156.Bölüm - Bölgeleri Ele Geçirmek

avatar
8327 35

Kara Büyücü - 156.Bölüm - Bölgeleri Ele Geçirmek


Parlak sarı yıldırımlarla kaynaşmış alevlerle kaplı alanın etrafında duran Paul derin bir nefes alırken sağ elini kaldırdı ve üzerindeki alevleri inceledi. Bu alevler parlak renkleri ve gürültülü gürleme sesleriyle önceki alevlerinden çok daha güçlü olduklarını belli ediyorlardı.

Belinde asılı duran kılıcın kabzasını sıkıca kavradı ve hızla çekti. Diğer dokuz alanın ve merkezlerinde oturan figürlerin üzerlerinde gözlerini gezdirirken gözlerinde yeniden savaş açlığı belirdi. Gücünü test etmek istiyordu. Artık hazır olduğunu düşünüyordu ve savaşmak istiyordu.

Kan akışı hızlanmaya başlarken dişlerini göstererek gülümsedi. Deliliğin sınırlarında görünen bu gülümseme başka bir insan tarafından görülseydi o insanın bir daha kendisine yaklaşacağını düşünmüyordu.

Savaş arzusu hızla artarken gülümsemesi iyice büyüdü ve anka kanının harekete geçmesiyle sivrileşen dişleri iyice belli oldu. Bu sırada siyah pençeler haline gelmiş olan tırnakları neredeyse kendi avuçlarını delecekti.

Gözbebekleri incelerek bir çift çizgi halini alırken yüzündeki gülümseme iyice şeytani bir hale gelmişti. Heyecanını saklayamıyordu.

Sert adımlarla alanın merkezindeki taşa ilerledi. Aynı anda, diğer dokuz figür de gözlerini açarak ayağa kalktı ve merkeze doğru ilerlemeye başladı.

Sınıra geldiği anda Paul durdu. Daha sonra ise derin bir nefes aldı ve kılıcının kabzasını iyice kavradıktan sonra sınırı aştı.

Aynı anda, diğer dokuz figür de hemen savaşmak için atıldılar. Savaşan kişiler yine aynı kişilerle dövüşüyorlardı. Gri cübbeli yaşlı adam tırpanını gri alevlerle kaplamış ve Paul'e temkinli bakışlar atarken savunma pozisyonunda kalmıştı.

Paul adama bir bakış atarken onun temkinli olmasının nedeninin hâlâ vücudunu saran [Yıldırım Alevi] olduğunu biliyordu. Önceki gibi güçsüz alevlere sahip olmadığı için bu yaşlı adam direkt olarak saldırmaya cüret edemiyordu.

Yaşlı adamın daha önce onu beyaz ve siyah alevlerin savaşına çektiğini ve bu alevlerin verdiği acıyı hatırlayınca yüzündeki gülümseme soğuk ve alaycı bir hâle geçti. Kılıcını yaşlı adama doğru uzatırken [Yıldırım Alevleri]nin kılıcını sarmasını sağladı.

Yaşlı adam bunu görüp geriye bir adım atarken Paul hızla ona doğru fırladı. Hızı normal dünyadaki kadar fazla olmasa da yaşlı adamın kaçmasını önleyebilecek hızı vardı.

Hızının düşmesinin asıl nedeni onun hareket tekniği olan [Rüzgar Adımları]nın rüzgar temelli bir büyü olmasıydı. Fark etmişti ki burada farklı elementlerin manasını üretebilse bile elementleri direkt olarak kullanamıyordu. Ancak alevi öz olarak kullanan bir füzyon elementini istediği gibi kullanabilirdi.

Bu sırada, Paul çoktan yaşlı adama yaklaşmış ve kılıcını savurmuştu. Gürleme seslerinin eşliğinde ilerleyen kılıcın üzerindeki alevler bir kez daha parladı ve yaşlı adamın tırpanının gri alevlerle kaplı bıçağına çarptı.

Ortaya çıkan metalik ses daha duyulamadan önce yerini gürleyen yıldırımlara bırakmış ve yaşlı adam tırpanıyla birlikte geri çekilmeye kalkışmıştı. Ancak Paul buna izin vermemiş ve bir kez daha ileri atılıp kılıcını aşağıya doğru savurmuştu.

Yaşlı adamın sağ omzundan girip vücudunun sağ kısmını tamamen kesip koparak kılıç arkasında ikiye bölünmüş ve yanıklarla kaplı bir ceset bırakmıştı. Paul yerde yatan yaşlı adama bakarken birden yaşlı adamın vücudu gir alevlere dönüştü ve yeniden gri alevlerle kaplı alana döndü. Ardından alandaki gri alevler söndü ve yerini Paul'ün [Yıldırım Alevleri]ne bıraktı.

Bunu gören Paul ilk başta şaşırsa da merkezdeki taşın renginin de değiştiğini görünce ne olduğunu anlamıştı. Taştaki gri alan yerini sarımsı bir kırmızıya bırakmıştı. Anlaması kolaydı, Paul'ün tüm bölgeleri ele geçirmesi gerekiyordu.

Gözlerini kısarken kendine bir başka hedef aradı. Beyaz ve siyah alevlerle henüz uğraşmak istemiyordu. Sarı alevler de ilk başlarda savaşmak için iyi bir seçenek değildi.

Gözleriin yavaşça parlak mavi ve yeşil alevlerin savaşına çevirdi. Bu savaş diğerlerinden daha az tehlikeliydi. Yeşil alevler ona zarar veremiyordu ve parlak mavi alevler diğerlerine göre daha yavaştı. Onlardan kaçınmak daha kolaydı.

Hızla o sırada ona arkasını dönmüş olan mavi saçlı gence atıldı. Parlak mavi alevler o sırada gencin etrafını kaplıyor olsalar da kendi alevlerinin yıkıcı gücüyle parlak mavi alevi kolayca yarıp geçebiliyordu.

Ancak mavi saçlı genç alevlerindeki bu değişimi fark etmiş ve tılsım kabından parlak mavi yazılara sahip bir tılsım çıkararak havaya fırlattı.

Tılsım hızla yükseldikten sonra mavi alevlerle yandı ve birden havada yirmiden fazla parlak mavi alev oku oluşturdu. Hemen sonraki anda bu okların uçları Paul'e doğrultulmuştu.

Paul soğuk bir şekilde gülümsedikten sonra sol elinde Yıldırım Alevleri'ni topladı. Bu sırada ona fırlamış olan yirmiden fazla parlak mavi oka dönmeden önce mavi saçlı gence bir bakış attı.

Bu sırada mavi saçlı genç ona dönmemiş, yeşil saçlı kızla dövüşmeye devam etmişti. Yeşil saçlı kız da onunla fazla ilgilenmişe benzemiyordu.

Kaşları çatılırken görmezden gelinmenin öfkesini de bastırmaya çalıştı. En sonunda bunu başaramadığı için öfkesini sol elinde topladığı alevleri yoğunlaştırarak gidermeye karar verdi.

Parlak mavi alev okları onun iyice yakınına geldiğinde yüzünde alaycı bir ifade belirmişti. Yıldırım Alevleri'yle kaplı sol elini savurduğunda birden bir Yıldırım Alevi dalgası yirmi okun her birini parçaladı ve mavi saçlı gence doğru ilerlemeye devam etti.

Bunu fark eden gencin yüzünde endişeli bir ifade belirmiş ve hemen Paul'e doğru dönmüştü. Ancak o daha bir şey yapamadan önce Yıldırım Alevi dalgası tüm vücudunu kaplamış ve iki-üç saniyelik bir süreden sonra vücudu mavi alevlere dönüşerek alanına dönmüştü. Ardından Paul'ün Yıldırım Alevleri onun alanında da ortaya çıkmıştı.

Bu sahneyi izleyen yeşil saçlı kız gözlerini Paul'e dikerken Paul az önce mavi saçlı genç adamın durduğu yere baktı ve kendi kendine mırıldandı.

"En sonunda, beni görmezden gelecek güce sahip değilmiş sanırım."

Soğuk gözlerini yeşil saçlı kıza çevirirken sesli bir şekilde konuştu.

"Peki, sen sahip misin?"

Yeşil saçlı kız sağ elindeki iğneyi hızla Paul'e fırlatıp geri çekilirken yüzünde belirgin bir endişe vardı.

Paul ona doğru fırlayan iğneden kolayca kaçınıp kıza doğru fırlarken kılıcını kaldırmıştı. Tam kılıcını kaldırmıştı ki, birden kendi kılıç tekniğinde bir hata buldu.

Duruşunu düzeltirken kızın hâlâ menzilinde olduğundan emin oldu ve kılıcına aktardığı manayı artırdı. Ardından kılıcı hızla havaya doğru savurdu.

"Şafakkesen!"

Yıldırım alevi dalgası kılıcı terkederken etrafa yaydığı tehlike hissiyatı normal bir [Şafakkesen] saldırısından daha güçlüydü. Ancak bunun asıl nedeni alevin değişmesi değildi.

Asıl nedeni, Paul'ün alev konusundaki artışı sayesinde [Şafakkesen] tekniğini ikinci seviyeye çıkarmış olmasıydı!

Yıldırım Alevi dalgası hızla yeşil saçlı kıza ilerlerken kız kaçacak hıza sahip olmadığı için bir şey yapamamıştı. Vücudu ortadan ikiye bölündü ve kısa bir süre sonra yeşil alevlere dönüşerek alana geri döndü.

Yeşil alevlerle kaplı alan yerini Yıldırım Alevleri'ne bırakırken Paul'ün yüzünde bir gülümseme vardı. Çoktan dört alana sahipti ve en fazla alana sahip olan kişi oydu.

Onun arkasından pembe alevlere sahip genç adam geliyordu ki Paul'den başka dövüşünü bitiren tek kişi oydu.

Aslında, Paul'ün öldürdüğü kişiler genel olarak güçsüz olanlar sayılıyordu. Şu anda kalan kişiler arasından savaş gücü en düşük olan kişi ise garip bir şekilde çoktan bir savaş kazanmış olan pembe kıyafetli genç adamdı.

Bu sırada, pembe kıyafetli genç adam yavaş adımlarla Paul'e doğru ilerliyordu. Pembe yelpazesini indirmiş olmasına rağmen etrafını saran pembe alevler yeterince güçlü görünüyorlardı.

Onu gören Paul kılıcını iyice kavradı ve kaldırdı. Bir kez daha kılıcı saran Yıldırım Alevleri eskisinden daha şiddetli görünüyorlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr