaşırsa da gözlerini kapatmak yerine yeniden savaş pozisyonu aldı. Bunu gören kızıl saçlı adam yavaşça iç çektikten sonra yavaşça başını kaşıdı ve konuşmaya devam etti.

"Bak, gözlerin kapalıyken sana saldıracak birisi değilim. Sana yardım ediyorum tamam mı?"

Paul gözlerini bir kez daha kızıl saçlı adamın üzerinde gezdirdikten sonra yavaşça savaş pozisyonunu bozdu ve bağırarak konuştu.

"Eğer bir sorun yoksa, kıdemli adını söyleyebilir mi?"

Paul aklındaki düşüncenin doğruluğunu kanıtlamak istiyordu. Bu yüzden bu soru onun için epey önemliydi.

Kızıl saçlı adam bir anlığına şaşırsa da ciddi bir ifade takındı ve konuştu.

"Ben..."

Ancak birden durdu, önce kaşlarını bir kez çattı ve Paul'ün üzerinde bir kez daha göz gezdirdikten sonra ufak bir kahkaha attı ve konuştu.

"Küçük, zaten biliyorsun gibi görünüyor! Spadia'nın bir şeyler anlatacağını biliyordum zaten!"

Aldığı cevap onu biraz şaşırtsa da Paul yavaşça gülümsemiş ve ellerini birleştirip eğilerek yavaş bir selam verirken konuşmuştu.

"Kıdemli Allatra'yı selamlıyorum."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr